Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
İnsanlığın geldiği bu karanlık çağda, sebepleri anlamak adına hiç birer birer bakmayı denediniz mi insanlara?
Yakınlarınızdan başlayarak uzaklara doğru; her evde, her arabada, her toplu taşıma aracında, her uçakta, her trende, her vapurda, her okulda, her iş yerinde, her tarlada yaşayan insanlara ya da herhangi bir yerde yürüyüp giden insanlara birer birer bakmayı denediniz mi?
Bakmalısınız; bakmalı ve görmelisiniz. Hayatın olağan akışında her insanın doğru davranışlar sergilediğini zannetseniz de gözlerinize görünen şey aynı olmalı, aynı olmak zorunda; milyarlarca insan mutsuz, huzursuz ve gergin. Bütün yanlışlar da bu üçlü dayatmanın sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Bunu tartışmak isteyebilirsiniz. Sorun değil, bu tartışma isteğiniz de sizin mutsuz, huzursuz ve gergin olduğunuzu kanıtlar sadece. Gözlerinizin gördüğü, aklınızın yaşadığı önermeler arası geçişlerle elde ettiği sonuç önermeleri size başka bir şey söyleme imkanına sahip değildir çünkü.
Birer birer baktığınız insanların nasıl yetiştiğini tahmin edebilirsiniz. Hemen hepsinin hayatının büyük bir gerilimle başladığını, sürdüğünü ve bittiğini somut milyonlarca örnekle görünür hale getirebilirsiniz. Her birinin mutlu bir hayat sürmek için sürüldüğü ölçütler var. O ölçütler her toplumda kısmen farklılıklar görülse de aynıdır; barınacak bir ev, yapılacak bir iş ve birlikte olunabilecek bir eş.
Evsizlerin mutsuzluğu, huzursuzluklarının ve gerginliklerinin kaynağıdır çoğu kez. Evleri olanların işsizliği huzursuzluğun ve gerginliğin kaynağı olmaya devam eder. Evleri ve işleri olanların birlikte olabilecekleri eşten yoksun oluşları bütünüyle gerginliğin temel kaynağı olarak huzursuz ve mutsuz insanların varlığını görmenizi sağlar.
Dünyanın her ülkesinde insanların ömrü ev, iş, eş üçgenini tamamlama çabasıyla geçer. Ve ne yazık ki insanların hiçbiri bu üçgenin dışına çıkamaz.
Bazılarının zenginlikleri, sahip oldukları evler ve diledikleri kadar birlikte oldukları çeşit çeşit eşler bu gerçeği değiştiremez. Onlara da birer birer baktığınızda gördüğünüz şeyler mutsuzluk, huzursuzluk ve gerginliktir. Üçgenin üç ayağı da farklı zamanlarda tamamlanmış olsa bile üçü de aynı anda tamamlanmış değildir. İnsanlığın büyük çoğunluğuna göre zenginlerin mutlu, huzurlu ve sakin görünmeleri yaşadıkları mutsuzlukları, huzursuzlukları ve gerginlikleri saklamak içindir.
Bir ev sahibi olmak için ömrünün büyük çoğunluğunu harcayan bir insanın, aynı zamanda bir işinin olması gerektiğini düşündüğünüzde, sonraki adımın eşinin de olması gerektiğini düşündürtür size. İşi ve eşi olanların bir ev sahibi olmak için geçirdikleri iki ömürden bahsedebilirsiniz.
Geçinebilmek hem maddi hem de manevi ihtiyaçların giderilebilmesi demektir artık. İnsan ömrü maddi ve manevi ihtiyaçların giderildiği, mutlu, huzurlu ve gergin olmayan bir hayat yaşamak için yeterli olamadığı içindir ki insanlığın geldiği bu çağ karanlık bir çağdır.
Evsizlik, işsizlik ve eşsizlik insanın bu karanlık çağda yapayalnız yaşamasına ve milyarlarca yapayalnız insanın mutsuzluklarını, huzursuzluklarını ve gerginliklerini her an, her yerde, her etkileşimlerinde karşılaştıkları insanların üstüne boca etmesine neden olmaktadır.
Bütün bunlara inanmıyor olabilirsiniz, ancak sormam gerek tekrar:
‘Yakınlarınızdan başlayarak uzaklara doğru; her evde, her arabada, her toplu taşıma aracında, her uçakta, her trende, her vapurda, her okulda, her iş yerinde, her tarlada yaşayan insanlara ya da herhangi bir yerde yürüyüp giden insanlara birer birer bakmayı denediniz mi?’
Bakın ve görün; bütün kötülükler, ev, iş, eş üçgeninin Allah’ın emrettiği ölçütlere göre tamamlanmamasından kaynaklanıyor. Çalışan insanlara verilen yetersiz ve eksik maddi-manevi haklar onların bir ev almalarına, alsalar da eş edinmelerine yetmiyor. Bir şekilde iş ve eş edinen insanların bir ev edinmeleri de hayatlarının ve ihtiyaçlarının merkezine yerleşen bir dert haline geliyor.
Ben böyle bakıyor, böyle görüyor ve böyle anlatıyorum. Bu size yetmiyor olabilir, ancak sizin de mutsuz, huzursuz ve gergin olarak yaşadığınız bu karanlık çağı başka nasıl anlatabilirsiniz, söyler misiniz?
İş sıkıntısı, eş sıkıntısı ve ev sıkıntısı birbiriyle doğrudan ilişkili üç temel sıkıntınız değil mi? Diğer bütün sıkıntıları doğuranlar da bu üç sıkıntı değil midir?
Sizi bu üç sıkıntıda sıkıştırarak köleleştiren zenginlere olan hayranlığınız daha ne kadar sürecek? Onların sahip olduğunu zannettiğiniz her şeye ulaşma çabasından ne zaman vazgeçeceksiniz?
Eğitim sistemleriniz de üç temel sıkıntınızı derinleştirecek ve sizleri köleleştirecek şekilde düzenleniyor ve çocuklarınız da bu karanlık çağın köleleri olarak hazırlanıyorlar.
İtiraz etmeyecek misiniz?
Bu karanlık çağın bir sonu yok mu?
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.