7 Ocak 2019 Pazartesi

SA7357/KY1-CÇ572: Kendime

 "Bu bir değişim evet. Bu bir dönüşüm evet. Ve fakat bir gerileyiş. İlkelliğe dönüş. Bir çürüme yeniden doğuş değil, diriliş hiç değil. Söylediğin türkü diriliş türküsü olsa da derdin diriliş erlerine katılmak, diriliş erlerinden bir er olmak değil."


Görmeyi öğrenmelisin yeniden. Görme yetin tarafgirlikle zehirlendi. Sözcük dağarcığın dünden yoksul. Zehirlenen görme yetinle birlikte sözcük dağarcığın dolayısıyla düşünce dünyan da yoksullaştı. Dilinde pelesenk dört sözcük. Vird edinmişsin o dört sözcüğü. Söylenen sözün, varılan vargının, yazılan yazının içeriği derdin olmaktan uzak. 

Derdin kimlik. Derdin sözü söyleyenin, varılan vargının, yazılan yazının sahibinin durduğu yer, olduğu klik.. kendin gibi düşünmeyen, yazmayan, söylemeyen ya hain, ya satılmış, ya yobaz, ya meczup. Sabah akşam bu dört sözcükten birini söylemekte, haykırmaktasın bıkmadan usanmadan. Derdin anlamak, bir yerden bir yere varmak değil. Bir aymazlık içindesin ki rivayet muhtelif. 

Yoksullaştığının en bariz göstergesi ‘anlam’a karşıtlığın. 

Bir sözü söyleyenden çok, bir yazıyı yazandan çok, bir vargıya varandan çok söylenenin, yazılanın, vargının neliği önde olması gerektiğini ıskalıyorsun. Söylendiğinde, duyduğunda, okuduğunda “hain, yobaz, satılmış, meczup” sözcüklerinden öte aklına gelmesi gereken; bunun siyakı-sibakı nedir? 

Bu bir ironi midir? Teşbih yoksa İstiare mi? Kinâye belki. Belki Ta’riz. Belki teşhis yahut intak. İham belki. Mübalağa, İstidrak ve belki de Tekrir. Nidâ’yı andırıyor bu, hayır daha çok bir İstifham. Rücu’ya daha çok benziyor. Terdid olması daha olası. Kanımca bu bir iltifat. İyi bak belki o bir Muamma ve Lügazdır. Belki de İrsâl-ı Mesel. 

Derdi kendi olarak yaşamak olan anlam peşinde, anlamak peşinde olur. Sen böyle değildin, sonradan oldun. Senin derdin kimlik yahut içinde olduğun alnaç değildi. Derdin çarpıtmayı, çarpıtılmışı yaşamak ve yaşatmak değildi. Derdin hakikat idi. Derdin anlamak idi. Bu bir değişim evet. Bu bir dönüşüm evet. Ve fakat bir gerileyiş. İlkelliğe dönüş. Bir çürüme yeniden doğuş değil, diriliş hiç değil. Söylediğin türkü diriliş türküsü olsa da derdin diriliş erlerine katılmak, diriliş erlerinden bir er olmak değil.

Değil, derdin anlamak değil artık. Derdin bir yerden daha üst bir yere varmak değil artık. Artık derdin içinde bulunduğun, içine tıkıldığın alnacın duvarları sarsılmasın. Görme yetin zehirden arınmasın. Böyle daha rahatsın. Böyle daha rahat soluk almaktasın. Kılık kırk yararcasına itina gerektirirken yaşamak yaşamayı ıskalamaktasın. Dört sözcüğe tav edildiğini ayrımsamak ve bununla savaşım vermek yerine o dört sözcüğe sımsıkı sarılmaktasın. Silkin desem de, sıtkın sıyrıldı aykırı seslere kulak vermemektesin. Haykırışları duymazlıkta doğuştan sağırlara taş çıkarmaktasın. 

Görme yetin zehirlendi. Görme yetinle senin sen yapan tüm değerler soldu. Soluğun küflendi. Sesin kirlendi. Sesin kirletmede yeri göğü. Haykırışların soldurmada her bir şeyi. Bir uyarı değil ikazların, bir uyanışa yol veren değil. Haykırışların yol kesen uğruların haykırışlarından öte değil. Yol kesmede çöl uğrularından daha maharetli daha gayretlisin.  


Cemal Çalık, 07.01.2019,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı