4 Eylül 2016 Pazar

SA3387/YB40: İçinizdeki Volkanlar / Sınanmış Renkler 39

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Su gibi dostlarım, su gibi çırpınıyoruz hepimiz, ama arınabiliyor muyuz tevbelerle, işte bütün mesele bu."

O derin susma vaktine vardıysanız, ki buradaysanız varmamışsınız demektir, artık geriye dönüşü olmaz sesinizin dostlarım; gerek duymazsınız, küsmüşsünüzdür sonsuza dek sesinize... İnsan değildir artık sizi alakadar eden, olaylar değildir, dertler, kederler, sevinçler, umutlar değildir; küskünlüğünüzdür artık her tarafınızı kuşatan; asla farkında olmadığınız o derin küskünlük artık sizin için bir hayat biçimidir.

Bakın şu suyun sessizliğine... sessiz değil hayır, küskün de değil; tıpkı sizin gibi çalkanıyor sonsuzca kez, bazen küçük bazen büyük çırpınışlarını görüyorsunuz onun sadece... O da sizin gibi çırpınıyor bu okyanusta... Her su damlasında milyonlarca geçmiş var taşındığı dağlardan, ovalardan kaçıp gelen.

Size benzer su, her şeyiyle tıpkı sizin gibidir, o da sizin gibi göklerden gelmiştir yeryüzüne hayat vermek için. Sonra buharlaşır yağmur olup, kar olup, dolu olup dağlara, ovalara, ırmaklara dönüşerek tüm canlıları beslemek için akar akar akar, aktığı her zerresinde bir şeyler yaşar yeryüzünün...

Sonra yıpranmış, acılarla yüklenmiş, rengi değişmiş bir halde denizlere, okyanuslara sığınır, dinlenmek, arınmak ve yeniden hayat vermek için, buharlaşmak için çırpınır buralarda. Fakat su sizin gibi bencil değildir.

Sustunuz mu gerçekten, susturdunuz mu içinizi gemi seyrederken bu sonsuz okyanusta? Yoksa, buraya gelirken ruhunuzda taşıdığınız her şeyi baştan sona yeniden hatırlayıp çiğnediniz mi acımasızca?

İnsan unutmaz dostlarım, ama affeder eğer affedilecekler listesinde kendisi de varsa. Affetmek için kendinizi de affa değer bulmalısınız, çünkü sizden ne kadar çok şey istedilerse insanlar, siz de onlardan o kadar çok şey istediniz. Evet; onlar değil siz kaçtınız oralardan, bu sizi daha sorumlu yapıyor olabilir, ama bu sizi daha haklı yapmaz dostlarım. Siz de kaçtığınız yerdeki insanlar kadar bencilsiniz, benliğinizin size dayattıklarını önemseyerek ötekilerle birlikte bulundunuz, onlarla yaşadınız her şeyi ve artık onlarla ilgili hiçbir şeye tahammül edemez hale geldiniz.

Tahammül zor iştir dostlarım, eğer iş 'tahammül'e dayandıysa, birlikte olmak sizin için hayatta olmak demek değildir o vakit. Bir işkence aletinde, bir mengenede gün doldurmak, ceza tüketmek demektir; beklerken belirsiz bir geleceği, kendinizi yiyip bitirmek demektir.

Dikkat edin; o beklediğiniz odalarda öfkeyle yiyip içtiğiniz şey sabır değildir asla, çünkü Hak'ka dayanmayan bir bekleyiştir o; sebepleriniz Hak'ın emrettiği sebepler değildir, bizzat içinizdeki şeyin, iblis'in ya da artık bir tanrı haline getirdiğiniz nefsinizin emrettiği sebeplerdir.

Oysa insan o kadar çabuk doyar ki, o kadar çabuk tatmin olur ki, o kadar kolay hastalanır, o kadar kolay iyileşir ve o kadar kolay yorulur ve ölür ki; bu kibrin, hırsın, ihtirasın, hükmetme çabasının gerçekten bir anlamı yoktur. Sizi huzursuz kılan, bir yere sığmaz hâle getiren işte budur dostlarım, hem farkındasınız âcizliğinizin hem de içinizdeki volkanların patlama sınırları yok; hem her an durdurulabilir nefslerinizle karşı karşıyasınız hem de birbirinizi anlamaktan fersah fersah uzaktasınız. Oysa birbirinize yardım etmelisiniz tamamen saf niyetlerle, birbirinizi kollamalısınız öfkelenseniz de...

Gün çabuk geçer dostlarım, üstelik bir su damlası gibi çırpınırken bu okyanusta. Ömrünüz de öyledir, siz paldır küldür dalarken olayların içine bir de bakmışsınız ki geçmiş hızla okuduğunuz küçücük bir kitap ve siz her an toprak olacak kadar yaşlı. Oysa o kadar çok günahkarsınız ki... o kadar çok pişman olmanız gereken şey vardır ki yaptığınız; bence en iyisi kendinizi affedilecekler listesine dahil edip Allah'tan bağışlanma dilemeniz...

Sizce de öyle değil mi dostlarım?

Bu suyun, bu okyanusun, bu yeryüzünün, bu gökyüzünün, bu evrenin tanrısı olan  Allah, sizin de tanrınız değil midir ki sizi bağışlamasın?

Hepimizin ihtiyaç duyduğu en büyük şey kaçmak, başımızı alıp gitmek değildir dostlarım; kalmak ve Allah'tan bağışlanma dileyerek hayata devam etmek ve bu güçle diri ölüleri hayata döndürmeye çabalamaktır.

İşte su bu yüzden dolanır gelir gökyüzünü ve yer yüzünün kıvrımlarını... gelir okyanusta arınır bazen küçük bazen büyük çırpınışlarla ve sonra buharlaşır tekrar hayat vermek için dolaşır gökyüzünde, her an Allah'ın bağışladığı yerlere inmek üzere emir bekler.

Su gibi dostlarım, su gibi çırpınıyoruz hepimiz, ama arınabiliyor muyuz tevbelerle, işte bütün mesele bu.

Hoş ve hoşnut kalınız.

Selam ve sevgiyle.


<<Önceki                        Sonraki>>


Yaşlı Bilge, 03.09.2016, 21:50Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 39



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı