29 Şubat 2016 Pazartesi

SA2550/KY28-ATA127: Kıbrıs’ta İnsan Harası (4)

"Özetle; 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatından evvel, bazılarımızın iddia ettiği gibi özgür değildik, Rumlarla barış içinde de yaşamıyorduk."


Aziz Kent neredeyse iki yıl kaybetmiştir bu arazi alımı sürecinde. Yeterli parası vardır ama bir türlü Kıbrıs’ta bu sermayesini işe dönüştürememektedir maalesef, Rumların çıkardıkları bilinçli engellerden, ayrımcılıktan dolayı. 
  
Bu işin olamayacağını anlayan Aziz Kent bu sefer Girne sahillerinde Kıbrıslı Türklere ait bir arazi bulmaya çalışır hayalindeki oteli inşa etmek ve Kıbrıslı Türkler arasında da turizmi başlatmak için. Araştırmaları sonuç verir ve Lapta’da hayaline uygun bir araziyi bulur. Hemen projelerini hazırlatır. Proje mimarları İ. Ezel Reşat ve Bora Atun’dur. Proje çağdaş çizgiler taşır, son teknoloji kullanılır, en son makine ve teçhizatla donanır Celebrity Hotel. Gerekli tüm izinler sırası ile Makarios hükümetinin ilgili birimlerinden binbir zorlukla alınır.
İş nihayet son adıma, Girne Kaymakamlığından inşaat ruhsatını (Building permission) almaya gelir. İnşaat izni alındıktan sonra kurbanlar kesilecek, dualar ile ilk kazma vurulacaktır, ama bekle bekle bir türlü inşaat izni çıkmaz Girne kaymakamlığından.  

Oteli açma ve işletme izni 6 ay geciktirilir Girne Kaymakamı tarafından. Bir türlü izin vermiyor, ağzından da çözüme yönelik hiçbir söz çıkmıyordur. Dostum Aziz Kent’in Makarios ve dönemin etkili adamı İçişleri Bakanı Polikarpos Yorgacis de dahil olmak üzere Rum siyasiler nezdinde bıkmadan yaptığı sayısız girişimler nihayet sonuç verir ve Yorgacis’in müsteşarı kendisini bir gün makamına çağırır. İçişleri bakanı müsteşarı, Aziz Kent’e Lapta’da açmak istediği “Celebrity Hotel”e izin verilebileceğini ama küçük bir de talepleri olduğunu belirtir. 

Müsteşarın talebi küçücük, minnacıktır. Hatta çok da önemli değildir. Aziz Kent’e Oteli tek başına açarsa başarısız olacağını, bu nedenle de bir Kıbrıslı Rum ile 5 yıl süreli bir ortaklık yapması ve evraklar üzerinde de otelin sahibi olarak Kıbrıslı Rum’un gözükmesi durumunda otele inşaata başlama ve açma izni verilebileceğini söyler. 

Artık yola çıkılmış, on binlerce Sterlin harcanmış, geri dönüş yolları da kapanmıştır. İster istemez Aziz Kent, Londra’da çok iyi ilişkiler içinde olduğu bir Kıbrıslı Rum arkadaşı ile oteli 5 yıllığına kiraladığına ve kendisinin de mal sahibi olarak sadece kira alacağına dair bir kontrat yapılır. Sırası ile Girne kaymakamlığına ve İçişleri bakanlığına bu kontrat sunulur, her tür bürokratik işlem sil baştan tekrardan yerine getirilir. 

Bütün bu gelişmelere rağmen izin bir türlü Girne Kaymakamlığından çıkmaz. Tekrardan Rum siyasiler ile rica görüşmesi yapılır. Bu rica turundan sonra Girne Kaymakamı kendisini belli bir gün, saat 09.30’da görüşmeye çağırır. Saat tam 09.15’de Girne Kaymakamlığında hazır olan Aziz Kent, öğlene kadar kapıda bekletilir. İçeri girenin çıkanın haddi hesabı yoktur, ama bir tek giremeyen Aziz Kent’tir.           

Nihayet insafa gelen Kaymakamlık sekreterinin de girişimleri ile Kaymakam öğlen vakti çıkıp yemeğe gitmeye yeltenirken kapıda, lütfederek ayaküstü Aziz Kent ile görüşür ve ne pahasına olursa olsun izin veremeyeceğini açık ve net olarak kendisine söyler….

Gidişat pek parlak değildir. Yılmayan Aziz Kent, İçişleri bakanı ile bir yolunu bulur ve görüşür. Bu görüşme Rumca olur. Azılı bir EOKA’cı olan, İngilizler tarafından yakalanıp yıllarca hapse mahkum edilen Yorgacis, bir Kıbrıslı Türk’e yaptıkları haksızlığın boyutunun farkına varır ve  gerekli izinin verileceğini söyler. 

Aradan haftalar geçer, birgün Lapta Belediye reisi, Aziz Kent’i arar, otelinin inşaat ruhsatını vereceğini söyleyerek onu belediye binasına davet eder. Yıllarca verilen uğraşı nihayet son bulmuş ve sadece kiralayan konumunda da olsa hayal ettiği otelinin inşaat iznini aşmayı başarmıştır Aziz Kent.

Özetle; 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatından evvel, bazılarımızın iddia ettiği gibi özgür değildik, Rumlarla barış içinde de yaşamıyorduk. Ada çapında iş kurmak, herhangi bir ticari malın temsilciliğini veya da acenteliğini almak hakkımız yoktu, hiç de olmadı. İlgili şirket size acentelik verse bile bir Rum ortağınız olmadan veya bir Kıbrıslı Rum o temsilcilikten veya da acentelikten komisyon almadığı müddetçe, söz konusu ticari malın Kıbrıs adasına girmesi söz konusu bile değildi. Sadece 1960 öncesi Kıbrıslı Türkler tarafından bir şekilde alınması başarılmış temsilcilikler veya da acentelikler devam ettirilebiliyordu, hepsi o kadar.      

Hayal dünyasını geride bırakıp gerçekleri bilmemizde büyük fayda var, eğer geleceğimiz hakkında karar vermek istiyorsak.


Ata Atun, 29.02.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri






Seçkin Deniz Twitter Akışı