30 Ekim 2015 Cuma

SA1970/KY37-AZ19: Demirtaş Oyunu Açık Oynuyor... Ya “Sinsiler”?

"Evet... Öfkeliyiz... Millet olarak sırtımızdan hançerlendik..."


Aslında, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve beraberindeki kadronun 7 Haziran’dan bu yana sergiledikleri siyaset, kendilerini iyi tanıyanları şaşırtmıyor. Hatta, hakkını vereyim, Demirtaş, PKK terör saldırıları sonrasında izlediği politikayla özü-sözü bir politikacı kimliğine ulaşmış görünüyor. 

O zaten “PKK’yı terör örgütü olarak görmeyen”, aksine, “Kürt siyasi hareketiyle PKK’nın ayrılmaz bütün oluşturduğunu” söyleyen bir politikacı.

Bu benim yorumum değil, kendi söylüyor. Nerede? Nisan 2012’de içinde yalnız İsrail’in güvenlik politikaları için kurulmuş Saban Center for Middle East Policy’i ve sayısız neo-con “uzmanı”(!) barındıran Brookings Enstitüsü’ndeki konuşmasında...

O zamanlar BDP Eşbaşkanı olarak anılan Demirtaş’ın, Ahmet Türk ve Gülten Kışanak’la birlikte katıldığı panelin adı, “Türkiye’nin Kürt Liderliği ile Sohbet” adını taşıyor, moderatörü aynı kurumun Türkiye Direktörü  Ömer Taşpınar.

Demirtaş, malum medya grupları tarafından 7 Haziran öncesi parlatılırken, “bunu yapmayın, bakın bu memleketin başına büyük iş açacaksınız” diyenlerin kaydında olan bir “sohbetten” söz ediyorum. (Ahmet Hakan, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin “PKK terör örgütü değildir” sözleri karşısında neden panikledi, anlamadım, HDP ve bağlantısındaki STK’ların bu düşüncesini bilmiyor mu?)

PKK: Silahlı halk hareketi...

Demirtaş’ın Brookings’deki şu sözleri önemli: "1990’ların başından itibaren kurulmuş hiçbir partimiz PKK’yı terörist olarak tanımlamamıştır. PKK silahlı bir halk hareketidir. Biz PKK’yi halk tarafından desteklenen, ama şiddet yöntemini seçmiş bir örgüt olarak tanımlıyoruz."

Budur. Demirtaş’ın PKK terörü ile arasına mesafe koymasını bekleyenler boş bir hayalin peşindedir.

Bitmedi. PKK saldırıları ile birlikte bölgede uygulanmaya çalışılan “Öz Yönetim” çabalarının da ipuçları aynı konuşmada var: Yönetim yetkileri bölgesel yerel meclislere verilmeli. 

Tamam. Demirtaş, 3 yıl önce anlattığı rotada ilerlemeye çalışıyor. Hedefleri belli, bunun için silah da kullanılabilir.

Demirtaş nerede yanıldı?..

Aslında yanılan, Amerikan yönetimidir. Demirtaş ve PKK bu işin piyonları olarak tarihe geçecek. Oyunu bozan, 3 yıllık “çözüm süreci”nde devletin, bugün karşılaştığı komployu önceden fark edip, tüm hazırlıklarını tamamlamış olmasıydı. 

1- Türkiye, çözüm sürecine sabır gösterdi, dünyaya, “Bakın sonuna kadar denedik, ama olmadı” deme şansını yakaladı, çünkü karşısındakilerin asıl niyetini  “Aralık 2013 Darbe Girişimi”nden bu yana biliyordu,

2- Bu stratejik kararlılığını çözüm sürecini “rafa kaldırmayıp, buzdolabına koyarak” sürdürdü, Kürt vatandaşının aidiyet duygusunu güçlendirdi,

 3- TSK ve Polis Teşkilatı, sağlam istihbaratla, halk ayaklanmasını amaçlayan saldırıyı bir ay gibi kısa bir sürede, PKK’ya tarihinin en ağır kayıplarını verdirerek kontrol altına almayı başardı. (ABD’nin “Metina ve Gara PKK kamplarını bombalamayın orada unsurlarımız var” demesi bu oyunun itirafıdır. Bombaladık.)

Erdoğan’ın ABD-PYD ilişkisine dönük sözleri, Davutoğlu’nun “PYD’yi hiç düşünmeden vururuz” açıklaması Ankara’nın bu oyuna dönük son hamlesidir. Anlamı: Pişirdiğiniz yemeği beğenmedik, çöpe atıyoruz.

Sinsilik ihanete dönüştü...

Aklı başında hiçbir siyasetçi, aydın, yazar-çizer Demirtaş ve HDP’yi yola getirmeye çalışmaz. Yaptıkları ve yapacakları bellidir, önlem alır.

Türkiye’yi yaralayan asıl gelişme, oyunu bu kadar açık oynayan HDP’nin, “Ulusal Gücün” tartışılmaz unsuru olarak kabul edilen medyanın önemli bir bölümü tarafından desteklenmesi oldu.

Türkiye’ye asıl darbe, “hiç beklemediği” bir yerden geldi.

Neo-conların kontrolündeki “Aralık 2013 Darbecisi” medyanın bu işin içinde yer alacağı hesaplanıyordu ama, “vesayetin merkez medyası”nın bu sinsiliği yapabileceği zor düşünülebilecek bir gelişmeydi. Yaşandı.

Sinsilik, ihanete vardı.

Bugün “Milli Duruş” sergileyen medya kurumlarıyla, ülkenin en zor sınav günlerinde bu duruşu baltalamaya çalışanlar  arasındaki mücadelede, doğrudur, bir “öfke” mevcut. Öfke, millet adınadır.

“Nefret dilini” Türkiye’nin gündeminde “Haziran 2013 Kalkışması”ndan bu yana ısrarla güçlendiren çevrelerin “öfke diline” takmış olmaları ise ilginç bir örnek, geçiniz...


Devamı için lütfen tıklayınız...


Ardan Zentürk, 28.10.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Ardan Zentürk Yazıları
 






Sonsuz Ark'ın Notu: Ardan Zentürk Beyefendi'nin çalışmalarının, 'bir bölümü verilerek kalanını ana siteye linkle yönlendirme' formatı ile yayınlanması için onayı alınmıştır.  Ek olarak aşağıda yazının kaynağı ve aktif linki verilmiştir. Seçkin Deniz, 06.09.2015

Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Star Gazetesi: 

http://haber.star.com.tr/yazar/demirtas-oyunu-acik-oynuyor-ya-sinsiler/yazi-1063645

Seçkin Deniz Twitter Akışı