17 Mayıs 2015 Pazar

SA1335/KY27-ŞT2: Varsın Olmasın Çil Altınlarımız…

"Bir yanda Chamisso’nun kendi hikayesi diğer yanda bir La Fontain hikayesi ve bunlara ek olarak 1800’lü yılların Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere kıta Avrupası’nın dünyaya, ahlaka, güce, paraya, Tanrı’ya, şeytana, insan ve insan ruhuna yönelik tartışmalı açılımları… "


Adelbert von Chamisso'nun P.Schlemihl öyküsü 200 yıl önce yazılmış bir uzun öykü olarak bile değerli olması bir yana insana, şeytana, gölgeye, paraya, aşk’a, ruh’a ve hayata ilişkin çokça derin açıklamaları ile de ayrıca önem taşıyor.

Kitap daha önce seçilmiş bir Sabahattin Ali çevirisi olarak Türkçe’ye çevrilmiş ve MEB Dünya Klasikleri arasında yayınlanmış. Ayrıca 2004 yılında Necati Aça’nın temiz çevirisiyle Dost Kitabevi’nden çıkan bir baskısı daha var. Malumdur, Dünya edebiyat tarihine, literatüre ve hatta bir ölçüde Batı edebiyat kanonuna dahil olmuş bu tür kitaplara her zaman ulaşmak pek kolay değil. Kimi zaman böylesi kitapların yayınını etkileyen ticari endişeler dolayımındaki seçimlerden kimi zamanda bu tür kitapların okunmasına yönelik popüler ilgi noksanlığından olsa gerek yeni baskılarına pek rastlanmayan – çok az okurun bildiği ya da haberdar olduğu - kitaplardan sayılıyor.

Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü, Murat Özbank çevirisiyle şimdi de Kolektif Kitap yayınları arasında yeniden basılmış durumda. Chamisso, bir mektubunda bu uzun öykünün yazılış hikâyesini anlatırken, bütün eşyasını kaybettiği bir yolculuktan söz ediyor. 

Eldivenlerinden valizine kadar bu yolculukta kaybettiği eşyayı ciddi dert eden Chamisso’ya bir arkadaşı önemli bir soru soracaktır: '…gölgeni yitirmedin mi?...'  Görünen o ki, bir yandan kaybettiği eşyasına dair içinde taşıdığı boşluk bir yandan da arkadaşının bu gölgeli sorusu Chamisso’nun aklından hiç çıkmamış ve bir La Fontaine okuması sırasında gözüne ve kulağına çalınan cepleri olağanüstü eşyalarla dolu bir başka kurgusal adamın hikayesinden de etkilenerek P.Schlemihl’in uzun hikayesini yazmaya koyulmuş.

Çok sonradan hikâyeye yönelik eleştirilerin başında gelen didaktizm eleştirisi bir yana Chamisso’nun kurgusal kahramanı P.Schlemihl’in bu uzun hikâyesi E.Auerbach’ın kuramsallaştırdığı kadim taklide dayalı kanonik Batı edebiyatının hem modern hem de mimetik kökenlerini ortaya koyması bakımından da oldukça ufuk açıcı bir uzun hikâye niteliği taşıyor.



Bir yanda Chamisso’nun kendi hikayesi diğer yanda bir La Fontain hikayesi ve bunlara ek olarak 1800’lü yılların Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere kıta Avrupası’nın dünyaya, ahlaka, güce, paraya, Tanrı’ya, şeytana, insan ve insan ruhuna yönelik tartışmalı açılımları… Yazıyla, edebiyatla ve kitaplarla iç içe yaşayan yetkin bir botanikçi olarak Chamisso’nun P.Schlemihl’in uzun ve acılı hikâyesiyle böylesi bir Avrupa’dan yola çıkarak dünyaya öğüt vermek isteyişine şaşmamak lazım öyleyse.

Değil mi ki, bir önceki yüzyıldan devralınan D.Hume’dan Berkeley’e, La Mettrie’den Condillac’a, Kant’a hatta Hegel’e kadar bir dizi Aydınlanmacı, Ruhçu, Akılcı, Doğalcı, Metafizik karşıtı tartışmaya ek olarak bu yüzyılın romantik, idealist, materyalist akımlarını da ekleyecek olursak,  pozitivizme gidene kadar Fourrier, Proudhon, Comte… Öte yanda Tocqueville, Durkheim vs.vs…ulaşacak büyük bir eksen söz konusu.

Her kişinin, her canlının ve her nesnenin yaratılışına uygun biçimde gölgesiyle (de) kaim olduğu ve her ne hikmetse kimsenin gölgesizliği düşünmediği Doğu’da ve İslam’da Gölge deyince aklımıza ‘Hayali zıll’ olarak bilinen ve Allah’ın isimlerinden ‘Hay Hakk’ ile başlayan Şeyh Küşteri’nin gölge oyunları geliyor.

Özellikle Osmanlı döneminde büyük ölçüde de ‘Erbâb-ı besâir-i selîmeye ibret-i acîbedir..’ denilerek bir acaip ibret aracı diye nitelendirilen ve böylece edilip eylenmelerine izin verilen gölge oyunlarının, sözgelimi her ikisi de mutasavvıf şairler olan İbn İsa Akhisari ve Birri Memmed Dede’nin öğüt verici hisse ve kıssalarla süsledikleri ‘Perde Gazelleri’nde işlendiği biçimiyle, oyun olmaları bir yana, salt gölgeyi  konu edinmeleri ve gölge olarak sergilenmeleriyle de gölgenin en azından bir ibret vesilesi olarak kıymetlendirildiğini görüyoruz.

Gölgenin böylesine sanat ve edebiyatla işlenişine, Chamisso’nun kaybedilen tekil gölgesine benzer biçimde meşhur Hint destanı Mahabbharata’nın Prenses Damayanti ve Prens Nala hikâyesinde de rastlıyoruz. Damayanti ile Nala’nın düğün gecelerinde Damayanti’ye aşık olan dört Tanrı’nın Nala’nın kılığına girerek Damayanti’yi etkilemeyi tasarladıkları kutsal oyunlarının yine gölgenin yardımıyla bozulduğu bu destanda Damayanti karşısına çıkan beş Nala’nın dördünü gölgesizlikleriyle elemiş ve gerçek Prens Nala’yı gölgesinden tanımıştır. Zira gölge denilen o tanımsız şey ancak gerçek olan bir varlığın bu dünyaya ait olmayan izdüşümü olarak anlamlıdır ve gerçek olmayan hiçbir hayal ya da görüntünün bir gölgesi de yoktur.

"Genç Efendi! Hey Genç efendi, bir bakar mısınız? Gölgenizi kaybetmişsiniz…"

Ülkü Tamer’in çevirdiği ve YKY Sanat Dünyamız’ın Gölge’nin konu edildiği özel sayısında ‘Düşen Gölgenin Özellikleri’ alt başlıklı ‘Çerçeve’ metninde E. Gombrich, gölgeden yola çıkarak Chamisso’nun P.Schlemihl’i için şöyle bir yorum getiriyor; ‘…Batıda ise Chamisso’nun1814’te yayınlanan, şeytana gölgesini satan P.Schlemihl’i anlattığı öyküsünde kahraman gölgesi olmadığı için gerçek dünyadaki yerini de yitirmiştir ve bu örnek kadim Batı geleneğinin en bilinen örneği niteliğindeki Platonist gölge – meşhur mağaradakiler’i oyalayan gölge- görüşünün tam tersidir…’  

Platon’a göre mağarada kalanlar için aslında gerçek olmadıkları halde gerçekmiş gibi görünen bu gölgeler gerçek dünyayı temsil etmemektedirler. Oysa Chamisso’ya göre aynı gölgeler gerçek olmasalar bile gerçeğin yegane ispatı gibidirler ve her daim gerçeğin yanı başında duruverirler.

İşte bundan dolayıdır ki, doğru düzgün insanlar güneşte yürürlerken gölgelerini de yanlarına alırlar ve gölgelerini tıpkı vicdanları gibi bir servete feda edenler ise bu dünyada yürürlerken coşkulu pınarlara yol vermeyen sarp kayalara toslarlar da, en yakın dostlarıyla birlikte oturup şöylece ah vah ederek yakınıp dururlar;

‘… ahh ben, kör ben, ahmak ben…’


Şahin Torun, 17.05.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Bu çalışma Star Gazetesi Kitap Eki StarKitap'ta yayınlanmıştır. Seçkin Deniz, 17.05.2015

Kitap:

Peter Schlemihl’in Olağanüstü Öyküsü
Adelbert von Chamisso
Çev.Murat Özbank
Kolektif Kitap

Seçkin Deniz Twitter Akışı