14 Mayıs 2015 Perşembe

SA1324/KY20-MEK24: El

 'Zünnar û kemer iro ji eşqa te, me dı dil da
    Bê sûc û xetayim, te çi fetwaya qetil da' (*)  Mella Ahmedi Ceziri

Uzaktan bir selam geldi bu gün.

Selamlar biraz buruk, kekre bir tad bırakır genzimde hep,
Uzakta kalana dair,
Gönülde pek yer etmemişe dair,
Sadece adı geçince hatıralanacak denli bir silikliğe mahkum etmekliğime, işlediğim ağır suçlara dair.

Ama selam selamdır işte, göderene teşekkür ederiz, getirene teşekkür ederiz filan falan.

Oysa konu sen olunca,

İnsanı gemleyen,
Yoldan çıkmaya teşne ruhu sakinleyen sen olunca konu,
Selam artık selamdan fazla bir şeydir.

Bir kez önüm sıra beliriverince ışıltılı gözlerin,
Etrafa anlam dolu hayatlar bahş eden ruhundan bir esinti düşünce nâdan ellerimin üzerine,
Senden gelen selam bir cennet muştusu,
Şerha şerha yarılmış yüreğe sağaltıcı bir ecza,
Acıya müsekkin,
Yaraya merhem.

Şimdi esrik ruhumu, rüzgarın önüsıra varlık telaşı saran mumun alazı gibi ey!

Ey her dem biraz daha yokluğa sürükleyen,
Sürekli azaltan beni,
Senden gelen selam boş can kafesine bir nefha,
Asırlar boyu yokluğun köşesine sinmiş taşa bir can üflemek oluyor.

Mella’nın iniltisi boşa değil,
‘Geçtim bütün kutsalı, aşk ile darmadağın kalbime sardım zünnarı, kemeri, bigünah idim, katlimize bu fetvayı niçin verdin şimdi ey!!!’

Uzun bir orucun arefesindeyim,

Uzun ve zahmetli bir oruç.

İçimi parçalanmış ve kanlı organlarla dolduracak,
Zihnimi bir tür felce uğratıp,
Benliğimi umutsuzluk içinde harap eyleyecek keskin bir bağımlılığa dair.

Ellerin misal,
Yetim çocuk bakışına benzer, iki yetim güvercin gibi alemde gezen,
Kimsesize yar,
Yazın başa yağan kar,
Ellerin ve parmaklarına dokunmama orucuna başlıyorum.

Oraya buraya serpiştirdiğin,
Yoksullar için, tenlerinin içinde zerre miktar varlıktan yoksun,
Sonsuz bir boşlukta inilti bilmeden,
Bağırış çığırış bilmeden,
Zikir bilmeden,
Bir puta bile tapacak mecali olmayan yoksullar için
İçinde binlerce umut,
İçinde imana ve küfre çıkan sonsuz sayıda yol sakladığın hevan gibi,
Sesin misal,
Sesini duymama orucu tutuyorum.

Yüreğimi, seni düşünmek gibi muhteşem hazlardan men ediyorum misal,
Gözlerimi kapadığımda her tarafı sen dolan mekânlara girmemek orucuna başlıyorum.

Bu nispeten çekilir, nispeten kolay bir eza ama,
Ama gözler açıkken her tarafı dolduran senden nasıl kaçacağıma dair bir yol bulabilmiş değilim henüz.



Mustafa Ekici, 14.05.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar 



(*) ‘Geçtim bütün kutsalı, aşk ile darmadağın kalbime sardım zünnarı, kemeri, bigünah idim, katlimize bu fetvayı niçin verdin şimdi ey!!!’ 

Seçkin Deniz Twitter Akışı