3 Mayıs 2014 Cumartesi

SA662/ KY11-TG18: Kör ve Yalancı; Robert Fisk ve Seymour Hersh* /Çeviri

“Robert Fisk, Esad yönetiminin çirkin politikalarını güzelleştirmek için utanç verici bir girişimde bulunuyor.”

Seymour Hersh & Robert Fisk

Orijinal başlık; Robert Fisk, Seymour Hersh Ve Suriye/ Yassin al-Haj Saleh

 Robert Fisk ve Seymour Hersh Batı'da eleştirel gazeteciler olarak tanınır. İngilizce yayın yapan basında muhalif pozisyonlar işgal ederler. Bununla birlikte Suriyeliler arasındaki konumları farklıdır.

Suriye hakkında yazdıkları şeylerdeki sorun, son derece Batı merkezli olmalarıdır. Analizlerindeki sözde odak noktası- Suriye ve halkı, şu andaki savaş-çoğunlukla normal Suriyelilerin görülmediği yorumlarına bir fon oluşturur. Fisk ve Hersh için Suriye’deki mücadele eski hizipler arası ilkel bir savaştır. Onlar için asıl önemli olan ise özellikle ABD'nin resmin içine dâhil olduğu, savaşın jeopolitik özelliğidir.

Kimyasal silahlar söz konusu olduğunda Fisk ve Hersh geçen yaz Guta'da gerçekleşen saldırı öncesini görmezden geliyorlar.

Suriye konusunda Fisk ve Hersh'ün söylediklerine aşırı güven besleyen bir okuyucu, Esad rejiminin,  21 Ağustos 2013 Guta öncesinde defalarca kimyasal silah kullandığını asla bilemeyecektir. Saldırılar sırasında oradaydım. Doğu Guta'nın iki bölgesinde sarin gazı kurbanlarını ve onları tedavi eden doktorları gördüm. Kurbanlar Nisan 2013'teki Ceber saldırısından ve Mayıs 2013'teki Harasta saldırısından idi.

Fisk ve Hersh gibi araştırmacı gazetecilerin bu saldırılardan bihaber olması çok şaşırtıcı. Sanki Suriye’de ilk kimyasal silah kullanılan yer Guta imiş gibi yazıyorlar. Bu tavırlarından dolayı güvenirlik ve tarafsızlıklarından uzaklaşıyorlar.

Bu meşhur yorumculara göre bütün Orta Doğu jeopolitik bir entrikaya indirgenebilir gözüküyor. Halkı görmüyorlar, gördükleri sadece; Beyaz Saray, CIA, İngiliz Hükümeti, R. Tayyip Erdoğan, Katar Emiri, İran rejimi ve şüphesiz Beşar Esad ve cihatçılar.

Fisk'in sayısız makalesinde bir okuyucu normal Suriyelileri nadiren görür (bu Patrick Seale'in son yazılarında da böyledir). 

Robert Fisk bir zamanlar ABD 2003'te Irak'ı işgal ederken ordu yanlısı muhabirlerin baş belasıydı. Fakat Ağustos 2012'de Suriye rejim birlikleri Daraya'ya girerken onlardan taraf olmakta hiç bir mahzur görmedi.

Bu sırada 500'den fazla insan öldürüldü (Fisk'e göre bu sayı 245'tir). Onları kim öldürdü? Fisk sadece rejimin elindeki tutsaklarla yaptığı röportaja dayanarak bu insanları öldürenin muhalifler olduğuna karar vermiş. Yerel savaşçılar neden kendi tarafında olan yüzlerce insanı öldürsün? Robert Fisk'in buna herhangi bir yanıtı yok.

Eğer Fisk yanında kendisini etkileyecek kimse olmadan bir Suriyeli ile konuşsaydı bunu yapanın hiç şüphesiz rejim olduğunu öğrenebilirdi. Amerikalı bir gazeteci, Jarine di Giovanni bu gerçeği kısa bir süre sonra kendi başına yaptığı Daraya ziyareti ile ortaya çıkardı.

Bu sırada İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Halep civarında, ekmek kuyruğundaki insanlara yapılmış on adet saldırıyı belgeledi. Fisk bunların birine bile değinmemiştir.

Bu süre zarfında Fisk kendisine eşlik eden bir güvenlik görevlisi ile birlikte Şam'daki bir güvenlik merkezini ziyaret etti. Kendisine ikisi Suriyeli, ikisi de yabancı olmak üzere 4 cihat savaşçısı ile görüşme imkânı sağlandı. Fisk'in bu görüşme sonucunda vurgulamış olduğu şey tutuklulara aile ziyareti imkânının sağlanmış olmasıydı.

Esad'ın hapishanelerinde 16 yılını geçirmiş ve bu ölüm fabrikalarının birinci elden şahidi birisi olarak bu iddiayı olanak dışı görüyorum. Fisk'in bu safiyane iddiası çok komik; Esad yönetiminin çirkin politikalarını güzelleştirmek için utanç verici bir girişimde bulunuyor.

Robert Fisk acaba neden Doğu Guta'da bulunan insanlarla bir kez olsun temasa geçerek geçen Ağustos'ta orada ne olduğunu sorma teşebbüsünde bulunmamıştır?

Onun gibi rejim içinde Esad'ın basın danışmanı Buthaine Shaaban benzeri ikna etmesi çok kolay dostları bulunan birisi için kuşatma altındaki bir yere girmek oldukça kolay olsa gerekti. Böylece yanlarında korkutucu rejim elemanları olmayan sıradan insanlarla konuşarak, 400'den fazlası çocuk olmak üzere 1466 insanı öldüren kimyasal silahları kimin kullandığını öğrenebilirdi.

Batılı ve özellikle de sol-kanat ve liberal yorumcular için Suriye'deki savaşla ilgili yerel kaynaklardan elde edilen bilgileri görmezden gelmek standart bir uygulama olarak gözüküyor. Bu onların ideolojik olarak yanlı olduklarının büyük bir göstergesidir. Profesyonellik gibi gösterilen bu tek taraflı tutum esas olarak cihatçıların sadece kendilerini doğru gören tutumlarından pek farklı değildir.

Hersh ve Fisk'in anlatımları tarihsel bir vakum ortaya çıkarıyor; size tarih ve rejimin karakteri hakkında hiç bir şey anlatmıyor. Böylece; Suriye ayaklanmasının başından beri rejimin toplumsal cezalandırmayı bir politika olarak uyguladığını öğrenemeyeceksiniz. Sivilleri yıldırmak için savaş uçakları, varil bombaları ve Scud füzeleri kullanıldığını; Lübnan, İran, Irak ve diğer ülkelerden katliama yardım için yabancıların davet edildiğini öğrenemeyeceksiniz.

Fisk'in bir misafir olarak gayet güzel karşılandığı yerlerde gittikçe büyüyen bir ölüm endüstrisi olduğunu da öğrenemeyeceksiniz.

Üç ay önce Fisk, profesyonel vicdanından bize bir biopsi verircesine, Esad'ın zindanlarda bulunan tutukluları sistematik olarak katletmesine yönelik bir makale kaleme aldı.

Fisk rejimin zulmü ile ilgili raporunun girişinde; "Beşar Esad'a karşı isyan eğer başarıya ulaşırsa"  diyerek okuyucularını yakında oluşabilecek felaketler hakkında uyarıyor. Dahası, bunu Esad'ın zindanlarındaki endüstriyel ölçekteki cinayetlere ait fotoğrafları görmelerine rağmen yapıyorlar.  Fakat Fisk bu fotoğrafların zamanlamasına, Cenevre 2 Konferansı'ndan bir gün önce yayınlanmaları sebebi ile takıntılı gözüküyor.

Fisk'e Nazi Almanya’sında 11.000 tutuklunun korkunç kaderi hatırlatılmış olmalı. Fakat Fisk fırsattan istifade "Beşar Esad'a karşı derin bir nefret duyan kraliyet ailesi" diyerek Katar'ın bu araştırmaya maddi destek sağladığını vurguluyor. Fisk'e göre yapılan zulüm, esas kurbanın Esad rejiminin olduğu bu büyük komplo içerisinde önemsiz bir ayrıntıdan ibarettir. 

İşin aslını bilmeyen biri Fisk'in makalesine baktığında, Esad rejimi tarafından öldürülen insan sayısının 11.000 ve 1982'de babası tarafından Hama'da öldürülen insan sayısının da 20.000 olduğu izlenimine kapılabilir. Esas rakamlar ise Esad için 11 kat ve babası için de 2 kat daha fazladır. Dahası bahsettiğimiz bu aktörler, rejim tarafından tutuklanan, işkence gören, hapsedilen on binleri ve aşağılanan milyonları görmezden gelmektedir.

Suriye halkını sürekli görmezden gelen ve El-Kaide üzerine odaklanan Robert Fisk ve Seymour Hersh hepimize büyük bir kötülük yapmaktadır. Bu kişiler tarafından Suriye hakkında ortaya koyulan perspektif, tam olarak Beşar Esad'ın dünya tarafından görülmesini istediği şekildeki Suriye görüntüsüdür.


Tamer Güner, 03.05.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri



(*)’Kör ve Yalancı; Robert Fisk ve Seymour Hersh’, başlığı Sonsuz Ark’ın bir seçimidir, Yassin al-Haj Saleh’ın nezaketi, ne kadar sert ve acıklı olsa da gerçeğin görünürlüğünü ve çözünürlüğünü yumuşatmaktadır; Sonsuz Ark bu görünürlüğü ve çözünürlüğü güçlendirmek ve Suriyeli mazlumlara destek vermek için bu başlığı üretmiş ve kullanmıştır.


Not:

Yassin al-Haj Saleh (Raqqa 1961 doğumlu) tanınmış bir Suriyeli politik muhaliftir. Halep'te 1980 senesinde tıp öğrencisi iken demokrasi yanlısı bir gruba üye olduğu için hapse atılarak 1996 senesine kadar parmaklıklar ardında kalmıştır. Arap gazeteleri ve Suriye dışı dergiler için Suriye ve Arab dünyası ile ilgili politik, sosyal ve kültürel yazılar yazmaktadır. Düzenli olarak Londra merkezli Al-Hayat gazetesi, solcu Mısır dergisi Al-Bosla ve Suriye internet medyası The Republic'e katkıda bulunmaktadır.

2012 senesinde "Suriye halkı ve Suriye Devrimi'ne övgü" onuruna verilen Prince Claus Ödülü'ne layık görülmüş ama Şam'da kaçak durumda yaşadığı için bu ödülü alamamıştır.

Hepsini Arapça yazmış olduğu kitaplarının İngilizce isimleri;

Syria in the Shadow: Glimpses Inside the Black Box (2009), Walking on One Foot (2011), 2006 ve 2010 yılları arasında yazdığı 52 makaleden oluşan bir koleksiyon, Salvation O Boys: 16 Years in Syrian Prisons (2012), The Myths of the Others: A Critique of Contemporary Islam and a Critique of the Critique (2012), Deliveranceor Destruction? Syria at a Crossroads (2014).





Seçkin Deniz Twitter Akışı