3 Mayıs 2013 Cuma

SA235/ÂA16: Beyzbol Sopası’nın Çürüyen Ruhu

Amerikalıların ‘Beyzbol Sopası’ çürümüş ruhuyla tarih sahnesinden çekiliyor.


Suriye’deki katliama kimyasal gaz bahanesi üretmek için çok geniş çaplı, ancak düşük hızlı diplomatik turlar düzenleyen ABD’nin, Burma/Birmanya/Myanmar’daki Müslüman kıyımına neredeyse destek veren tavırları ve 15 Nisan 2013’teki ‘Boston Bomba Tiyatrosu’ sonrası Rusya ile Çeçenlere karşı sıkı kardeşler pozları vermesi dünyanın midesini bulandırıyor artık. Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki bütün Müslüman katliamlarından, daha doğrusu insan katliamlarından sorumlu olan tek devlet; ama en çok Müslüman kıyımlarından.


Tarih eksen değiştirmiyor; tarih, insanlığın yüz karası hâline gelen vahşi barbarları terbiye edecek, yok edecek sistematik değişkenlerini üretiyor. Washington DC, ürettiği küresel vahşetin bedelini her gün artan şiddetle ödeyen 313 milyonluk bir ülkenin dünyaya sadece kirli kan pompalayan kalbi, yakında duracak.  Bunu bütün dünya serinkanlılıkla izleyecek ve hiç kimse vahşi Amerikalılar için  hüzünlenmeyecek bile.

Zavallı Korelileri, Ruslarla ve Çinlilerle kurdukları üçgende kışkırtıp milyarlarca dolarlık silah satarak sömüren, Çinlilerle Japonları işe yaramaz adacıklar yüzünden savaşın eşiğine getiren ve pasifikleri yeni nükleer mayın tarlasına çeviren Washington DC, ölümün derin güzelliğini yaşayamayacak kadar hırçın. Dışişleri Bakanı, eski Başkan Adaylarından Skull an Bones üyesi John Kerry’nin Türkiye’deki Suriye görüşmelerine katılımı sonrasında Türkiye Başbakan’ı Erdoğan’ın Gazze’ye gezisine yönelik kısıtlayıcı, aşağılayıcı tavrı bu hırçınlığın küstahlığa dönüştüğünü gösteriyor.

Sonraki aşaması, bir savaş sebebi sayılacak olacak olan bu tavrı, Türkiye sükûnetle karşıladı ve Hükümet, Erdoğan’ın Gazze Ziyareti’nin planlandığı gibi süreceğini açıkladı.  Bir hafta sonra 02 Mayıs 2013 günü, Filistin’in Ankara Büyükelçisi, bütün Filistin topraklarının Erdoğan’ın ziyaretini heyecanla beklediğini ve gezi programının hangi şehirleri kapsayacağını hazırlık yapmak için bir an önce öğrenmek istediğini söyledi.


Gazze'deki Filistin Hükümeti Başbakanı İsmail Heniye, "Başbakan Erdoğan, ABD'nin ziyareti engelleme çabalarını boşa çıkardı. Onun bu duruşu, artık ABD'nin vesayet devrinin kapandığını gösteriyor." Türkiye, geri adım atmamıştı. Davutoğlu'nun arka planını bir diplomasi dersine benzettiği çatışmadan hezimet çıkmamıştı.

Oysa Batı Şeria’daki Filistin topraklarına hükmeden Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye gelmeden önce, Gazze’de iktidarda olan Hamas’ın meşruiyetine katkı yapacak olan Gazze Gezisi’nin iptali için  çok çaba sarfettiği, bu hususta İsraillilerle koordineli bir şekilde çalıştığı biliniyordu. Kerry, Mahmud Abbas-Netanyahu ikilisinin ortak talebini, diplomasi dışı bir küstahlıkla dile getirmişti.

Kerry’nin diğer nedeni de Obama’nın özre zorladığı İsrail’i aşağılanmışlıktan kurtarma isteği idi. ABD, Ortadoğu, Afrika ve Orta Asya’ya ulaştıracağı ihracat ürünlerini Türkiye’yi merkez alarak kurmayı tasarladığı dağıtım ağının güvenliği için itibar kaybetmeye razı idi. ABD Adana Başkonsolosu’nun  bizzat komiserlik ettiği PKK’nın intihar deklarasyonu Diyarbakır’da okunurken, Washington’da ihracat yollarının güvenliği için daha fazla nelerin yapılabileceği konuşuluyordu.

Maliki’yi Türkiye’ye karşı kışkırtan ve sonra sindiren bir tiyatro gösterisinden sonra, Beşşar Esad’ı kullanan Obama, Türkiye’ye dikensiz gül bahçesi bırakmayı elbette düşünmüyordu. İsrail de umurunda değildi. Amerikalılar artık her an kâbus görüyorlardı ve silah dışında unuttukları ihracatı yeniden diriltmekten başka çareleri kalmadığının farkındaydılar. Ne dünyaya liderlik etme iddiaları vardı ne de jandarmalık.

Amerikalılar açlıktan dileniyor, öldürüyor ve intihar ediyorlardı. Obama’nın adamları eski alışkanlıklarıyla davranmak zorundaydılar; güçlü görünmeye çalışıyorlardı, ancak Donanmaları gün geçtikçe bütçe kısıntılarına ölümcül tepkiler vererek güçsüzleşiyordu. FED her gün para basıyordu; Hazinelerinde Almanya’nın rezerv altınlarını ödeyecek kadar altınları yoktu.

Yakın birkaç yıl içinde bütün eyaletlere yayılacak olan iç çatışmalar başlayana kadar eski beyzbol sopalarını kullanmaya devam edecek olmaları onları teselli etmiyor, daha da korkutuyor. Kaybetme hızları arttığında üslerinin bulunduğu ülkelerden kovulacaklarının farkındalar.

Amerika’daki bütün ağaçları kağıt para yapacak kadar hızla çalışan FED, onlar için yanacakları büyük bir ateş hazırlıyor. Temsilciler Meclisi ve Senato’nun silah tüccarlarının, uyuşturucu baronlarının, cinsiyet pazarlamacılarının kuklası temsilciler ve senatörlerle dolu olması bu büyük ateşin gücünü arttırıyor. Sıradan Amerikalıların inanmadığı kadar güçlü Müslüman ve İslam düşmanlığı her geçen gün değer kaybediyor.

Boston Bombacısı diyerek mahvettikleri iki masum çeçen gencinin hiçbir örgütle ilişkisini kanıtlayamadıklarını söyleyen FBI ve CIA’nın – Obama’nın- karşı hamleleri ile artık derin operasyonlarını Müslümanlara yükleyemeyeceklerini fark eden neo-conlar, sıradan Amerikalıların piyon olarak kullanılacağı yeni stratejilerle meşguller.

Yakın gelecekte ABD’nin yaşayacağı büyük iç sorunlarla Dünya’nın geri kalanı biraz rahatlayacak olmakla beraber, Beyaz Saray, Almanya düşmanlığını saklama gereği duymuyor; neo-nazilere devlet desteği veren Almanya’yı ve zengin İskandinav ülkelerini küresel arenada değersizleştirecek mekanizmalar üretmeye devam ediyor.

Fransa ve İngiltere’yi tarihî birer enkaza dönüştüren Amerika Birleşik Devletleri, Kore ve Çin üzerinden Rusya ile flört ederken de çok şaşkın. Çeçenleri, Gürcüleri Ruslara peşkeş çekmenin utancını bile yaşamaya niyetli değil. Arapları İran’a armağan ederken, Türkiye’yi Arapların yeni efendisi yapmaktan da hoşlanacağını saklamıyor.

Türk- İran Savaşı’nın çığırtkanlığını yapan ABD-İngiltere-Fransa ve İsrail uşağı Devrim muhafızları ve Rafsancani çetesi, Türkiye’nin Sıfır Sorun stratejilerine çarparak sersemlediklerinden Ortadoğu mezhepler savaşı ile yerle bir olmuyor.

Sünni müslümanları katletmek için kendi kiralık, paralı katillerini Suriye’ye ve Irak’a gönderen Hamaney-Rafsancani’nin İran’ı bağıra çağıra ölene dek Washington ve Langley tarafından kullanılmaktan haz duyacak. Tahran sokaklarında Müslüman kanı oluk oluk akana kadar da, sıradan İranlılar bu haz duvarına baş kaldırmayacaklar…

Amerikalıların ‘Beyzbol Sopası’ çürümüş ruhuyla tarih sahnesinden çekiliyor. Dünyadaki bütün sarsıntıların tek sebebi bu. Avrupa Futbolu’nun sürüngen Avrupalıların umudu olması ise başka bir trajedi. Dünya dünden daha iyi bir yer olmaya doğru hızla ilerliyor.



Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 02.05.2013

Seçkin Deniz Twitter Akışı