2 Kasım 2013 Cumartesi

SA465/AS43: Kavramlardaki Şirk/ Örtük Tanrılık İddiası; Yaratmak

Yaratılmış ölümlü, sen yaratamazsın! Kendini Allah'a ortak koşamazsın!


Yaratılmış ölümlü, yaratabilir misin? Buna gücün yeter mi? Ne kadar saygısızca bir iddia! Yaratmak ne, sen nesin? Anlatsana! Nasıl anlatacaksın yaratabileceğini? Yarattığını iddia ettiğin şeyleri mi örnekleyeceksin? “Yarattıklarım, yaratacaklarımın kanıtıdır” mı diyeceksin? Hadi bana bir masal daha anlat, ucu açık kibrinle süslediğin. Hadi gülümset beni, bir grip virüsüne yenilip yataklara düşen sen! Nâz yapmadan anlat, nasıl yaratacaksın?
***
Resimlerinden mi bahsedeceksin? Bahset hadi; bekliyorum. Resimlerindeki en küçük detayı, nasıl oluşturduğunu anlat. Evet, sen tuvaline resmetmeden önce o detay yoktu. Sen çizdin fırçanla; oldu. Yoktu daha önce. Sen tüm detaylarıyla resmini tamamladığında, resim önceden yokken sonradan var oldu. Şimdi sen onu yoktan var etmiş mi oldun? Sen onu yaratmış mı oldun?
***
“Evet, ben yarattım!” mı, diyorsun? Yaratmak, yoktan var etmekse, sen resminde daha önceden olmayan bir şeyi gösterir misin bana? Bir tek fırça darbesiyle tuvale yansıttığın hangi küçük detay, daha önceden yoktu? Ağaç, ağacın dalları, dağlar, dereler, yüzler, meyveler, hayvanlar, gökler ve yer… hangisi?
***
Resmindeki nesneleri sen yaratmadın, değil mi? Tamam onları yarattığını kastetmedin zaten sen, resmini kastettin. Tamam, resmindeki nesneler, sen resmetmeseydin o tuvalde olmayacaklardı. Onları sen çizdin, önceden var olan örnekleri taklit ettin; onları adı üstünde resmettin. Onların tuvalde olmalarını sağladın; onları dilediğin formda kopyaladın. O resmi sen yaptın. Yaptın! Yaratmadın. Yaratamazsın da. Kopyalamak yaratmak değildir ki.
***
Resmindeki nesneleri yaratamadığına göre, söyler misin o nesneleri resmetmeye yarayan hangi şeyi sen yarattın? Tuvali mi? Boyaları mı? Fırçayı mı? Tuvali, boyaları ve fırçayı başka bir sen mi yarattı yoksa? Nesneleri resmeden ellerini, resmedeceğin şeyi görüp tuvale yansıtmanı sağlayan gözlerini, resmini tasarlarken ve yaparken düşünmek için kullandığın beynini ve farklı resim yapmanı sağlayan aklını ve zekânı da sen yaratmadın. Peki, sen ne yarattın?
***
Sürreel çalışıyorsun. Evet, bu doğru; kopyalamıyorsun. Örneksiz sandığın tablolarının tüm detaylarına bakalım mı? Hangi bir detay sırf senin yaratıcılığınla var oldu? Sen, o resmi yapana kadar gördüğün, yaşadığın ve yaşanmışlardan faydalanarak hayal ettiğin şeylerdeki yaratıcı katkını göster bana? Sürreel resimlerin, hangi yaratılmış olmayan şeylerin birer kombinasyonu? Yaratılmış olan zekânla yaratılmış olan her şeyi yeni ve kendine has kompozisyonlarla yaptığını biliyorsun değil mi? Hadi söyle; seni, kendini yaratıcı görmeye iten güç ne? Kibrin değil mi? Sana senin de bir yaratıcı olduğunu söyleyen nefsin, seni kibrinle aldatıyor. Değil mi?
***
Sen de yüksek sosyete mensubu heykeltıraş, sende yaratamazsın. Traşladığın malzeme de yaratılmış, traştan sonra elde ettiğin ürün de kopya. Sen sinemacı, sen tiyatrocu, sen modelist! Hepiniz birer taklitçisiniz. Böbürlenmeyin öyle!
***
Sen yaratamazsın, ölümlü! Yaratmak adı üstünde örneksiz önceliğe ve yokluktan benzersiz gelişe göre tanımlanır. Sende bu iki şeyden zerresi yok ki. Neden yalan söylüyorsun?
***
Sen yoksa bilim adamı mısın? Yoksa düşünen bir adam veya kadın mı? Hadi söyle bana, hangi bilimle meşgul olan adam bir nesneyi, olguyu, olayı yarattığını iddia edebilir? Bilimsel bilgi diyorsun, o bilgi yığmalı/birikimli bir bilgidir; öncesi yoksa şimdisi ve sonrası olmaz. Bilim adamı yaratamayacağını biliyor bu dünya denen minik kürede. Teknoloji ve daha birçok bilimsel eylem sonucunda elde edilen nesnenin yaratılmamış olduğunu, aksine yaratılmış materyallerden elde edilmiş yeni bileşikler olduğunu da bilir. Edepsizce ben yarattım, oldu, demez, diyemez. Dediği anda kendi birikimli bilimsel bilgisine ihanet eder.
***
Mesela bilim der ki; “Ey Descartes, sen 1637 de, Sen Euler 1732’de ve sizler Cauchy ve Gauss kompleks (karmaşık) sayıları son haline getiren adamlarsınız, ama siz İsa’dan sonra 49. yılda İskenderiye’de başlayan 1800 yıllık serüven sonunda keşfedilen karmaşık sayıların yaratıcısı değilsiniz. Hiçbiriniz değilsiniz, olamazsınız da. İlk merak eden de değildir. Hepiniz onları keşfedenlersiniz.”
***
Israr mı ediyorsun. Teorilerini alda gel, onlara bakalım. Teorilerindeki hangi kavramı sen yarattın? O teorileri üretirken kullandığın araçların hangi birini sen yarattın? Yokken var ettiğin ne var söylesene? Senin yaratmadıklarınla elde ettiğin yeni bir şey var orta yerde ve sen tüm bileşenleri önceden yaratılmış olan bir bileşiği ben yarattım diyorsun. Ayıp değil mi? Hakkını yemeyelim onu yapan sensin. Ama o kadar sadece; sen yapansın, yaratan değil. Kombine edensin! Sendeki bu yeteneği yaratanın sana verdiği güç bu.
***
Tamam, bilim adamı da değilsin. Nesin sen? Bir yazar mı? Romanlarındaki kahramanları, olayları, olguları her şeyi, onlar önceden olmadıkları halde sen oldurdun, öyle mi? O kibirli ressamdan ne farkın var? Mesela kahramanlarından biri, bir kadın; ona bakalım mı biraz? O kadının hangi bir özelliği tanıdığın başka başka yaratılmış kadınlardan çalıntı değil? O’nun daha öncede yaşamamış bir kadında olan hangi fiziksel bir özelliği, ihtirâsı, merhameti, aşkı ya da kaprisi var? Sen basit bir çorbacıdan başka bir şey değilsin, ey yaratılmış ölümlü; bu yüzden yaratamazsın! Yaparsın veya keşfedersin. O kadar!
***
Medeniyet mi yaratıyorsun? Yeni bir din mi? Ya da yeni bir dil? Baksana o kadar yaratıcı görünmene rağmen, yokluktan varlığa gelen yeni bir dil yaratamamanın sebebi ne? Sen daha örneksiz bir alfabe bile kuramıyorsun, ey yaratılmış ölümlü! Hangi şeyi yaratmaktan bahsediyorsun sen?
***
Medeniyetini gördük senin, senden öncekilerden çaldıklarınla ortaya çıkardığın medeniyette senin ilk kez ortaya koyduğun ne var? Bir tek yasadan bahset bana, sebepsiz ve illetsiz yaratılmamış olsun.
***
Göğe çıkıyorsun, yaratılmış nesnelerden elde ettiğin yeni nesnelerle. Yaratılmış olan atmosferde Hava’nın itme gücüne muhtaçsın. Atmosferin dışında da başka yaratılmışlıklara. Oturduğu yerden konuşuyorsun uzaydaki astronotla, onu görüyorsun da. Ses dalgalarını, o dalgalarla giden sesi yaratmadığın halde yaptığın cihazlarla konuşmayı yaratmak mı sanıyorsun? Sen neyi yarattığını iddia ediyorsun. Anlatsana yalancı!
***
Sonra dönüp bana,” insan yaratabilir”, diyorsun. “Kızacak ne var bunda?”Bir yalan uyduruyorsun Allah’a karşı ve diyorsun ki; “Gel bu yalanı kabullenerek benle yoldaş ol ve yeni bir medeniyet yaratalım”. Ne medeniyeti bu? Allah’a denk olmayı şiâr edinen İblis’in medeniyeti mi? Bırak seninki sende kalsın, benimki bende. Bana saygısızlık yapma yeter; kendi bunalımlarını meşrulaştırma ey yalancı. Sen yaratamazsın, o kadar! Gücün yetiyorsa, ölmemeyi de yaratsana kendin için. O da henüz yok, var etsene! Görüp susalım sessizce! Ol, desene hadi; olsun. Bekliyoruz.
***
Bak dinle, Allah şöyle bildiriyor:

”... Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir!”(Araf 54)

"De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." O halde de ki: "O'nu bırakıp da kendilerine fayda ya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz?" De ki: "Körle gören bir olur mu hiç? Ya da karanlıklarla aydınlık eşit olur mu?" Yoksa O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine benzer mi göründü? De ki: Allah her şeyi yaratandır. Ve O, birdir, karşı durulamaz güç sahibidir." (Rad 16)

"O halde, yaratan , yaratmayan gibi olur mu? Hala düşünmüyor musunuz?" (Nahl 17)

"Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de aciz, kendinden istenen de!"(Hacc 73)

"Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar?"(Tûr 35)




Alper Selçuk, 22.05.2009, Antiseptik Anafor 8


Seçkin Deniz Twitter Akışı