1 Kasım 2013 Cuma

SA464/AŞ25: Orta Kast Kavgaları; CHP, Ak Parti, Zafer, Mağlubiyet, Falan…

Yeni Türkiye, eski Türkiye’den çok fazla, taşınmayacak derecede fazla günah yüküyle yaşamak zorunda değil.”


İnsan kalitesinin ne dinden ne de baskın batı kültüründen beslendiği bir toplumda ne olabilir ki? Camilerden derme çatma edinilmiş dinî bilgi, yedeğine atalardan öğrenilmiş ritüelleri alarak ilerliyor, biraz ötede devrik bilgi katarına biraz örgün eğitim kalıntısı, biraz da özentiyle gelen entelektüel kitap, dergi, gazete, televizyon, internet artığı bilgi ekliyor ve böylece orta kast insan tipi çıkıyor ortaya. Türkiye’miz uzunca süredir böyle. Türkiye’mizin ürettiği kurumlar da elbette böyle olacak.

Partileri, siyasetçileri eleştiriyoruz ya; aslında çoğumuz bu orta kast insan tiplerinden oluşmuş yapıları eleştirdiğimizin farkında değiliz. Üst kastın bize benzer hiçbir şeyi yok; dinleri, dilleri, alışkanlıkları bambaşka. Biz ayranla meşgulken, onlar her türlü içkiye dair uzmanlık geliştiriyorlar. Nasıl aynı bakabiliriz ki? Alt kastı da pek umursayan yok. O halde orta kastın birbirine benzeyen karakterleri/tipleri arasındaki kavgaya da alışkın olmamız bundan.

CHP’ye geleceğim yavaş yavaş da; sebebi izah etmeden sonuca bakmak biraz ahmakça geliyor bana. CHP kuruluşu itibarı ile üst kastın orta ve alt kastları yönetmek için ürettiği bir yapı. Araç olarak da orta kastı kullanıyor, o kasttan personel tedarik ediyor ve karşıt olarak da rastgele ya da zayıf bağlarla oluşturulmuş diğer orta kast üyelerini dizayn ediyor. Demokrat Parti, CHP’den doğdu. Sonra çeşitleri arttı, toplumun bir kısmında uzunca bir süre de bu çeşitler cirit attılar.

CHP hiç değişmedi, karşısındaki orta kast üyelerini değişime zorladı. Padişah’a hizmet ederek işe başlayan CHP (ve kadroları), onu ve sülalesini ülkeden kovarak devam etti. Din’e yakın durdu, muhalifleri eritti; zamanı gelince Din’e muhalif oldu, dindarları hedef aldı. Hitler’le zihin yoldaşlığı yaptı, sağcı oldu komünistleri yok etti, NATO ile yan yana durdu darbe yaptı; solcu oldu, Sovyet Rusya’ya yaklaştı, sağcı avına çıktı; olmadı, son kertede İran ve Suriye ile ideolojik olmayan eski tür işbirlikleri arayışına girdi.

Bütün bunlar olurken CHP aynıydı; sürekli etkili olmak için gereken her şeyi yapmak CHP'nin en temel ilkesiydi. Din’in çekim gücünden kurtulmanın mümkün olmadığını gördüğü her seferinde, çarşaflı katılımlar gibi, dinî söylemler, itibârî yakınsamalar dahil her türden fırsatçı, çıkarcı refleksler geliştirdi. En son neredeyse bir asırdır ortadan kaldırmaya çalıştığı Müslüman kadınların başörtüsüne karşı yine aynı tavrı sergiledi. Yaklaşan seçimler dolayısıyla Meclis’e başörtülü kadın vekil gelmesine karşı darmadağınık tepkiler verenleri ve ‘Tüm yetkilerimizi kullanarak başörtülü vekile karşı direneceğiz’ diyenleri susturmak için grup kararı aldı ve tepki göstermedi. Tek derdi seçimlerdi ve yine bu derdin ana üreteci de etkili olma hakkını muhafaza etmekti.

Ezici çoğunlukla iktidar olan Ak Parti için bu bir zaferdi. CHP’nin orta kast için ürettiği bu asırlık yenilgiye baktığımda, karşıt orta kastın temsilcisi olan Ak Parti’nin bunu zafer olarak ilan etmesini anlayabiliyorum; ama başka türlü baktığımda çok basit ve sıradan bir unsurun bu kadar büyük bir çerçeveye oturtulmasından rahatsızlık duyuyorum.

2002-2013 arasında kesintisiz tek başına iktidar olan bir partinin orta kast psikolojisinden kurtulamaması çok rahatsız edici bence. Hiçbir yasal engelin olmadığı bir durumu 11 yıl sürdürebiliyor olmak ve ‘korkudan’ başörtülü aday gösterememek nasıl bir duygunun eseri olabilirdi ki? Bölünmüş, korkutulmuş, öldürülmüş, sindirilmiş bir karşı orta kastın kaybedeceği başka neyi vardı ki bu kadar korkak olabilsin?

İktidarsın ve ülkeyi yönetirsin. Bunun için yargılamaları beklemen gerekmez; darbecilerin geriye doğru itilişlerini görmeden adım atamamak nasıl bir duygu? Bir strateji için uygun koşulları oluşturmak elbette önemli, ama yeterli mi? İnsan unsurunun koşulları arasında cesaret yok mu?

Durup düşünüyorum, başörtü engeli var diyerek inandırılan karşıt orta kast nasıl bu kadar kolay aldatılabildi de kamuda başörtüsü serbestliği için Ak Parti anayasa değişikliği tuzağına düştü ve kapatılma riski yaşadı? 1982 tarihli darbe yönetmeliğinin yasa ve anayasa değişikliği gerektirmeyen maddesi değiştirilince sorun çözüldü oysa. 2008’de başka bir anayasa mı vardı?

Meclise başörtülü gelememek bir korkunun eseriydi. Ak Parti bence korkusunu yendiği için zafer diye ilan ediyor, hiçbir tüzük, yönetmelik, yasa, anayasa değişikliği gerektirmeyen başörtülü vekillerin meclise girme özgürlüğünü.

CHP bence yine başarılı. Ak Parti’yi kendi ideolojik kalıplarına mecbur bırakarak sürüklüyor.  Hakkını teslim etmemiz gerekir. Bu orta kast algısına göre basit bir adım atma cesareti değil Ak Parti’nin yaşadığı; çok adım atma cesaretinin içine sığan büyük şeyler de var. Belki buna korkunun saramadığı cesaret de diyebiliriz; ama bu cesareti de besleyen şey her seçimde yükselen oy oranıydı.

Bu milletin cesaretine yetişmiş değil henüz Ak Parti. Niye değil? Çünkü; eski sistemi değiştirmiyor, CHP’nin eseri olan eski sistemin sadece aksayan yönlerini restore ediyor ve CHP’nin orta kastına karşıt olan orta kastı yeniden şekillendirmeyi düşünmeden, sadece dindar bir nesil istiyoruz diyerek yürümeyi tercih ediyor. 

CHP’nin iznine bağlı yani durum; ya değilse tepki göstermedikleri için CHP’yi alkışlamak hangi mantığa sığar ki?

AK Parti’nin günah kesesinde, üst kastın/CHP’nin eseri olan cumhuriyeti yeniden tanımlamak varken, yıpratılmış cumhuriyet tanımına ‘aslında bu budur’ demenin ve eski cumhuriyet elitlerini hâlâ saygıyla anmak zorunda olmanın borçları da birikiyor.

Türkiye’nin çürümesinin sorumlularını anmak ve gününden geleceğine taşımak istemiyor bu toplumun çoğunluğu. Azınlığın dizayn ettiği ve kendisi için ürettiği alt-orta kast alanından kurtulmak istiyor, bağımsız düşünmek ve yaşamak istiyor; üst kasta hizmet etmek istemiyor. Bunu her alanda yaşamak istiyor mesela.

Eski sistemi restore ederek kullanımda bırakmak yeni üst kastlar için gerekli ise, ben bunu istemiyorum. Her şeyin tanımı yeniden yapılmalı. Gidip gidip CHP’nin merhametine sığınacak olan bir iktidar istemiyorum ben. Ki; CHP yarın seçim kazanmak için Umre’ye çekiliş hakkı da verebilir, bunu mu bekleyeceğiz?

Yeni Türkiye, eski Türkiye’den çok fazla, taşınmayacak derecede fazla günah yüküyle yaşamak zorunda değil.

Ak Parti bundan sonra yeni bir yol haritası belirlemeli ve kast sistemini sürdürmeyecek bir özgürlük alanı inşa etmeli. Aksi halde kendi içinden yeni bir orta kast üreterek yine CHP’ye hizmet edecek.



Arif Şahin, 01.11.2013, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 25




Seçkin Deniz Twitter Akışı