17 Mayıs 2024 Cuma

SA10754/SD3115: Dûrira | Post-Analitik Bakışlar 15: Türkiye’nin Küresel Öncelikleri-12; Küresel Sermayenin Etkileri

        Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Türkiye’nin küresel yolculuğu Filistin meselesine entegre olmuş bir şekilde dünyanın geleceğini etkilemeye devam edecektir. Filistin, 1917’de olduğu gibi yine dünyanın merkezindeki dönüşümlerin jeo-stratejik noktası olma özelliğini korumaktadır."

‘Küresel Sermaye’ kavramı, finansal olarak sadece ‘dünyanın her ülkesinde finansman, yatırım ve ticaret alanında kullanılan sermaye’ anlamına gelmemektedir; daha geniş ve kapsamlı olarak herhangi bir ülkenin 'sermaye’ olarak değerlendirilebilecek, insan unsuru dahil, ‘her türlü maddî varlığını, mülkiyet veya kiralama aracılığıyla finansal ve ticarî bir meta olarak kullanma hakkı ve gücü’ anlamına da gelmektedir.

Ne var ki ‘Küresel Sermaye’nin yirminci yüzyılın sonlarından yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğine kadar geçen elli yıllık sürede bütün insanlığa karşı elde ettiği dehşet verici güç için bu tanım da yetersiz kalabilir. Daha stratejik ve gerçeğe yakın tanım şu olmalıdır: “Küresel Sermaye, herhangi bir ülkenin’ sermaye’ olarak değerlendirilebilecek -inançları, düşünceleri, duyguları ve bedeni istismar edilen insan unsuru da dahil olmak üzere- her türlü maddî ve manevî varlığını mülkiyet veya kiralama aracılığıyla finansal ve ticarî bir meta olarak kullanma hakkı ve gücüdür.”

Emperyalizm ve sömürü merkezli kapitalizmin Yahudilere ait finansal araçlara, yani menkul sermayeye ruh ve güç vermeye başladığı on altıncı, on yedinci ve on sekizinci yüzyıl sonrasında savaşlarla ve sömürge rekabetleriyle zayıflayan başta İngiltere, Fransa ve Almanya (prenslikler) olmak üzere Avrupa devletleri, on dokuzuncu yüzyılda tamamen Yahudi menkul sermayesine boyun eğer hale gelerek finansal bağımsızlıklarını kaybetmişlerdir.

Eş zamanlı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde dikkatle tasarlanan iç savaş sonrası bütün sermaye araçları Yahudilerin eline geçmiştir. Ancak bu dönemde Yahudi Sermayesi, dünyanın geri kalanında -Osmanlı, Çin, Rusya, Hindistan, Japonya- küçük finansal muhtariyetler kursa da henüz küresel bir yapıya ulaşmamıştır.

Yahudi sermayesinin kışkırttığı ve finanse ettiği Birinci ve İkinci Dünya savaşları sermayenin küreselleşmesinin önündeki devlet engellerini kaldırmış, ancak sermayenin küreselleşmesini sağlayacak olan temel araç 1944’te Bretton Woods dayatmasıyla elde edilmiştir; bu araç başlangıçta değeri altına bağlanan ‘Amerikan Doları’dır ve bütün ülkelerin ortak mübadele aracı olarak zorla kabul ettirilmiştir (1 ons altın=35 dolar ya da 1 dolar= 0,88867 gram altın). 

Bretton Woods anlaşmasıyla küresel ekonomi ‘Dolar’ üzerinden kontrol altına alınmış, dünyadaki bütün ithalat ve ihracat, -küresel finansal düzeni takip etmek, borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak amacıyla kurulan- Uluslararası Para Fonu (IMF) ve 1945 yılında Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD) adıyla kurulan Dünya Bankası (World Bank) üzerinden tamamen kontrol altına alınmış ve Yahudi Sermayesi dilediği şekilde hareket edebileceği küresel bir alan elde etmiştir.

ABD’nin 1971’de yaşadığı derin ekonomik kriz sonrası altına endeksli varlığı reddedilen ve bugün ‘Küresel Sermaye’ olarak tanımlanan ve her türlü sermaye aracını kendisine bağımlı hale getiren, bankalar, fonlar, kredi derecelendirme kuruluşları ve borsalar aracılığıyla tamamen Yahudiler tarafından kontrol edilen güç, Amerika Birleşik Devletleri’nin silahlı-silahsız bütün güçleri (ve NATO) tarafından itibarî değeri korunan ve bütün hareketleri SWIFT sistemi üzerinden takip edilen ‘Dolar’ adlı kağıt parçasından başka bir şey değildir.

Küresel Sermaye en etkin tek aracı olarak kâğıt ‘Dolar’la, herhangi bir ülkenin 'sermaye’ olarak değerlendirilebilecek, -inançları, düşünceleri, duyguları ve bedeni istismar edilen insan unsuru da dahil olmak üzere- her türlü maddî ve manevî varlığını mülkiyet veya kiralama aracılığıyla finansal ve ticarî bir meta olarak kullanma hakkını ve gücünü elinde tutmaktadır.

Altın’dan bağımsız olarak ‘Amerikan Doları’nın , dolayısıyla Yahudi sermaye sahiplerinin küresel varlığı ve gücü ile ilgili son fotoğraf çok nettir:

ABD para biriminin ihraç makamı olarak Federal Rezerv (FED) Kurulu, yurt içinde ve yurt dışında halkın talebini karşılamak için dolaşımda yeterli miktarda nakit bulunmasını sağlamaktan sorumludur. Mal ve hizmet fiyatları, gelir düzeyleri ve alternatif ödeme yöntemlerinin mevcudiyeti nakit paraya yönelik iç talebi yönlendirirken, siyasi ve ekonomik belirsizlikler genellikle dış talebi şekillendirir. ABD para biriminin değerinin yarısının yurt dışında dolaşımda olduğu tahmin edilmektedir.

31 Aralık 2020 itibarıyla dünya genelinde tedavülde, 50,3 milyar adet banknot karşılığı olarak yaklaşık 2 trilyon ABD doları bulunmaktadır. (1) 

Dolaşımdaki tüm paranın yanı sıra seyahat çekleri ve çek ve tasarruf hesapları gibi vadesiz mevduatları içeren küresel M1 arzı, 28 Kasım 2022 itibarıyla 48,9 trilyon dolardır. M2 arzının toplam değerinin 82,6 trilyon dolar olduğunu tahmin ediliyor. Dünyadaki toplam itibarî para miktarına ise resmi olarak değer biçmek zordur, ancak 2020'deki en iyi tahminler, değeri ABD doları cinsinden 215 trilyon dolar civarında bir yere sabitlemektedir.

2022 yılında dünya genelinde ihraç edilen malların küresel ticari değeri cari fiyatlarla yaklaşık 24,9 trilyon ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Karşılaştırıldığında bu rakam 2000 yılında 6,45 trilyon ABD doları civarındaydı. Dünya çapında ihraç edilen malların değerindeki artış, uluslararası ticaretteki gelişmeleri, küreselleşmeyi ve teknolojideki ilerlemeleri yansıtmaktadır. (2) 

Resmî verilere göre, Amerika Birleşik Devletleri, 2022 yılında 7 trilyon doları aşan mal (2,1 trilyon dolar) ve hizmet ihracat (926 milyar dolar) ve ithalatıyla (mal 3,2 trilyon dolar, hizmet 680 milyar dolar) Çin'in ardından dünyanın 2. büyük ticaret ülkesidir. ABD'nin dünya çapında 200'den fazla ülke, bölge ve bölgesel dernekle ticari ilişkileri vardır. (3) 

ABD’nin devlet olarak kurduğu bu ağ üzerinden güç kullanan satanist Yahudilerin yönettiği Küresel Sermaye’nin ABD’nin dış politikasına da yön verdiği, bütün insanların hayatlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkilediği tartışmasız bir şekilde ortadadır.

Bir imparatorluk bakiyesi olarak Müslüman Türkiye, ABD devleti üzerinden Satanist Küresel Sermaye’nin kuşattığı, kontrol ettiği ve planlı olarak geri bıraktığı ülkelerden biridir. Türkiye’nin 2002 sonrasında Erdoğan liderliğinde aldığı yol bu anlamda kuşatmayı kırmak, kontrolü yok etmek ve ilerlemek amacıyla küresel sermayeye karşı aldığı bir yoldur. Bu yolculuk zorunlu olarak Türkiye’nin Küresel yolculuğuna dönüşmüştür ve bütün gelişmeler Türkiye’nin aralıksız bir şekilde büyüyerek vatandaşlarına ve dostlarına güven vermesini gerektirmektedir.

Türkiye-ABD ilişkilerinin 1945 sonrası 1952’deki NATO üyeliği sonrası Türkiye aleyhine çok çirkin ve aşağılayıcı bir çerçevesi olduğu, 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2016 askerî darbeleri ve doğrudan ve dolaylı olarak kurduğu ve yönettiği siyasi partiler aracılığıyla Türkiye’nin iç siyasetine müdahale ederken açık bir şekilde görülmüştür, ABD’nin kurduğu ve yönettiği PKK, DHKP-C-FETÖ gibi terör örgütleri ile Türkiye’ye verdiği zarar net bir şekilde ölçülmüş ve 2018’de Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin bağımsız politikalar üretmesine engel olmak üzere, 15 Temmuz 2016’da yapılan ve Türkiye tarafından durdurulan askerî darbe sonrası Küresel Sermaye’nin uyguladığı finansal ablukaya ek olarak, ABD Başkanı Trump tarafından ‘Dolar’ saldırısı yapılmıştır. (4) 

Türkiye'nin ABD'ye karşı stratejisi, ABD'ye eşit bir devlet olarak davranma kararlılığını sürdürmesini sağlayacak davranış setini içerdiği için Türkiye yabancı sermaye eksikliğine rağmen 2023 yılına kadar ekonomisini ayakta tutabilmek amacıyla beş yıl boyunca büyük bir çaba göstermiştir. (5) 

Türk-Amerikan İlişkileri, ABD'deki başkanların ayrık ya da aykırı davranışları ile sınırlı olmadığı gibi bundan sonra da herhangi bir başkanın davranışları ile de sınırlı olmayacaktır, fakat son yirmi iki yılda Türkiye'nin kazandığı güç satanistlerin yönettiği ABD ile pazarlık yapabilme gücü ile daha da artmış, önümüzdeki yüzyılı etkileyecek olan çıkış süreci tamamlanmıştır. (6) 

Türkiye’de 2018 yılında İhracat bir önceki yıla göre % 7,07 oranında artış ile 168 milyar 88 milyon dolar, ithalat ise % 4,59 oranındaki azalış ile 223 milyar 82 milyon dolar olmuştur. (7) 

Küresel Sermaye’nin ablukasına ve ABD’nin yaptırımlarına rağmen Türkiye’de Ocak-Aralık 2022 döneminde ihracat, Ocak-Aralık 2021 dönemine göre %12,9 artarak 254 milyar 172 milyon dolar, ithalat ise %34,0 artarak 363 milyar 711 milyon dolar olarak (8), 2023 yılı Ocak-Aralık döneminde ise 2022 yılının aynı dönemine göre %0,6 artarak 255 milyar 777 milyon dolar, ithalat %0,5 azalarak 361 milyar 774 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. (9) 

ABD’nin küresel sermaye aracılığı ile Türkiye’ye uyguladığı resmî ve gayr-i resmî yaptırımlara rağmen, ABD'nin Türkiye Cumhuriyeti ile mal ve hizmet ticaretinin 2022'de tahmini olarak 19,4 milyar doları ihracat, 22,5 milyar doları ithalat olmak üzere toplam 42,0 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. ABD’nin Türkiye Cumhuriyeti ile mal ve hizmet ticareti açığı 2022'de 3,1 milyar dolar olmuştur.  

Bununla birlikte ABD'nin Türkiye Cumhuriyeti'ndeki doğrudan yabancı yatırımı (DYY) (stok) 2022'de 5,8 milyar dolar olup, 2021'e göre yüzde 7,4 düşüş göstermiştir. ABD'nin Türkiye Cumhuriyeti'ndeki doğrudan yatırımları imalat, toptan ticaret, finans ve sigorta tarafından yönetilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki doğrudan yabancı yatırımı (stok) ise 2021'e göre yüzde 4,0 artışla 2022'de 2,6 milyar dolar olmuştur. (10) 

Küresel ticaretteki payı her yıl arttıkça küresel bağımlılıkları da artan Türkiye’nin 2018 sonrası uygulamaya çalıştığı dedolarizasyon politikaları kısmen sonuç verse de 2019-2022 Covid-19 salgını, 2022 Ukrayna-Rus savaşı ve Şubat 2023 depremlerinin ekonomiye verdiği zararı telafi etmesi imkansızlaşmıştır.

Mayıs 2023 seçimleri sonrası Erdoğan’ın ABD yaptırımlarını ve küresel kuşatmayı yarmak için uğruna büyük bedeller ödediği faiz-dolar döngüsüne yeniden girmek zorunda kalmış olması Türkiye’nin küresel iddialarını zayıflatsa da, Savunma Sanayindeki olağanüstü gelişmeler Türkiye’nin ABD’nin ürettiği savaş ve terör ortamına karşı Arap yönetimlerine güvence vermesine yardımcı olmuştur.

Erdoğan’ın ABD’ye paralel olarak BAE, Suud, Mısır, Irak (Kalkınma Yolu) ile yürüttüğü normalleşme merkezli diplomasi sonuç vermiş, petrole dayalı Arap sermayesi Türkiye’ye yeniden döndürülmüş ve Türkiye tekrar küresel sermayenin dayattığı dolar-faiz döngüsüne girmesine rağmen üç yıllık bir ekonomik mücadele sürecine girme cesareti bulmuş ve ekonomisini finanse etmeyi başarmıştır. (11) 

7 Ekim 2023 sonrası başlayan ve sekiz aydır süren İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini sarsmış, Türkiye’nin barış çabaları sonuçsuz kalınca da Arap liderler Türkiye ile ilişkileri daha sıkı bir şekilde geliştirmeye karar vermişlerdir.

Küresel Sermaye’nin yeni bir ambargo uygulama riskini göze alarak İsrail ile bütün ticaretini durdurduğunu ilan eden Türkiye, Mayıs 2024 itibarı ile ABD’nin İsrail’e verdiği destek karşısında açıkça Filistin’e destek verdiğini/vereceğini ifade etmeye başlamıştır. (12)

Türkiye’nin küresel yolculuğu Filistin meselesine entegre olmuş bir şekilde dünyanın geleceğini etkilemeye devam edecektir. Filistin, 1917’de olduğu gibi yine dünyanın merkezindeki dönüşümlerin jeo-stratejik noktası olma özelliğini korumaktadır.

Küresel Sermaye'nin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi zayıflamış durumdadır, ancak 1944'te kurulan küresel kontrol sistemi henüz gücünü tamamen kaybetmemiştir; sadece Rusya ve Türkiye örneğinde olduğu gibi ülkelerin geleceğinde etkin ve kesin sonuçlar almaktan gittikçe uzaklaşmaktadır. 


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 17.05.2024, Sonsuz Ark, Dûrira | Post-Analitik Bakışlar


Dûrira | Post-Analitik Bakışlar

Seçkin Deniz Yayınları


Dipnotlar:

(1) https://www.uscurrency.gov/life-cycle/data/circulation
(2) https://www.statista.com/statistics/264682/worldwide-export-volume-in-the-trade-since-1950 
(3) https://ustr.gov/countries-regions#  
(4) https://www.sonsuzark.com/2018/08/sa6659sd1096-satanist-siyonist-masonik.html
(5) https://www.sonsuzark.com/2018/08/sa6622sd1089-bir-siyaset-diplomasi.html
(6) https://www.sonsuzark.com/2018/10/sa6983sd1167-10-agustos-2018-ve-turk.html
(7) https://ticaret.gov.tr/data/5c2f0d7113b8761478e98d52/2018%20Y%C4%B1l%C4%B1%20Aral%C4%B1k%20Ay%C4%B1%20Veri%20B%C3%BClteni.pdf
(8), https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Aralik-2022-49633
(9) https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Dis-Ticaret-Istatistikleri-Aralik-2023-49630#
(10) https://ustr.gov/countries-regions/europe-middle-east/europe/turkey
(11) https://www.aa.com.tr/tr/gundem/disisleri-bakani-fidan-israilin-binlerce-masum-filistinliyi-sistematik-sekilde-oldurmesi-soykirim-fiilidir/3219039
(12) https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-fidan-abdnin-destegi-olmadan-israilin-soykirima-varan-bir-eylemde-bulunmasi-mumkun-degil-857807.html




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

Seçkin Deniz Twitter Akışı