23 Aralık 2023 Cumartesi

SA10499/SD2960: Sıkıntı (Roman); 6. Bölüm-Ova 31

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Dört gündür yaşadığım zihinsel kaosu unutmuştum, beden yorgunluğum da geçip gitmişti. Çocukluğumu düşünüyordum metnin akışından etkilenerek; metin çok aydınlatıcıydı, “evet, evet böyledir” dedirtiyordu"


Metni okurken ‘Ova Yazarı’nın çok sesli ve renkli düşünme biçimlerine de bakıyordu aklım. Bazen çok ciddi bir bilim adamı, bazen de çok uçuk bir alaycı; bazen bir uzaylı, bazen de bizden biri gibi yaklaşıyordu yaklaştığı her şeye. İnsanı çok iyi analiz ettiğini ve insana nasıl yaklaşacağını çok iyi bildiğini görüyordum.

Söylediği hemen her şeyde hayal gücünün de etkisi vardı, ancak hayatın akışındaki her şeyi gözlemeye, incelemeye ve yeniden tanımlamaya çalıştığı belliydi; ürettiği ‘Zihinsel İşletim Sisteminin İlk Sistem Simülasyonu’ inanılmaz ölçüde gerçeğe yakındı. Düşünce dinamiklerinin unsurlarına/boyutlarına odaklanıyordu tek tek:

“Akıl, bu mükellefiyet gereklerinin, düşünce dinamiklerinin diğer boyutlarına uygunluğunu denetleyen kişiye özel bir zihinsel süreç kontrol aracıdır; düşünce dinamikleri uzayından fikir düzlemlerine yansıyan olguların birer veriye dönüşmesi sürecini yönetir. Düşünce dinamiklerinden yansıyan verilerin elenmesinde, olumlu/olumsuz etki filtresi uygulanmasında irâde için karar vermeye yardımcıdır. Yeni verilerin -zaman çizelgesine tâbi olarak- fikir değişkenlerini etkilemesi ve kişilikli fikirlerin üretilmesi aklın sorumluluğunda gerçekleşir.

Zihnin ürünlerinin/fikirlerin sergilendiği, geçiş yaptığı gözlenebilir/ölçülebilir/fark edilebilir sahnesi kişinin o ‘ân’ı dır. İlâhî kaynaklarda ‘kalbinizden geçenler’, söz edilen o ‘ân’ki sahnede sergilenenlerdir. O ânki ‘sahne’ de ‘kalp’ dediğimiz bir soyut gerçekliktir; zihinsel işletim sisteminin zaman ve mekâna bağlı iki boyutlu fikirler düzlemidir.”

Kendimizi tanımadan ve nasıl etkilendiğimizi ve düşündüğümüzü bilmeden büyüyorduk hepimiz. Çok şeyi öğreniyorduk, ama hangi şeyin nerede ve nasıl zihnimizi şekillendirdiğinin farkında değildik. Asıl problem farkına vararak öğrenmekti; bunu çözememiştik. Ki bu problem bize zihinsel işletim sistemimizin doğuştan verilen her bir açık özelliğinin planlı olarak kapatılmasından kaynaklanmıştı ve planlandığı gibi her birimizi ömür boyu etkiliyordu.

‘Bekçi’nin bu simülasyonu bütün eğitim-öğretim hayatı boyunca her insana öğretilmeliydi: insanın düşünme ve davranma özgürlüğü ancak bu şekilde korunabilirdi:

“Düşünce dinamikleri ve fikir değişkenleri arasındaki canlı akışın sürmesi kişinin ‘farkındalık’ yani bilinçlilik hâlinin korunması için gerek ve yeter şarttır. Bu akışın kesilmesi bilinç hâlinin ortadan kalkması anlamına gelmektedir.

İnsan karmaşıktan daha az karmaşığa ve sâde olana doğru zihinsel bir çizgi izler ve düşünce dinamiklerinin fikirlerin değişkenlerine kesintisiz veri akışı sağlamasını umar. Çoğunlukla farkında olunmadan gerçekleşen bu akış, farkında olunarak gerçekleşen akışlardan daha yüksek oranlıdır. Farkında olunarak gerçekleşen akışlar ise kişinin farklılaşmış olmasını zorunlu kılar.”

İD, Cevval, Mahir, diğer arkadaşlarım, karım, annem, babam, kardeşlerim ve tanıdığım bütün insanlar tek tek canlanıyordu zihnimde; ‘farkında olmak’ ne kadar değerli ve az rastlanır bir durumdu. Şeytan dünyada gerçekten başarılı olmuştu ‘farkında’ olan insan sayısı çok azdı. Şeytan insanların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulmuş ve zihinlerinin işleyiş biçimini değiştirerek Allah’ı unutturmuştu.

“Düşünce dinamiklerinden fikirler düzlemine yansıma tek yönlü bir olay değildir; zaten tek yönlü olması da insanın doğal gelişim sürecine uygun olmaz. Eğer tek yönlü olmuş olsaydı düşünce dinamiklerinin birçok boyutunun oluşması mümkün olmazdı. Ki; düşünce dinamiklerinin bilgi, hâfızâ, zaman ve mekân boyutları dış veriler olmadan herhangi bir anlam düzeyine çıkamazlardı. 

Bundan dolayı fikirler düzlemine giriş yapan beş duyu ile farkında olunarak veya olunmayarak elde edilen her ‘yeni’ dış kökenli veri, düşünce dinamikleri uzayına yansımalar yoluyla geçiş yaparak tüm dinamiklerin hareketliliğini başlatır-öğrenmenin başlaması-.”

İnsan zihni doğmadan şekilleniyordu, insan henüz doğmadan annesinin ve babasının seslerini, davranışlarını duyarak ve hissederek zihnindeki temel verileri oluşturuyordu:

“Bir bebekte, dış verilerle anlam düzeyine ulaşan düşünce dinamiklerinin bilgi, hâfıza, zaman ve mekân boyutları anne rahminden başlayarak inşâ edilir. Başlangıçta fikirler düzlemi, düşünce dinamiklerinin yeterliliğe ulaşmamış olmasından dolayı, aklın kontrolünde bir dış veri kabul protokolü uygulayamaz-ortada henüz muhakeme edebilir akıl yoktur-.

Ergenlik dönemine kadar inşâ edilebilir düşünce dinamikleri -öğrenme etkileşiminin temel sonucu olarak- tüm boyutları anlam düzeyine çıkarırlar. Zaman, mekân, zekâ, sezgi, nefs ve nefsin içindeki vicdan (takva) gibi boyutlar, dış verilerin birer parçacık/kuark olmaktan çıkıp bilgi boyutuna dönüşmesini; hâfızâ boyutunun bilginin kodlanarak depolanmasıyla ortaya çıkmasını koşullandırarak gerçekleştirirler.”

Dört gündür yaşadığım zihinsel kaosu unutmuştum, beden yorgunluğum da geçip gitmişti. Çocukluğumu düşünüyordum metnin akışından etkilenerek; metin çok aydınlatıcıydı, “evet, evet böyledir” dedirtiyordu:

“Düşünce dinamiklerinin tüm boyutları yeterli anlam düzeyine ulaşırken, akıl, bebeklikten itibaren kendi özel inşâ projesine uygun olarak muhakeme edebilir bir kişilikle evrilerek var olur. Aklın evrilerek var olma süreci, düşünce dinamiklerinden fikirler düzlemine yansıyan iç verilerin yeni dış verilerle sürekli etkileşim içinde olmasına doğrudan bağlıdır. Ergenlik dönemine kadar trilyonlarca kez karşılıklı yansıma gerçekleşir ve bu etkileşim sürer, deneyimler birikir. Ergenlik döneminde akıl sorumluluk yüklenecek, çıkarsama yapacak özelliklere sahip olur.”

Hiç kuşkusuz destekleyeceğim bir akıl yürütme vardı bu cümlelerde; ‘Ova Yazarı’nın sistem tanımlaması geliştirilmeye açıktı ve özdeşim hissini gittikçe güçlendiriyordu. Metin, insan zihninin temel hammaddesi olan ‘Bilgi’nin ne kadar önemli olduğunu vurguluyordu. ‘Sahte gerçek’ inşa eden Şeytan ve ardılları bugün de ‘Amerikan Gücü’ sayesinde sahte gerçekler üreterek bilgiyi örtüyor ve insan zihninden kaçırıyorlardı:

“Bilgi, düşünce dinamiklerinden sadece biridir; ancak diğer dinamiklerin anlamlı ilişkiler kurabilmesi için vazgeçilmezdir. Fikirler düzlemine giriş yapan dışsal her veri-bilgi-, bir fikir değişkenine dönüşmeden önce düşünce dinamikleri uzayına gönderilir ve kişiye özel düşünce dinamikleri uzayında harmanlanır, depolanır; zaman ve mekâna bağlı olarak yeniden fikirler düzlemine bu kez işlenmiş bir iç veri-değişken- olarak zaman ve mekân gerçekleşmelerine uygun bir düzende transfer edilir/yansıtılır ve fikirlerin oluşmasında kullanılır. Zekâ bu transfer hareketlerinin hızını kontrol ve koordine eder.

Çevre -mekân/kişiler/toplum- ve bilginin kalitesi -iyi bilgi/kötü bilgi-, ergenlik dönemine kadar olan sürede, dış veri girişleri olarak düşünce dinamiklerinin bilgiye bağlı olarak oluşabilen boyutlarını -akıl, hafıza- besler, büyütür ve anlamlandırırlar -zaman, mekân anlamlanması-.” 


<< Önceki                      Sonraki>>


[21.12.2023, (6/63 (588))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 23.12.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı