21 Şubat 2023 Salı

SA10054/KY73-PH25: Var Git Ölüm, Bir Zamanda Yine Gel!

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Toprakla bağımız kopunca ölümü de unutuyoruz. Sonra birden ortaya çıkıp acı yüzünü gösteriyor."

Ülkemizin güneydoğusunda olan (Maraş, Hatay, Osmaniye, Diyarbakır, Malatya), en az 10 ili etkileyen binlerce insanı öldüren, yüz binlercesini evsiz bırakan büyük felaketin üstünden 17 gün geçti. Ateş düştüğü yeri yakar ama bu, hepimizi yaktı. Şimdi bölgeyi yeniden onarmayı konuşuyoruz.

Deprem bölgesindeki evler 3-4 katlı olacakmış. Çok sevindim. Benim olacakmış kadar hem de…

Ülkenin neresinde güzel evler, bahçeler, tarihi mimari, düzen olursa olsun, ben orada yaşamasam da seviniyorum. Giderim gezerim, gönlüm gözüm şenlenir. Gönül şenliği de çok mühimdir.

Ben, bugünkü depresif hali, anlamsız saldırganlığı, diğerkâmlığın zayıflığını, büyük oranda gönlümüzün şen olmamasına, güzelliklere, yeşile maviye, ağaca çiçeğe bakamayışımıza bağlıyorum. 

Gün doğumunu, ay ışığını, yıldızları, güneşin batışını göremeyişe, kuş seslerini, yağmuru, denizin dalgasını, derenin akışını duyamıyor oluşumuza. En başta toprağa basamayışımıza…

Toprakla bağımız kopunca ölümü de unutuyoruz. Sonra birden ortaya çıkıp acı yüzünü gösteriyor.

Ve maalesef, “var git ölüm bir zamanda yine gel” demek de mümkün değil.

Hayatımın hiçbir evresinde yüksek katlı evlere özenmedim, oturmak istemedim. Ne TOKİ evleri, ne rezidans denilen modern (cam, beton fanus) yapılar ilgimi çekmedi, hatta ürkütücü, sevimsiz ve insan hayatını tehdit eder gördüm bu yapıları. Bazen –abartıp- milli güvenlik ve insanlık düşmanı ilan etmişliğim bile vardır.

Derdim ki; binlerce çalışanı (artık kamu binaları da böyle) bir binaya tıkıyorsunuz, bu binaların iklimlendirmesi, enerji sistemi, iletişim sistemi hep merkezi, çoğunu camları açılmıyor. Bir manyak havalandırma sistemini sabote etse, enerji hattını kesse, asansörler kilitlense vs. binlerce insan etkilenir. Daha birçok felaket senaryosu üretmek mümkün ama konumuza dönelim.

Kendim için ve herkes için de, öncelikle bahçeli ve müstakil, estetik, elden geldiğince doğal malzemeden yapılmış ama sağlam evlerde oturmak arzumu hep dile getirdim. Bunu çok isterdim, çok önerilerde bulundum, benim gibi düşünen, benden daha iyi bilen, uzmanları, projeler önerenleri buldum, paylaştım. 

Ancak herkese bahçeli ev o kadar kolay değildi, bilakis büyükşehirler için imkânsız diyorlar artık. Çünkü nüfus, iskan ve sanayi dağılım dengesinin ucunu kaçıralı çok olmuştu.

Ülkenin %40 a yakınını Marmara bölgesine yığmış bulunduk. Her şeyin düzelmesi için uzun zaman ve köklü bir sistem değişikliğine topyekûn inanarak çalışmaya ihtiyaç var. Devlet, millet ve iş camiası elbirliğiyle aynı ufka bakmazsa bu işin olmazını anlatırız sürekli. 

Neyse, dedim ki, bahçeli evimiz olamıyorsa, bari en fazla 3-4 katlı evlerde oturalım. Hep az katlı evler baktım oturmak için. Hâlihazırda depremden kurtulanlar için bu az katlı ve güzel konutları devlet yapacak.

Şu anda, o katlı katlı yerlerde oturup evi yıkılan insanlara, bunu siz seçtiniz diyemem, demeyeceğim de, ama bundan sonra koşarak rezidanslara, 10-20 katlı evlere yerleşenlerin başına (inşallah gelmesin) böyle bir felaket gelirse, e be kardeşim niye ders almadınız deriz.

Son 15-20 yıldır, İstanbul Fatih’ten, 3-4 katlı apartmanlardan dairelerini satıp satıp, Beylikdüzü’ndeki çok katlı beton blok sitelere taşındı insanlar. O, içinde dolaşırken insanın üstüne düşecekmiş gibi görünen, alttan bakınca gökyüzünü görmemize müsaade etmeyen sitelere –binalara- gittiler.

Bugün, depremden sonra Hatay’ın demografik yapısı değişecek diye çırpınanlar var ya, ben size asıl demografik ve kültürel yapısı değişen yeri söyleyeyim mi? 

İşte orası İstanbul Fatih’tir. Fatih’in emaneti Fatih…

Sessiz sedasız, seve seve değişti bu güzelim semtin demografisi. İstanbul Beyefendisi ve hanımefendileri, eski İstanbullular gittiler. Bu anlamsız göçün aynısı, karşıda Üsküdar ve Kadıköy’de oldu, olmaya devam ediyor…

Elan deniyor ki, tarihi Suriçi’nin zemini sağlammış da, Beylikdüzü alüvyonmuş, sıvılaşma falan filan varmış…

Yazımı bitirirken sizleri, şu güzel ve matemimize tercüman olan türküyle bas başa bırakıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=tpkl7BZbiUw


Peri Han, 21.02.2023, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Güneşin Altındaki Her Şey





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.



Seçkin Deniz Twitter Akışı