"Akli olandan korkuyor. Varlığı akli olan temellerden uzak. Çarpılmış bir bilincin eseri. Çarpılmış bir bilinç çarpık bir dünyanın olması için çırpınıyor. Geçmişe özlem içinde. Geçmişin geleceğinin düşünü kuruyor. Geçmişi yeniden ihya edeceğini umuyor."
Şehbenderzade Filibeli Hilmi ‘Muhalefetin İflası’ndan söze eder 1913’te. O günden bugüne bir şey değişmemiş. Filibeli Hilmi kendisi de muhaliftir. Ancak kendi muhalifliği başkadır. İflas ettiğini söylediği muhalefetten farklıdır. Kaleme aldığı muhalefetin niçin iflas ettiğine dair yana yakıla yazdıklarını okuduğumuzda bugünkünden bir fark göremiyoruz. Hazin bir durum. Hazin ve trajikomik.
Örneğin Filibeli Hilmi muhalefetin ecnebi –yabancı- devletlerden medet ummasından yakınır. Ecnebilere şikâyet rezaletinden söz eder. Yapılıp edilen tüm şeylere tukaka bir bakışın varlığından yakınır. Hiç mi iyi bir şey olmamıştır? Diye sorar. İktidarın yanlışlarını bile örten bir tavırdır bu, anlamına gelen çıkarımlarda bulunur Şehbenderzade. Gerçeklerden uzak, yalanlar üzerine inşa edilen bir tutum. Hani her şey değişiyordu? Hani değişmenin kendisiydi değişmeyen? Demek ülkemizde değişmeyen başka şey de varmış. Muhalefet geleneği. Tuhaf bir gelenek. Dili de tuhaf.
Muhalefetin dili iğrenç bir dil. Tiksinti verecek kadar iğrenç. Hakikate uzak, hakikatten kaçan bir dil. Distopya ile ütopya arasında mekik dokuyan bir dil. Nefreti pompalıyor. Uçuk bir sevginin yer etmesi için çabalıyor. Duygular işin içinde. Akıldan uzak. Hakikatten uzak. Akli temeli yok. Akıldan yana kısır. İnsiyakların egemenliğinde davranışların yer etmesi istendik. Sevk-i tabilerin hükümranlığından medet umuyor.
İşe yarıyor mu? Kuşkusuz. Aklı perdelediğinizde insan kuru bir yaprak gibi oradan oraya savrulur. Aklı perdelediğinizde kişinin kıyas yetisi dumura uğrar. Böylece güdebilirsiniz. Kişi güdülecek bir varlık haline geldiğinde işiniz kolaylaşmış olur. Ne yana dönseniz, ne söyleseniz kabul görür. Yapılıp edilenler hakikat perdesinden görülmez olur. Duyguların keşmekeşliğinden neyin ne olduğu görülmez olur. Söylenen her şey söyleyenle anlam kazanır.
Söyleyen hakikatin mihenk taşı olarak değerlendirildiği için böyledir bu. Yapılıp edilen her şey yapıp edene göre değerlendirilir. Yapılıp edilenin etkileri görülmez. Göze perde çekilmiştir. Göz görmez kulak duymaz olmuştur. Kendi tarafı, kendi mektebi, kendi kliği, kendi meşrebi ne demiş ne yapmış ise doğrudur, hakikatin ta kendisidir. Kendi tarafı neye cennet neye cehennem demişse odur. Kendisi iktidarda ise cennet kendisi iktidarda değilse cehennemdir.
Muhalefetin dili akli olandan korkuyor. Duyguları ön planda tutması bu yüzden. Bağlılarını akli olandan uzak tutmak için, akli olanın neşvünema bulmaması için her dem duygulara hitap ediyor. Akli olandan korkuyor çünkü akli olan bir dünyası yok. Akli olandan korkuyor. Varlığı akli olan temellerden uzak. Çarpılmış bir bilincin eseri. Çarpılmış bir bilinç çarpık bir dünyanın olması için çırpınıyor. Geçmişe özlem içinde. Geçmişin geleceğinin düşünü kuruyor. Geçmişi yeniden ihya edeceğini umuyor.
Cemal Çalık, 13.05.2019, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.