"İnsanın biyolojisi, fiziksel yapısı bilinebilir ve bu alanlarda standart bilgi tabanı oluşturulabilir, ama insanın ruhu için böyle bir şey mümkün değildir; orası başka bir insan için bilinmezdir ve bilinmez kalacaktır; bilindiği sanıldığı anda da tüm çıkarımları hükümsüz kılacak istisna sonuçlar ortaya çıkacaktır."
Kendinizi çok iyi tahlil edebildiğinizi de biliyorum. Şu gördüğüm ve size aktarmaya karar verdiğim tahlil de bunlardan biri... Yazan 'analiz' demiş sadece.. okuyun göreceksiniz beni teselli eden satırları:
"İnsanların bir uyarıcıya ihtiyacı var mı? Bunu çok düşündüm. 'Eğer her çocuk doğduğu andan itibaren doğru yetiştirilse ve sistematik bir şekilde her yaş aralığında doğru bilgilendirilse, aldatılmasa, aklı ve edindiği bilgiler arasında kuracağı ilişkiler ve analitik çıkarımlarla yolunu bulabilecek şekilde yaratıldığına göre, insanın doğası gereği bir uyarıcıya ihtiyacı yoktur.' sonucuna ulaştığım gibi, 'Adem her şeyi biliyordu ve Allah onu mükemmel bir şekilde yaratmış, bilgilendirmiş ve Şeytan'ın apaçık düşmanı olduğu hususunda uyarmıştı, o buna karşılık Şeytan'ın yürüttüğü aklın aldatan gücüne yenik düşmekten kurtulamadığı için insan genetik olarak bir uyarıcıya ihtiyaç duysa da hatalı sonuçlara ulaşabilir ve yanlış kararlar verebilir' sonucu da önceki sonucun karşısına dikilen bir sonuç olarak apaçık bir şekilde duruyor.
'Uyarıcı olsun ya da olmasın insan özgür iradesi ile karar verme yeteneği ile donatılmış olarak yaratıldı, ancak 'uyarıcı' doğru karar vermesi için 'sadece' ona yardımcı olabilecek bir etkendir, zorunluluk değildir' sonucu bana daha gerçeğe yakın gibi duruyor. Çok uzun zamandır kendimi ve kendim dışındaki birçok insanı uyarıyorum, uyarmak için yazıyorum; ancak (kendim dahil) insanların birçoğunun bu uyarıları çok çabuk unuttuğunu görüyorum. Bir kısmı da uyarıları ciddiye alıyorlar ve hiç unutmuyorlar, maalesef onlar da sürekli bir 'uyarıcı/uyaran' bekliyorlar ve bir süre sonra bu durum onlarda büyük bir zaaf haline geliyor... Yanlışı temel alan uyarıcılar/ uyaranlar için verimli bir alan hazırlamış oluyorum...
'İnsan' boyutlarını ölçmekte âciz kaldığım bir olgu; somut bir ölçüden bahsetmiyorum, düzensiz bir karar mekanizması olan bir mükemmel varlıktan söz ediyorum. Ölüme daha çok yaklaştığımı hissettiğim bu zamanda, insana ve insanı anlamaya odaklanmanın diğer insanlara çok fazla bir şey kazandırmadığını görüyorum. Her insan gerek duyduğu kadar diğerini önemsiyor, benim o ve diğeri hakkındaki çıkarımlarım sadece benim çıkarımlarım olarak benim hayatımda yer alıyor, eğer ben yeterince kararlı olabilirsem; aksi halde de bende de durmuyorlar.
Bu analizin sonucu 'Düşünmeyelim mi, araştırmayalım mı?' sorusunu sordurmak değil, düşünelim, araştıralım ama bunun evrenin standart doğrularını üretebileceğimiz bir alan olduğu yanılgısına düşmeden, kesin ve apaçık bir uyarıcı olmak gibi bir kimlik edinme kaygısı taşımadan yapalım yapacaklarımızı... kesin, doğru ve apaçık uyarıcılar ancak Allah'ın elçileridirler... "Sen sadece bir uyarıcısın." (Fâtır Suresi, 23. Ayet)
İnsanın biyolojisi, fiziksel yapısı bilinebilir ve bu alanlarda standart bilgi tabanı oluşturulabilir, ama insanın ruhu için böyle bir şey mümkün değildir; orası başka bir insan için bilinmezdir ve bilinmez kalacaktır; bilindiği sanıldığı anda da tüm çıkarımları hükümsüz kılacak istisna sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu döngüsel bir yaratılıştır ve her yaratılan yeni insan için bu yeniden başlayan, başlatılan bir özgün varoluş güftesidir, her insanın yaşarken yazdığı beste eşliğinde ortaya çıkan bir özgürlük şarkısıdır.
Son sonuçlarımdan veya çıkarımlarımdan biri de şudur; "İnsan kendisi karşısında da çaresiz kalabildiği için insandır; biyolojisi ve ruhu arasındaki ilişkileri bile çözemeden milyonlarca yıldır dünyada yaşayan insan dokunulmazdır, dokunulduğu anda bilinmezleşendir.' Çaresizleştiğim anda ayet beni rahatlatıyor: "Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir." (İsrâ Suresi, 85. Ayet)
Yine de, 'Eğer her çocuk doğduğu andan itibaren doğru yetiştirilse ve sistematik bir şekilde her yaş aralığında doğru bilgilendirilse, aldatılmasa, aklı ve edindiği bilgiler arasında kuracağı ilişkiler ve analitik çıkarımlarla yolunu bulabilecek şekilde yaratıldığına göre, insanın doğası gereği bir uyarıcıya ihtiyacı yoktur.' sonucu ile 'Adem her şeyi biliyordu ve Allah onu mükemmel bir şekilde yaratmış, bilgilendirmiş ve Şeytan'ın apaçık düşmanı olduğu hususunda uyarmıştı, o buna karşılık Şeytan'ın yürüttüğü aklın aldatan gücüne yenik düşmekten kurtulamadığı için insan genetik olarak bir uyarıcıya ihtiyaç duysa da hatalı sonuçlara ulaşabilir ve yanlış kararlar verebilir' sonucunu birlikte değerlendirdiğimde 'Uyarıcı olsun ya da olmasın insan özgür iradesi ile karar verme yeteneği ile donatılmış olarak yaratıldı, ancak 'uyarıcı' doğru karar vermesi için 'sadece' ona yardımcı olabilecek bir etkendir, zorunluluk değildir' sonucu gereği insan kendisi için emek harcanması gereken bir varlıktır diyorum.
Gelecekteki insana çok şey anlatmış sayılmamakla birlikte, yaptığım bu analizin sonuçlarının insanın iyiliğine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Çok uzun zamandır kendimi ve kendim dışındaki birçok insanı uyardığımı, uyarmak için yazdığımı söylemiştim; ne zaman vazgeçmeyi düşünsem, vazgeçmekten vazgeçmeye karar veriyorum... Bu da insanın o muhteşem döngüsel kaosu için iyi bir örnek gibi duruyor."
Kabul etmeliyim ki, hatta siz de kabul etmelisiniz ki bu iyi bir tahlil, psikanalizci sapıkların asla yanına bile yaklaşamayacağı saflıkta bir tahlil. Daha çok müslümanca, daha çok insanca...
Mustafa Ege – Pazartesi, 10/12/2018 –00:05/ İz Etki Ekinoksları 44
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.