3 Ağustos 2017 Perşembe

SA4675/KY49-İTIĞLI59: Mandela’nın Filistin’i

"Bir Filistin sorunu yerine İsrail sorunu olduğuna inanan Mandela, Güney Afrika’da sorunun beyaz azınlık yönetiminden kaynaklandığını ifade eder. Güney Afrika’nın ırkçı liderleri ile İsrail’in Siyonist liderleri arasında da benzerlik olduğunu düşünür."


İsrail’in Filistin işgaline, işlediği sayısız zulme karşı tepki veren Türkiye ile birlikte birkaç ülke vardır dünyada. İşte bu ülkelerden biri de Güney Afrika’dır. Yılda birçok kez İsrail’e karşı başta Cape Town olmak üzere güney Afrika şehirlerinde gösteriler olur, İsrail’in yaptıkları telin edilir Filistin halkının yalnız olmadığı seslenilir.

Bu gösterilerden birine üç yıl önce şahit olmuştum. Bizim Beyazıt Meydanımızda en fazla 15-20 bin kişi ile İsrail telin edilirken Cape Town’da gerçekleştirilen İsrail’i protesto eden yürüyüşe 70-80 bin kişi katılmıştı. Bu protestoları yapanların hep Müslüman olduğunu düşünürsünüz fakat gerçek öyle değildir. Çünkü protestolara Müslüman, Hıristiyan, hatta Yahudi, siyah, beyaz, melez insanlar katılır. Belki de ten rengi ve dini farklı olan toplulukların birleştiği, buluştuğu konu Filistin halkına destektir.

Güney Afrika’nın Filistin konusunda hassas ve duyarlı olmasının iki nedeni var; birincisi Apartheid yönetimi yaşamış Güney Afrikalıların İsrail yönetimi ile benzerlik kurmaları, diğeri ise Mandela ve onun partisi olan, 23 yıldır ülkeyi yöneten Afrika Ulusal Kongre Partisi’nin Filistin direnişine uluslararası arenada destek vermesi.

Nelson Mandela, -İsrail işgaline karşı bir direniş savaşçısı gibi- ömrünü insanların özgürlüğüne adamış bir mücadele adamıydı. Hayatının büyük bölümünü hapishanede geçirmiş, ayrımcılığa, ırkçılığa karşı gerek silahlı gerek silahsız mücadeleyi benimsemiş biriydi. Onun mücadelesi sadece Apartheid yönetim altındaki siyahlar için değil, aynı zamanda Filistin içindi de. Nitekim Mandela Filistin direnişinin bir Afrika ulusal direnişi olduğunu düşünüyor ve “Filistin özgür olmadıkça bizim özgürlüğümüz tamamlanmış olmayacaktır” diyordu.

Yıllarca Avrupa, İsrail ve ABD onu bir terörist olarak nitelendirmişti. 1960’lı yıllarda İsrail ve ABD basını Mandela’dan söz ederken, “modern dünyaya başkaldıran siyah bir terörist” der. 1962’de Mandela hapishaneye girince ABD ve İsrail gazeteleri onu kafese konmuş, elleri ve ayakları zincirlenmiş bir köle gibi gören karikatür yayınlamıştı. Bu ırkçılık kokan karikatürde Mandela, beyazlara karşı savaşan vahşi bir Zulu savaşçısı gibi tasvir edilmişti. Oysaki Mandela bir Zulu değil, Xhosa idi etnik açıdan.

1980’li yıllardan sonra Güney Afrika’daki azınlıkçı beyaz yönetimin ABD ve Avrupa ile ilişkilerinde gerilme olması üzerine Mandela algısı da değişti. Mandela artık birçok Avrupalı için bir terörist değil, özgürlük savaşçısı olarak görülmeye başlandı.

Aslında değişen Mandela değil onların zihinsel algısıydı. Bugün de Filistin direnişçileri, Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için mücadele edenler Batının gözünde bir terörist değil mi? Batının gözünde ne olursa olsun, Filistin’in özgürlüğü için savaşan herkes birer kahraman, birer direnişçidir. Filistin için mücadele ederek hayatlarını kaybedenler bizim şehitlerimizdir. Çünkü Filistin mücadelesi bir Çanakkale Savaşı bir Medine savunmasıdır.

Nelson Mandela hayatının her döneminde Filistin mücadelesine sadık kalmış bir isimdir. İsrail yönetiminin Filistinlilere karşı uyguladığı şiddeti her zaman eleştirmiştir. Filistinli gruplar arasında bir taraf tutmamıştır. Mandela için komünist, liberal, İslamcı olmaktan ziyade Filistin halkının özgür olması önemlidir. Bu yüzden gerek Fetih gerek Hamas üyelerine ülkesini açmış, Filistinli gruplara destek vermiştir.

Mandela hakkında bazı çevreler tarafından bir İsrail ajanı olduğu söylentileri yayılmışsa da, onun hayatına ve Filistin’e verdiği desteğe bakılınca bu iddiaların gerçek dışı olduğu görülecektir. Çünkü Mandela’ya bir özgürlük savaşçısı gibi bakarken aynı zamanda Güney Afrika’da ekonomide söz sahibi beyaz Yahudilerin de devlet başkanı olarak bakmak gerekir. Bugün Güney Afrika’da Filistin mücadelesine destek veren Yahudiler varsa, bunun nedeni yine Mandela’nın bıraktığı özgülük geleneğidir.

İsrail ile Apartheid Güney Afrika yönetimi arasında derin bir ilişki vardır. 15 Mayıs 1948’de gerçekleşen Nakba günü ile Apartheid yönetiminin Güney Afrika’da siyahlara karşı ayrımcılık, baskı, şiddet politikaları arasında bir benzerlik vardır. Nakba gününde binlerce Filistinli öldürülmüş, 500 Filistin köyü yakılıp yıkılmış, yüzbinlerce Filistinli binlerce yıldır yaşadıkları yerlerden zorla göç ettirilmişti. Apartheid yönetimi de İsrail’in Filistinlilere uyguladığı şiddeti Güney Afrika’da siyahlara karşı uygulamış, binlerce siyah katledilmiş, yüzbinlerce siyah ve melez yaşadıkları yerlerden zorla tehcir edilmişti.

Mandela’nın mücadelesi baskıcılığa, kolonyalizme, ayrımcılığa, ırkçılığa karşı bir mücadele olması açısından Filistin direnişi ile büyük bir benzerlik taşır. Bir Filistin sorunu yerine İsrail sorunu olduğuna inanan Mandela, Güney Afrika’da sorunun beyaz azınlık yönetiminden kaynaklandığını ifade eder. Güney Afrika’nın ırkçı liderleri ile İsrail’in Siyonist liderleri arasında da benzerlik olduğunu düşünür.

Mandela hapisten kurtulduktan sonra ilk görüşmek istediği kimse kimdir diye kendisine sorulur. Mandela’nın cevabı “Yaser Arafat”tır… Mandela henüz hapisten çıkalı 16 gün olmuştur ve bu isteği gerçekleşir. İki özgürlük savaşçısı Zambiya’nın başkenti Lusaka’da karşılaşırlar. Sanki bu liderler uzun yıllardır birbirini tanıyor gibidir. Birbirlerine “Comrade” diye hitap ederler.

Mandela bu görüşmede Filistin mücadelesinin kendi mücadeleleri olduğunu söyler. İki özgürlük mücadelesinin de benzer dava olduğunu, aynı yolda yürüdüklerini belirtir. Çünkü her iki yönetim de ırkçı, baskıcı ve şiddet yanlısıdır. Mandela, “İsrail ve Güney Afrika apartheid yönetimi kolonyalizmin iki yüzüdür. Güney Afrika özgürlük savaşçıları ve Filistin direnişçileri birlikte ancak bu kolonyalizmi yok edebilir” der.

Mandela 2013’de öldüğünde dünya aynı zamanda bir Filistin destekçisini de kaybetti. Fakat direniş bitmedi, devam ediyor ve bu mücadele Filistin özgür oluncaya kadar da devam edecek…


İbrahim Tığlı, 03.08.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı