28 Mayıs 2016 Cumartesi

SA2960/KY27-ŞT45: Şehir ve Mahalle- Erzurum'un Nar Tanesi; Karaköse Mahallesi

"Şimdi olmasa da çeyrek asır öncesine kadar her biri birbirine sokulurcasına yerleşen ve her birinde dede, nene, baba, ana, kardeş, gelin, kız, kızan, çoluk, çocuk en az üç ailenin yaşadığı bir yakınlık göze çarpar her şeyden önce bu saklı bohçada."


Hemen her şehirde yaşanan değişimden az çok etkilense de gizli bir biçimde şehre özgü değerler bütününü yaşatmakta devam eden ve bu halini de o değerler bütünü ile sımsıkı bağlandığı noktada kolayca tarif edilemeyen eskil bir inatla kavileştiren bazı mahalleler vardır.

Oraya en önce gelenlerin öyle oluşlarından mı dır? Yoksa şehrin tarihi serüveni içerisinde kazanılmış ya da kazandırılmış bir alışkanlığın bu mahallelere kolayca yerleşmesinden midir bilinmez ama şehrin kadim zamanlarına böylesine anlamlı bir inatla tutunan bu mahallelerin en şaşırtıcı özelliği ise kıyıda köşede kalmış bir mahalle olmanın aksine neredeyse bütün değişimlerin en hararetli biçimde başladığı merkezi bir nokta da oluşlarıdır.

İşte merkeze yakınlık kadar, değişimden uzak oluşla ortaya çıkan bu şaşırtıcı hal hakkında uzun uzadıya konuşmak gerekir.. Zira, ilk başta çelişkili bir durum gibi görünen bu hal iyice analiz edilebilirse hem gelenek ve değişim hem de mahalle ve şehir hakkında değişimi de geleneği de yerli yerinde okuyabilecek birçok ipucu elde edilebilir.

Gözünüzün önündeki inatçı mahalle orada, merkezde yani değişimin tam ortasında kendince değişip dönüşse de sanki de, dalından kopmamak için direnen bir nar gibi titremekte bir yandan ileri atılan bir yandan da bağlandığı yerden geri çekilen ikircikli ama bir o kadar da sağlam bir yerde durmaktadır. Öyle ki, baktığınız zaman mahalleyi gördüğünüz kadar şehri hatta tüm ülkeye pay edilmiş haldeki geleneği izleyebileceğiniz bir haldir bu’ 

Anılarımda, bana anlatılanlarda ve yetişip gördüklerimde rahmetli Ali Karaavcı Ağabey ile onun bir küçük kardeş gibi sevdiği rahmetli kayınpederim Nedim Ağabey ve Erzurum'a her geldiğinde Yakutiye Medresesi'nin bahçesinden hayran hayran bakıp "Benim Mehellem" diye iç geçiren Hacı Adil Ağabey'in mahallesi olduğu kadar; şimdi oğlu Osman Bey'i tanımakla bahtiyar olduğum; mahallenin ve belki de şehrin ilk çay evi işletmecilerinden Kürt Ali lakaplı rahmetli Ali Bozdağ Amca'nın; mahalleye bir sokak ismi veren Müştak Bey'in Mahallesi olarak ta yer eden Karaköse mahallesi tam da böylesi bir mahalledir’

Oldukça ilginç bir mahalledir Karaköse Mahallesi, dinlediklerimden çıkardığım kadarıyla Karaköse'de olan usturuplu şenlik, bol kepçe paylaşım ve komşu duyarlığının mahalleye kazandırdığı özellikler bir yana, şehri tanımlamaya bile yetecek kadar özgün ve özel bir yeri vardır şehrin tarihinde’Bugün için isimleri halâ gündemde olan bir Kör Cengiz mertliği, bir Hafiz Bülent yakınlığı, bir Fehemet Eze muhabbeti bile bu özgün ve özel katkıyı açıklamaya yetecek güçtedir’

Benim tanıştıktan sonra şahit olduğum bir tutkuyla Mahalleye bağlanan Lavaşçı Neco lakaplı Necdet ağabey sanki de şimdi yerinde yeller esen Müştak Bey Konağı'nın canlı bir örneği gibidir.

70'li yılların sonundan 80'li yılların başına kadar şehrin popüler kültüründe önemli bir yeri olan ve bugün itibariyle yaşları o döneme denk düşen kuşaktan bir çok okur yazar Erzurumlu'nun kültüründe ve anılarında tazeliğini koruyan çizgi roman, kitap pazarı ile Doğu Sineması ekseninde buluştuğu noktayı da içine alan bir genişlik boyutunda yer alan Karaköse Mahallesi yine o zamanların tekstil pasajı hükmündeki Mahmutpaşa mağazası uğraklığı ile de hemen herkesin tanıyıp bildiği bir mahalle hükmündedir’

Bu noktadan bakıldığında ise; çevresinde yer alan Lalapaşa ve Boyahane Camileri ile, Mahallenin içindeki Karaköse Camii de dahil Üç Cami'si, cennet ve Boyahane olmak üzere iki çeşmesi, bir medresesi ve yine çevresindeki tek hamam olan Boyahane hamamı ile şimdi yerinde yeller esen Doğu sineması ve mütevazi çarşısıyla birlikte dört bir yanından geçip giden anayollarla sarılıp sarmalanmış gizli bir bohça gibidir Karaköse Mahallesi’

Şimdi olmasa da çeyrek asır öncesine kadar her biri birbirine sokulurcasına yerleşen ve her birinde dede, nene, baba, ana, kardeş, gelin, kız, kızan, çoluk, çocuk en az üç ailenin yaşadığı bir yakınlık göze çarpar her şeyden önce bu saklı bohçada.

En önce taş, toprak, ahşap, çamur, mertek, merdiven demeden kaynaşan bir yapılaşmadır Karaköse Mahallesini biçimlendiren şey.

Daha en başından böylesine toplaşmış, iç içe geçmiş ve kaynaşmış doğal yapılaşma ile de merkezde yer alış konumunun nasıl bir kökle bağlantılı olduğu kolayca anlaşılabilir.

Önce hemen hemen bütün şehrin eski mahallelerinde görülebilecek çivili yatay demirlerle sağlamlaştırılmış büyük cümle kapısının tokmağına uzanır eliniz. Açılan kapıdan üstü açık yada genellikle Karaköse Mahallesindeki gibi kapalı dar ve uzun bir avludan iç kapıya geçersiniz.Avlunun iki yanında dizilmiş daha küçük kapılı kiler ve odunluklar daha girişte hangi temkinlerle yaşanılan bir evde olduğunuzu anlatıyor gibidir. Üst kata çıkan ahşap merdivenin tam karşısında ise mutfak yer alır.

Merdivenin ilk basamağındayken az önce geçmiş olduğunuz dar ve uzun avludaki efsundan daha tam kurtulamadan bitmesini istemediğiniz bir yükseltiyle yeni bir efsuna kavuştuğunuz ilk odaya ulaşırsınız.

Bambaşka bir dünya gibidir bu merdivenin son basamağında eşiğinden geçerek dahil olduğunuz bu ilk odalar. Görece merdivene daha yakın olanı salon yada oturma odası olarak hazırlanmış, hemen karşısındaki iki odada yatak odası veya başka odalar olarak düzenlenmiştir.

Böylece bir cümle kapısından girdiğiniz halde sağlı sollu karşılıklı ya da altlı üstlü en az dört belki de beş kapıdan geçerek oda oda yayılan bir büyük ailenin uzun öyküsünü hecelemeye başlarsınız.

Söze başlarken söylemiş ve sormuş olduğumuz merkez ve gelenek bileşiminin ev ev, oda oda nasıl işlendiğini ve yaşandığını da bu ev içi uzun öyküden okuyup çıkarabilirsiniz artık.

Kimi hikayede dayısı şehirde emniyet müdür iken şehre gelen Necip Fazıl Kısakürek'e Cennet Çeşmesi'nin başında hesap soran bir Dadaş'lığın izleri yer alırken, kimi hikayede de yine aynı Necip Fazıl'ın Doğu Sinemasındaki bir konferansında söylemiş olduğu Erzurumlu İdraki'nin ne demeye geldiğini gösteren Karaköse Mahallesine dair bu tarih bir kaç mahalleye sığar düşünmek gerekir.

Böyledir işte Karaköse Mahallesi.

Keşke bugün içinde bir Hekatçı Behçet olsa da, akşamlarımızı esir alan reyting canavarı diziler yerine anlatsa bize Erzurumda Mahalle ne demektir? Bir kültürün unutuluşu hangi yerden başlar diye?




Şahin Torun, 28.05.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu:  Şahin Torun Beyefendi'nin çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Bu çalışma  2006'da yayınlanmıştır. Seçkin Deniz, 28.05.2016


Seçkin Deniz Twitter Akışı