16 Temmuz 2015 Perşembe

SA1539/KY9-NK70: Mamaça Julia

“İçine akıttığın dertler seni hasta eder!”



“Başka bir dünya mümkün” ya da “Özgürlük hemen şimdi!” diyerek insanlığın müşterek şuurunu dile getirenlerin bol olduğu bir memleket Peru.

Özgürlük isteyenlerin hapislerde çürüdüğü bir memleket...

Mamaça Julia’da işte o memleketten. Çok sevdiğimiz Perulu kardeşimiz Teresa Zeynep’in Peru’dan hapishane arkadaşı.

Dağlarda sessiz sedasız yaşarken, sudan sebeplerle rejime muhalif hareket ettiğine kanaat getirilip hapse atılmış, yetmişli yaşlarını süren ihtiyar bir kadın o.

Çekik gözlü güzel bir kadınmış Mamaça Julia, her sabah uyandığında upuzun saçlarını küçük bir kız çocuğu gibi örermiş.

Teresa’nın anlattığına göre bilge de bir kadınmış Mamaça Julia.

Siz de tanımışsınızdır belki onlardan birini.

Hani nefes almakta bile zorluk çektiğiniz günlerden birindesinizdir, içinizde fırtınalar koparken, dışınız “normal insan” olmaya çalışmaktadır bin bir güçlükle.

Aslında kimseye bir şey anlatacak haliniz de yoktur hani.

Ne konuşacağınızı kestiremezsiniz böyle zamanlarda; neresinden başlasanız öbür yanı noksan kalacaktır cümlenizin… Söyleyeceğiniz her şey beyhude makamındadır. 

Konuşsanız, kelimeler bir anda önünüze dökülecek, manasını yitirecek ve siz biraz daha kabuğunuza sığınacaksınızdır.

Vardır böyle çaresiz zamanlar, çok vardır hem de… İşte o zamanlarda çıkarır Allah karşınıza böylelerini.

Çok konuşkan değildirler, size soru da sormazlar, ama tam da o gün ve tam da ihtiyacınız olan o an, sadra şifa cümleler bir bir dökülür ağızlarından.

Şaşırır kalırsınız. Kuvvetle ihtiyaç duyduğunuz sözler; tam da o an ihtiyaç duyduğunuz sözler, Allah’ın Latif Adının tecellisi olarak gelip oturuverir kalbinizin ortasına. 

Susarsınız. Susar ve Allah’ın lütfu karşısında boynunuzu eğerek, kalbinizi asıl Sahibine teslim ederek öylece inşirah bulursunuz… Yüreğiniz genişler.

“Seni bana Allah gönderdi” dediğiniz insanlardandır onlar.

 “Seni bana Allah gönderdi” dediğimiz insanların, hiçbir menfaat gözetmeden, kibirlenmeden, reklamsız ve pazarlamasız başkalarının hayatına mana katan bir asaletleri olduğuna inanıyorum…

Velhasıl kelam böyle bir kadınmış işte Mamaça Julia da; yaradılıştan gelen esaslı bir bilgi ve hikmetle yoğrulmuş güzel insanlardan biriymiş.

İki kişiden fazla insanın yan yana yürümesinin yasak olduğu dar hapishane koridorunda birlikte yürümüşler bizim Teresa ile Mamaça bir gün.

İşte bu hikmetli kadın Mamaça Julia, yürürlerken anlatmış şimdi yazacaklarımı.

Demiş ki bu Mamaça;

 “İnsanlar iki türlüdür. Birinci tür insanlar tıpkı sünger gibidir. Dışarıdan gelen her ne varsa içlerine çekerler fakat içlerine çektikleri şey ne kadar fazla olursa olsun, dışarı bir damla bile sızdırmazlar. Kendilerine aktarılan dertleri ve yaşadıkları her şeyi içlerinde sakladıkları için de hasta olurlar çoğu zaman. Kendi dertlerini anlatmaya gelince; kimseye bir şey anlatmaz onlar.  Yalnızca dinlerler, dinler ve çözüm ararlar. Tıpkı bir sünger gibi içlerine akıttıkları dertleri ise bir süre sonra taşıyamaz olurlar. Süngerin de bir kapasitesi vardır hani, mevcut kabiliyetini yerine getirmesi için suyu çok emdiğinde sıkıp akıtmak lazımdır fazlalıklarını… Ama bu sünger insanlar, kapasitelerinin üzerinde su alırlar her zaman, hep alırlar ve bir süre sonra da taşıyamaz olurlar yüklendikleri şeyi. Çünkü fazlalıklar dışarı atılamamıştır. Bu hayat zor bir hayattır onlar için yani…

İkinci bir tür insan daha vardır ki, onlar da süzgeç gibidir. Kendilerine ulaşan her şeyi süzer bu insanlar. Dinleseler de, konuşsalar da süzgeçlerinin üzerinde yalnızca onları hasta etmeyecek şeyler kalır. İşte bu süzgeç insanlardır çok daha sağlıklı olanlar. Onlar, dışarıdan kendilerine yüklenen şeyleri süzerken dikkatli davranırlar. Akıp gitmesi ve üstte kalması gerekenleri ayrıştırır ve vazifesini her zaman bu şekilde ifa ederler."

Sonra da demiş ki Mamaça Julia: “Sakın ha bunlardan hangisinin daha akıllı olduğunu sorma bana? Burada akıl yoktur, yaratılış vardır, kalp vardır, hisleri ve tecrübeleri vardır insanların. Sana gelince, sen sünger olan insanlardansın Teresa, böyle olma, sana kötülük yapanları affet ve bırak süzgeçten akıp gitsinler, seni zehirlemesinler.”

İşte böyle şeyler söylemiş, Teresa’nın, gördüğü zulümlerden ötürü ağlamaklı olduğu bir gün Mamaça.

Ve o hikmetli sözler, Teresa’nın bugüne kadar taşıdığı kıymetli bir miras olmuş. Bunu bir zenginlik olarak almış Teresa Mamaça Julia’dan ve şimdi de o zenginliği yeri geldikçe paylaşıyor ihtiyacı olanlarla…

Teresa işte bunları anlatırken, kanserden ölen ve ölmeden hemen önce Müslüman olan annesine, Profesör Dr. Unvanı olan onkologun söyledikleriyle, okuma yazması bile olmayan ihtiyar köylü Mamaça Julia’nın söylediklerinin tıpatıp aynı şeyler olduğunu söyledi: “İçine akıttığın dertler seni hasta eder!”

Teresa’nın da bana bu hikâyeyi anlatmasının esbab-ı mucizesi, benim de sünger insanlar grubunda yer aldığıma inanması olmuş. “Sen ikinci tür insanlardan olmalısın artık Neşe, annemi hatırla lütfen, o kimseye bir şey anlatmadı, konuşmadı ve kanser onu bir anda yakalayıp eritti. Derdini paylaş dostlarınla” dedi son olarak.

Teresa haklı olabilir, ruhum ve bedenim çok çabuk zedeleniyor ve çok geç iyileşiyor, ta ilkokuldan beri taşıdığım yara izlerim var mesela iyileşemeyen. Ruhumu varın siz hesap edin…

Öldüğümde Cennete gitmem için bana verilmiş armağan belki de onlar, öyle olmasını umuyorum ya da :)

Teresa haklı olabilir, ama herhangi bir insan -ki bunun dostum olması gerekmez- derdini anlattığında ya da dünyadaki herhangi bir musibetten haberdar olduğumda insiyakı olarak “Ne yapabilirim?” sorusu belirir zihnimde.

Çünkü yalnızca o dertle karşılaşanın değil, o dertle imtihan olunanlardan haberdar olanların da imtihanıdır bu…

Sonra… Sonrası Allah’ın verdiği güçle alâkalı işte. Güç yetiremem çoğu zaman…

“Aman boş ver” ya da “Sen her şeyi düzeltemezsin” nev’inden cümleleri çok işitmişliğim vardır bu manada…

Haklılık payları vardır elbette “Boş ver” derken, “Her şeyi düzeltemezsin” derken ise kesin haklıdırlar.

Evet, her şeyi düzeltmem mümkün değil!

“Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah’tır.” 

Buyrulan Yunus Suresi 3. Ayet bunu bana bildiriyor en başta.  Ve ben de o mübarek Kur’an’a iman etmiş bir Müslümanım...

İşler “yolunda” gitmeyince bunun tekâmülün zor çıkılan basamaklarından biri olduğunu düşünüp, biraz daha gayret etmem gerekiyor belki de…  

Bunu hissediyor ve gayret gösterebilmek için de Allah’tan yardım diliyorum şimdi.

Çünkü bu süngerin haddi doldu, suyu çekme kabiliyetini yitiriyor git gide.

Merhamet ve vicdandan bahsedince, karşıma matematikle çıkan insanların çokluğu karşısında biraz izole yaşamanın çok daha yerinde olacağını düşünüyorum şimdilerde.

Bu ruhi izolasyonun içinde tahammül sınırlarımı aşan insanları dikkatle inceliyorum yine de bir şeyler öğrenmek için. 

Konuşmaları ima ile örülü, gizli açık saldırı kokan, yargı kokan, insanların hoşuna gitmek ve kabul görebilmek için kendisine ihanet eden, kendi yaptıklarını çok önemseyen, bu manada önemsenmeyi de çok önemseyen insanların söylediklerinin arkasında gizli olan manayı hissetmeye başladığımı görüyorum ve bu da ağır ağır kendi “süzgecimi” yapmama yardımcı oluyor.

Mahatma Gandi: “arzu ettiğimiz ve başkalarında görmek istediğimiz değişimin ta kendisi olmak zorundayız"  demiş bir zamanlar.

Şimdi buna da gayret ediyorum, kendimdeki değişimi gerçekleştirmeye ve biraz daha insan olmaya…

Kötülüğün karşısında dimdik durabilmek, bir insanın kalbine küçük ve sihirli dokunuşlar kondurmak,  dürüst olmayı arzulamak ve dürüst olmak o kadar basit ve sade bir şey ki.

Öyle olduğunuzda fazladan enerji de harcamıyorsunuz ve enerjiniz hakiki bir kanaldan çağlayarak gelip, bir başka hakiki kanala akıyor sessiz sedasız…

Bu sadeliği yakalamaya çalışırken dünya kadar kusurum olduğunu biliyorum. 

Bütün noksan sıfatlardan münezzeh Olan Allah’ın dilerse kusurlarımı gidereceğini ve günahlarımı örteceğini ve affedeceğini de biliyorum ama…

İşte Allah’la aramdaki mükemmel ilişki bu…


Neşe Kutlutaş, 16.07.2015, Konuk Yazar,  Sonsuz Ark,  (İlk Yayın Tarihi, 05.09.2012)

Seçkin Deniz Twitter Akışı