12 Mayıs 2014 Pazartesi

SA674/ÇY2- HK4: Daha Yeni Başlıyoruz

“Biz ne vakit şikâyetçi olduğumuz yağmacı, yuhalamacı zihniyete benzedik?”


Sessiz sedasız, işimde, gücümde medyayı takip ediyorum bu aralar. Ancak birileri bam telime dokundu yine. İki gündür genç bir hanımın omuzlarda gezen görüntüleri düşüyor önüme... Başörtülü genç hanım mensup olduğu üniversite bünyesinde bir eğlenceye katılıyor. Atmosferin etkisi mi diyelim, gençlik özentisi mi diyelim, konser sırasında erkek arkadaşının omuzlarında görüntü alınıyor.

Sosyal medya, ulusal medya asla affetmez böyle bir haberi...

Günah keçimizi bulduk ne de olsa; bizler kusursuz ve hatasız canlılarız.

İnanılmaz yorumlar okudum görüntüye dair.

Ürktüm...

Biz ne vakit şikâyetçi olduğumuz yağmacı, yuhalamacı zihniyete benzedik?

Bu durumun hicaba ters olduğunu, tasvip etmediğimi belirteyim bu arada... Yorumları okuduktan sonra aforoz edilme ihtimalim olduğunu düşünmeye başladım.

Daha dün anneler gününü kutladık, kadınlara methiyeler düzdük, onların en kutsal varlıklar olduğundan bahsettik ve bugün geleceğin annesini katlettik.

Kız evladım yok; ama bir an için annesi olduğumu düşündüm, bir an için kendisi olduğumu düşündüm. Bizler balık hafızalıyız, gündem hızla değişiyor ve büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde bu haberi unutacağız. Peki ya ailesinde ve genç hanımda bırakılan yaralar ne vakit iyileşecek? Haberi yapanlar için en azından genç hanımın yüzünü kamufle etmek çok mu zordu?

Denilmiyor mu sağlıklı bireyler, sağlıklı toplumları oluşturur.

Bir diğer haber ise yine sosyal medya içerikli 'Harama Karşı Savaş Kampanyası’ idi... Reklamların cinsel temalı olması rahatsız edici bir konu.

Bizleri gerici diye itham edenlerin fikir yerine bedenlere takılı kalması, insan bedenini meta olarak kullanmasına anlam vermek zor.

Harama karşı savaş kampanyası katılımcılara "Cinsel temalı reklamların görüldüğü panoların imha edilmesi ya da sprey boya kullanılarak karalanması" çağrısında bulunuyor:

Başta sorduğum soruyu yineliyorum:

Biz ne vakit yağmacı, yuhalamacı zihniyete benzedik? Yok mu bunun başka yolu, yordamı?

Kurum ve kuruluşları ne diye görevlendirdik o vakit?

Bana sorarsanız biz daha yeni başlıyoruz. Bir kibrit çöpü kadar yol almışız. Asıl mücadele kendi aramızda olacak sanırım.

Kur'an bilinciyle akıl süzgeci oluşmadan, Asr-ı Saadet masallarıyla kendimizi avutuyoruz sadece.


Hatice Köken, 12.05.2014, Sonsuz Ark, Çırak Yazar




Seçkin Deniz Twitter Akışı