20 Ekim 2013 Pazar

SA450/AŞ22: Fethullah Gülen’in Ömrü; Cemaat Yeni Bir Sayfa Açmalı

“Aklımdaki teselli edici minik olasılık, gerçekten mümkün mü, görmek istiyorum.”


Ölüm bu, ne zaman geleceği belli olmaz. 20 Ekim akşamı, bir an bir cümle gördüm sosyal medyada; “Her fani ölümü tadacaktır. Fethullah Gülen de tatmıştır. Sevenlerinin başı sağolsun…” Cümle’nin sahibi ilkesel olarak Gülen’e muhalif olan ve konferanslar veren Müslüman bir isim, hâlen de siyasî faaliyetleri aktif olan bir siyaset emektârı. Elbette ciddiye aldım, hemen araştırmaya başladım.

Samanyoluhaber.com, Cihan.com.tr, Zaman.com.tr akşam saatlerinde “Fethullah Gülen Hocaefendi, ani tansiyon yüksekliğinin yol açtığı ritim bozukluğu sebebiyle 12 saat hastahanede müşahade altında kalmıştır. Halihazırda sağlığı normale dönmüş olan muhterem Hocamız evinde istirahat etmektedir. Dualarınız istirhamıyla arz ederiz.” İçerikli bir mesaj yayınlamışlar, başkaca güncellenmiş bir haber yok. Sosyal medya trolleri çalışmışlar ve asparagas ölüm haberini paylaşan isim de trollere kanmış ve araştırmadan paylaşmış.

Bir an haberin doğru olma olasılığı ile araştırma yaparken üzüldüğümü fark ettim. Ki; üç yıldır süregelen gerilim son günlerde Hakan Fidan’a yapılan küresel neocon-ergenekon saldırılarla cemaati sus pus bir köşeye taşımıştı. Müsteşar olduğunda Hakan Fidan’ı istenmeyen adam ilan eden İsrail’di. Sonradan cemaat de KCK-Oslo serüveninde Hakan Fidan’a yönelik sert eleştiriler getirmiş ve sonrasında da Fidan’ın Gülen’in talebelerini müsteşarlık bünyesinden uzaklaştırdığını iddia etmişti.

Hakan Fidan’a soruşturma açan savcıları destekleyen cemaat yazarları, Uludere, Gaziantep ve Reyhanlı’daki patlamalarda istihbarat zafiyeti yaşandığını iddia ederek Hakan Fidan’ı İsrail gibi istenmeyen adam ilan etmişlerdi. Güya Hakan Fidan, cemaatle hükümetin arasını açan adamdı.

Bugünlerde de Wall Street Journal ve Washington Post gazeteleri Hakan Fidan’ı yıpratmaya yönelik yayınlar yapıyorlar, Today’s Zaman  ve Zaman Gazetesi de bu yayınları okuyucuları ile paylaşıyor; bütün bunlara karşılık hükümet Hakan Fidan’a sahip çıkıyor. Durum bu minvalde seyredince elbette cemaat yazarları sus pus izlemeyi tercih ettiler. Gülen’in vefatı ile ilgili asparagas sosyal medya haberi bu karmaşık atmosferde çıktı. Hâliyle içim kabardı, ne olacaktı?

Gülen her fâni gibi her an ölebilir; sonrası ne olacak? Ak Parti ve Gülen Hareketi’ni Bitirme Planı bana göre işliyordu. 2010 referandumunda ölüleri bile oy kullanmaya davet eden Gülen vardı. 2010’dan sonra da hükümetle sürekli karşıt tarafmış gibi görünen Gülen. Aklımda bunun da bir manevra olacağı ile ilgili mink, teselli edici bir olasılık vardı.  Ölürse bu olasılık hangi askıda kalacaktı? Olur ya, Allah’ın emri vâki oldu diyelim; Fethullah Gülen’in bir vârisi yok, bir vekili yok, varsa da biz bilmiyoruz; sonrasında durumu kontrol altında tutacak kapasitede bir elemanı yok cemaatte.

Olan şeyler gözümün önünden bir şerit gibi geçti. Güleni ve cemaati eleştirmiştim sırf bu çatışma hâli yüzünden. Olan oldu, geçen geçti diyerek, düşündüm. Yaptıkları, yapacakları ile çelişse de Gülen ölmeden önce bu belirsizliği ortadan kaldırmalı; binlerce Müslüman evlâdı ona hürmeten fikirlerini tereddütte bırakıyor ve kabiliyetlerini sergilerken de bu tereddüdün sıkıntısını yaşıyor. Bu zehirlenme bitmeli, bu virüs yok edilmeli ve yeni bir sayfa açılmalı.

Zaman Gazetesi yazarları sürekli âcil koduyla dershanelerin kapatılmasına karşı kampanyalar hazırlıyorlar, proflara ‘dershaneler vazgeçilmezdir’ açıklaması yaptırıyorlar, Ekrem Dumanlı, Başbakan’a ‘Aklını başına alman zor değil, yanlışından dön!’ babında “Dershane konusundaki tabii mecraya yöneliş, ne Başbakan için nakisedir; ne hükümet için!”, diye akıllar veriyor. Bir panik havası eşliğinde bütün gemileri yakıyorlar.

Tüm bunlara gerek yok. Dershaneler kapanır ya da kapanmaz, bu hükümetin birinci vazifesi değil, ticarî alanlardır, talep olur arz edilir, sen muhtaç etme, dershane kalmaz. Ama bu artık bir yorgan meselesi olmaktan çıksın.

Bir insan ve müslüman olarak Gülen’e şifâlar dilemek, sonrasında da bu düğümü çöz demek, boynumun borcu. Hak ve adalet anlayışım, kimsenin itibarına bakmaz. Hepimiz Allah’ın huzuruna gittiğimizde yaptıklarımızdan sorguya çekileceğiz.

Cemaat yeni bir sayfa açacak ve haddini bilecek, siyasete nüfuz etmeyecek. Öncelikle WSJ’nin yerli şubesi gibi davranan Today’s Zaman’ın bütün kadrosu ile Zaman Gazetesi’ndeki eski tip solcular acilen, hiç tereddütsüz ait olmadıkları ruhtan uzaklaştırılmalılar. Cihan Haber Ajansı’nın tepe yönetimi tarihe iade edilmeli. Hele Erdoğan’a diktatör diyen Cihan Haber Ajansı kahire temsilcisi kapının önüne konmalı. Eleştiri başka şeydir, ateşle donanmış bir serderge olmak başka bir şey. Basın özgürlüğü de daha başka şeydir.

Bütün bunları yaparak geçmişi değiştiremezler, ancak yeni sayfa adına bunları yapmaları şart.

Gülen, Ak Parti ve Gülen Hareketi’ni bitirme planını engellemek istiyorsa, artık bu zaman tam zamanıdır. 

Yoksa, artık geriye dönüş çok zordur ve bu işin vebalini geride kalan hiçbir cemaat mensubu taşıyamaz.

Öyle demişti rahmetlik Muhsin Yazıcıoğlu: “Haberimiz olmadan bizim tarlayı da ekmişler!”

Aklımdaki teselli edici minik olasılık, gerçekten mümkün mü, görmek istiyorum.



Arif Şahin, 20.10.2013, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 22




Seçkin Deniz Twitter Akışı