Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Roma’nın yenilgilerini de ‘zafer’ diye tarihe kaydeden zihniyetini hatırlıyor musunuz?
Ve Roma’nın bütün ruhuyla, milattan önce 753 yılına kadar uzatılan tarihine baktığınızda 1453’te tamamen yok olduğunu da hatırlıyor olmalısınız; iki bin iki yüz altı yıl süren yalanları artık apaçık bir şekilde ortada.
Dünya’nın geri kalan imparatorluklarının da benzer yalanlarla gerçeği çarpıtması sonlarını değiştirmedi. Kendilerini ‘tanrı’ olarak ilan eden Firavunların, Nemrutların, Olimpos ya da İskandinav mitolojisinin tanrılarının yalanlarından bahsetmeye gerek yok.
Yahudilerin, Hristiyanların yalanlarına da artık kimse inanmıyor; tıpkı bu iki dine mensup olduklarını ilan eden Rus, İngiliz, Fransız, Alman, İspanyol, Amerikan imparatorluklarının ve 1948’de kurdukları İsrail devletinin yalanlarına inanmadıkları gibi.
Çin, Japon imparatorluklarının yalanlarının sonuçlarıyla yüzleşti doğu. Hint medeniyetleri insanlığın kokmuş yalanlarının en büyük mezarlıklarından biri.
Osmanlı’nın da yalanlarına inanmadı insanlar, Cumhuriyet’in de yalanlarına inanmayacaklar. Çünkü gerçeklerden koptuğunuzda, yalanlarla ayakta kalmaya ve yürümeye çalıştığınızda başarılı olma olasılığınız ortadan kalkar, yenilir ve yıkılırsınız.
Yıkılışınız yalanlarınızın tescilidir, gerçekleri çarpıttığınızın ispatıdır.
Devletleri kuranlar, yönetenler insanlardır; insanlar birbirlerini ve yönettikleri insanları aldatmak için yalan söylerler.
Ve hepimiz biliriz ki, yalan söyleyen insan bir açıdan bütün varlığını değersizleştirmiş ve aslında intihara karar vermiştir, artık onu kendisini öldürmekten hiçbir şey alıkoyamaz; nihayetinde de itibarsızlaşır ve yok olur.
Amerikan yalanlarıyla yüzleşiyor bütün insanlık, çünkü sadece çağın değil tarihin en büyük imparatorluğu olarak Amerika Birleşik Devletleri, varlığını sürdürmek için tarihin en büyük yalanlarını söylemek zorundadır; söylemek ve yıkılmak zorundadır.
Tarihin bütün imparatorluklarının toplam yalanlarının bir tek imparatorlukta tecessüm ettiğini düşünün; bütünüyle bir devletin bütün kurumları aynı yalanları aynı anda söyledikleri gibi ardıl olarak da söylemek zorundadırlar, çünkü Amerika’nın intihar girişimi yalanlarla yoğrulu doğumunda başlamıştır.
Şimdi, şu ânda bu ‘büyük yalancı’ milyonlarca insanın katili ve milyarlarca insanın hâkimi olarak tarihin içerdiği bütün kötülükleri de büyüklüğüyle orantılı olarak politikaya dönüştürüyor ve bu politikalarını yalanlarla bezeyerek bütün insanlığa dayatıyor.
İşin tuhaf tarafı bütün insanları aldattığını düşünerek ilerliyor, tıpkı kendisinden önceki bütün imparatorlukların yaptığı gibi.
Ne var ki yalanlarla kurulan ve ayakta tutulan her imparatorluğun yıkılışı kaçınılmaz; Amerika’nın satın aldığı herkes -bu yalanlarla yaşamayı ilke edinmiş olsa da- yalan söyleyen herkes gibi yalan söylediğinin ve çocuklarını aldatamayacağının farkındadır.
Çünkü bütün yalancılar gerçeği bilir; yalan aşağılık bir soysuzluk üretir, karanlık doğurur ve kendi gölgesine sığınan her insana korku giydirir.
O halde şimdi yapmamız gereken tek şey yalanlardan arındırdığımız bir anlatılar dizini oluşturmak ve bu dizini internetin sınırsız gövdesine enjekte etmek.
Yalanların ürettiği korku sadece yalancıları korkutabilir, sadece yalancılar karanlık doğurur ve soysuzlaşırlar.
Devletler yalan söylemezler, devletleri yönetenler yalan söylerler ve tıpkı yalancı bir insanın intihar ettiği gibi de yalancılar tarafından yönetilen yalancı devletler intihar ederler.
Biz içinde yaşadığımız yüzyılı, yirmi birinci yüzyılı, tarihin bütün yalanlarının kısmen berraklaştığı bir yüzyıl olarak tanıyoruz, gelecekte bu yalanlar daha da berraklaşacak ve insanlar gibi devletler de yalan söyleyemeyecekler.
Hayır, herhangi bir yalan karşıtlığı nedeniyle değil, bir erdem kaygısıyla değil, artık gözetleme ve kaydetme/yedekleme sistemlerinin sınırsız yetenekleri dolayısıyla yalan söyleyemeyecekler. Yalanlar da gerçekler de bulut teknolojilerinin derinliklerine gömülecek; her şey kaydedildiği için gerçeği değiştiremeyecekler, yenilgilerini zafer diye takdim edemeyecekler.
Etseler bile Roma’nın kaçınılmaz sonunun değişmediğini bildikleri için kendi kaçınılmaz sonlarının da nasıl olduğunu bilecekler.
Tıpkı yalan söyleyerek yükselen insanlar gibi öldüklerinde de yalanlarıyla teşhir edilerek gömülecekler. Amerika bu teşhir edilmiş yalanlardan ders alarak büyüdü; gelecek nesiller de Amerika’nın yıkılışının yalanlarla bağını görerek büyüyecekler.
Gazze’deki soykırım Amerika’nın ve Yahudilerin bütün yalanlarının tescili olarak tarihte bayrak gibi dalgalanacak.
Allah, her şeyi her zaman hatırlatacak ve asla aldanmayacak olandır.
Çünkü o Allah’tır ve bütün zalim imparatorlukları yalanlarıyla tarihe gömen ve gömecek olan da sadece odur.
Bunu bütün yalancılar çok iyi bilir.
Ve insanlar aslında kendilerini kandıramadıkları gibi, insanları da Allah’ı da kandıramayacaklarını çok iyi bilirler.
Çünkü bütün yalancılar gerçeği bilir.
Çünkü onlar soysuzdurlar.
Mıra | Öznel Şeyler
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.