1 Temmuz 2023 Cumartesi

SA10248/SD2792: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 31

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Kendisine ve topluma davranma biçimi insanın ahiret inancı ile aynı düzlemde değerlendiriliyordu. İlkeleri belirleyen Allah’tı; bu ilkelere uymayan bir insan için Kur’an bir hidayet rehberi ve müjde olmuyordu."

Ra’d Suresi’nin 28. ayeti yine hafızamın muhkem kalelerinden çıkıyor ve yıldırım gibi yetişiyordu imdadıma: ‘Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’

Kur’an muhteşem bir hediyeydi benim için; ruhumun bütün sıkışmalarında ulaştığım tek ilaçtı.

Freud’un cehenneme çevirdiği insan ruhunu ve zihnini eksiksiz bir şekilde çerçeveleyen ve dokunulmaz kılan Neml Suresi’nin 1-6. ayetleri geliyordu aklıma, kaç kişi bunun farkındaydı ki?

‘Tâ-Sîn. Bunlar Kur’an’ın, apaçık bir kitabın âyetleridir. Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir. Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar. İşte en ağır cezayı hak edenler bunlardır; âhirette en çok ziyana uğrayacak olanlar da yine bunlardır. Şüphesiz bu Kur’an sana, hüküm ve hikmet sahibi, hakkıyla bilen Allah tarafından verilmektedir.’

‘Ahiret’e inanmayan kendini beğenmiş Nietzsche’nin nasıl bocalayıp durduğunu görmüştük; peki ya milyarlarca Müslüman’ın yanında milyarlarca Hristiyan ve milyonlarca Yahudi ahirete inanırken nasıl oluyordu bu bocalama?

Ana dili Arapça olan milyonlarca insan Kur’an’la ne kadar ilişkiliydi hayatı boyunca? Ya da sürekli Arapçasını okuduğu halde Kur’an’ın ne dediğini anlamayan her dilden milyarlarca insan ne kadar faydalanıyordu insanlığa bahşedilen bu muhteşem imkândan?

Dil öğrenmenin çok kolaylaştığı bu çağda bir Müslüman Kur’an’ı anlamak için Arapça öğrenmek istemeyecek de ne isteyecekti ki? Prospektüs okumak çok mu daha çekiciydi?

Namaz, Zekât ve Ahiret İnancı Neml Suresi’nin ilk beş ayetinin öne çıkardığı temel özelliklerdi Kur’an’ın mesajını alabilecek insan profili için, başkası için değil: ‘Kur’an, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.’

Kur’an’ın ‘Bir Hidayet Rehberi’ ve ‘Müjde’ olabilmesi için bireyin bulunduğu merkezden çevreye ve sonsuza doğru uzanan bir temel zemini şart koşuyordu Allah. Namaz, bireysel olarak insanın kendisiyle ve Allah ile olan ilişkisini tanımlıyor; Zekât, insanın servetini diğer insanlarla paylaşmasının zorunluluğunu, birey-toplum barışı çerçevesinde öne çıkarıyor; Ahiret İnancı da bireylerin ve toplumların hesap vereceği inancıyla bütün ruhsal ve toplumsal devinimlerine otokontrol uygulamanın imkânını oluşturuyordu.

Kendisine ve topluma davranma biçimi insanın ahiret inancı ile aynı düzlemde değerlendiriliyordu. İlkeleri belirleyen Allah’tı; bu ilkelere uymayan bir insan için Kur’an bir hidayet rehberi ve müjde olmuyordu.

İşte Müslümanların yeryüzündeki sefaletinin temel sebebi de buydu. O yüzden tek çıkar yolumuz vardı Allah’ın ilkelerine uymak; kendilerini ilerici olarak tanımlayan idealist Amerikalıların, İngilizlerin, Fransızların, Almanların, İtalyanların ya da Türk veya Arap ya da Pers kılıklı mitolojik tarihten ve Sufizm’den seküler çağdaşlık doğurtan paryaların; yani modern samirîlerin, tarihin derinliklerinden gelen niteliklerine göre masonların değil.

‘Dağ Yazarı’nın uyarısına göre Samirîler de karıştırılıyordu; böğüren altın buzağıyı yapan ve Mısır’dan henüz kurtulan Yahudileri saptıran Samirî bir Antik Mısır büyücüsü Yahudi idi, tarih öncesine doğru uzanan kökleriyle bir masondu, şeytana tapınanlardandı, ancak şimdi günümüzde yaşayan eski Yahudi mezheplerinden ve M.Ö 420 yılında kendilerine ayrı bir mabet inşa eden, ölülerin dirileceğine ve mükâfat ve cezanın verileceği öç ve mükafat günü olacağına inanan Samiriler de vardı.

Bunlar İsrailoğulları’nın ileri gelenlerinin mensubu olduğu Sâmira kabilesinden geliyorlardı, aynı kabileden olan Samirî’nin şeytanî inancını takip edip etmedikleri, dirilişe inandıklarını beyan etseler de, kesin olarak bilinmiyordu; ‘Sıkıntı’da kastedilen ‘Samirîler’ büyücü Samirî’nin takipçisi olan satanistlerdi.

Cevval yalnız dönmemişti dinlenme salonuna… Güçlükle dinginleştirdiğim ruhumu yeniden dalgalandıran biri vardı sol yanında: İD.

‘Kadın hayatın renklerini erkekten çok daha çabuk fark eder dostum!’ dedi neşeyle içeriye girerken. ‘Hayata daha çok renk katma kapasitesine sahiptir; öyle yaratılmıştır, ancak bu kapasitesini körelten, siyahı seçen kadınlar da hayatı cehenneme çevirirler. Kesinlikle eminim ki kadınsız bir dünya biz erkeklerin monotonluğu karşısında muhtemelen intihar ederdi!’

Soran gözlerle bakıyordum her ikisine de. Başka hiçbir tepki vermemiştim. İD keyifli bir şekilde sırıtıyordu. Cevval ise o sarkastik kimliğine yeniden bürünmüştü.

‘Niye öyle bakıyorsun?’ dedi Cevval. ‘Sence de öyle değil mi? Kadınsız bir hayat düşünemiyorum bile!’

Beni kızdırmak istediği açıktı. ‘Hangi kadının hangi rengi seçtiğini nereden biliyorsun Bay Sarkastik?’ diye sordum aynı tonda. ‘Cennetle cehennem arasında nasıl karar veriyorsun?’

İD’ye döndü ve hafifçe eğildi, sağ elini içten dışa doğru yüz seksen derece çevirerek reveransı tamamladı:

‘Böyle güzel bir kadınla cehennem cennet gibi gelir insana!’ dedi yılışık bir tebessümle.

Kasten böyle davrandığını üçümüz de biliyorduk. Dümdüz bir suratla bakıyordum ikisine de.

Sağ bacağımı sol bacağımın üstüne attım ve ‘İbni- Arabi de cennetle cehennemi karıştırmış senin gibi!’ dedim. ‘Cehennemi hak edilmiş bir hâz mekânı olarak tasvir ediyor. Her neyse, gidince görürsünüz kimin haklı olduğunu, ama ben cehennemi cehennem olarak yaşadım, öyle de yaşanılacağını bilirim. Şimdi söyle bakalım; ne oldu?’

‘Cehennem mi? dedi İD hemen ciddileşerek. ‘Bunu mu hissettirdim sana?’

Kıyafetini değiştirmişti. Bu kez benim baskım olmadan, daha otantik ve serseri bir kombinasyon seçmişti; giydiği üst her tarafından bir şeyler sarkan yavru ağzı renginde, zarif uzun kollu gömlek gibi bir şeydi, altta ise yine bej renkli bir kot vardı bir yerleri yırtık olanlardan. 


<< Önceki                      Sonraki>>


 [24.06.2023, (5/63 (487))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 01.07.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı