19 Ağustos 2020 Çarşamba

SA8797/ME50: Kötülük Çemberi

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

 "Tapınak ışıltılı bir neşeyle dolmuştu. Kötülük Çemberi’ni kıramamış olduğunu bilsem de, en azından sonraya kendisi için iyi bir ân bırakmıştı bu adam; içinde kötülük bulunmayan."


Kendilerini sürekli sorgulayan insanları seviyorum. Çünkü insan, kendisini sürekli sorgulayabilecek bir şekilde yaratılmıştır; doğru ya da yanlış olanı ayırt edebilecek bir yazılım ve donanımla dünyaya gelmiştir. Kendisinden kaçınması imkansızdır ve kendisini dizginlemesi için de sık sık Allah tarafından uyarılmıştır. ‘İyilik ve Kötülük’le ilgili sınırları belirleyen Allah, insanı yapmaması gerektiği halde yaptıklarından, yapması gerektiği halde yapmadıklarından ve düşündüklerinden dolayı sorguya çekecektir.

Bir ‘ibadethane’deydim; pek alışkın olmadığım sesler duyuyordum, o küçük, özelliksiz küçük tapınakta. Bir insan dizlerinin üstüne çökmüş, boynunu eğmiş, iki eli ile dizlerini kavramıştı; yumrulaşmış bir halde düşünüyordu. Zihnindeki vızıltıların arasından seçebildiklerimi aralıksız bir şekilde dinleyebiliyordum. Daha net duymak için yaklaştım, alnının ortasındaki kırışıklıkların arasına iliştim. Terlemişti, onu terleten sorgulamasını olduğu gibi aktarıyorum:

“İnsan zihninin oynaklığına dair bize anlatılan çok fazla şey yok. Peki neden yok? Milyonlarca yıldır Dünya’da var olan insan ırkının unsurları, neden kendilerinden sonra buraya gelen-gelecek olan insanlar için doğru bir ‘insan’ın davranışları’ rehberi bırakmadılar? 

İnsan zihninin oynaklığı davranışlara da yansıyor, hemen tamamen olmasa bile. İyi ve kötü arasında sonsuz basamak var, neden sadece iyi ve sadece kötü olanı anlattılar bize? İnsan zihni hep iyi ya da hep kötü olanı mı ‘düşünür’? Zihnimizde olup bitenler bizi ne zaman iyi ne zaman kötü yapar? 

Düşündüğümüz kötü şeyler de var, düşündüğümüz kötü şeyler davranışlarımıza yansıdığında mı kötü oluruz? Yoksa kötü şeyler düşündüğümüz halde düşündüğümüz kötü şeyleri davranışlara dönüştürmeden zihnimizde tutmaya devam ettiğimizde mi kötü oluruz? Bir kez kötü şey düşünüp onu elimiz, gözümüz, kulağımız, burnumuz, dilimiz, tenimiz ve ayağımızla, yani bedenimizle bir kez yaptığımızda mı? Düşündüğümüz kötü bir şeyi bir kez yapınca o andan sonra artık biz kötü müyüz, onu sonsuzca kez tekrarlasak da kötülüğümüzün sıfatı, şiddeti değişmez mi? Çok sıkıcı ve sürekli kendisini tekrarlayan, diğer kötülükleri çağıran bir döngü bu; bu döngüye düşmenin bizzat kendisi kötü olmak demek değil mi? 

Düşündüğümüz iyi şeyler de var, düşündüğümüz iyi şeyler davranışlarımıza dönüştüğünde mi iyi oluruz? Yoksa iyi şeyler düşündüğümüz halde düşündüğümüz iyi şeyleri davranışlara dönüştürmeden zihnimizde tutmaya devam ettiğimizde mi iyi oluruz? Bir kez iyi şey düşünüp onu elimiz, gözümüz, kulağımız, burnumuz, dilimiz, tenimiz ve ayağımızla, yani bedenimizle bir kez yaptığımızda mı? Düşündüğümüz iyi bir şeyi bir kez yapınca o andan sonra artık biz iyi miyiz, onu sonsuzca kez tekrarlasak da iyiliğimizin sıfatı, şiddeti değişir mi? Bu da kötülük gibi çok sıkıcı bir döngü mü? Bu döngüye, ‘iyilik döngüsü’ne düşmek tamamen mümkün mü?  

Kötülük varken ve kötülüğün kendisini doğuran o amansız döngüsünden uzakta kalmak mümkün değilken tamamen ‘iyilik döngüsü’ne düşmek nasıl mümkün olabilir? Yoksa ‘iyilik döngüsü’ne yükselmek mi demek gerek? 

Bütün insanlar gibi, zihnimin oynaklığını kontrol edemiyorum, bütün insanlar gibi bazen iyi bazen de kötü şeyler düşünüyorum, bazen iyi bazen de kötü şeyler yapıyorum, ben iyi miyim, yoksa kötü müyüm? Tek başıma buna karar verebilir miyim, kim karar verecek benim ya da bir başkasının iyi ya da kötü olduğuna? Tamamen iyi olmak için zihnimi nasıl kontrol etmeliyim? 

İyi olmak istiyorum, ama kötü şeyler de geliyor aklıma, buna engel olamıyorum, bu benim elimde olan bir şey değil, hem bunun herhangi bir insanın elinde olması mümkün mü? Biz böyle mi yaratıldık, böyle mi sınanıyoruz? Bir şey aynı anda hem iyi hem de kötü olabilir mi? Bir iyilik yaptığımda, elimde olmadan içime doluşan sevinç ya da haddini aşan beğeni, belki de kibre kaçan bir güçlü olma hissi, kendime yaptığım iyi bir şey mi kötü bir şey mi? Bunu ayırt edemiyorsam, yaptığım iyilik aslında bir kötülüğe mi dönüşüyor? Ben zihnimdeki oynaklığa peşinen mahkûm edilmiş bir kurban mıyım, bu karmaşadan nasıl çıkacağım? 

Kusurlarımdan dolayı nefsimi/kendimi kınıyorum.(1) Allah’tan sadece iyilik istiyorum, diğer şeylerden kaçacak imkana sahip değilim. Başıboş bırakıldığımı, bırakılacağımı zannetmiyorum.(2) O kaçınamayacağım günde yüzümün asık değil aydınlık olmasını ve Rabbim olan Allah’a bakmasını istiyorum.(3). O gün bana, yapıp önden gönderdiğim ve yapmayıp geri bıraktığım şeyler haber verilecek. Hatta, mazeretlerimi ortaya koysam da, o gün şimdi olduğu gibi, kendi aleyhime şahitlik edeceğimi de biliyorum.(4)

Kaçışım yok biliyorum. Dua ediyorum: Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.(5) Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.(6) Biliyorum ki: Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.(7) Kötülük Çemberi’nden koruyandır.(8)”

Son cümlesi zihninde yankılandıktan sonra sustu, sessizleşti, dinginleşti. Vızıltılar azalmıştı, nefes alış-verişlerinin de normalleştiğinin farkına varmıştım. Bir tür huzur dinginliğiydi sanki hissettiğim. Yakarışları içtendi ve muhtemelen Allah onun dualarını kabul etmişti. Kötülükle başa çıkabilmek için kendisini yaratandan yardım istiyordu. Başka çaresi olmadığının ayırdına varmış kırkın çok üstünde bir insandı bu. Sorgulamaları şaşırtıcı ve tamamen içtendi. Kendisi karşısında çaresizliğe düşmüş ve yardım isteyebileceği bir tek güçten yardım isteyen bir insandan daha sevimli daha samimi bir insan yoktu.

O sakin bir şekilde ayağa kalkarken ben de alnındaki mekânımdan ayrıldım. Tapınak ışıltılı bir neşeyle dolmuştu. Kötülük Çemberi’ni kıramamış olduğunu bilsem de, en azından sonraya kendisi için iyi bir ân bırakmıştı bu adam; içinde kötülük bulunmayan.


Mustafa Ege – Çarşamba, 19/08/2020 –21:59/ İz Etki Ekinoksları 50

(1) Kıyâme Suresi 2. Ayet
(2) Kıyâme Suresi 36. Ayet
(3) Kıyâme Suresi 22-25. Ayetler
(4) Kıyâme Suresi 13-15. Ayetler
(5) Felâk Suresi 1-5. Ayetler
(6) Nâs Suresi 1-6. Ayetler
(7) Yusuf Suresi 53. Ayet
(8) Fetih Suresi 6. Ayet 


Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı