9 Kasım 2018 Cuma

SA7099/KY1-CÇ555: Rûznâme



15 OCAK 1977.. duvardaki saat 11:00

Kış mevsimini hiç sevemedim. Yalandan ne çıkar, bahar gibisi var mı? Bizim herif kışı çok severmiş. Kız anam yalan.. ben kışı sevmiyorum ya o yüzden. Benden çok üşür. Soba kenarına kurulur mırdar kediler gibi uyur. Arada bir gözlerini açıp vara yoğa bağırır.. uykusunda da öyle. Oğlan (Köksal) niye hala evde değilmiş, kız (Güler) ne diye bu kadar çok ders çalışıyormuş, gözleri bozulurmuş.. a şimdi sabah sabah bunlar nereden aklıma geldi ki? Kör olasıcaya (kocam) bir ekmek bir de cigara bırak öyle git, dedim de açtı ağzını yumdu gözünü.. sokakta kimsecikler de yok. Canım sıkkın.. hem pek sıkkın. Bahar cigarası öksürtüyor. Oğlan da inadından gelincik içmiyor. Karı cigarasıymış.. he.. neyse öksürtüyor, möksürtüyor içeceğiz. Mahallenin uşaklarından biri denk gelse ne iyi olur. Abu halimde sokağa çıkamam. Yerler ele buz kesmiş ki..


20 OCAK 1977, saat 08:30 

Hava dünden soğuk. İyi bir şeymiş gibi radyo balkanlardan yeni bir soğuk hava dalgasının giriş yaptığını söyledi. Üç gün yayın yapsa da beyaz ekran dedikleri şey radyodan geri kalır mı? O da aynı şeyi söyledi. Sanırım radyoda çalışanlar televizyon izlemekten geri durmuyorlar. Yoksa sabah sabah nereden öğreneceklerdi ki balkanlardan yeni bir soğuk hava dalgasının geleceğini? Kesin akşam ajansını televizyondan seyretmiş olmalılar. Müjde veriyorlar sanki. Gelsin bakalım.. şükür ardiye ağzına kadar odun kömür dolu. Kuzineyi nar gibi yaptım mı.. değme keyfimize. Dışarda da kimse yok ki bakkala göndersem. Cigaramdan bir iki den kalmış? Oğlan (Köksal) gizli gizli alıyor olmalı, bir de karı cigarasıymış, bana nazire yapıyor, birkaç kere onun cigaralarından aldım ya.. gözü körolasıca. Kıza (Güler) söyleyeyim de kollasın.. hava kötü olmasa şimdiye birileri çoktan görünmüştü. Ben nasıl gideyim bakkala şimdi.

21 OCAK.. saat öğle oldu olacak.

Oğlan (Köksal) yine bin bir tantanayla işe gitti. Bizimki (Kocası) beni suçluyor. Ben şımartıyormuşum. Söz ola beri gele. Baba ol sözünü dinlet. Ahan ben bugün bir ekmek aldıramadım. Mendebur inatta aynı babası. Zorla çıkardım yataktan. A şimdi kim gidip ekmek alacak. Hele şu karın yağışına bak! İçim el vermiyor. Dışarı çıkmaya gümanım yok. Bu yağış tipiden öte, insan yolunu şaşırır valla. Bu havada da kimseyi göremem ki sesleneyim de ekmek aldırayım, ekmek neyse de cigara işi kötü. Kız geç kalmamış olaydı onu gönderirdim. Köksal gibi mendebur değil benim Güler kızım. Bir soluk gider alır gelirdi. 

24 OCAK.. 

Belediyeyi kime şikâyet edeyim ki.. tuzu sadece Cumhuriyet caddesine serpiyorlar. Gelin bizim sokağı bir görün. İnsanlar evlerine tünel açıp gidebiliyorlar. Bahar aylarında çamur, zemheri aylarında kardan kaleler. Şu Sıtkı’nın oğlu değil mi? Bakkaldan bir şey aldırmaya göndermek istesem rüşvet ister dürzü. Bu lanet sokakta ondan başkası yaşamıyor sanki. Bir paket gelincik, bir paşka (on ikili bir paket) kibrit bir paket çay.. bir koşu bunları alsan, desem ‘Ne vereceksin?” der.. elinin körü. Belki Mediha’lardan biri çıkar.. aman.. onlar da bir tembel ki sorma.

25 OCAK.. saat 09:15

Gördün.. o kadar seslendim Selma’ya duymadı. Kız, valla bu saçaklı peri duyup duymazdan geldi, bak valla. Ne olurdu yani? Hani kesin bakkala gidiyorsun. İki adım daha atıp Hemşin fırınına gidemez misin? Ben bakkala gidiyor olsam tutar kapısını çalar ‘Selma kız bakkala gidiyorum bir şey lazım mı? Yolumun üstünde her hangi bir yerden istediğin bir şey var mı?” diye sorarım, valla sorardım.. iki gözüm önüme aksın sorardım. Bak o duymazdan geldi. Sorsan yemin billah eder ki duymadım. Vallaha da duydu billaha da. Kim şimdi kalkacak dışarılıklarını giyecek, düşmeden fırına kadar gidecek? Bizimki akıl etse de gelirken ekmek alsa. ‘Kazak kadar oğlana bir ekmek aldıramadın mı? o zaman ceza olsun, git al da gel!’ der, der anam. Ben ne bahtsızmışım. Anu Rizelilerin oğlu mu? Tüh o da sıvıştı gitti. Şimdi bu karda kışta kim fırına kadar gidecek. Ayaklarıma kar dolar, cızmalarımın (kara lastik çizme) tadı yok.

26 OCAK..

Hava bugün güzel. İnsanın evde işi olmasa çıkıp şöyle bir dolaşsa. İstasyona kadar uzansam sırf tenezzüh maksadıyla. Kız ne güzel anlattı ‘tenezzüh’ün ne manaya geldiğini. Tenezzüh gezme demekmiş ama öyle lalettayin bir gezme değilmiş. Gamdan kederden, yeisten uzaklaşmak için yapılan gezmeye deniyormuş. Bizimkine (kocasına) diyeyim de ilkokuldan sonra da okutsun kızımı. Hoş hınzırın gözü okumada değil ya.. döver, valla başını döver benim gibi. Aklı fikri oğlanlarda. Daha bu yaşta anam babam. Adam da haklı. Neyse ki bu sene son da kurtuluyoruz. Oturur dizimin dibinde. Şu fellik fellik bakınan da kim? Kimin evini arıyor? Pek de suratsız bir yüzü var. Gavurun doğurduğu o ne yapıyor öyle? Cigaram da bitti. Akşam bizimki geldiğinde gene bir sürü tantana. Rıfat denk gelse de bakkala yazdırtsam! 

27 OCAK, radyoya göre saat kaç belli değil.

Canım bugün de pek sıkkın. Radyoda saati öğrenemedim. Duvar saati de durmuş. Köksal’a o kadar söyledim şunu yatmadan kur. Kurmamış.. zıbarıp yatmış. Aynı babası. Büyüdükçe babasına daha çok benziyor. Azıcık da bana çekse ya! Bahtsızlık burada da çıktı karşıma. Güler okulunu bitirsin epey hafifler yüküm.

31 OCAK.. saat 09:00

Pembe abla (yan komşu) oğluna bu Cuma söz kesecekmiş. Hele! Yani bu mevsimde? Bunlar hepten zıvanadan çıktılar valla! Kış kıyamette söz ne? İti an çomağı hazırla. Behzat! Pembe ablanın söz keseceği oğlu. Bu saatte evde işi ne? Cigara almaya yollasam gider mi? Bak bak başını nasıl da önüne eğiyor, beni camda gördü ya.. korktu. Bir iş buyururum diye. Çok da buyurayım ne var? evladım yaşındasın, Köksal hiç mi size bir şey almadı? Anam zaman değişiyor, zaman değişiyor.. benim çocukluğumda böyle miydi? Her birimiz büyüklerimizin bir şeye ihtiyacı olur diye kulaklarımızı, gözlerimizi dört açardık.. şimdi kaçıyorlar. 

04 Şubat. Saat 11:00

Anu yere bakan yürek yakan Güler var ya.. benim kız. O ne sinsidir, o ne hilekârdır. Benim bu defterimi bulmuş. Bana bakıp bakıp güldü, ağzını aradım, sonra da bir güzel itiraf etti. Çok şeyi yanlış yazmışım. Hem yazım da kargacık burgacıkmış.. sanki mektep yüzü görmüşüm. Kendi kendime söktüm hem okumayı hem yazmayı. Ya sen! Hele bak! El bebek gül bebek büyütüyoruz. Mektebe gönderiyoruz yine de yaranamıyoruz, bed bakışlar altında kim bilsin neler neler söylüyordur. Ben rahmetli Ali ağabeyim ders çalışırken alfabeyi sökmüş koşa koşa rahmetli babamın yanına sevinerek gitmiş ve ‘Ağa bak ben de elifbayı söktüm.. bu ka, bu le!’ demiştim de bir ton kötek yemiştim. ‘Al sana ka al sana le!’ Allah nur içinde yatırsın bizi severdi sevmesine ama.. biraz sertti. Biz sana bir fiske bile vurmadık. Üstüme gülüyor! Kabuğunu beğenmeyen cücük!

7 ŞUBAT..

Bu cigara işine bir çare bulmalı. Böyle olmuyor. Bir taraftan herifin söylenmeleri bir taraftan aldıracak kimseyi bulamama.. toptan almalı.. hava niye böyle puslu ki? Hele şu zevzeklerin Rukiye’ye bak! Bu havada çamaşır sermiş, kurutmuş.. şimdi de kara kışa, soğuğa tipiye aldırmadan topluyor. Hayır diyelim bu havada bu haltı yedin, soğuk bütün kemiklerine yerleşmesine yerleşmedi de çamaşır öyle mi toplanır? Bak bak! En arkadakileri alacağına öndekileri alıyor. Öndeki çamaşırlar arkadaki donlara perde kızım? En son onları asmayı akıl etmişsin etmesine de –bu havada çamaşır yıkana, hadi yıkadın bu havda dışarıya çamaşır asıla, hiçbir şey olmasa tıssık (is) kokar akılsız karı- toplarken niye aklını çalıştırmıyorsun? Ulu orta gelip geçen görecek sararmış donları? Ayıp değil mi? Önce onları, önce onları.. camı açıp bağırsam duyar mı? aman dedikoducunun tekidir kalkar der ki ‘Anam anu Düriye bütün işi gücü bırakmış benim peşime düşmüş?’ der.. valla der. 

8 ŞUBAT.. saat 09: 33

Behzat’ın sözünü lağvetmişler. Görgüsüzler. Zemheri de söze kalkarsanız böyle olur. Diyecektim söz olur diye açmadım ağzımı. Güler çizmeyi aştı. Köksal ne iyi uşah, ne merhametli bir evlat. Hem cigara getirdi. Hem de sarı defter. Ev işlerini bitirir bitirmez o deftere aktaracağım bu yazdıklarımı. Güler’e yalvardım. Sen yaz! Dedim. Bin dereden su getirdi nankör… dur sen.. ben bilirim! Hele okul bitsin!


Cemal Çalık, 09.11.2018,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Öykü

Cemal Çalık Yazıları







Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı