26 Eylül 2016 Pazartesi

SA3467/KY36-CK106: "Mısır’daki Umutsuzluk Türkiye'de Umut Oldu"

“Türkiye’deki insanların demokrasilerine sahip çıkması ve darbeye karşı mücadelesi umudu yeniden yeşertti. Mısır’dan sonra oluşan travma, insanların bir şey başaramayacağı duygusu ortadan kalktı.”


Sunum

Vaddah Hanfar, el-Cezire markasının mimarı. El-Cezire network’ünü kuran ve uzun yıllar yöneticiliğini yapan Hanfar şu anda Orta Doğu halklarının ekonomik ferah, sosyal özgürlük ve siyasi gelişme hedefi ile kurulan El-Şark Formunun başkanlığını yapıyor. 

Hanfar, Arap dünyasının en başarılı genç liderleri arasında kabul ediliyor. Eş-Şark Forumu ile Avrupa Dış İlişkiler Konseyinin Londra’da düzenlediği darbe girişimi sonrası Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu başlıklı toplantıda konuşma yapan Hanfar ile darbenin Arap dünyasında ve Batı kamuoyunda nasıl algılandığını konuştuk. 
'Mısır’daki umutsuzluk Türkiye'de umut oldu'


Arap dünyası Türkiye’deki darbe girişimini nasıl izledi? Tepkiler ne yönde oldu? 

Darbenin olduğu gece bence Arap dünyasındaki çoğu insan uyumadı. Bunun en önemli sebebi, Türkiye’de şu anda yaşananlar Arap dünyasında her yönüyle karşılık buluyor. Türkiye çok yakından takip ediliyor, çünkü Türkiye çoğu insanın günlük hayatının en önemli unsurlarından biri haline geldi. Siyasi meselelerde, Suriye’de, Irak’ta yaşananlarda, bölgedeki güç dengelerine dair meselelerde ve geleceğe dair ne olması gerektiğine dair düşüncelerde... Türkiye, Arap dünyasına organik olarak bağlanmayı başardı. Özellikle insanlarla, kitlelerle. Bazı hükümetlerle de ilişkileri iyi, bazıları ise Türkiye’nin bölgedeki rolünden rahatsız oluyor. 

Darbeye gelecek olursak: son beş yıldır Arap dünyasında bir travma vardı. Mısır’da yaşanan darbeden sonra insanlar umutsuzluğa kapıldı, demokrasinin elde edilebileceği yönünde umutları kalmadı. Mısır’da birçok insan bu yüzden hapiste şu anda. Arap baharı karşı devrimci güçler nedeni ile komplike bir hale geldi. 

Türkiye’deki insanların kendi demokrasilerine sahip çıkması, hükümetlerini desteklemesi ve darbeye karşı mücadele etmeleri umudu yeniden oluşturdu. Yani Mısır’dan sonra oluşan travma, insanların bir şey başaramayacağı duygusu ortadan kalktı. Şimdi artık yeni bir model var, başarı hikâyesi var. Gerçekten insanlar başarabilir duygusu oluştu. Sadece darbeye direnmek değil, aynı zamanda o çok kültürlü sahne, partiler üstü destek, toplumun tüm kesimlerindeki insanların bir araya gelmesi muhteşemdi. Darbeye dair hiç farklı görüşün olmaması bölgede yaşanan şanlı, büyülü bir andı. Arap psikolojisi açısından yeni bir başlangıç noktasıydı. 

BATI, AHLAKİ ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KAYBETTİ

Vaddah Hanfar, “Avrupa sadece Türkiye’de yaşanan darbeye karşı tavrıyla değil, aynı zamanda Arap Baharı sürecindeki politikalarıyla, Mısır darbesine olan yaklaşımıyla ahlaki üstünlüğünü kaybetmiş durumda” dedi.

Batı’nın ve Batı kamuoyunun tepkisinin nasıl görüyorsunuz?

Acınası... İki şeyi ayrıştırmamız lazım. O akşam Batı medyası ve hatta resmî tepkiler çekimser ve gönülsüzdü. Ben şöyle hissettim; bu darbenin başarılı olması ümidini taşıyanlar vardı. Ve ne yazık ki, bunun aslında Batı’nın, Avrupa’nın çıkarına hizmet ettiğini de düşünmüyorum. Çünkü eğer Avrupa, Suriye’de ve Irak’ta yaşanan kaostan kendini uzak tutmak istiyorsa ve Türkiye’yi kaotik bir sürece sürüklemek isterlerse kendi güvenlikleri tehlikeye girecek. Onların ekonomik çıkarları, mülteci meselesi zarar görecek. Türkiye’ye yönelik tarihî bir önyargının burada rol oynadığını düşünüyorum. Batıdaki birçok başkentte Türkiye’ye yönelik tarihi bir önyargı olduğunu ve jeopolitik bir rekabet olduğunu düşünüyorum. Bunlar pragmatizmin, realizmin ve çıkarların da ötesine geçiyor. Ve bu korkutucu. 

Şimdi darbeden sonra atmosfer değişmeye başladı. Fakat Avrupa eğer Türkiye’yi olduğu gibi kabul etmezse ve ciddi bir partnerlik kurmazsa, bölgenin geri kalanı ile olan ilişkilerine dair çok ciddi bir risk almış olacak. Ve Türkiye’ye demokrasi, Kürt meselesinde akıl vermek yerine, şimdi bunu anlamaları ve buna uygun davranmaları lazım.  

UZLAŞMAK ZORUNDALAR

El-Cezire markasının mimarı ve kurucususunuz. Uluslararası medyanın Türkiye’ye bakışını nasıl görüyorsunuz? 

Her zaman uluslararası medyadan öğrendiğim iki şey var: çoğu zaman uluslararası medya dış politikanın bir aracı. İç siyasette Batı medyasında farklı görüşler oluyor. Ama dış politikaya gelindiğinde uluslararası medyanın çoğu hükümetlerinin çizgisini izliyor. Ve bunu hatta bir iki adım öteye taşıyorlar. Yani hükûmetlerinin kafasında olanı, sesle söyleyen kişiler oluyor. Mısır ve Türkiye’de yaşananlarda uluslararası medya darbenin daha sonra kutlanacağı bir ortamı hazırladı. 

Bu nasıl oldu? 

Şu anlatı geliştirerek bu koşulları oluşturdular: Türkiye’deki hükûmet rasyonel değil, ideolojik, radikal, Erdoğan bir diktatör ve darbe ile bir umut çıkabilir. Darbeden önce yayınlanan makalelere bakarsanız, Batı medyasında Türkiye hakkında çıkan makalelerde çok negatif bir resim görüyorsunuz. Ve darbe gerçekleştiğinde, “belki bu yeni bir başlangıç ve geçiş süreci olur, desteklememiz gerekir” görüşü uluslararası medyanın mantığını oluşturdu. 

Darbenin başarısız olması, Türkiye’nin imajını nasıl etkileyecek?

Bence darbenin başarısız olması iki şeye sebep verdi: dış politikada net bir dönüşüm. Rusya’ya ve Suriye’ye yaklaşımda bunu görmek mümkün. Dolayısıyla aslında hükûmet bu meselelere direkt müdahale etme imkânı buldu. 

Ve bence Amerika ve Avrupa kamuoyu, yeni Türkiye’yle uzlaşmak zorunda olacak. Çünkü yeni Türkiye eskisi gibi zayıf değil, güçlü. Ve yeni Türkiye lafını sakınmıyor. En azında şu anda ABD ve Avrupa bu durumla yaşamak zorunda olduğunun farkında. Ve bunun yansımalarını da görüyoruz. Suriye’deki müdahalenin nasıl kabul edildiğini görmek mümkün, çünkü Türkiye ile ilişki kurmak konusunda başka bir yolun olmadığını gördüler.  

 Ceren Kenar, 26.09.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Ceren Kenar Yazıları








Sonsuz Ark'ın Notu: Ceren Kenar Hanımefendi'den yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 31.08.2015


İlk yayınladığı yer: Türkiye Gazetesi

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/404463.aspx

Seçkin Deniz Twitter Akışı