14 Temmuz 2016 Perşembe

SA3168/KY35-YTK99: Sıcak Yaz-Boz Kış

"Her ne olacaksa, hızlanarak, vites büyüterek dünyanın üzerine geliyor işte."


İşte Ramazan bitti, bayram geçti, kaldık yazla başbaşa… Bayramda sılaya giden de çok oldu şehirde yalnız kalan da. Bayrama kendini kaptırıp yazı gününü unutup Mustafa Bey'i yine saat akşamın yedisinde zor durumda bırakan benim gibiler de oldu mutlaka bolca.

Nasıl bir yıl geçirmişsek kendini başka diyarlara ama hele sahillere atanların sayısı da inanılmazdı. Nasıl yorulmuşsak artık milletçe.

Suruç'taki katliamdan sonra yaşadıklarımızı alt alta yazsak bir İskandinav ülkesinin yüz yılda yaşadığından daha fazlası çıkacaktır muhtemelen.

Hem DAEŞ hem PKK ile girişilen mücadele ve bu iki örgütün kanlı saldırıları sınır bölgelerinden içerilere başkent Ankara'ya, İstanbul'a kadar taşıp ne çok can yaktı.

Tansiyonun hiç düşmediği koca bir yılın ardından yeni senede de yine sıcak yaza girdik nihayet.

Havalar her geçen gün daha da ısınacak. Ankara için Perşembe günü meteoroloji 36 diyor şimdiden.

Çiçekler her akşam sulanmak, kediler köpekler illâ bir tas su koymamızı bekleyecek köşeye.

Yaşlılar hastalar çocuklar için uyarılar medyadan taşacak.

Havanın daha da ısınmasını sağlayacak gelişmeler de artıyor gün geçtikçe.

Eski İngiltere Başbakanı Blair'in bir kuru özürle geçiştirdiğini sandığı milyonluk ölümleri tekrarlama kapasitesi yüksek bir sürece giriyor dünya.

NATO toplantısından çıkan kararlar Soğuk Savaş'tan hiç çıkmadığımızı hatırlatıyor.

Suriye ve Irak'taki ABD-Rusya işbirliğine dair medyaya yansıyan bilgilerse buna rağmen üçüncü bir odağa karşı yanyana gelmekte zorlanmadıklarını gösteriyor.

Siyahlara yönelik bilinen ama her nasılsa bir türlü önlenemeyen ırkçılık Dallas'ta patlayıp sarsıyor ülkeyi.

Bu sırada PKK yöneticilerinden Suriyeli Bahoz Erdal'ın öldürüldüğü haberi düşüyor.

Bu andan itibaren terör örgütü aynı anda ne çok yerde saldırılarda bulunuyor.

Ertesi gün DAEŞ'in Türkiye Şura Başkanı'nı değiştirdiği ilân ediliyor.

Olup biten her şey, yaşanan her gelişme, sonuç alınan her girişim birbiriyle bağlantılı ama bunu anlamak ve hangisi hangisinin ucuna değiyor öğrenmek için zaman geçmesi gerekecek.

Kartların yeniden dağıtılmasından önceki hazırlık aşamalarını izliyor gibiyiz.

Ama bu kadarını sezebiliyoruz şimdilik.

“Herkes on beş dakikalığına ünlü olacak” diye bir motto yaygındı geçtiğimiz yıllarda, şimdi “her ülke, her toprak parçası yeni terör dalgasıyla tanışacak”la yer değiştiriyor sanki.

Sadece sloganlar, özdeyişler değil bu alt üst oluşlarda insanlar da yer değiştiriyor.

Kitleler halinde üstelik.

Dünyanın gözüne en çok çarpanı ister istemez Akdeniz'de boğulanlarla birlikte Suriyeli mülteciler.
Hemen her şehrimizde hemen her köşede gördüğümüz insanlar yani.

Anadolu'nun dışarıdan gelenleri hazmetme, Anadolululaştırma kapasitesinin tarih boyunca örnekleri var ve bizzat biz millet olarak Türkler bunun şahidiyiz.

Türkler dediğimiz zaman Türkmen, Kürt, Laz, Çerkes, Arap, Arnavut… ilh. sayıp sayabiliyoruz aklımıza geldiği kadar.

Ama nihayetinde tek bir millet haline geliyor işte sonunda; tek bir şemsiye altında birbirinden farklılıkları ayrıksılığa dönüşmemiş halde.

Modern hatta post-modern adı verilen içinde yaşadığımız bu dönemde bu topraklar aynı kapasiteyi koruyor mu?

Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunda her türlü evet ve hayır'ın tartışması içinde cevabını merak ettiğim, etmemiz gerektiğine inandığım aslında bu.

İşleri, bilgileri gereği bu cevabı tarihçilerle sosyologların vermesini bekliyorum üstelik.

Akademinin yani aslında.

Kendini bir köşeye çekmiş akademi, entelektüel dünya olanı yorumlayıp, sonra da olacaksa nasıl olacağına/olması gerektiğine dair bir perspektif sunmadığı için bütün tartışmalar siyasî bile değil olanca katılığıyla ideolojik pozisyonların belirlediği bir mecrada başıboş yüzüyor.

Oysa havalar ısınıyor.

Oysa bu yakıcı yazın arkası boz bir kış.

Yaz ne kadar yorarsa kış o kadar sert geçiyor.

Ayvalara bakıp gelecek mevsimi tahmin eden birikimin oluşturduğu sağduyu, NATO, BM, G-20 toplantılarından çıkacak sonuçların ne olacağını nasıl kestiremez?

Kestiremiyorsa şimdi iyi baksın.

Çeyrek yüzyıl önce karşıtını simgeleyen pakta adını veren şehirde yapılan toplantı elde var bir.

Sırada BM ve sonra uzaklarda, Pekin'de G-20 var.

Her ne olacaksa, hızlanarak, vites büyüterek dünyanın üzerine geliyor işte.


Yaşar Taşkın Koç, 14.07.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak, 

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasartaskinkoc/sicak-yaz-boz-kis-2030326

Seçkin Deniz Twitter Akışı