1 Nisan 2015 Çarşamba

SA1243/AŞ62: Berkin'in Ailesi Kaos Oyunu'ndan Çıktı: "Biz Yokuz Artık"

"Hainler asla kazanamadı, sadece kazanır göründüler. Çünkü tarihte ilelebet egemen olmuş bir tek hain yoktur; bundan sonra da olmayacak."


Vazgeçmiyorlar, vazgeçmeyecekler de. Türkiye 13 yıldır ellerinden kayıyor, kaybetmemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar, yapacaklar. Peki başarılı oldular mı, olacaklar mı? Kesinlikle hayır; bugüne dek yaptıkları Erdoğan'a ve Ak Parti'ye desteği büyüttü; büyütmeye de devam edecek. Bugün sokaktaki her insan, organize şebekelerden bağımsız her insan bunların getireceği şeyin kaos olduğunun net olarak farkında. Bu yüzden başarılı olamıyorlar, olamayacaklar.

31 Mayıs, 17-25 Aralık, 30 Mart, 10 Ağustos kaos organizasyonlarıyla geçti gitti, ezildiler, halk onları ezdi, ama vazgeçmediler. MHP-CHP-HDP-SP-Ergenekon-Cemaat ve diğer irili ufaklı yapılar, örgütler aktif hale getirildi, insanlar öldürüldü; başarılı olamadılar.

Bugün Fetullah Gülen'in mason olduğuna dair belgeler yayınlanıyor gazetelerde, geçmişte ona sempati ile bakanlar bile gelinen noktada, avukatlarının, medyasının itirazlarına rağmen, bu iddianın yanlışlığına ihtimal vermiyorlar. Çünkü 2012'den bu yana olup bitenlerin herkes farkında ve herhangi bir şekilde müsamaha alanı bırakmadı cemaat.

İntihar edercesine elli yıllık sistemli-örgütlü yapılarını harcadı; sırf Erdoğan'ı illegal yollarla alaşağı etmek için. Ergenekon'dan CHP'ye, MHP'ye, HDP'ye kadar herkesle işbirliği yaptılar. Bunu gizlemediler de. Şimdi yayınlanan belgelere herkes bu yüzden şüphe duymadan bakıyor... Cemaat artık öldü, fakat şakirdler sistemin her tarafında yaygın halde bulunuyorlar. Bu husus irdelenmeli ve varsa bu sorun çözülmeli, aksi halde birçok bedel ödenmeye devam edilecek.

Masonlar ya da birbirine karşıt, hatta düşman olan bu yapıları bir araya getiren bu güç Mason Kardeşliği mi? Bunu zamanla daha net göreceğiz. Fakat bu bize yetmiyor. Bugün İktidar Partisi'nin içinde de bu kardeşliğe tabi olanlar var mı yok mu? Bu çok önemli bir husus ve başımızı ağrıtmaya devam edecek.

Abdulhamid'in alaşağı edildiği 31 Mart Vak'âsı'nı andırır bir 31 Mart yaşadık 2015 yılında. Uzatmalı Gezi Terörü de diyebiliriz. Çünkü 31 Mayıs 2013'ten bu yana olan her şey, aynı organizasyonun eseri. HSYK seçimleri, Anayasa Mahkemesi'nin yapısı vesair gibi mücadele alanlarında da aynı yapı çok ciddi mücadele verdi. 31 Mart 2015'te Türkiye'nin birkaç şehri dışında her yerinde elektrik kesintisi yaşandı ve aynı gün hayat durmuşken İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde bir savcı kendi odasında, solcu görünümlü bir terör örgütünün iki üyesi tarafından katledildi. Berkin Elvan'ın babası, İstanbul Baro Başkanı aracı oldular, teröristleri ikna etmeye çalıştılar, ama işe yaramadı. Savcı beş kurşunla şehit edildi.

Gezi Terörü'nde, terör olaylarına katılan Berkin Elvan'ı eylemlerine gerekçe sayan iki terörist, savcı Mehmet Selim Kiraz'ı öldürdükten sonra yapılan operasyonla ölü olarak ele geçirildiler. Başına silah dayanan savcının resimleri sosyal medyada ve basılı medyada yayınlandı, Doğan Medya, Cemaat Medyası, Ülkücü Medya, Ergenekon Medyası, Milli Görüş Medyası bu resmi olduğu gibi kullandılar; terör örgütünün propagandasını yaptılar. Nitekim İstanbul savcılığı dört gazete (Bugün, Cumhuriyet, Posta ve Hürriyet) hakkında soruşturma başlattı.

Bugün İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne yine aynı terör örgütü tarafından organize bir saldırı gerçekleştirildi, bir kadın terörist öldürüldü, bir diğeri yaralı olarak ele geçirildi. Akşama doğru da Berkin Elvan'ın ailesi sosyal medya hesaplarını kapatarak, 'Son Açıklama' dedikleri bir açıklama yayınladılar:

"Susun artık. Berkin öldü. Biz her gün yeniden yeniden öldük. Biz yokuz artık. Eğer dava açılırsa ve yargılama yapılırsa, dosyamızı aile olarak sadece kendimiz takip edeceğiz. Hiçbir avukata ve hukuki desteğe ihtiyacımız yok. Bu bir tepki değil. Bu hukukla aramızda artık kimse olmasın diye... Kimse bizim acımızı tam anlamıyor, kaldı ki nasıl anlatacaklar bunu mahkemeye... Biz bugüne kadar olduğu gibi orada olacağız ve davamızı takip edeceğiz. Sadece daha önce evladını kaybetmiş anne, babalar, aileler bizimle birlikte katılmak isterlerse davaya onları kabul edeceğiz. Sonuçta hiçbir şey çocuğumuzu geri getirmeyecek. Tek çabamız başka çocuklar ölmesin, başka analar ağlamasın diye sürecek. Bugüne kadar yüzlerce insan Berkin için gözaltına alındı, soruşturma yaşadı, tutuklandı, okuldan ve işten atıldı, yaralandı. Yeter artık. Kimse zarar görmesin. Görüşü, inancı, konumu, kim olduğu önemli değil. İnsan olan kimse artık zarar görmesin. Ben Gülsüm Elvan, ben Sami Elvan… Bundan sonra da kimsenin burnu kanamasın, analar ağlamasın diye elimizden geleni yapacağız. Evladını, eşini, babasını, annesini kaybetmiş ailelerle yan yana olacağız. Kan akmasın, silahlar sussun, barış ve adalet olsun, çocuklar öldürülmesin diye hayatımızın sonuna kadar mücadele edeceğiz."

Aile Berkin'i gömerken mezarına demir bilyeler atmıştı, bu ayrı bir konu, ancak ailenin  savcının katledilmesi sonrasında anladığı en önemli şey şuydu: "Büyük oyunun içinde evlatları, başkasının evlatları başkalarına kurban ediliyordu."

Berkin'in ailesi geç de olsa bir gerçeği fark etti, Kaos Oyunu'ndan 'Biz Yokuz Artık" diyerek çıktı. Peki CHP'li, MHP'li,HDP'li aileler ve onların çocukları ile cemaate mensup aileler ve onların çocukları da bu kirli oyundan çıkma ferasetini gösterebilecekler mi? Yoksa Berkin'in ailesi gibi ailelerinden birer kurban verene kadar illegal yollarla Erdoğan'ı indirmek için her türlü Kaos Oyunu'nun içinde farkında olarak ya da olmayarak rol almaya devam edecekler mi?

Hepimiz 80 öncesinde birbirini öldüren sağcı-solcu gençleri gördük, peki ahmakça 40 yıl sonra tekrarlanan bu oyunu kaldığı yerden devam ettirecek miyiz? Türk-Kürt çatışması yeteri kadar can yakmadı mı? Bugün öldürerek, alaşağı ederek, hakaret ederek, küfrederek nereye kadar yol alabiliriz?

Şükür ki, elektrik kesintisi gibi devletin izah edemediği dev bir suikastin arka planında neler olduğunu, iki günde gerçekleşen terör saldırılarının amacının ne olduğunu bilen, istikrarı borçlu olduğumuz çoğunluk var güzel ülkemizde. Berkin Elvan'ın ailesine de bu gerçeği gördüren bu sessiz, itidalli çoğunluktu. O ailenin acısını anlayan, ama ailenin terör örgütleriyle ilişkisini reddeden bir çoğunluk, olgunluğuyla herkese ders veriyor, polis gibi, savcı gibi evladını kaybederken bile ölçüsünü  bozmuyor...

Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın babası Hakkı Kiraz şöyle diyordu:

“Valla ben sakindim. Allah'tan geldi dedim. Takdiri ilahi dedim. Kaderimizde bu var dedim. Oğlum bunu hak etmemişti. Ama kaderde bu varsa boynumuz kıldan incedir. Biz inanan insanlarız. Hamdolsun, gayrimeşru bir yolda değildi. Namusuyla, alnının akıyla, şerefiyle, onuruyla, haysiyetiyle, görevinin başında takdir-i ilahi oldu. Ben memnunum, ben şükrediyorum. Yüreğimde yanıyor ama şükrediyorum."

Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın adı Çağlayan Adliyesi'nde yaşayacak, bu halkın onurlu duruşunun simgesi olarak. Çalışarak, terzilik yaparak okuyan sıradan bir anadolu ailesinin evladı olarak tarihe geçti, Allah ona merhamet etsin... Peki ya onun başına silah dayanmış fotoğrafını basan ve yayınlayan medya?

"7 Haziran seçimlerine kadar kaos olacak" diyen suflörler vardı. Kaosa alışkınız, ama bu kez onu sonsuza dek aşmaya kararlıyız. Bu ülke artık çözüm sürecine karşı çıkanları da, kaos üretmeye kalkanları da affetmiyor, affetmeyecek. Hangi maskeyi takarsa taksın millet haini görüyor, işaretliyor ve zamanı geldiğinde sandıkta tercihini belli ediyor. Bunu hazmedemeyenler de hazmedecekler. demokrasi oyununu kuralına uyarak oynamak zorundalar...

Amerika'sı da Avrupa'sı da İran'ı da, İsrail'i, Suriye'si de bu ülkede her zaman suçüstü yakalandı. Bugün de suçüstü yakalandı. Hep beraber onları izliyoruz ve artık İç Güvenlik Paketi en az ABD kadar özgürlük vaat eden içeriği ile yasalaşmış durumda.

Hainler asla kazanamadı, sadece kazanır göründüler. Çünkü tarihte ilelebet egemen olmuş bir tek hain yoktur; bundan sonra da olmayacak.


Arif Şahin, 01.04.2015, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 62



Seçkin Deniz Twitter Akışı