27 Eylül 2014 Cumartesi

SA908/FT30: Büşrâ: Lâhikâ1, Bilgi Destek Planı, Faaliyet Sıra No: 7

“Takva, Büşra gibi filmler kavanozu dıştan yalıyor.” 
Mesut Uçakan, Yönetmen


Subliminal mesaj: “Yalnızlığını ne kadar gizleyebilirsin?”

Film, asimetrik bir psikolojik harekât operasyonu. Bu sebeple filmi kendi ruhuna uygun bir atmosferde analiz etmek zorundayız. Teorilerin legal- illegal olmak gibi yasal zorunlulukları yok. Filmin geliştirdiği teorilere karşılık, bir teori geliştirmek hiç de zor değil; bu film TSK’nın köşe noktalarına çöreklenmiş faşist bir zihniyetin ürünü.

Başörtülü genç kızları ve kadınları etkin toplumsal katmanlardan uzaklaştıran, yıllarca kamusal alan tanımı yaparak bu hayalî alanının sınırlarını her gün biraz daha genişletip hedef kitleyi dar alanlarda kıstırıp yalnızlaştıran ideolojik faşizmin, bu yalnızlığı kişisel bir suç/tercih olarak başörtülü insanlara dayattığı son cümlesi, son sorusu: “Yalnızlığını ne kadar gizleyebilirsin?”

İnançları gereği başını örten kadınları, örtülerini tercih ettikleri için yalnızlaştıkları fikrine alıştıran asimetrik psikolojik harekât, bu filmle yeni bir taktik anlayışa hizmet edecekti. Fakat, film ilk üç günde sadece 9 bin 633 kişi tarafından izlendi. Sinema seyircisi, filmin neden çekildiğini biliyordu; ciddiye almadı.

Film, başörtülüleri birer öcü gibi göstererek toplumsal ön yargılar/ötekiler oluşturan önceki stratejilerin başarılı olduğu varsayımı üzerine kurgulanmıştı. Filmin ilgi görmemesi önceki stratejilerin de başarısız olduğunu açıkça gösterdi.



Bu filmin toplumsal mühendislik argümanı olarak kurgulandığına dair güçlü kanıtlar var. Hollywood ve Pentagon arasındaki ilişkiler bilindiğine göre bu teoriler yabana atılamaz. Yeşilçam ve derin devlet arasındaki ilişkilerin geçmişi Yeşilçam’ın tüm mazisinde rahatlıkla görülebilir… Namus düşmanı İmamlar, kazıkçı Hacılar vesaire…Komplo teorilerinin gerçekliği üzerine spekülasyonlar yapılsa da eldeki veriler şöyle bir senaryonun mümkün olabileceğini anlatıyor.

Verileri inceleyelim.

Gnkur.Bşk.lığının Eylül 2007 gün ve HRK:1700- -07/ sayılı yazısına Ek-A, Lahika-1, Bilgi Destek Planı Faaliyet Çizelgesi, Faaliyet Sıra no:7, Faaliyet: Kamuoyunu yönlendirmek, TSK lehindeki duygu ve düşünceleri pekiştirmek, Atatürkçü düşünce sistemini yaygınlaştırmak amacıyla tanınmış yönetmen/ oyunculara sinema, TV, çizgi veya belgesel filmlerin çektirilmesi. Yöntem: Toplumu ve kamuoyunu yönlendirmek amaçlı sinema veya TV filmleri dolaylı yöntemler kullanılarak yaptırılacaktır. İşlem Makamı: Gnkur. Hrk.Bşk. lığı, Koordine Makamı; - Gnkur. Gensek, Düşünceler: Sinema filmleri ve/veya TV dizisi şeklinde yaptırılabilecektir. Sinema, TV veya belgesel filmlerin yapım maliyeti yüksektir. Bu maliyetin karşılanmasına ihtiyaç vardır. 

2007 senesinin sonundan, 2008 senesinin baharına dek askerlik görevini bitiren yönetmen Alper Çağlar, döndüğünde ilk uzun metraj filmi olan ‘Büşra'nın hazırlıklarına 2008 Eylül ayında başlıyor ve filmin çekimleri 2009 Temmuz ayında tamamlanıyor. (Wikipedi) Deneyimsiz bir yönetmenin böyle bir filmle ilk uzun metraja adım atması anlaşılması zor bir durum. Büyük bir ihtimalle askerlik hizmeti süresince brifing almış görünüyor. Filmin vizyon tarihi Mart 2010. Film, hassas bir şekilde planlanmış bir zamanlama ile yeni bir kapatma davasının açılacağının tartışıldığı günlerde vizyona giriyor.



Büşrâ, hiçbir reel başörtülü kız yokmuş gibi Lemanyak Dergisi'nin çizerlerinden Bahadır Boysal'ın 'Türbanlı Kız Büşra' adlı çizgi romanından beyaz perdeye uyarlandı. Lemanyak’da çizdiği ‘Türbanlı Çılgın Kız Büşra’ karakterini sinemaya aktaran Bahadır Boysal, anlatıyor: “Büşra karakterini 2 yıl önce çizmeye başladım. O dönem türban tekrar gündeme gelmişti. Sonra arkadaşlar bunu film yapmak istedi. 1.5 yıldır üzerinde çalışıyoruz. Kentli bir İstanbul hikâyesi. Büşra, türbanlı ama varoş değil. İstanbullu, asil bir hikâyenin kahramanı. Ne rahatsız edici, ne de boş verilecek bir hikâye çıktı ortaya. Büşra diye biri var mı, ben de merak ediyorum aslında. Metropollü bir karakter, nereye gittiğine ben de yeniden bakacağım montajda. Büşra’nın gönül ilişkisi var; âşık olduğu kişi bir yazar, gazeteci… Onun peşinden maceralara dalıyor. Çok entelektüel bir film ortaya çıkmayacak. Bir nevi macera filmi.”



Boysal, montaj bitip de film vizyona girdikten sonra eleştirilere karşı savunma pozisyonundaydı:

"Filmin türban konusunu gündeme getirip konuşturması çok önemli. Biz kimsenin tarafını tutmadık. Bir tarafı üzmek, diğer tarafı tutmak gibi bir amacımız olmadı. Filmin özü, hoşgörü temasında birleşiyor zaten." derken hiç de gerçekçi değil. Kasıtlı bir tip ürettiklerini saklayamıyor. Filmin spot cümlesi bile belirli bir önyargıyı anlatıyor; “Yalnızlığı sen seçtin!”

Filmin başrol oyuncularından Yaman’a, iş başvurusu için gelen Büşra’nın gazete yayın yönetmeni tarafından başörtüsü dolayısıyla dışlanması üzerine “Senin yerinde olsaydım, başımı örtmezdim”, dedirtiyor ve filmin sonunda da dediğini yaparak Büşrâ'nın başörtüsünü çıkarıyor.

Filmin son sahnesi Atatürk büstünün bulunduğu bir mekânda, Büşrâ’nın başörtüsünü çıkarması ile ilgili zihinsel aforizmalarla dolu. Senaristin hilâfına, başörtülülere karşı insani niteliklerini yitiren, yaralı bir insana yardım etmekten kaçınan özel tiplerin bulunduğu bu sahnelerde hoşgörü yok.



Fikret, özgüveni olmayan, modern takunya/zengin terliği ile ultramodern işyerinde gezip dolaşan, çıkarcı, küfürbaz, ikiyüzlü, maganda, beğeni kaygısıyla yetiştirilmiş çok karakterli örnek. Hedef camiada böyle bir prototip yok. Ferit’in yediği dayağın ardından ve içtiği susuz rakı’dan sonra çözülmesi, böyle olmasını baskıcı dindar bir aileye sahip olmakla izah etmesi, Boysal’ın, “Biz kimsenin tarafını tutmadık.” savunması ile örtüşmüyor.

Bahadır Boysal’ın da Büşra filminde küçük bir rolü de var. Bir yan kesiciyi canlandırıyor; rolü gerçeğe uygun ideolojik bir yankesici.

Lüks otomobillerle dolu otoparkta makyajlı başörtülü kızın durduk yere, 'Bizimkilerin hazine arazisinde yaptırdığı yeni evimize taşınacağız...' sözüne ne demeli? Toplumsal bilinçaltına hükmetmeye çalışan dönemsel ‘Müslüman; cipli, villalı zengin’ tiplemesine Ergenekoncu bir bakış… Toplumdaki ‘Burjuva Müslüman- mal mülk edinmeyen Müslüman çatışması'… Neden Ergenekoncu? İşte bundan dolayı:

12 Haziran 2009’da Taraf'ta yayınlanan İrticayla Mücadele Eylem Planı (AKP ve Gülen’i Bitirme Planı)nın son bölümünün ikinci maddesi AK Parti seçmenine mesajdı; medya mensuplarına AK Parti mensuplarının ülkede ekonomik krizin etkisinin ciddi olarak hissedildiği bir dönemde dahi lüks yaşamlarından taviz vermedikleri yönünde haberler yaptırılacak, bu durumun hem İslam anlayışıyla çeliştiği hem de parti liderine atfedilen ‘Halk Adamı’ yaklaşımlarının gerçeği yansıtmadığı fikriyle kamuoyu manipüle edilecekti.. 



Özenle çizilmiş karakterler’den Alara; Yoga öğretmeni, hayattan kopuk, yapay, gazeteci Yaman onu bu özelliklerinden dolayı küçümsüyor. Alara, halisünasyonlar gördüren bitki kullanarak hazırladığı karışımı Büşrâ’ya içiriyor. Böylelikle partnerinin kapıldığı başörtülü kızın içindeki herşeyi döküp sıradan biri olduğunu göstermeyi amaçlıyor. Filme gömülen ve mütedeyyin/laik seyircinin düşüncelerini manipüle eden ve yumuşatan temel mesajlardan biri: ”O da normal, o da herkes gibi… Başörtülü Büşrâ çok özel biri değil; buna anla.”

Selen, Büşrâ’nın okuldan arkadaşı; evlilik dışı ilişkiyi normal olarak algılayan, kısa flörtleri uzun süreli ilişkisi için tehlike olarak görmeyen, kendine göre bir sadakât anlayışı geliştiren,yetkili âmirlerce önerilmiş‘klasik Türk kızı tipi’.

Ve babadan her şeyi saklayan yalancı anneye sahip, nikâhlı olmadığı bir erkekle dans eden, öpüşen Büşra… Film boyunca sürekli makyaj yapan, ailesinden izinsiz maskeli balolara katılan Büşrâ’yı canlandıran ve film vizyona girdikten sonra,“Ben ‘oldu’ denilince gidip türban aldım kendime hemen. Eve gidip aynanın karşısında taktığımda “hayatta oynamam”, dedim. Hiç yakıştıramadım ve yabancılık durumu hissettim.” diyen Mine Kılıç, oynadığı karakterin gerçekle ilgisiz, başını örtmüş, ancak içi laikçi olan bir tipi yansıttığının farkında değil.

Absürd, ancak burjuva alışkanlıklarını normalleştiren dindar aileler, defilede buluşmak üzere sözleşiyorlar… Sahnenin devamında çıplak mankenler ve pankart açan provokatör kadınlar… Yönetmenin amatörce işlemeye çalıştığı ‘Lüküs Hayat’.



Hitler kostümlü ‘ulusalcı’, filmin birkaç olumlu değişkeninden biri…

Giriş ve sonuç arası bir film; kurgunun sunumu gizemli. Üçüncü sayfa haberi gibi başlayan ve sonucu önce’yi izah ederek nedenlere bağlayan psiko/sosyo analiz denemesi olan filmde, paralel hayatlar, ilgisiz karakterler, uyuşturucu bağımlısı köprü altı yetişkinlerinin namus bekçiliği ve aşk üzerine aforizmalar üretmeleri ile bağlanan olaylar var. Film uygun kamera açılarına ve kaliteli görüntülere sahip olmasına rağmen sanat olarak da başarısız.


Faruk Tamer, 31.08.2010, Görsel Eleştiri- Visual Critique XX

Faruk Tamer Yazıları


Film İle İlgili Teknik Bilgiler:

Yönetmen : Alper Çağlar
Senaryo : Bahadır Boysal, Alper Çağlar
Görüntü Yönetmeni: Ulaş Zeybek
Müzik: Teoman, Yağmur Sarıgül, Aziz Berk Erten, Ufuk Evcimen
Oyuncular : Mine Kılıç, Tayanç Ayaydın, Coşku Cem Akkaya , Ayşe Çiğdem Batur, Enise Ütük, Kaan Urgancıoğlu
Filmin Türü : Drama
Orijinal Adı : Büşra
Yapımcı Firma : Akare Film
Yapım Yılı : 2009
Yapım Ülkesi : Türkiye
Orijinal Dili : Türkçe
Filmin Süresi : 105 dakika
Resmi Sitesi : http://www.busrafilmi.com
Dağıtıcı Firma : UIP Filimcilik
Vizyon Tarihi : 19.03.2010

Not: Meraklısı için Mesut Uçakan’la Röportaj: “Takva, Büşra gibi filmler kavanozu dıştan yalıyor”

”Bundan yirmi yıl önce ' Yalnız Değilsiniz' filmini yaptınız. 'Yalnız Değilsiniz' açık bir kızın dindarlaşma öyküsünü anlatırken Büşra'da ise tam tersi sorgulanıyor. Aradaki fark ne?”

“Fark şu:'Yalnız Değilsiniz' inancı tercih ettiğin zaman 'yalnız değilsin' derken, Büşra filmi 'dini yaşama biçimi olarak görmeyen laik bir mantığı tercih ettiğin zaman yalnız değilsin' diyor. Zıt bir yaklaşım içerisinde.”

“Bir kasıt görüyor musunuz?”

“Filmin her sahnesinde kasıt var. Dikkatli baktığınızda bu görülüyor. 'Sizin dini yaşantınıza da saygı duyuyoruz' diyen ama arka planda seyirciyi kendi düşüncesine çekme ve bu yönde sert mesajlar verme çabasında bir mantık çok açık hissettiriyor kendini.”

Röportajın tamamı:

http://yenisafak.com.tr/Pazar/?t=07.03.2010&i=245256

Seçkin Deniz Twitter Akışı