29 Kasım 2013 Cuma

SA490/DT22: İçimde Haykıran Kırlangıçlar

“İçim haykıran kırlangıç kuşlarıyla dolu. Karanlık, gri gökte, fırtınada savrulan kırlangıçlardı onlar.”


Çâresiz kalmak nasıl bir şey, çâresiz kalmayan bunu anlamaz. Seçeneksiz olmak, kurumuş imkânlarla baş başa kalmak; duvarlara, gökyüzüne, ağaçlara ve insanlara umutla bakmak demek.  Parktaki çeşmenin yalağına bakıp duran ve bir ileri bir geri yürüyen, ama çeşmeden uzaklaşamayan dişi köpeği gördüğümde, susadığını ve yalakta su kalmadığını anlamıştım; galiba hamileydi ya da enikleri vardı ki sütle ağırlaşmıştı memeleri.


Bizim evin Küçük Bey’i de yanımdaydı, yürüyorduk. Ona köpeği gösterdim, susamış olduğunu anlattım. Çeşmeye doğru yürüdük, musluğu açacaktık. Parkta bizden başka kimse de yoktu. Çeşmenin yanına vardığımızda bir de erkek köpek gördük; yere uzanmış bir halde bekliyordu, dişi köpeğin biraz uzağında.

İkisi de ikimize baktılar. Gözlerindeki ifade, çâresiz kalmış bir insanın gözlerindeki ifadeyle aynıydı. ‘Bir şeyler yap’ diyordu iki çift göz. Çeşmeye yaklaştık; elimi musluğa uzatırken dişi köpek az öteye gitti ve bana bakmaya başladı. Markete gidiyorduk; suyu biraz açtım ve rahatlıkla içmeleri için oradan uzaklaştık. Isırmaya, hırlamaya yanaşmamışlardı bile.

Uzakta durduk ve iki köpeği izledik. Erkek köpek yerinden kıpırdamamıştı, başını öne doğru uzatmış ve yere koymuştu. Dişi köpek, akan suya yaklaştı, sonra yalağa baktı. Henüz yeterince su birikmemiş olmalı ki, yalağın etrafında birkaç tur attı. Beklemeye devam ettik. Biraz sonra dişi köpek tekrar yalağa baktı ve yeterince su birikmiş olmalıydı; başını eğerek su içmeye başladı. Biz de döndük, yürüdük. Market dönüşü çeşmeye baktığımızda gördük; köpekler gitmişti, su akıyordu. Musluğu kapattık ve yürüdük, parktan çıktık.


Bizim Küçük Bey’e, “Biz olmasaydık o köpekler daha fazla susuz kalacaktı, alışmış oldukları yerde su içmeye gelmişler, ama su yoktu. Biz suyu açmasaydık, içemeyeceklerdi!” dedim. Ve ekledim: “Bizim yaptığımızı sadece Allah gördü.”

Medya’da yayılan görüntüler iç savaşla yok olmuş Suriye’de insanların bir aslan parçalayıp yediklerini okumuştum. Daha önce de kedi, köpek, eşek eti yemek için dinî otoritelerden fetva istendiğini duymuştuk. 

Kesilmiş ve askıda derisi yüzülen kedinin fotoğraflarından sonra parçalanmış aslan, içimi boğmuştu. Hemen şuracıktaydı Suriye. Bir koşu uzaklıkta, ama hiçbirimiz hiçbir şey yapamıyorduk. Seksen binden fazla bebek süte muhtaçtı, iki milyona yakın insan açtı, kış geliyordu, yıkılmış binaların onları koruyacak hiçbir gücü kalmamıştı.

Çâresizlik işte tam olarak buydu. Allah görüyordu, biz insanlar, biz diğerleri görüyorduk. İnsanları soykırıma uğratan iğrenç savaş hayvanları da soykırıma uğratıyordu. İnsan insanı öldürerek yiyordu, doymuyordu, hayvanları da yiyordu.

İçim haykıran kırlangıç kuşlarıyla dolu. Karanlık, gri gökte, fırtınada savrulan kırlangıçlardı onlar. Bir sağa bir sola uçuşan, dalıp yukarı fırlayan kırlangıçlar içimi kıyarcasına bağırıyorlardı. Çâresizdim, çâresizdik, elimi uzatıp açabileceğim bir musluk yoktu.

Nasıl anlatılır bilmiyorum, nasıl durdurulur bu vahşet onu da bilmiyorum. İnsanları bu çâresizliğe sürükleyen vahşi insanları Allah’a havale ediyorum. İnsanı köpekten daha aşağıya sürükleyen bu uzlaşmayı lanetliyorum
.
Üzgünüm, çünkü bir şey yapamıyorum. İnsanın içindeki aslanı da öldürüyor ve yiyorlar insanlar; insanlık kendi mezarını kazıyor ve o mezara kendisini gömüyor.

Çocuklarıma anlatamıyorum Suriye’yi. Onlara aslanları da anlatamıyorum, kırlangıçları da. Köpeklerde gördüklerimiz, köpeklerden ruhumuza yürüyen iyilik ve merhamet bizde kayboluyor. İnsanlığımızı kaybediyoruz her geçen vahşette. Allah’a karşı yüzümüz de yok.



Doğa Toprak, 29.11.2013, Sonsuz Ark 






Kırlangıç: 

Kırlangıçgiller (Hirundinidae) familyasını oluşturan kuş türlerinin ortak adı.
Kırlangıçlar, kutuplar hariç dünyanın her tarafında yaşayabilen, sinek avlayarak geçinen, küçük, ötücü kuşlardır. Boyları 10-23 cm arasında değişir. Çoğunun karnı beyaz; baş, kuyruk ve kanatları siyah; alın ve gerdanı kahverengi parlak tüylüdür. Kısa ayaklarının tırnakları sivri olduğundan düz, yassı zeminlere rahatça tutunurlar. Üçgen şeklindeki gagaları geniş yırtmaçlı olup ağızları açık uçarken sinek, sivrisinek gibi küçük böcekleri avlarlar. Kuyrukları çatallı, kanatları uzun ve sivridir. Hızlı uçarlar. Kuyruklarını dümen olarak kullanır, ani dalışlar yaparlar. Çoğu sürü halinde yaşar.

Yaz sonunda, günler kısalıp, böcekler azalınca yavru ve erginler göç ederek kışı Afrika'da geçirirler. İlkbaharda geri dönerler. Diğer göçmen kuşların aksine gündüz göç yollarına devam ederler. Göç sırasında bazen şiddetli yağmur ve fırtınalar binlercesinin ölümüne sebep olur.


Alem:      Animalia (Hayvanlar)
Şube:      Chordata (Kordalılar)
Sınıf:       Aves (Kuşlar)
Takım:    Passeriformes (Ötücü kuşlar)
Familya:  Hirundinidae (Kırlangıçgiller), Vigors, 1825





Suriye isyanı ya da Suriye krizi (Arapça: الأزمة السورية‎), Suriye Baas Partisi'ne sadık askerler ve bu partiyi iktidardan indirmek isteyen muhalifler arasında süregiden silahlı mücadeledir. Gösteriler 15 Mart 2011'de başlamış ve Nisan 2011 tarihinde ülke çapına yayılmıştır. Gösteriler, Arap Baharı olarak bilinen, Orta Doğu'daki daha geniş bir protest hareketin parçasıdır. Göstericiler, ailesi 1971 yılından beri iktidarı elinde tutan Beşar Esad'ın istifasını ve 1963 yılından beri ülkeyi idare eden Baas Partisi'nin iktidarı bırakmasını talep etmektedir.

Nisan 2011 tarihinde Suriye Ordusu başkaldırıyı bastırmak için görevlendirilmiş ve askerler ülke genelinde göstericiler üzerine ateş açmıştır. Aylarca süren askeri kuşatmaların ve baskının ardından gösteriler silahlı isyana dönüşmüştür. Çoğunlukla firari askerler ve sivil gönüllülerden oluşan muhalif güçler, merkezi bir liderlik olmaksızın direnişe geçmişlerdir.Ülke genelindeki hemen her kasaba ve şehirde yaşanan çatışmalar asimetrik savaş niteliğindedir. 2013 yılında Hizbullah, Beşar Esad'a sadık güçlerin yanında savaşa dahil olmuştur. Beşar Esad yönetimi Rusya ve İran'dan askeri ve parasal destek alırken, muhalifler Katar ve Suudi Arabistan'dan silah desteği almaktadır. Haziran 2013 tarihi itibarıyla Beşar Esad yönetimi ülkenin %30-40'ını ve ülke nüfusunun %60'ını kontrol etmektedir. 2012 sonlarındaki bir BM raporu, iç savaşın Alevi şebiha milisleri ve Sünni muhalifler arasında süregiden "bariz derecede mezhepsel" bir çatışma olduğunu bildirmiş, fakat hem muhalefet, hem de hükümet bunu reddetmiştir.

Birleşmiş Milletler'e göre ölü sayısı Eylül 2013 tarihi itibarıyla 120,000'e ulaşmıştır.

Raporlara göre on binlerce gösterici devlet hapishanelerinde hapsedilmiş, bu göstericiler sistematik işkenceye ve teröre maruz bırakılmıştır. Uluslararası organizasyonlar hem Baas Partisi hükûmetini, hem de muhalefeti insan hakları ihlalleriyle suçlamışlardır. Birleşmiş Milletler'in ve Uluslararası Af Örgütü'nün hem 2012 yılında, hem de 2013 yılında Suriye'deki soruşturmaları ve saha araştırmaları sonucunda, insan hakları ihlallerinin, işkencelerin ve savaş suçlarının büyük kısmının Baas Partisi hükûmeti tarafından yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Savaşta kimyasal silahlar birden fazla kez kullanılmış ve bu, uluslararası tepki çekmiştir.

Suriye Ordusu’nun kuşatması altındaki Doğu Guta’da 6 aydır yiyecek sıkıntısı çekiliyor. Bölgede Ağustos ayında da kimyasal silahlı saldırıya uğramıştı. İç savaşın pençesindeki ülkede insanlar açlıktan Doğu Guta bölgesinde El Şema Hayvanat Bahçesi’ndeki hayvanları yiyorlar.







Seçkin Deniz Twitter Akışı