28 Temmuz 2013 Pazar

SA319/AŞ3: Müslüman Soykırımı Var; Ama Hepimiz Yorgunuz

“Duamız da olmasa yok olacağız; yok edecekler bizi.”


Zihnim yorgun. Anadolu Ajansı’nın naklen yayınladığı Adeviyye Meydanı’nda kılınan namazları ve edilen duaları dinliyorum. Ağlayarak yükselen duaları dünya dinliyor; Allah da duyuyor. Elimden gelen sadece dua. Askeri darbenin getirdiği yüzlerce ölüm, binlerce yaralı. Esmer insanların yoksul giysileri kanla paramparça. Ölülerin gözleri yarı açık; Tahrir Meydanı’nda ise bu vahşetten dolayı sevinçle havaya sıçrayanlar var.

Bütün dünyada dökülen masum kanlarına bakıyorum; hepsi müslüman. Müslüman Soykırımı’na karşı müslüman olmayanların hepsi, müslüman olduklarını iddia eden münafıkların hepsi sessiz ve teşvik edici. Müslüman olmayan binlerce aktivist sessiz; vahşeti keyifle izliyorlar.

Ne yapmalı? Türkiye’deki insanlık dışı insanların bu vahşet karşısında aldıkları tutum beni şaşırtmıyor; onların da çocukları var, onlar da çocuklarına sarılıp mutlu olabilen varlıklar. Dünya’daki diğer benzerleri gibiler; müslüman acı çektikçe onlar mutlu oluyorlar. Teselli verenler de var; meydanlara inip ölümlere, vahşete karşı ellerinden gelenin bu olduğuna inanıp.

Çocuklarına nasıl hesap verecek bu insanlar? Bu vahşeti tezgahlayan Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya, İsrail ve Arap diktatörler tarihe ne diyecekler, Allah’a nasıl hesap verecekler? Mekke’ye ve Medine’ye efendilik edenleri Allah orada durduracak mı?

Yirmi yedi gündür meydanlarda, sokaklarda direnip dua eden, namaz kılan müslümanlar tarihin bütün ideolojik kuramlarını altüst ettiler; öldürmüyorlar, yıkmıyorlar, sadece dua ediyorlar. Gandhi’ye yüzlerce kitap yazıp onlarca film çekenler, bu kutlu direnişe sessizler. Mısır, yüzlerce yıllık ezikliğine son vermek istiyor, biz buna şahidiz, Allah da şahittir.

İki yıldır Suriye’de öldürülen yüz binden fazla müslümandan sağ kalanlar daha fazla ölmemek için savaşıyorlar. Suriyeli müslümanların kardeşleri, ırkdaşları, müslüman Mısırlılar, ölümün sıradanlaştığı topraklarda dua etmekten başka bir şey yapmıyorlar. Onları iç savaşa sürüklemek isteyen batılıların müslümanları soykırımla azaltma planlarını bozuyorlar; dua ediyorlar.

Zihnim yorgun. Türkiye’deki deliliğe karşı yorgun, Dünya’daki deliliğe karşı yorgun. Çocuklara bırakacağımız kanlı mirası düşünürken yorgun. Televizyonlarda her türlü ahlaksızlık, dizilerle aile içi akrabalar arası aşklar her gün milyonlarca insan tarafından izlenirken susan tasavvufçular hamile kadınların sokağa çıkmamasını istiyor.

Vakit ne vakti, kim belirliyor bu gürültülerin vaktini? Ahlakı evden, okullardan, iş yerlerinden çıkarıp atanlara sesi çıkmayanların, durduk yere göbeği görünen birkaç hamile kadını dillerine dolayıp zaten her türlü zıpkına hazır hale getirilen ülkeyi tedirgin ediyorlar. Asıl ahlaksızlık bu. Ramazan Ayına mahsus edep uyarıcıları, çekin gidin kapımızdan.

Türkiye’de kanlı hesaplaşmalar sürüyor, soygunların sahipleri güçlerini korumak istiyor; insanlar yaşamak istiyorlar, yoksul ve ezik olmak istemiyorlar. Gazeteler bir sürü  hastanın zırvalarıyla dolu. Karmakarışık sokaklar, caddeler, sinir küpü evler…

Nefs terbiyesi deyip dergahlarda sürü  besleyenler, bir tek itiraz sesi çıkarmamakta ısrar ediyorlar. Ne bir teskin edici söz ne bir teşvik edici iyilik. Zorba bir dil, kışkırtıcı bir tavır, kibirli bir çirkinlik  akıyor insanların kulaklarına.

Kimse kimseye güvenmiyor, azıcık farklı düşünenler teşhir ediliyor, rezil ediliyor, silinip atılıyorlar. Evler yorgun, insanlar yorgun, camiler yorgun, kahveler yorgun, herkes yorgun.

Siyasetin dili çirkinleşmiş, bürokrasi kibirli sonradan görmelerin istila ettikleri yerler hâline gelmiş. Toptan bir eskime görünüyor gözüme; eski kirliliğin yeniden inşâsı sürüyor her geçen gün. Nezih insanlar arıyor gözlerim. Duruşuyla, sözüyle, insancıllığıyla, saygısıyla, hoş görüsüyle belirginleşen insanlar arıyorum. Bir başbakan, birkaç bakan, birkaç yazar, birkaç akademisyen yetmiyor bu yorgunluğu gidermeye…

Hepimiz yorgunuz çünkü. Müslüman Soykırımı’na direnirken yorgunuz ve dualara sığınıyoruz çâresiz. Duamız da olmasa yok olacağız; yok edecekler bizi. Hepimiz yeniden bakmalıyız hayata...



Arif Şahin, 27.07.2013, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 3


Seçkin Deniz Twitter Akışı