25 Temmuz 2013 Perşembe

SA312/AH11: Siyah “Black” & Muhteşem Gatsby "The Great Gatsby"; İki Dramatik Duygusal Sarmal

“Her iki filmin temelinde insanın kendi doğal masumiyetini arayan bir aroma var.”


İnsan merhamet duyguları varken insandır; aksi halde hayvansı dürtülerinin esiri olur. Sevgi, merhametin ikiz kanatlarından biri. Siyah’ı izlerken merhametin, o masum insansılığın, çıkarlardan arınmış fedakarlığın tüm fotoğraf karelerini görmüş olmaktan dolayı çok memnundum. Şimdi onu anlatırken de öyle..

Ki; adı bile başlı başına sembolizmin zirvesi sayılabilecek, insan ve duygu sarmalını nefis bir şekilde anlatan Siyah, gözümde geçmiş tüm sinema değerlerini altüst eden bir Bollywood filmi. 

Senaryonun kurgunun, oyunculukların, kameralardaki doğru açıların, çekim kalitesinin ve ışığın müzikle birleşerek anlattıkları bir masal gibiydi. Yok olmuş bir insanlığın masalı. Keşke bir müslüman duyarlılığı da bu kadar uzmanlaşmış ve olgunlaşmış olsa. 

Sanjay Leela Bhansali’nin senaryosunu da yazdığı, kendini aşarak yönettiği bu filmin kurgusu Bela Segal, müzikleri Monty Sharma tarafından oluşturulmuş. Amitabh Bachchan, Rani Mukerji, 
Nandana Sen, Shernaz Patel gibi isimler oyuncu kadrosunda.

Kurgu senaryoyu sindire sindire izletebilmek ve filmin yaşayan boyutlarını seyircinin ruhunda yakalayabilmek için tasarlanmış ve bu tasarım kusursuz denebilecek şekilde filme yansımış. Film bittiğinde, jenerik akarken düşünülecek olan şeyler duygusal bir seromoniye hizmet etmekten başka şansa sahip değil.

Başlangıç-giriş ve son-çözüm sekansları birbirinin aynısı olmalarına rağmen  gelişme sekansındaki her bir ayrıntı sonraki görüntülerin temel anlam kurgularını anlayan seyirci için filmi bütünleştiren özelliklere sahip. Başlamış ve bitmiş bir filmin içine çaresiz bir insan ve fedakar bir insan, bir öğretmen yüklenmiş. Karakterler giydirilmiş, olgular serilmiş ve olaylar kusursuz bir zincirle iç içeleştirilerek filmin akış zamanı geniş zamana taşınmış.


Hatırlandıkça düşündürten 2005 yapımı Siyah, doğumdan birkaç yıl sonra hastalanan bir hintli kız çocuğun görme ve duyma özelliklerini tamamen yitirmesi ile başlayan bir öyküyü anlatıyor. Siyah, dış dünyayla hiçbir şekilde iletişim kuramamak demek. Sadece dokunarak öğrenebilecek bir çocuk.

Sekiz yaşına geldiğinde boynunda bir çanla büyük konağın bahçesinde ve odalarında dolaşan yarı hayvan yarı insan izliyorsunuz. Yemek yerken eline geçen her şeyi fırlatan duymayan ve görmeyen bir çocuk. 

Duyamamak ve görememek tek başına yeterince büyük birer varlıksal sorunken, hem görememek hem de duyamamak büyük bir karanlığın içinde olmak demek.



Bütün özel eğitimcilerin, öğretmenlerin iletişim kurmakta başarılı olamadıkları bir dönemde akıl hastahanesine yatırılmadan önce son şans olarak işsiz bir öğretmene gönderilen bir davetiye ile başlayan dram, heyecan verici bir akışla sonuna kadar insanlığını yitirmiş ya da yitirmemiş insanı anlatıyor.

Çocuğun boynundaki çanı söküp atan öğretmenin, onun bir insan olduğunu hatırlatması zengin ve kibirli hintli babaya, kibirli bir umutsuzluk gibi gelse de sonuç yaklaşık yirmi yıl boyunca gece ve gündüz bir arada olan bir genç kız ve gittikçe yaşlanan bir öğretmenin dokunarak kurdukları iletişim, babanın öğretmeni kovmasına engel olan zorlu bir değişim süreci. Üniversiteye girme başarısı gösteren duyamayan, göremeyen ve konuşamayan genç kız , Sara, sadece ‘Ti’ diyebilmektedir… teacher’den ‘Ti’

Kızın babası ile mukayese edilemeyecek bir merhamet duygusuna sahip olan öğretmen Debraj Sahai, alzheimer hastası olacak, hatırladığı zamanlarda üniversitede başarısız sonuçlar alan Michelle'in azimle başardığı sınavlardan sonra  hak kazandığı diploma törenine katılamayacaktır. Michelle'e annesiyle ve kız kardeşi Sara ile dokunarak konuşmayı öğreten Debraj artık hastanede  kötü muamele gören bir hastadır. Sara bunu öğrenecek ve merhamet tersine dönecektir. Öğretmenini yalnız bırakmayacaktır.



Filmin içinde iki ek duygu daha var. Aşk ve kıskançlık. Sağlıklı olan kız kardeş Sara, çok ilgi gören kör, sağır ve dilsiz Michelle'i kıskanacaktır. Michelle, Debraj’a aşık olacak ancak Debraj’dan sorumlulukları gereği karşılık bulamayacaktır. Soğuk, Hint Arsitokrasisine mensup, merhametsiz bir baba ve karşıt olarak çaresizce çırpınan bir anne.

Giriş ve sonuç görüntüleri, arabayla eve dönen Michelle ve Sara… saray yavrusu konağın süs havuzunda, şadırvanında oturan alzheimer hastası Debrajı görerek Michelle'e haber veren Sara .. Debraj kayıptır ve hatırladığı kısa anlardan birinde eve dönmüştür.



Rani Mukerji’nin yani Michelle'in mükemmel oyunculuğu filmin her karesinde görülebilir.

Siyah’ı Muhteşem Gatsby’e bağlayan tek şey mükemmel oyunculuğu ile Debraj, yani Amitabh Bachchan. Çok zengin filmografisi ile artık Bollywood’u aşmış ve ömrünün son demlerinde Hollywood’a transfer olarak ilk filminde oynamıştı. Gatsby’de kısa bir rolü olsa da Bollywood’un oyunculuk kalitesini birkaç basamak üste çıkaran bir aktör Amitabh Bachchan.

Amerikan yazar F. Scott Fitzgerald'ın aynı adlı romanından beyaz perdeye aktarılan The Great Gatsby’nin oyuncu kadrosunda Leonardo DiCaprio (Jay Gatsby), Tobey Maguire (Nick Carraway), Carey Mulligan (Daisy Buchanan) ve Joel Edgerton (Tom Buchanan), Amitabh Bachchan (Meyer Wolfsheim) var. 3D çekilen Mayıs 2013’te vizyona giren filmin yönetmenliğini ise Baz Luhrmann üstleniyor.



Yazar olmak isteyen Nick Carraway 1920'lerde eğlence hayatının gözdesi konumuna yükselen New York'a gelir. Kendi Amerikan rüyasının peşindeyken  milyoner Jay Gatsby ve onun çevresiyle yolları kesişir. Carraway alkolün su gibi aktığı, göz kamaştırıcı Gatsby partilerine kuzeni Daisy için çağrıldığını sonra öğrenecektir. Çok zengin olan Jay Gatsby, beş yıl önce tanıştığı Daisy’e aşıktır ve yoksul olduğu için kaçıp gittiği sevgilisini yeniden elde etmek için bu partileri vermektedir. Sevgilisi evlidir; ancak o  bu evliliğin sona ermesi ve Daiys’nin ona dönmesi için elinden geleni yapacaktır.

Film bencil bir kadının etrafında dönen aşık bir adamın umutsuz çırpınışlarını, ahlakı, serveti, ihaneti irrite edici Amerikan sefahatiyle alay ederek anlatmaktadır.

Muhteşem Gatsby Amerikan çöküşünü 21. yüzyıla taşıyan bir görselliği, şovu samimiyetsizliği kederli bir dille anlatan  ve sonu ihanetle biten duygusal bir sarmal.

Her iki filmin temelinde insanın kendi doğal masumiyetini arayan bir aroma var. Hintlilerin alt kasttakilere hiç dokunmayan duygusallığı, Amerikalıların karışık kastlarında acı verecek kadar yokluk çekiyor.



 Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 24. 07. 2013, Sinema Notları 10




Siyah- Black izlekleri:
3- http://www.youtube.com/watch?v=x2WOup29JwM ( Filmi İzlemek için)

Sanjay Leela Bhansali:
           
Amitabh Bachchan İzlekleri:

Rani Mukerji İzlekleri:

The Great Gatsby İzlekleri:
3- http://www.beyazperde.com/filmler/film-141808/

Seçkin Deniz Twitter Akışı