15 Temmuz 2016 Cuma

SA3176/TG199: Suriye'deki Savaş: Krizi Hafifletmek İçin Sonraki Adım (3)

Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analizin ilk iki bölümünü yayınlamıştık; analiz gerçeği tam olarak yansıtmasa da, görünüşte Suriye ve Irak'taki mevcut durumunun sürdürelemezliğini esas alan olumlu bir yaklaşımla kaleme alınmıştır. İlk bölümde analizcinin, "Suriyeli muhaliflerin ve barış için Esad’ın gidişini önkoşul olarak ileri sürmekte olan devletlerin, özerkleşme ve yerel otonominin kendilerine Esad’ın devrilmesinden çok daha fazla şey kazandıracağını idrak etmesi gereklidir" şeklindeki tavsiyesine paralel olarak Türkiye Suriye ile normalleşmeyi tartışmaya başlamış, ancak Başbakan Binali Yıldırım'ın sabahında normalleşmeden bahsetmesinden hemen sonra akşam BBC'ye "Suriye'de her şeyden önce Esed değişmeli" şeklindeki beyanı tartışmaları noktalamıştı. Üçüncü bölümde El Nusra Cephesi'nin hedef seçilmiş olması ilginçtir. 14 Temmuz 2016'da medyada ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin,  El Nusra ve IŞİD'i ortak operasyonla hedef almayı teklif etmek üzere Moskova'ya gideceği bilgisi yer aldı. ABD'nin ürettiği El Kaide'nin bir parçası olan El Nusra, Esed'e ve IŞİD'e karşı başarılı operasyonlar gerçekleştirdiği gibi ABD'nin açıkça desteklediği PKK-PYD'ye karşı da başarılı bir savaş veriyordu. ABD'nin kendi ülkesinde 51 diplomatın imzalı bildirisine sebep olan ve kendi pilotlarının "IŞİD hedef seçildiği halde Obama hükümeti hedefleri vurmayı engelledi" şeklindeki açıklamaları bu kirli savaşın daha da sürmesi için ABD ve Rusya'nın ortak çalıştığını kanıtlar niteliktedir. Suriye'deki savaş savaşan taraflar sürekli desteklenerek yayılmaya çalışılmakta ve Türkiye'yi hedef almaya devam etmektedir.
Seçkin Deniz, 15.07.2016

War in Syria: Next steps to mitigate the crisis 3

El-Kaide ve Suriye Savaşı


El-Kaide’ye bağlı el-Nusra Cephesi süregiden savaştan, içinde bulunduğu ortamın zafiyetinden, müzakereler sonucunda sene başından beri kesintili bir şekilde uygulanmakta olan ateşkeslerden ve geçiş sürecine yönelik ABD-Rusya arasındaki diplomatik görüşmelerin herhangi bir ilerleme kaydedememiş olmasından faydalandı. 


El-Nusra zeki bir şekilde kendini Esad rejiminin karşısındaki en istikrarlı ve en etkin askeri muhalif güç olarak görülmesi ve ayrıca kendisi ile arasında politik ve ideolojik anlaşmazlıklar bulunan diğer Esad karşıtı güçler ile işbirliği yapmaya her zaman hazır olduğu yönünde bir izlenim oluşturmak için çalıştı. 

Diplomasideki başarısızlıklar Nusra’nın gücünü artırdı ve milliyetçi muhalif gruplar arasından daha fazla taraftar kazanmasına neden oldu. Amerika için IŞİD’i bozguna uğratmaya yönelik güçlerin toplanması cazip olsa da diplomat ve karar vericilerimiz şu noktaya dikkat etmelidir;

IŞİD karşıtı bir koalisyon oluşturmak adına siyasi geçiş sürecinin çok gerisine düşmek, birçok muhalif etmenin ABD’ye saldırma güç ve kabiliyetine sahip olduğu görülen farklı bir aşırılıkçı hareketin kollarına düşmesine neden olabilir.  


Eğer özetlemek gerekirse; Amerikan diplomasisinin Suriye savaşı için siyasi bir çözüm üretirken, ABD’nin ve bölgedeki müttefiklerinin menfaatlerine yönelik hayati iki hedef üzerine ciddi bir şekilde yoğunlaşması gerekmektedir: 


Birincisi, IŞİD’e karşı merkezi yönetimden ziyade yerel yönetimlerin gerçekleştirilmesi ve kurumsallaştırılması; 


İkincisi, savaş sonrası Suriye’sinde İran’ın oynayacağı role ve Suriye’nin İran tarafından Hizbullah’a destek sağlamak amacıyla bir kanal olarak kullanılmasına yönelik keskin sınırların oluşturulması.   


Savaşın Yayılmasının Yönetilmesi ve İstikrarın Yeniden İnşası

Bunlara ilaveten Amerikan siyaseti için ikinci bir önemli mesele; ne kadar sürerse sürsün, Suriye savaşının sonunda ortaya çıkabilecek istikrar bozucu etmenlerin hafifletilmesi için gerçekleştirilen çabaların artırılmasıdır. 


ABD diplomasi yoluyla çaba sarf etmeye devam ederek savaşın sonlandırılması için baskı uygularken, diğer yandan savaş sonrasında istikrarın yeniden sağlanması ve ülkenin yeniden inşası için gerekli olan uzun dönemli ve geniş ölçekli bir çalışmanın da hazırlıklarına başlanmalıdır. 


Suriye’de yaşanan ölüm, yerinden edilme ve yıkımın kapsamı, Viyana’daki müzakerede çizilebilecek tablodan bağımsız olarak ülkedeki sosyal istikrarın temellerini tehdit etmektedir. Bu savaşın sahada bulunan insanlar üzerindeki etkilerinin iyileştirilmesi, yeniden sosyal güvenin sağlanması ve yıkıma uğramış bu toplumların çatışma ve bölünmeye karşı direnç kazanması için harcanması gereken yoğun çaba olmaksızın yapılacak bir barış anlaşması, kısa süre içinde yerel güvenlik sorunlarının ve uluslararası gerilimlerin ortaya çıkmasına sebep olacaktır.  


Bu sorunların giderilmesi için en az dört eylemin gerçekleştirilmesi gerekmektedir:



  • Yerel yönetimin ve toplum direncinin sağlanması için gerçekleştirilen faaliyetlere Suriyelilerin katılımı için daha fazla şey yapılması.
  • Ön cephede yer alan devletlerde istikrar ve güvenliğin sağlanması için, mültecilerin ekonomiye ve topluma entegrasyonu da dâhil olmak üzere daha fazla çaba gösterilmesi. 
  • Çatışma bölgelerinden uzakta yeni yaşamlar kurmaları için, buna ABD’de daha fazla yerleşim imkânı sağlanması da dâhil olmak üzere, daha fazla mülteciye yardım edilmesi.
  • Savaşı besleyen ve kendisi de savaş tarafından beslenmekte olan mezhepçiliğe ve aşırılıkçı grupların savaşçı kazanımına yönelik mücadelede bölgesel partnerlerle özenli ve sebatkâr bir biçimde çalışılması.   

Görmüş olduğumuz gibi IŞİD kendisini kısmen yerel toplumlara sağlamış olduğu düzenle pazarlamaktadır, şüphesiz bu vahşi bir düzen olsa da iç savaşın getirdiği kaos ve güvensizlikle zıt bir görünüm sergilemektedir. IŞİD ile etkin bir şekilde mücadele edebilmek için yerel topluluklara yönetim ve hizmet dağıtımı anlamında yardım etmemiz gerekmektedir. 

Başarılı ve sürdürülebilir bir barış için şu an bile çok daha fazlası yapılabilir. Bu bağlamda savaştan kaçan ve komşu ülkelerde ya da Suriye’deki IŞİD veya rejim kontrolü haricindeki bölgelerde bulunan Suriyelilere kendi toplumsal geleceklerinin planlanmasına yönelik yardım sağlanması gerekmektedir. 

   
Mültecileri kabul eden komşu ülkelerin, mülteci kamplarının içerisinde gerçekleşen politik tartışma ve müzakereleri bastırma yollarını araması anlaşılabilir bir durumdur. Ancak bu mülteci toplulukların, mülteci kurumlarından ve onlar tarafından sağlanmakta olan güvenlik hizmetlerinden ayrılıp, kendi yönetimlerini oluşturmaları ve aralarındaki meseleleri barışçıl bir şekilde çözmelerini sağlayacak sosyal güveni tesis etmeleri için diyaloga geçmeleri gerekmektedir.    

Bu süreçler ile müzakere çalışmaları arasında, Suriye muhalefetinin temsil edildiği bir politik süreç üzerinden zamanla bağlantı kurularak, resmi siyasi süreç için daha fazla etkinlik ve meşruiyet elde edilebilir.  


Suriye tartışmaları sırasında çok sık olarak merkezi bir hükümetle ya da sevimsiz devlet dışı aktörlerle çalışma seçeneklerini ortaya koyuyoruz. Bunlara ilaveten üzerinde daha fazla durmayı hak eden ilave bir seçenek daha bulunuyor: Yerel yönetimlerin, yerel iş sektörünün, yerel sivil toplumun ve aşırılıkçıların ya da rejimin kontrolü altında bulunan bölgelerde olmayan ve kendi toplumlarının başarısında ve IŞİD veya Esad hükümetinden kaynaklanan baskılara karşı gerçekleştirilen savunmada açık bir şekilde çıkarı bulunan aktörlerin güçlendirilmesi. 


Politik bir çözümün gerçekleşmesini sağlayacak veya buna engel olacak olan bu yerel aktörlerdir; çünkü bu aktörler, politik çözüme hayat vererek meşruiyet sağlayacaktır. Kendi toplumları ve komşuları arasındaki farklılıkların yönetilmesini sağlayarak şiddetin önüne geçecek, Suriye’de uzun vadeli istikrarı sağlayacak yeni bir sosyal anlaşmanın gerçekleşmesine öncülük edecek olanlar da bu aktörlerdir. 


ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve uygulayıcı partnerleri, yerel toplumların ve yerel hükümet kurumlarının birbirine uyum sağlamasına yönelik programların geliştirilmesinde oldukça yaratıcı çalışmalar yapmaktadır ve bu çalışmalar, Kongre tarafından güçlü ve istikrarlı bir şekilde desteklenmeyi hak etmektedir. 


Mültecilere sağlanan uluslararası destekte başı çekmekte olan ABD’nin mültecilere yerleşim sağlanması noktasında ciddi eksiklikleri bulunmaktadır. Obama yönetimi tarafından ABD’ye kabul edilme sözü verilen 10.000 mülteciden bu zamana kadar ancak 1300’ü yerleşim imkânına kavuşmuştur; ABD daha fazla mülteciyi kabul edebilir ve bunu yapmalıdır da.  


Bunlara ilaveten ABD’nin mülteci krizine yönelik siyasi çabaları, insani yardımın ve daha fazla mülteciyi kabul etmenin ötesine geçmelidir. Bu anlamda bölgeden kaçan mültecilerin transit hattı üzerinde hayatları kurtarmak için Avrupalı partnerle birlikte çalışılabilir, mültecilerin Avrupa şehirlerine (kentsel boyutta) başarılı bir şekilde entegre edilmesine destek verilebilir ve Lübnan, Ürdün, Türkiye gibi ülkelerde yer alan büyük mülteci toplulukların ve onları misafir eden toplumların sosyal istikrarı, geçim kaynakları ve gelişiminin desteklenmesi için daha fazla destek sağlanabilir.   


Tamara WittesTamara Cofman Wittes/17 Mayıs 2016


<< İkinci Bölüm

Tamer Güner, 15.07.2016, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri




Metnin Orijinali:


Seçkin Deniz Twitter Akışı