18 Nisan 2022 Pazartesi

SA9632/SD2383: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 23

              Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Ülke ve dünya konjonktüründeki gelişmelere uygun olarak 5 Şubat 1948'de Türkiye Mason Derneği kuruluş belgelerini İstanbul Valiliği’ne vermiş ve Türkiye’de Masonluk tekrar faaliyete geçmiştir. İstanbul’un ardından Aralık 1948'de İzmir, Ocak 1949'da Ankara şubeleri açılmıştır."


24 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'in ikinci kez ilan edilmesi üzerine Selanik'teki Jön Türkler de İstanbul'a gelmeye başlamışlardır. İstanbul'a gelenler arasında bulunan Masonlar Ağustos ayından itibaren müstakil bir Osmanlı Büyük Locası kurulabilmesi için girişimlerde bulunmuşlardır.

1908 yılı sonbaharında sözü edilen Osmanlı Masonları arasından Osman Fehmi ve Mehmet Tevfik birlikte, Nail Reşid de ayrı olarak Mısır’a giderek Mısır Millî Büyük Locası Büyük Üstadı İdris Ragıp ile bir Osmanlı Büyük Locası kurulması konusunu görüştükleri bilinmektedir. Oradan aldıkları Mason ritüellerini Türkçe’ye tercüme ettirmiş ve toplantı yapılabilmesi için gerekli Masonik eşyayı İstanbul’a getirmişlerdir.

Yukarıda anılan isimlerin öncülük ettiği Osmanlı Masonları 14-15 Kasım 1908 tarihlerinde toplanmışlar ve Resne Locası’nı kurarak İngiltere Birleşik Büyük Locası’ndan beratlı olan Mısır Millî Büyük Locası’na 17 Kasım 1908’de başvurmuşlar ve berat almışlardır. Resne Locası’nda, Resneli Niyazi’nin kardeşi Osman Fehmi Üstad-ı Muhterem, Nail Reşid ise I. Nazır olarak görev yapmıştır.

Bu gelişmelerin ardından 3 Mart 1909 tarihinde bir araya gelen Osmanlı Masonları 1861 yılında kurulmuş ve daha sonra faaliyetine ara vermiş olan Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti Osmanlı Yüksek Şûrası'nı reorganize ederek yeniden faaliyete geçirmişlerdir.

Daha sonra da Osmanlı Büyük Locası’nı kurmak amacıyla 13 Temmuz 1909 günü Karaköy'deki Noradunkyan Han'da toplanan 5 locadan 14 delege Osmanlı Büyük Locası’nı (Maşrık-ı Azam-ı Osmanî) kurmuşlardır. Daha sonra 1 Ağustos 1909 tarihinde 12 locadan 29 delege ikinci defa toplanarak Osmanlı Büyük Locası’nın görevlilerini seçmişlerdir. Buna göre Meclis-i Mebusan İkinci Başkanı Talat Bey Büyük Üstat, Galip Bey Büyük Üstat Yardımcısı, Rıza Tevfik Büyük Hatip ve Osman Talat ise Büyük Sekreter seçilmişlerdir. Müstakil bir Osmanlı Büyük Locası’nın kurulmasının ardından Osmanlı topraklarında bu büyük locaya bağlı çok sayıda locanın faaliyete geçtiği görülmektedir. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın kaybedilmesinin ardından İstanbul’da bulunan locaların dışındakilerin faaliyetini durdurmak zorunda kaldığı da görülecektir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışına kadar süren, arka arkaya savaş ve ekonomik zorluklarla geçen dönemde Osmanlı Masonlarının çalışmalarını hayır ve hasenat işlerinde yoğunlaştırdıkları dikkati çekmektedir. Bu süreçte toplumda yaşanan sıkıntılar nedeniyle giderek önem kazanan Hilal-i Ahmer Cemiyeti (Kızılay) içinde görev yapmışlar ve Necat Locası üyelerinin öncülüğünde kimsesiz çocukların bakımı için Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni kurmuşlardır. Söz konusu dernek, Osmanlı Büyük Locası tarafından da desteklenmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında, 1921 yılında Ankara'da yeniden oluşturulan derneğin başkanlığına Necat Locası üyesi ve İstanbul'daki ilk kuruculardan Ahmet Muhtar Bey getirilmiştir. Sonraki yıllarda bu dernek Çocuk Esirgeme Kurumu adı altında hizmet vermeye devam etmiştir.

1923 yılında Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte Maşrık-ı Azam-ı Osmanî, Türkiye Büyük Maşrıkı adını almıştır. Bu dönemde Masonlar lise olmayan yerlerdeki yetenekli gençlerin eğitimlerini sürdürebilmelerini sağlamak amacıyla Selamet Locası üyelerinin de girişimiyle İkmal-i Tahsil Cemiyeti’ni kurmuşlardır. 1927 yılında. Kurulan bu derneğe Masonların dışında Mason olmayan birçok kişi üye olmuşlardır. Bu derneğin, daha sonra benzer amaçlarla Mustafa Kemal'in himayesinde ve İsmet İnönü’nün başkanlığında kurulan Türk Maarif Cemiyeti'nin faaliyete geçmesine kadar hizmet verdiği görülmektedir.

Benzer bir yardım faaliyeti olarak İzmir Karşıyaka'da faaliyet gösteren Zuhal Locası’nın üyelerinin girişiminden bahsedilebilir. 1930'ların başında Karşıyaka'daki okullarda bulunan toplam 1.200 öğrenciden yüzde onunun tek öğün dahi yemek bulamadıklarını tespit eden Masonlar, her gün okullara sefer taslarıyla yemek dağıtarak pek çok çocuğun karınlarının doymasını sağlamış, giyim ve sağlık harcamalarını karşılamışlardır. Buna ilaveten muhtaç çocukların anne babalarına iş bulmak konusunda da locanın Hasenat Komisyonu’nun çalışmalar yaptığı görülmektedir.

1930'ların ortalarına doğru, dünya ve ülke konjonktürünün gelişimine bağlı olarak, ülkede sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetler Halkevleri bünyesinde toplanmaya başlamış; Türk Ocakları ve Türkiye Kadınlar Derneği gibi birçok kuruluş çalışmalarına son vermiştir. Türkiye Büyük Locası da aynı şartlar altında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'nın isteğine uyarak Ekim 1935'de çalışmalarını durdurmuştur.

Büyük Loca’da kurulduğu 1909 yılından faaliyetlerine ara vermek zorunda kaldıkları 1935 yılına kadar seçim tarihi sırasıyla görev yapan Büyük Üstatlar:

1909 Talat Paşa, 1911 Faik Süleyman Paşa, 1912 Dr. Mehmet Ali Baba (Erel), 1915 Faik Süleyman Paşa (17 Ağustos 1916’da cephede şehit düştü), 1916 Mehmet Cavit Bey, 1918 Rıza Tevfik (Bölükbaşı), 1920 Fuad Hulusi (Demirelli), 1921 Dr. Besim Ömer Paşa (Akalın), 1924 Servet Yesari, 1925 Fikret Takiyeddin (Onuralp), 1927 Edip Servet (Tör), 1930 Servet Yesari, 1930 Mim Kemal (Öke), 1932 Mustafa Hakkı (Nalçacı), 1933 Muhittin Osman (Omay)

Çalışmalara ara verilmesinden üç yıl kadar sonra, 1938 yılı Haziran ayında yeni Dernekler Kanunu çıkarılmasının ardından Masonların yeniden çalışmalara başlama arzusuyla 1938-1939 yıllarında üç loca oluşturdukları görülmektedir. Ancak İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması bu locaların çalışmalara devam etmesine imkân vermemiştir.

İkinci Dünya Savaşı'nın Müttefiklerin üstünlüğü ile sona ereceğinin anlaşılmasıyla birlikte Batı dünyasında savaş sonrasıyla ilgili düzenlemeleri ve ilkeleri saptamayı hedefleyen konferansların yapıldığı görülür. Bu çerçevede Birleşmiş Milletler örgütünün oluşturulması ve bu örgüte hangi ülkelerin, hangi koşullarla alınacağı belirlenmeye başlanmıştır. Türkiye, hatırlanacağı üzere o tarihte Müttefiklerin yanında yer almaya karar vermiş olmasına mukabil çok partili demokratik bir ülke değildi. 1946’da çok partili hayata geçişin ardından diğer demokratik ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de Masonluk faaliyete geçebilmiştir. 

Ülke ve dünya konjonktüründeki gelişmelere uygun olarak 5 Şubat 1948'de Türkiye Mason Derneği kuruluş belgelerini İstanbul Valiliği’ne vermiş ve Türkiye’de Masonluk tekrar faaliyete geçmiştir. İstanbul’un ardından Aralık 1948'de İzmir, Ocak 1949'da Ankara şubeleri açılmıştır.

1951 yılında Halkevleri'nin kapatılmasının ardından, zamanında Halkevleri’ne devredilen eski binalarının geri alınması için açılan davalar da olumlu sonuçlanarak 1954'de İzmir ve 1957'de İstanbul binaları yeniden derneğin mülkiyetine girmiştir.

16 Aralık 1956'da yapılan genel kurulda ise bağımsız bir büyük locanın kurulması için gerekli son adımlar da atılarak Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası hayata geçirilmiştir. Bu tarihe kadar 28 loca kurulduğu görülmektedir.

1977 yılında üç büyük şehir dışında ilk loca faaliyete geçmiştir. 2018 yılı sonu itibarı ile Büyük Loca bünyesinde 262 loca çalışmalarını sürdürmektedir.” 



<< Önceki                      Sonraki>>


[(10.04.2022, (3/47 (271))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 18.04.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı