9 Temmuz 2021 Cuma

SA9288/KY1-CÇ777: Muhalefet'in İflâsı: Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi- 2. Bölüm (3)

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Bundan bizdeki itiraz ve ihtiras siyasetinin nasıl bir seviye edindiği ve bizde ancak hoşnut ve tek adamlığın esas ruh olduğu anlaşılır.



Kâmil Paşa kabinesini kurdu. Ancak listede İsmail ve Basri Beylerin isimleri mevcut değildi. Bu hayal kırıklığı, pek acı olmuş ise de Gümülcineli ve arkadaşlarının henüz umutlarını yıkmamıştı.

Alelacele Sadık Bey'le Gümülcineli ve daha bir kaç kişi, Kâmil Paşa'yı kutlamak için konağa gitmişlerdi. Kutlamanın ardından Sadık Bey, Paşa ile yalnız kalarak İsmail Bey'in İstanbul valiliğine ve Basri Bey'in de başmabeyinciliğe atanmasını rica etmiş ise de aldığı dolaylı cevapta başmabeyincinin değiştirilmesinin olası olmadığını bildirmişlerdi.

Ancak bu cevapta kesin umutsuzluğa neden olmayarak azledilen ikinci mabeyincinin yerine Basri Bey'in atanmasını tekrar Kâmil Paşa'ya rica etmiş ve bu ricanın gerçekleşmesini sağlamak için Reşit Bey'den yardım istemiş ise de Kâmil Paşa, ikinci mabeynciliğe Reşat Efendi'nin oğlu Reşid Bey'i atayarak İtilaf Partisi'nin hiç bir isteğini yerine getirmeyeceğini ima etmiştir.

Acaba bu imayı, parti artıkları hakkıyla anlayabildiler mi? Burasını pek zannetmiyoruz.

Gerçekte o güne kadar "siyaset ustası" "saygın başkan" gibi unvanlarla anılan Kâmil Paşa, muhalefetin kara defterine girmiş ise de parti artıkları, yine umudunu kesmemiştir. Hoca Asım Efendi, Sivas vekili Sabri Şükrü Efendi vesaireden oluşmuş yetkili bir kurul İçişleri Bakanı Reşit Bey'in yanına giderek genel merkezle değişikliklerin görüşülmesini çünkü kendisi, İtilaf Partisinin İçişleri Bakanı olduğunu söylemeleriyle Reşit Bey, "Ben Osmanlı Devleti’nin İçişleri Bakanıyım, partinizi tanımıyorum." cevabını vermiştir. Bundan sonra bazı kişilerin Reşit Bey üzerinden baskı devam etmiş ve hatta duyulduğuna göre başmabeyncilikten mutasarrıflığa kadar inilmiş ise de artık Kâmil Paşa kabinesinden bir şey koparmanın mümkün olmadığı anlaşılmıştır.

Reşit Bey'le muhalefet arasındaki ilişki hakkında bir düşünce elde etmek üzere Gümülcineli İsmail'in Bakana gönderdiği şu mektuba bir göz atmak yeterlidir. Mektuptan anlaşılacağı üzere Kâmil Paşa Kabinesi, muhalefete karşı pek kötü bir bakış sahibi olduğu ve ileri gelenlerini izlettirdiği gibi bu ileri gelenler de özellikle İçişleri Bakanını en adi bir biçimde aşağılıyordu. İşbu mektubun fotoğrafı kitabımızın sonunda resmedilmiştir.

***  ***  ***

Kâmil Paşa Kabinesi, İtilaf artıklarına önem vermediği gibi muhalefetin ileri gelenlerinden Prens Sebahattin Bey'le Şerif Paşa'ya da bir görev ve memuriyet önermemiştir.

Bunun üzerine bütün muhalefet olanca gücüyle bu kere Kâmil Paşa kabinesine karşı bir vaziyet almış bulunuyordu. İtilaf artıklarının öfke ve kızgınlığının en üst seviyede olduğu şu sıralarda Sadık Bey, Müşir Fuat Paşa ve Şaban Efendi'ye telgraf çekerek onlarla Gümülcineli İsmail ve Basri Beyler, Hoca Sabri Efendi ve daha bir kaç kişiden ibaret bir meclis oluşturmuştur.

Sadık Bey, geçerli durum hakkında görüşme yapılmasını önerdiği zaman Şaban Efendi üye yöneticilerin çoğunluğu olmadığı gibi Sadık Bey'in bildirisi gereğince parti tatilde bulunduğundan görüşmenin mümkün olmadığını açıklamıştır.

Bunun üzerine ön görüşme adı altında müzakereye başlanmış ise de İsmail Bey, üye yöneticilerinin yokluğunda bir kişi hakkında küfürle karışık suçlamalarda bulunduğundan Fuat Paşa ile Şaban Efendi, ortada olmayan bir arkadaş hakkında böyle edepsiz sözlere asla izin vermeyeceklerini söylemeleri, kabineye çevrilmiştir.

Gümülcineli ve arkadaşları, kabineye şu iki maddenin sunulmasını ve kabine kabul etmediği zaman düşmesini önermiştir.

Birinci Madde: Kâmil Paşa Kabinesinin İtilaf genel merkeziyle görüşmeler yoluyla iş görmesi,

İkinci Madde: Parti yöneticilerinden birkaç kişinin Bakanlar kuruluna alınması.

Bu iki teklifi Fuat Paşa ile Şaban Efendi hayretle karşılamışlardır.

Şaban Efendi, "Partinin Kabineye bu gibi teklifler sunmaya yetkisi olmadığını ve bununla beraber bu tür tekliflerle parti, kuruluş nedeni ve kamuoyuna taahhütlerini unutmuş ve inkâr etmiş olacağını" açıklamakla Sadık Bey'e çeşitli kereler sunduğu bildirisindeki vaatler ve maddeleri hatırlatmış ve Müşir Fuat Paşa da bu bildiriyi doğrulamıştır.

Şaban Efendi, bir aralık, Kabineyi hangi nedenle düşüreceğini sorduğu zaman Gümülcineli İsmail Bey, "Kabinenin iktidar makamı çürüktür ki atacağım bir yumrukla kesinlikle yıkılır." tuhaf cevabını vermiştir.

Ne kadar ibretlik bir durum!

Muhalefetin bütün uğraşı önce renksiz ve amaçsız bir kabineyi sonra da İsmail Bey'in bir üfürüğü ile diğer bir kabine başkanı getirmekten ibaret kalmış.

Halbuki düşünmeli ki bu bir yumrukla devrilecek kabine, en tehlikeli bir sırada dört düşmanla savaşmayı ve yıkılışı izleyen esareti sözün özü milletin geleceğini yönetmeye yönelikti.

Zavallı memleketin ne feci ne acıklı sonu varmış!

Gümülcineli İsmail Bey ve arkadaşları düşünce ve tekliflerinde ısrar ettiklerinden Fuat Paşa, "Ben böyle bir ihtirasa alet olamam, başkanlıktan istifa ediyorum," demiş ve Şaban Efendi de istifa ederek her ikisi de bir daha genel merkeze adım atmamıştır.

Bu tarihten itibaren İtilaf Partisine iflas etmiş gözüyle bakmak zorunludur. Ancak iflas eden parti yerine yeni bir "komite" ve yeni bir "tek adam şirketine" dönüştüğüne hükmetmek de zorunludur.

Bu komite, eski Halk Partisinin yönetici kesimi olan "Gümülcineli İsmail ve Basri Beyler'le Hoca Sabri Efendi’nin gerçek başkanlığı" altındaydı. Eski arkadaşlarının hemen tamamını kaybetmiş olan Sadık Bey, artık bundan sonra yeni komitenin telkinleri ve düzeni dışına çıkamayacak bir vaziyet almıştı. 

Partinin takma adı elinde devam eden bu iki komitedeki kişiler istekleri yenilemeyi gereksiz görüyoruz. Yalnız ilginç ve ibretlik olan yön şurası ki: Bu kişileri dilenciliğe sevk eden nedenlerden bazıları, İttihadın ileri gelen gençlerin bakan olması, hükümeti parti görüşmelerine zorunlu kılması, komite usullerine başvurmakla yasaları ihmal etmesi gibi şeyler iken şimdi onlar, Kâmil Paşa kabinesinin kendilerine danışılmasını, en genç üyelerinden birkaçının bakan olması ve hatta kendi partilerinin tüzüğünü bile ihlal etmesi gayet doğal ve uygun buluyorlardı.

Bundan bizdeki itiraz ve ihtiras siyasetinin nasıl bir seviye edindiği ve bizde ancak hoşnut ve tek adamlığın esas ruh olduğu anlaşılır.

***  ***  ***


<< Önceki           Sonraki>>


Cemal Çalık, 09.07.2021,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, 





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı