20 Ağustos 2018 Pazartesi

SA6689/DT37: İlk Sekmeden Önceye Dönmek İsteyen Bir Yabancı

"Bu bir döngü, kim nasıl ne derse desin, herkesin kendi döngüsü başka başka kuşlar tanısa da bu böyle..."


Söz, her temel sekmede farklı anlamlar kazanıyor. Sen aynı sensin oysa, senin duyduğun söz ilk duyduğun andan yaşlanıp ölene kadar o kadar çok değişiyor ki içinde. İçin değiştikçe, için insan denen çerçevenin içine doldukça büyüyorsun, büyüdükçe de o son dünyevi sınırlara yaklaşıyor ve her seferinde geriye dönüp bakıyorsun. Acı bir gülüş sarılıyor dudaklarına; hayat acılarla dolu bir gülüştür, anlıyorsun.

Bir arefe gününde çağıldıyor içindeki çoğalmalar, çalkalanıyor ve çaresiz duruluyor derinden gelen acılara bürünmüş gülüşü yüzünde bir anlık askıya çıkararak. Çocukluktan ergenliğe geçtiğin o masumiyetin son demlerinden parçacıklar takılıyor aklına.... ilk sekme o; artık anlıyorsun, artık ancak şimdi anlıyorsun kırlangıçları ilk o sekmede unutmaya başladığını.Çünkü hayat ağır ağır gözlerinin önüne çıkışının son demlerinde ve birazdan bütün her şeyiyle üstüne abanacak bir karmaşa değil daha.

Gözünü, kanunlara göre bir yetişkin sayılacağın yaşa dikiyorsun. Lakin biliyorsun sen artık bir mükellefsin; namaz, oruç ergenlikle beraber artık farz bunu da biliyorsun, fakat yasalar seni o ilk sekmede bir mükellef saymıyor. Tekrar çömeliyorsun olduğun yere yapay bir aralık sıkıştırmışlar önüne, bir beş yıl daha uzaktan bakıyorsun hayata. İlk sekmeyi uzatsalar da haksızca içindeki senin doğal akışını değiştirmeye güç yetiremiyorlar...

Yasal uzatma seni şaşırtıyor, aşık olup evlenme hayalleri kurduğun kıza uzaktan uzaktan bakarken. Ansızın ilk sekmeden önce kavga ettiğini gördüğün yetişkinlere daha dikkatle bakıyorsun, "Yok evlendiğimizde asla kavga etmeyeceğiz, hayatın sürmesi için lazım olan her şeyi, söze gerek duymadan anlayacağız ve yapacağız birbirimiz için" diyorsun saf saf. Ama içine şüphe düşmüş bir kere.

İkinci sekme bir türlü yaklaşmıyor, on sekiz uzaklaştıkça uzaklaşıyor, yıllar ağır, adam yerine konmamak zor; ama öyle dememişlerdi öğretirken, "doğru budur, yanlış budur doğrusunu yap!" demişlerdi; doğru mükellefsin, mükellef muamelesi görmen lazım, hayır, daha değilsin diyerek yasal yalanları, yanlışları dayatıyorlar ilk elden. Nasıl yani diyorsun, şaşırdığını bile bilmeden ilk sekmeden önceki masumiyetinin renkleri halen aklının sırtında çünkü.

Bayramlar hep böyle yapar; ileriye doğru gittikçe seneler, acı acı hatırlatırlar geçen zamanı. İkinci sekme daha sen mükellef değilken yasal olarak aklında gümler birdenbire. Bakarsın ki senden bir şeyler bekliyor herkes, kırlangıçlar gelir aklına ahmak ıslatan yağdığında. Dolanır gelirsin toprak kokan sokaklarda, tarak işlemez saçlarından süzülür yağmur, dudaklarınla yalarsın tatsız tadını. Bir daha hangi sekmeden sonra hatırlayacaksın bu güzel anları, bilemezsin, özgürlüğün elinden adım adım alınırken, sanki ilk sekmeye kadar biriktirdiğin sen bir yabancı..

Kendine yabancılaşarak girersin on sekize; yasal zorbalık saçlarından tutmayı bırakmıştır artık, görünmez bir urgan dolamıştır boynuna. Okul, meslek, iş, aş, askerlik, eş... her biri zorba sekmelere döner sonra. Ergenliğindeki hayallerini tek tek çalarlar; hayallerinde hangi meslek var, hangi okulda okumak istersin, hangi işte, hangi şartlarda çalışmak istersin, ne yemek-içmek istersin, kimle evlenmek istersin diye soran olmaz. Hepsini kafalarına göre belirleyip burnuna dayarlar, bağıra çağıra, üstelik sesin çıkmadan kabul edersin hepsini.... Zehir zıkkım olmuştur tüm sekmeler ve sen sık sık ilk sekmeden önceye dönmek isteyen bir yabacısın artık kendine.

Sekmeler teker teker geride kalır ve sen sözlerin anlamlarının neden değiştiğini de anlarsın, insan iki yüzlüdür çünkü; güvenilmezdir. Güveni sömürürler dibine dek, sevgiyi, fedakarlığı, doğru sözlülüğü, samimiyeti, çalışmayı, namaz kılmayı, oruç tutmayı, Allah'a inanmayı, lanetli şeytanı ve en çok ilk sekmeden önce içinde görmeye başladığın nefsini. Her sekmede bunlar tek tek saflığını kaybeder ve yerini zıddına terk eder; sen diren direnebildiğin kadar, bir sürünün içindeki uyumsuz olursun sadece.

İlk öğrendiğinde kafan karışmazken ve her söz, her güzel söz güzelken kırlangıçları gördüğünü bilirsin, verdiğin kavgada gözünü açamaz olmuşsundur hayata; kırlangıçlar ölmüştür sen görmediğin için... 

Öteki sekmeler, Allah'ın yarattığı sekmeler yasal ve geleneksel zorbalıklarla gözden kaybolur giderler. Etrafında yaşayan, ölüp gitmiş hemen herkes sanki Allah'ın yarattığı o sakin geçişleri insana bahşeden doğal sekmelerin önünde bir cehennem setine dönüşürler.

Şeytan daha çok oturur Allah'a giden yolda önüne, sen ısrarla gitmeye çabalarken. şeytanı daha sık görürsün etrafında; her kılığa girmeye başlamıştır, gözün olmuştur, elin olmuştur, dilin olmuştur, aklın olmuştur, sen olmuşsundur. 

Etrafına bakarsın, her gözde taht kurmuş şeytanı görürsün. Sekmeler altüst olmuştur ve insan eriyip gitmiştir çerçevesinin son sınırlarına.

Yağmurlar bile güzel yağamaz olmuştur artık son sekmelere doğru ilerlerken sen...

Bayramlar acı dolu, gözlerinin önünde ölmüş annen-baban ve onların ilk sekmelerinden önceki halleri... gözlerin kendi çocuklarına döner, zorbalıklardan korumaya çalıştığın çocuklarına. Acı acı gülümsersin sekmelerde askıya aldıkları acılaşmaya başlayan gülüşlerini görürken...

Bu bir döngü, kim nasıl ne derse desin, herkesin kendi döngüsü başka başka kuşlar tanısa da bu böyle...

Anlarsın.

İlk sekmeden geriye dönsen de buraya kadar gelmekten kaçışın yok... Sen kendine yabancı olmaya mahkum edilmişsin sınanıp duran tüm insanlar gibi...



Doğa Toprak, 20.08.2018, Sonsuz Ark , Kırlangıç Zamanları, 




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı