7 Mart 2016 Pazartesi

SA2588/KY29-YA52: KKTC'nin ABD Mahkemesi'nde Hukuk Zaferi

Rumların ABD’deki mahkeme hezimeti, Rum Dışişleri Bakanlığı’nın “Bireysel dava açmayın” uyarısına neden olurken, Kıbrıslı Türklerin avukatı David S. Saltzman:
“Rumları, Yunan avukatlar dava açmaya teşvik ediyor”



Prof. Dr. Ata Atun: 
“ABD yargısı, karar merciinde Yunanlı hakimlerin ve Helen hayranı hakimlerin yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hatasına düşmedi ve duygusal değil, yürürlükteki hukuk kurallarına göre karar verdi”

ABD’de, Rumların Kıbrıslı Türkler aleyhine açtıkları mülkiyet davasında Kıbrıslı Türkleri başarıyla savunan avukat David S. Saltzman, yaptığı açıklamada, “Yunanlı avukatlar Kıbrıslı Rumları aldatmakta ve kendilerine doğruları söylemeden, hayali gerekçelerle Kıbrıs’taki mallarıyla ilgili olarak dava açmaya teşvik etmekteler” dedi.


ABD Mahkemesi’nin tokat gibi gelen kararı, Rum Dışişleri Bakanlığı’nın “bireysel mülkiyet başvurusu yapmayın” uyarılarına neden oldu. 

Kıbrıslı Rum davacılar adına avukat Michali Toumazou, Athan Theodore Tsimpedes, Robert J. Shelist’in, KKTC aleyhine 2009 yılında “Birleşik Devletler Columbia Bölgesi, Yerel Mahkemesi’nde açtıkları dava yaklaşık 5 yıl sonra, istinaf mahkemesine açılan dava ise geçtiğimiz ay sonuçlandı.


İstinaf Mahkemesi Hakimleri Henderson, Griffith ve Kavanaugh’ın yazdıkları kararda, Toumazou ve diğerlerinin davasının reddedildiği, alt mahkemenin kararının tasdik edildiği, buna ilaveten mahkemenin, şikayet konusu başta mülkiyete ilişkin konuların, ilgili mahkemenin yetki alanına girmediğini ve davacının da iddialarının hiçbirini kanıtlayamadığı sonucu çıktı.


Avukatlar, David S. Saltzman, Steven R. Perles, Edward B. MacAllister, Andrew John Pincus ve Michael Orth Ware tarafından savunulan KKTC, “Lanham Yasasına karşı gelmek, mülkiyet haklarına müdahale ve inkar etmek, uluslararası ve geleneksel yasalara aykırı davranmak, resmi sahtekarlık ve adil olmayan zenginleşme” suçlarıyla itham edildi.


Prof.Dr. Ata Atun: “Kıbrıslı Türklerin ABD’deki mallarına dahi el koyacaklardı”


Konuyla ilgili olarak Profesör Dr. Ata Atun, başından beri takipçisi olduğu ABD’den çıkan sonucun Kıbrıslı Türkler adına çok önemli bir kazanım olduğunu ifade etti. Rumların bu dava ile KKTC’nin ABD’deki tüm mülklerine ve KKTC’de İTEM Yasasına göre eşdeğer veya da tahsis olarak aldığı Rum mallarına ilaveten ABD’deki taşınır ve taşınmaz mallarına el koymayı hedeflediklerini kaydeden Atun şunları söyledi: “Bu davada KKTC’yi arkadaşım David S. Saltzman, Steven R. Perles, Edward B. MacAllister, Andrew John Pincus ve Michael Orth Ware savundu. 


“KKTC Meclisi’nin kabul ettiği yasalar doğrultusunda mülk sahibi olmanın, adil olmayan zenginleşme kapsamına girmediği sonucuna varıldı”


"Davanın görüşülmesi ve bir karara varılması tam 5 yıl sürdü ve Columbia Bölgesi, Yerel Mahkemesi 30 Eylül 2014 tarihinde kararını açıkladı. Karara göre davacılar ve davacı taraf, iddialarının destekleyecek somut, güvenilir ve resmi belgeler sunamadılar ve iddialarını da kanıtlayamadılar. 


Buna ilaveten, dava açılmasına konu edilmek istenen mülkiyet konusu ile ima edildiği gibi KTFD Meclisi ile KKTC Meclisi’nin kabul ettiği yasaların, örneğin İTEM yasasının, resmi sahtekarlık olmadığı ve bu yasalar sayesinde mülk sahibi olan kişilerin de adil olmayan zenginleşme kapsamına girmediği ve en önemlisi de davanın açıldığı Columbia Bölgesi, Yerel Mahkemesi’nin söz konusu iddiaları yargılamak yetkisi olmadığı belirtildi."


“ABD Mahkemesi AİHM’nin hatasına düşmedi”


"Bu karara itiraz eden Yunanlı avukatlar, alt mahkemenin kararını Columbia Bölgesi İstinaf Mahkemesi’ne götürdüler. ABD yargısı, karar merciinde Yunanlı hakimlerin ve Helen hayranı hakimlerin yer aldığı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM’nin hatasına düşmedi ve duygusal değil, yürürlükteki hukuk kurallarına göre karar verdi. 


Bu kararla da KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin “Hukuksal bir felaketin” eşiğinden döndüğü de bir başka gerçek. Ortak bir devlet kurmak için yıllardır müzakereleri sürdürdüğümüz, yüzümüze güler gözüken ama arkamızdan da kuyumuzu kazmak için her fırsatı değerlendirmekten kaçınmıyorlar.”


***


HSBC Bankasına da dava…



KKTC aleyhine “Lanham Yasasına karşı gelmek, mülkiyet haklarına müdahale ve inkar etmek, uluslararası ve geleneksel yasalara aykırı davranmak, resmi sahtekarlık ve adil olmayan zenginleşme iddiaları ile dava getirilirken banka ve şubeleri ile ilgili olarak da bilinçli olarak KKTC’nin düzmece mülkiyet entrikasına yardım etmek ve desteklemek” iddiasıyla dava açan Rumlar, Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ta bulunan gerçek ve kişisel mülklerinin ABD’de satılması ile ilgili olarak, HSBC Holding, HSBC PLC ve HSBC Bank of USA ile kötü amaçlı işbirliği girişiminde bulunduğunu iddia ettiler.


Karardan alıntılar


Toumazou’nun temsil ettiği kişiler, KKTC’nin kurulmasına yol açan olaylar esnasında yer değişmek zorunda bırakıldıkları iddia edilen bir grup Kıbrıslı Rum’dan oluşuyor. Haberal Kıbrıslı Gazetesi’nin ulaştığı karar metninde, özetle şu ifadeler oluşuyor: “Sayısız taleplerde bulunan bu Rumların iddialarının tümünü reddeden yerel mahkeme, aynı zamanda da bu grubun hukuksal yollardan bu mahkeme kararına itiraz dosyalamayacağına da karar verdi.


Bu grup, yerel mahkemenin ileri sürülen konular temelinde KKTC hakkında  

kişisel yargılama hakkına sahip olduğu konusunda yetki sahibi olduğunu ispatlayamamıştır. Davacıların sadece temelsiz iddialarla ve sonuç içeren beyanlarla bu davayı sürdüremez.

“İddialarını ispatlayamadılar”


Davacılar, ABD’de ve özellikle de Columbia bölgesinde sahip olduklarını iddia ettikleri taşınmaz malların satılması ile ilgili herhangi bir satış işlemi evrakı veya da reklam malzemesi göstermeyi başaramamışlardır.


Aynı zamanda davacılar mahkeme huzurunda yaptıkları açıklamada, bu mahkemenin genel kişisel yargılama konusunda yetkisi bulunduğuna dair bir zemin olduğunu doğrulayamamışlardır. 


İddialarını ispatlamaları için tekrar tekrar kendirline fırsat verilmesine rağmen davacı grup iddia ve taleplerini açık olmayan, müphem tanımlamalarla devam ettirmiş ve KKTC’nin sunduğu hükümetin yetki ve nüfuzuna dair kanıtları da vasıfsızlandırmayı sürdürmüştür. Yerel mahkeme bu nedenle kararının temyiz edilmesini, kendi yetkilerini kullanarak yasaklamıştır.


HSBC Bankası hakkında ileri sürdükleri iddiaları mahkemenin reddetmesi ile ilgili olarak mahkemenin yanlış yaptığına dair davacı grup kabul edilebilir veya uygulanabilir bir argüman ileri sürememiştir.”


Avukat: “Avukatları doğruları söylemiyor”


Karardan duyduğu memnuniyeti belirten Avukat David S. Saltzman, yaptığı açıklamada, “Yunanlı avukatlar Kıbrıslı Rumları aldatmakta ve kendilerine doğruları söylemeden, hayali gerekçelerle Kıbrıs’taki mallarıyla ilgili olarak dava açmaya teşvik etmekteler” dedi.


ABD Mahkemelerinde KKTC aleyhine açılmış 2 tane daha, -Fouris Davası ve Latchford- dava bulunuyor.




Yurdagül Atun, 07.03.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya, 




Kararın orijinal metni

United States Court of Appeals
FOR THE DISTRICT OF COLUMBIA CIRCUIT
No. 14-7170 September Term, 2015
FILED ON: JANUARY 15, 2016
MICHALI TOUMAZOU, ET AL.,
APPELLANTS
v.
TURKISH REPUBLIC OF NORTHERN CYPRUS, ET AL.,
APPELLEES
Appeal from the United States District Court
for the District of Columbia
(No. 1:09-cv-01967)
Before: HENDERSON, GRIFFITH, and KAVANAUGH, Circuit Judges.
J U D G M E N T
This case was considered on the record from the United States District Court for the District of Columbia and on the briefs and oral arguments of the parties. The Court has afforded the issues
full consideration and has determined that they do not warrant a published opinion. See FED. R. APP.
P. 36; D.C. CIR. R. 36(d). For the reasons stated below, it is
ORDERED AND ADJUDGED that all orders of the district court on appeal be
AFFIRMED.
The putative Toumazou class is a group of Cypriots who were allegedly displaced during
events that led to the formation of the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC). Before the
district court, the putative class asserted numerous claims alleging that the TRNC is engaged in
an ongoing conspiracy with HSBC Holdings, PLC and HSBC Bank USA, N.A. to interfere with
the class members’ real and personal property in Cyprus by, in part, selling property in the
United States. The district court dismissed these claims and, at the same time, denied the putative
class the opportunity to conduct jurisdictional discovery and leave to file a third amended
complaint. We affirm.
The putative class failed to establish that the district court had personal jurisdiction over
the TRNC based on the asserted claims. To survive a motion to dismiss under Federal Rule of
Civil Procedure 12(b)(2), a plaintiff must make a prima facie showing of specific and pertinent
jurisdictional facts that connect the defendant to the forum. See First Chi. Int’l v. United Exch.
Co., 836 F.2d 1375, 1378-79 (D.C. Cir. 1988). A plaintiff cannot carry this burden by making
only bare allegations or conclusory statements. Id. And, for specific jurisdiction, a plaintiff must
USCA Case #14-7170 Document #1593754 Filed: 01/15/2016 Page 1 of 2
allege that the defendant’s contacts with the forum gave rise to the asserted claims. See
Goodyear Dunlop Tires Operations, S.A. v. Brown, 131 S. Ct. 2846, 2851 (2011); see also D.C.
CODE § 13-423. Here, the plaintiffs failed to carry this burden because they never identified any
specific sale or advertisement of their property by the defendants that occurred in the United
States, much less the District of Columbia. Because the plaintiffs also expressly conceded in
their brief before this court that there is no basis for general personal jurisdiction, we do not
consider that issue. The district court thus properly dismissed the claims against the TRNC for
lack of personal jurisdiction.
For a similar reason, the district court did not abuse its discretion by denying the putative
class jurisdictional discovery. A court may deny jurisdictional discovery in “the absence of any
specific indication . . . regarding what facts additional discovery could produce that would
affect” the court’s jurisdictional analysis. Cheyenne Arapaho Tribes of Okla. v. United States,
558 F.3d 592, 596 (D.C. Cir. 2009) (quotation marks omitted). Although it was given repeated
opportunities to identify such useful facts, the putative class instead continued to base its request
for jurisdictional discovery on vague descriptions of an alleged conspiracy and
mischaracterizations of the jurisdictional evidence provided by the TRNC. The district court was
thus well within its discretion to deny jurisdictional discovery.
The district court also did not abuse its discretion in denying the putative class’s request
to amend its complaint a third time. While Federal Rule of Civil Procedure 15 requires the court
to freely give leave to amend a complaint when justice so requires, leave may be denied due to
futility. See Richardson v. United States, 193 F.3d 545, 548-49 (D.C. Cir. 1999). The district
court properly concluded that amendment would be futile in this case because the putative class’s
third amended complaint failed to allege any additional specific facts that would cure the
deficiencies of its second amended complaint.
Finally, the putative class makes no viable argument that the district court erred by
dismissing the claims against the HSBC defendants. We will not consider the putative class’s
new argument regarding HSBC’s liability because the class failed to present that claim to the
district court. Because the putative class also does not challenge either of the district court’s
grounds for dismissing its other claims against the HSBC defendants, we will not consider
whether the district court erred in dismissing those claims. See Harris v. U.S. Dep’t of Veterans
Affairs, 776 F.3d 907, 915 (D.C. Cir. 2015).
Pursuant to D.C. Circuit Rule 36, this disposition will not be published. The Clerk is
directed to withhold issuance of the mandate herein until seven days after resolution of any
timely petition for rehearing or rehearing en banc. See FED. R. APP. P. 41(b); D.C. CIR. R.
41(a)(1).
 Per Curiam
FOR THE COURT:
Mark J. Langer, Clerk
BY: /s/
Ken Meadows
Deputy Clerk

USCA Case #14-7170 Document #1593754 Filed: 01/15/2016 Page 2 of 2

Seçkin Deniz Twitter Akışı