27 Şubat 2016 Cumartesi

SA2543/MEY29: Gençlerin Çöp Kültürü ve Beceriksiz Ebeveynler

“Eğer çocuklarınızı bu şekilde yetiştirmeye devam ederseniz onlar sizi yaşlılığınızda birer çöp gibi bir yerlere atacaklar, çünkü işiniz bitmiş olacak…”


Öndeki arabanın penceresinden fırlayıp asfalta düşen bir çikolata ambalajı mı, boş bir sigara paketi mi tam fark edemedim, arabanın rüzgârıyla savruldu ve gözden kayboldu. Düşündüm; bazen ben de atıyor muyum diye. Sonra yine düşünüyorum; aklıma geliyor ana caddelerde çöp süpüren makineler ya da ellerinde bir süpürge bir çöp küreği ‘çöpçüler’. İnsanların ürettiği tüm çöpler konum değil sorguladığım bu görüntüleri izlerken, insanın ortak olarak kullandığı alanlarda ürettiği ve sağa sola savurduğu çöpler.

Kim ilgileniyor ki artık bu konularla? Herkes çok daha önemli şeylerle meşgul. Hiç durmaksızın koşturup duran  milyonlarca insanı ansızın durdurup sorsam, bana tuhaf tuhaf bakarlar mı bilmiyorum: “Neden çöplerinizi çöp kutularına değil de yerlere atıyorsunuz?”

Her şey okullarda mı öğreniliyor, diye düşünüyorum. Biliyorum ki değil, biliyorum ki bir çocuk okula gelene kadar anne ve babasıyla aile çevreleriyle görüp duyuyor, öğreniyor ve anlıyor. Peki o çocuk çöpü niye görüp duymuyor, öğrenip anlamıyor? Aile çevresi çok mu kirli, yaşadığı ev veya evlerde çöpü yere atma alışkanlığı mı var? Hayır değil, biliyorum ki değil. Yine biliyorum ki o çocuğun annesi onun ürettiği çöpleri arkasından tek tek toplayarak evini tertemiz yapıyor. Çünkü onun işi bu, evi tertemiz yapmak, çocuğuna ürettiği çöpü çöpe atmayı öğretmek değil. O bir temizlikçi çocuğa göre, görevi de diğer her türlü hizmeti gibi çöplerini toplamak.

Tüm anneler mi böyle, değil, ama çoğu böyle ki tüm okullarda, ilk-orta-lise gibi üç kademede bahçeler, koridorlar ve sınıflar çikolata, sakız, çubuk kraker, soda şişesi, çay-kahve bardağı atıklarıyla dolu. Çünkü orada da hademeler var, tıpkı sokaklarda çöpçüler evlerde temizlikçi anneler olduğu gibi. Hademelerin de görevi okulu temizlemek. O halde her çocuk ürettiği tüm çöpleri çöp kutusu en fazla beş metre ötede iken yerinden kalkmak ve çöp kutusuna kadar yürümek zorunda değildir, yerlere atabilir, atmalıdır, hademe de para kazanmaktadır, bu onun işidir.

Zincirin ucu nereye dayanır bilmiyorum, ama mesele sadece somut bir şey değil; çöp üretme kültürü gençlerde tamamen bir hayat biçimi. Okurken de öyleler, yazarken de. Öğrendikleri her şeyi birer çöp gibi değersiz bir şekilde zihinlerinden fırlatıp bir yerlere atıyorlar; hafızaları sürekli üretilen ve atılacak olan çöplerle dolu.

Sınıftaki sıralar, okulun koridorları ve merdivenleri sakız, çikolata artığı kağıtlarla, peçetelerle dolu ve ben her seferinde bunları görüp müdahale etmekten bıktım. Derse girdiğimde benden önce derse girmiş öğretmenin bir çöplüğe dönüşmüş o sınıfta nasıl ders yaptığını sorgulamaktan bıktım; dersine girdiğim tüm sınıflarda her gün, “Herkes sırasının altındaki ve yerdeki her türlü çöpü alıp çöp kutularına atsın” demekten bıktım.

Yoruldum artık her seferinde 'Çöpü yere atmayın' uyarılarıma 'Tamam' diyerek, beş dakika geçmeden gizli gizli yediği çikolatanın ambalaj kâğıdını sıranın altına veya yere atan öğrencileri uyarmaktan. Ben bu işi çözemem, artık biliyorum. Anne ve babalarını eğitemem bu saatten sonra, öğretmenleri eğitemem, çocuklar benim tek başıma mücadelemi saygıyla karşılasalar da tek başıma olduğum için etkisiz olacağımı da biliyorlar, bu yüzden bu sorunu çözemem. Ben de biliyorum ki zihni birer çöplüğe dönen gençlerin zihnini arındırmadan da hiçbir sorunu çözemem.

Okuyanlar için yazıyorum, çocuklarınıza terbiyeyi evde vereceksiniz, çöp üretme ve çöpü çevreyi kirletmeden geri dönüşüme gönderme kültürünü evde kazandıracaksınız ona, elinizde süpürge onun etrafında dolaşan bir çöpçü olmayacaksınız. Tıpkı diğer ihtiyaçlarını, birer köle gibi o daha düşünmeden bilip sezip giderdiğiniz gibi davranmayacaksınız ona. Ki okullarda bizler çaresiz kalmayalım. Üstelik burası lise.

Ben zihinlerindeki çöplerle uğraşırken, lütfen beni çevrelerindeki çöplerle meşgul etmeyin. İzinsiz konuşmasınlar, birbirlerini aşağılamasınlar, hep önde görünmek için saçma sapan davranmasınlar; tembelliklerini ödüllendirmeyin, sorumluluklarını yükleyin ve izleyin rica ederim. Hepsini kendinize benzetmişsiniz, bizden uşaklık istiyorsunuz. Hayır biz ne çöpçüyüz ne de sizin ve çocuklarınızın uşaklarıyız.

Eğer çocuklarınızı bu şekilde yetiştirmeye devam ederseniz, onlar sizi yaşlılığınızda birer çöp gibi bir yerlere atacaklar, çünkü işiniz bitmiş olacak… 

Benden uyarması ey insanlar, annelerinizin ve babalarınızın tırnağı bile etmiyorsunuz bu kadar okumuş, bilmiş olmanıza rağmen; bu kadar şımarık çocuk yetiştirmek ancak sizin kadar küstah ebeveynlerin işi olabilirdi, hepinizi tebrik ederim beceriksizliğiniz için.


Mustafa Eyyüboğlu, YirmiYedi Şubat İkiBinOnAltı – Yirmidokuz


Seçkin Deniz Twitter Akışı