5 Haziran 2015 Cuma

SA1395/ÇY4-DB49: Paranoyak Riyâkarlar Kulübü: The Guardian&The Cemaat

"Yerel işbirlikçileri ile birlikte 'Küresel Siyonist Lobiler', Erdoğan'ı kişisel özellikleri yüzünden değil, ülkesine kazandırdığı güçten dolayı yok etmek istiyorlar ve bu sebeple seçimden iki gün önce; böylesine ahlak dışı içeriklerle ona saldırıyorlar."


Sonsuz Ark'ın Notu: 

"Paranoyak Riyâkarlar Kulübü: The Guardian&The Cemaat" başlığı Sonsuz Ark tarafından eklenmiştir. Aşağıdaki çeviri tamamen yalanlarla, çarpıtmalarla örülmüş paranoyak bir kurguya sahiptir. Paranoya, aşırı endişe veya korkuyla karakterize edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir rahatsızlıktır. Kelime Yunanca'da, "παράνοια" (paranous) "düpedüz delilik" anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma) ve terim geçmişte kuruntu, delirme durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır. 

Saygın (!) uluslararası kimliğini, böylesine seviyesiz ve gerçek dışı içeriklerle dolu bir yazıyla Erdoğan'a saldırarak kişiliksizleştiren Guardian'ın bu ilk Erdoğan karşıtı Lobi faaliyeti değildir. Tipik bir mafya tetikçisi gazete olarak Guardian ve tamamı Cemaat'e ait medya çalışanlarının söylediklerinden oluşan alıntıların gerçek dışı olduğuna kuşku yok, ki 7 Haziran Seçimleri'nin Erdoğan'ın kişiliği ile zerre kadar ilgisinin olmadığını herkes çok iyi biliyor. Erdoğan, aşağılık bir serüvenle onurunu kaybetmiş bir halka sadece liderlik ediyor. Cemaat'in İngiliz, Alman ve Amerikan Medyası ile ortak çalıştığının ve ihanet içinde olduğunun temel kanıtlarını sunan aşağıdaki analizin tıpkısını Cemaatin direktörü G.E Fuller'in yazısından da okuyabilirsiniz.. (Bakınız: Cemaatin Esas Direktörü G.E.Fuller'in Son Yazısı: "Türkiye Erdoğan’dan Kurtulabilecek mi?")


Yerel işbirlikçileri ile birlikte 'Küresel Siyonist Lobiler', Erdoğan'ı kişisel özellikleri yüzünden değil, ülkesine kazandırdığı güçten dolayı yok etmek istiyorlar ve bu sebeple seçimden iki gün önce; böylesine ahlak dışı içeriklerle ona saldırıyorlar. Seçkin Deniz, 05.06.2015

***
Siyonist The Guardian: 
"Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Basına olan Düşmanlığı Derin ve Kişsel Bir Rahatsızlığa Dayanıyor"

Turkish president's feud with press is rooted in a deeper, personal unease

Anketler muhalif partilere yoğun desteği gösterirken, seçmenin eğilimini yanlış okuyor olma ihtimali Erdoğan’ı korkutuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin muhalif basınına olan uzun süreli düşmanlığı, Pazar günü yapılacak genel seçimler yaklaşırken açık bir savaş boyutuna ulaştı.(Sonsuz Ark: Yerel işbirlikçileri ile birlikte The Guardian ve ortakları görüldüğü üzere sıradan bir seçimi savaş alanına dönüştürmek istiyorlar)

İktidardaki Neo-İslamcı parti Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)'nin seçim sonuçlarına müdahaleyi planladığı gazeteci ve editörleri topluca kilit altına alacağı iddiaları arasında. (Sonsuz Ark; Bu paranoyakça iddianın sahipleri seçim sonuçlarına müdahale edebilmek için yerel seçim kurullarında görevli hakimleri koordine etmekle suçlanan illegal bir örgütün, cemaatin üyeleridir ve bizzat seçime hile karıştırmayı planladıkları gibi iddialar mevcuttur)

Fakat Erdoğan’ın kurşuni hiddeti belki de daha derinlere, kişisel bir rahatsızlığa dayanıyor.
Açıkçası 2002’den beri politik yaşamı yöneten ve şimdi anayasayı yeniden yazmayı planlayan, yanı sıra meclisi sindiren diktatörvari güce sahip Türkiye’nin dokunulmaz teflon Cumhurbaşkanı'nı, seçmenin modunu yanlış okuyor olabileceği ihtimali oldukça korkutuyor. (Sonsuz Ark; Simon Tisdall, bahse konu kişisel rahatsızlığın bilimsel ya da tıbbî verilerine sahip midir? Hiçbir kanıta sahip olmadan böylesine tehlikeli bir iddiada bulunması kendisinin paranoyak olduğunu da kanıtlıyor olabilir)

Cumhurbaşkanı, Ankara’daki 615 milyon dolarlık, 1150 odalı ve özellikle altın kaplama tuvaletli sarayı yüzünden alay konusu oldu. (Sonsuz Ark; Altın kaplama kloezetin bir iftira olduğu CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu'nun "Ben sarayı kastetmedim" açıklaması ile kesinleşti)

Today’s Zaman Gazetesi Baş Editörü Bülent Keneş: “Saygınlığını kaybettikçe, tükenme duygusu ve prestij kaybı Erdoğan’ı aşırı bir saldırganlığa sürüklüyor” dedi. ”Operasyonlar için kendi direktifleri doğrultusunda yönetimi Başbakan Davutoğlu’na yönlendiriyor. Düzinelerce insanı tutuklatıyor veya gözaltına aldırıyor. Onu eleştirme cesaretini gösteren herkese fırça atıp, tehdit ediyor.” (Sonsuz Ark; Bülent Keneş, terör örgütü olarak açılan davalara konu olan illegal bir yapının üyesi ve hükümeti kilitleyerek devleti yönetemez hale getiren organizasyon üyeleri ile işbirliği içinde onları savunuyor)

Keneş,"Tehdit ve hakaretleri havada uçuşuyor ama Erdoğan -kabadayılık taslayarak- kimseyi korkutamıyor. Her ideoloji ve inançtan onurlu insanlar Erdoğan’a, haklı olduklarını bildikleri için meydan okuyabiliyorlar” diye yazdı. (Sonsuz Ark: Bu yalanların yazarı Erdoğan'ı Today's Zaman'ın açılışına çağıran bir isimdir  ve illegal organizasyonun üyeleri görüldüğü gibi özgürce Erdoğan'a hakaret edebiliyor)

“Erdoğan’ın Cihadı” başlıklı yazısında İhsan Yılmaz; “Eğer Erdoğan seçimlerde hile yapamazsa, öyle görünüyor ki AKP tek başına bir hükümet kuramayacak. Bu, Erdoğan’ın sultanlık heveslerinin sonu anlamına geliyor” diye yazdı.  İktidar partisinin, manipülatif anket sonuçlarıyla, kamuoyunu seçim hilesine hazırladığını iddia etti. (Sonsuz Ark: Hile iddiası 13 yıldır girdiği her seçimi objektif kriterlerle başarıyla kazanan Erdoğan için saçma sapan bir iddia ve İhsan Yılmaz da illegal yapının üyesi)

Bildirilen bir başka önemli gelişme, Fuat Avni olarak bilinen Twitter fenomeninin, Pazar günkü sayımda AKP’ye yardım edeceklerini iddia ettiği 324 sandık görevlisinin adlarını açıklamasıydı.(Sonsuz Ark; CHP İstanbul İl Başkanlığı Bilişimden Sorumlu İl yönetim Kurulu Üyesi Tayfun İşbilen, Fuat Avni isimli kullanıcının geçtiğimiz günlerde seçimlerde hile yapacak isimleri vermesiyle ilgili olarak "Fuatavi isimli kullanıcının söylediği isimlerle ilgili gereken başvuruları yaptık ama çok da doğru olmadığını gördük. Yayınladığı bazı isimlerin aslında görev almadıklarını gördük. Çok da itibar etmemek lazım" dedi.) 

Avni’nin iddiasına göre, Erdoğan seçim sonrası güvenilir olarak görülen 200 muhabir ve editörü toplayacak, tutuklayacak ve Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 149. Sıray alan Türkiye’deki mahkemelerde yargılayacak. Erdoğan’ın kendisinin Cumhurbaşkanı olarak seçimlerde böyle bir müdahale içinde olmaması gerekiyor. (Sonsuz Ark: Operasyonel bir hesap olduğu açık bir Twitter hesabını güvenilir bir kaynak olarak kullanarak ne kadar kişiliksiz br medya organı olduğunu kanıtlıyor)

Bunu yerine acımasızca AKP için kampanya yürütüyor.Başkanlık sistemi rüyası için mücadele ederken, ifadeleri giderek saldırgan ve bölücü ifadelere dönüşüyor. (Sonsuz Ark; Bir iç hedef olarak Başkanlık sistemi, tarihin en yüksek oyunu alan demokratik bir seçimle gelmiş bir iktidarın projesi, Guardian'ın neden rahatsız olduğunu izah edebilecek herhangi bir ahlakî ve hukukî neden yok)

Erdoğan, Çarşamba günü 70 şiddet saldırısına maruz kalan HDP adaylarını ve bürolarından bahsetmezken, HDP’yi terörist ve ateist olmakla suçluyor. Bingöl’deki konuşmasında bütün gazetecilerin, Ermenilerin ve eşcinsellerin tahrik unsuru olduğunu söyledi. Lükse düşkünlüğünü yüzüne vuran tecrübeli Cumhuriyet Halk Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na tuvalet temizleyicisi olmayı teklif etti. ( Sonsuz Ark: Bu gerçekten çok büyük bir yalan, Erdoğan Saray'daki altın kaplamalı klozet iddialarının kaynağını sordu: "Ey Kılıçdaroğlu ne zamandan beri külliyenin tuvaletlerini gezdin, temizledin de oranın altın kaplama olduğunu gördün")

Diğer bir endişe verici gelişme Cumhuriyet Gazetesi Baş Editörü Can Dündar’ın, açıkça Kuzey Suriye’deki islamcı savaşçılara silah götüren Türk İstihbarat Ajanlarının videosunu yayınladığı için, müebbetle cezalandırılması gerektiğini söylemesiydi. “Bu, casusluk kapsamına girer” dedi. (Sonsuz Ark: Suriye Türkmen Kitlesi Lideri ve Suriye Türkmen Meclisi üyesi Turgay Mollamusa, durdurulan MİT TIR'larına ilişkin, "O TIR'lar bize geliyordu. Haberimiz vardı. Ama bize ulaşmadı" dedi)

“Bu suçu işleyen şahıs bunun bedelini ağır ödeyecek, peşini bırakmayacağız” dedi. Cumhuriyet’e ve diğer medyaya savurduğu tehditleri, Avrupa parlamentleri ve İnsan Hakları Gözlemciliği dahil, uluslararası protestolara neden oldu. (Sonsuz Ark: Devlet Sırrı kapsamındaki bilgilerin deşifre edilmesi yüzünden Assange ve Snowden yargılanıyorlar, ikiyüzlülüğe gerek yok)

Erdoğan umursamaz görünüyor. Uluslararası anti-islamcıların paçavraları olduğunu söyleyerek BBC, CNN ve NYT’a saldırıyor: “Amaçları ne biliyor musunuz? Türkiye’yi zayıflatmak, bölmek, parçalamak ve yutmak” diyor. ( Sonsuz  Ark: Ahlak dışı içeriği ile Türk  iç politikasını etkilemeye yönelik olan Simon Tisdall'un bu yazı müsveddesi de dahil, BBC, CNN ve NYT'nin yaptıklarının Küresel bir  siyonist çete olmaktan başka rasyonel bir izahı bulunmuyor. Bakınız: Newyork Times, Guardian ve Die Welt Sadece Birer Gazete midir?)

Hafta sonu yapılacak seçimin önemli bir kavşak olduğu görülüyor. 

Köşe yazarı Yavuz Baydar şöyle özetliyor: “Kısa zamanda, bu, Erdoğan’a baskıcı bir yönetim, insan hakları ihlalleri, hukukun üstünlüğünü reddetme, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması kabul edilemez bir dokunulmazlıktır ve güçler ayrılığının olmayacağı yeni bir sistem için Erdoğan’a yetki verip vermeme arasında bir seçim.  Eğer Pazar günü kazanırsa, Erdoğan durdurulamaz olacak. Önüne geçilirse kin dolu öfkesi tehlikeli sınırlarda olacak” (Sonsuz Ark: Yavuz Baydar da diğer cemaat yazarları gibi illegal örgütün medyasında yazıyor)

Simon Tisdall, Perşembe, 4 Haziran 2015 
The Guardian

Derya Beyaz, 05.06.2015, Sonsuz Ark, Çırak-Çevirmen Yazar, Çeviri




Orijinal Metin:

Turkish president's feud with press is rooted in a deeper, personal unease

Simon Tisdall
Thursday 4 June 2015 14.07 BST Last modified on Friday 5 June 2015 00.00 BST

President Recep Tayyip Erdogan’s long-running feud with Turkey’s feisty opposition media has descended into open warfare ahead of Sunday’s general election, amid claims that his ruling neo-Islamist Justice and Development party (AKP) is plotting to fix the results and shrill threats to lock up journalists and editors en masse.

But Erdogan’s livid fury with the press may be rooted in a deeper, personal unease. Turkey’s apparently untouchable Teflon president, who has dominated political life since 2002 and now plans to rewrite the constitution, sideline parliament and grab sweeping dictatorial powers, increasingly fears he may have fatally misread the electorate’s mood.

The AKP is still expected to emerge as the largest single party. But opinion polls are showing unexpectedly strong support for opposition parties, notably the pro-Kurdish, secular and progressive People’s Democratic party (HDP). If the HDP gains 10% or more of the vote, thereby thwarting the AKP aim of a “super-majority”, Erdogan’s constitutional coup may be rendered infeasible.

Accustomed to winning easily, Erdogan has been thrown off-balance by opponents empowered by concerns over a slowing economy, unemployment, high-level corruption, the unresolved Kurdish question, and officialdom’s zero tolerance for dissent, as seen in the brutal suppression of the 2013 Gezi park street protests. The president has been ridiculed over his lavish $615m, 1,150-room presidential palace in Ankara, in particular its allegedly gold-plated toilets.

“As he falls from grace, the sense of total exhaustion and loss of prestige is driving him [Erdogan] to excessive aggression,” said Bulent Kenes, editor-in-chief of Today’s Zaman newspaper. “He bypasses the administration of the prime minister, Ahmet Davutoğlu, to issue his own instructions for operations. He orders the detention or arrest of dozens of people. He lambasts and threatens those who dare criticise him.

“Threats and insults are tossed around, but Erdogan – who gives the impression of being a paper bully – fails to scare anyone. Honourable people from all ideologies and beliefs … can defy Erdogan and his crime syndicate with the courage of knowing they are right,” Kenes wrote.

“If Erdogan cannot rig the elections, it seems the AKP will not be able to form a one-party government. This would mean the end of Erdogan’s sultanistic aspirations,” said Ihsan Yilmaz in a column headlined “Erdogan’s Jihad”. The ruling party was trying to ready the public for electoral fraud by publishing misleading opinion poll figures, he claimed.

In another widely reported development, a self-styled Twitter whistleblower known as Fuat Avni published the names of 324 polling station clerks who he claimed would help the AKP fiddle Sunday’s count. Avni’s claim that Erdogan is planning a mass post-election round-up of about 200 reporters and editors from leading news media is viewed as credible, given previous purges, arrests and show trials that have left Turkey in 149th place in the World Press Freedom Index.

Erdogan is not himself standing for election and, as president, is supposed to rise above the fray. Instead he has been campaigning relentlessly for the AKP. His statements have become increasingly wild and divisive as he struggles to rescue his dream of an executive presidency.

Erdogan has accused the HDP of being terrorists and atheists, while failing to condemn over 70 violent attacks on HDP candidates and offices that claimed another life on Wednesday.

In a speech in Bingol, he said all journalists, Armenians and gay people were “representatives of sedition”. Stung by taunts by Kemal Kilicdaroglu over his expensive taste in loos, he suggested the veteran Republican People’s party (CHP) leader would be best employed as a toilet cleaner.

In other worrying outbursts, Erdogan has vowed to jail for life the editor-in-chief of Cumhuriyet newspaper, Can Dündar, for publishing video of Turkish intelligence agents apparently delivering weapons to Islamist fighters in northern Syria. This reporting amounted to espionage, he said. “The person [Dündar] who committed this crime will pay a heavy price. We will not let him go,” he said.

The threats against Cumhuriyet and other media have provoked international protests, including from Human Rights Watch and European parliamentarians. Erdogan appears to be past caring. He lashed out at the BBC, CNN, and the New York Times this week, claiming they were the trashy tools of an international, implicitly anti-Islamic conspiracy. “Do you know what their aim is? To weaken Turkey, to divide it, to disintegrate it and then to swallow it.”

The weekend election now looks like a turning point. Columnist Yavuz Baydar summed it up: “In a nutshell, it has turned out to be a simple choice between giving approval or not for all Erdogan now stands for: introducing to Turkey an arbitrary rule, disrespect for human dignity, rejection of supremacy of the rule of law, eradication of rights and freedoms, unaccountability and impunity, and construction of a new system in which there will be no separation of powers.”

If he gets his way on Sunday, Erdogan will be unstoppable. If he is thwarted, his vengeful wrath may be dangerously unconfined


Seçkin Deniz Twitter Akışı