20 Mart 2015 Cuma

SA1225/TG103: Sonsuz Ark'ın PEW Research Center Dosyası/ PEW; Tetikçiler için Cephane

 İstatistikler Neden Yalan Söyler? Özel Bir Vak'a: ABD'li PEW Research Center 


Düşünce kuruluşları (Think Tanks), çalıştıkları alana yönelik bilgi ve analiz üreten, yaptıkları araştırmaların sonuçlarını tasnif ederek saklayan ve gerektiğinde kullanıma sunan kuruluşlardır. Bu kuruluşlar, bulundukları ülkenin iç ve dış politikasının belirlenmesine yönelik üst düzey tartışma ortamı oluşturmaları ve güvenilir bilgi sunmaları anlamında oldukça büyük bir öneme sahiptirler. 

Şüphesiz gerek basılı ve görsel, gerekse internet ortamında bu kuruluşlardan gelen bilgilerin kullanılması iç ve dış kamuoyunun bu bilgilerin ait olduğu konu hakkında bilgi sahibi olmasını ve düşünce haritalarının şekillenmesini sağlamaktadır. Ancak bu noktadaki en kritik soru bu kuruluşlardan gelen bilgilerin ne kadar güvenilir ve politik manipülasyondan ne kadar bağımsız olduğudur. Bu anlamda son zamanlarda özellikle sosyal medyada kendini gösteren ve yabancı medyanın istatiksel veri kaynağı olarak rağbet ettiği ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Pew Research Center yazımızın konusunu oluşturmaktadır. 

Pew Research Center sitesinde kendisini Amerika’yı ve dünyayı şekillendiren olaylar, düşünceler ve eğilimler hakkında kamuoyunu bilgilendiren tarafsız gerçeklik kaynağı olarak tanımlamakta ve politik bir duruştan uzak olduğunu ifade etmektedir.  

2014 Global Go toThink Tank Indeks Raporuna göre (1) Pew Research Center ile alakalı bazı veriler şu şekilde: 

Pew Research Center, ABD düşünce kuruluşları sıralamasında 7.sırada; en iyi internet kullanımında 3.sırada; en iyi medya kullanımında (yazılı veya elektronik) ise 1.sırada yer almaktadır.

Pew Research Center esasen PEW Charitable Trusts (Pew Hayır Vakıfları)’nın bünyesinde yer alan bir yan kuruluştur. Pew Charitable Trusts, yedi ayrı vakfın bir araya gelmesi sonucunda oluşmuştur. 2004 senesinde vergi statüsünü değiştiren PEW bu sayede bünyesinde yer alan vakıfların aynı yönetim kurulu tarafından idare edilmelerine rağmen bağımsız birer vakıf olarak sınıflandırılmasına olanak sağlamıştır. Basında çıkan haberlere bakıldığında yapılan bu işlemin sebebi milyonlarca dolar tutarındaki vergiden muafiyet sağlamaktır. Ayrıca bu sayede PEW doğrudan doğruya para harcama, çok daha fazla miktarda para toplama ve yıllık 200 milyon $’lık bütçenin %5’ini lobi faaliyetlerine harcama imkânına kavuşmuştur. 

PEW Grubu servetinin büyük bölümünü petrol endüstrisinden elde etmiş. 2008 sonu itibarı ile malvarlıklarının değeri 5 milyar $’ın üzerine çıkan grubun kendisini kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak nitelendirmesi de oldukça ironik. 

PEW bir yandan çevre ile ilgili gruplara yardım ediyor görünürken kendi bünyesinde yer alan kuruluşlardan bir tanesi olan Pew Memorial Trusts, çevreye zarar verdiği bilinen Exxon-Mobil’de 24 milyon $ değerinde hisseye sahip. 

Yine grup bünyesinde yer alan J.N. Pew Jr. Trust petrol endüstrisindeki işlere yönelik 9 milyon $ değerinde yatırım yapmış. İşin daha da ilginci PEW Charitable Trusts, içlerinde Rockefeller Foundation’ın da bulunduğu altı tane kar amacı gütmeyen kuruluşla bir araya gelerek malvarlıklarının değerini 21 milyar $’a çıkartmış ve bu birliktelik sayesinde Energy Foundation kurulmuş. 

Energy Foundation aynı zamanda PEW’in iş ilişkisi içinde bulunduğu Exxon Mobil’in faaliyetlerine karşı en önemli aktivist grup konumunda olan Texas Fund for Energy and Environmental Education (MELDI)’nın temel mali destekçisi konumunda.

Pew Research Center tarafından 16 Mart 2015 tarihinde yayınlanan ve "Snowden sonrasında Amerikalıların gizlilik hakları stratejileri” adını taşıyan bir çalışmadan (2) çıkan sonuçlar oldukça kuşkulu görünüyor. 

Bu çalışmaya göre Amerikan yurttaşlarının %54’ü diğer ülke yurttaşlarının izlenmesini onaylarken, terör şüphelilerinin izlenmesini onaylayanların yüzdesi ise %82 olarak ifade ediliyor. Ancak Pew’in ifade ettiğine göre çalışma sadece İngilizce olarak yapılmış ve Amerikan Nüfus Müdürlüğü verilerine göre Amerikalıların %20.8’i İngilizce dilini konuşmuyor, yani bu kitle çalışmadan muaf tutulmuş. 

Bu noktada İngilizce konuşan Amerikalı beyazların büyük bölümü tarafından İngilizce konuşmayan Arapların “terörist” olarak görüldüğünü de dikkate almak gerekiyor. Bu durumda çıkan sonuçların “Amerikalıların” izlenme ile ilgili görüşlerini tam olarak yansıtması gerçeklikten oldukça uzak görünüyor. 

Nitekim Press-NORC Center for Public Affairs Research tarafından yapılan bir ankette Amerikalıların %71’inin hükümet tarafından telefonlarının dinlenilmesini istemediği ortaya çıkmıştır.

ESET/Harris Interactive tarafından yapılan bir diğer çalışmada ise insanların %80’inin hükümet tarafından gerçekleştirilen casusluk faaliyetlerine karşı önlem olarak sosyal medyadaki gizlilik ayarlarını değiştirmiş olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar Amerikalıların büyük bölümünün NSA tarafından gerçekleştirilen casusluk faaliyetlerinden rahatsız olmadığını iddia eden Pew’in çalışmasının doğru olmadığını göstermektedir.

Pew’in yaptığı anketin katılımcıları, Küresel Pazar Analizleri yapan ve büyük bir kuruluş olan “Gfk Knowledge Panel” tarafından sağlanmış. Gfk, internet üzerinden çalışmaya katılan katılımcılara puan toplama sistemi uyguluyor. Katılımcılar katıldıkları anketler sayesinde elde ettikleri puan karşılığı belli bir ücret alıyorlar. Ayrıca katılımcılara sunulan mobil uygulama ile ankete katılma imkânı sağlanıyor. Yani anket soruları herhangi bir ortam ve zamanda cevaplanabiliyor. Para karşılığında gerçekleştirilen bu tür bir çalışmada katılımcıların sorulara ne kadar hassasiyetle cevap verdiği şüphesiz oldukça tartışılır.

Gfk tarafından katılımcıların kullanımına sunulan mobil uygulama “Survey On Demand (SODA) Mobile” adını taşıyor. Bu uygulama kurulum sırasında sadece güvenlik ayarları için izin istenileceğini belirtmesine rağmen, kurulum aşamasında GPS konumu, tam ağ erişimi, telefon konuşması ve sürücü verileri, sistem araçları, bluetooth, kamera (resim ve video çekimi), mikrofon (ses kaydı) ve batarya kontrolü (uyku moduna geçmeyi engellemek için) erişim izni istiyor (3). 

Şüphesiz konum verilerine kadar kullanıcının tüm mahremiyetini kontrol altında tutan bu tür bir uygulama ile gerçekleştirilen ankette kullanıcının tarafsız olarak soruları cevaplaması mümkün değildir. Bu noktada NSA tarafından insanların izlenmesi hakkında görüşleri sorulan katılımcıların, soruları yine NSA’nın kullandığı programa benzer bir uygulamayla cevaplaması oldukça ironiktir. 

İşin vahim tarafı PEW tarafından sağlanan istatiksel verilerin dünya gündemini belirleyen Washington Post, USA Today, ABC, NBC ve The Guardian gibi dev medya kuruluşları tarafından sık sık kullanılıyor olması. Söz konusu “güvenilir” medya kuruluşları olduğunda buradan gelen bilgiyi insanlar sorgulamaksızın bir gerçeklik olarak algılıyor.  

Pew Research Center tarafından yapılan çalışmalar, Pew bünyesinde çalışan Conrad Hackett isimli araştırmacı tarafından atılan twitlerle Türkiye’ye ve dünyaya duyuruluyor. Hackett nedense Türkiye’yi özellikle olumsuz anket sonuçları içeriyorsa twitinde tablodan bağımsız olarak vurgulama ihtiyacı hissediyor. Aşağıda bu durumla ilgili birkaç örnek görebilirsiniz.
(Ülkelere göre kadın patron oranları)


(Facebook içeriğinin en çok sansürlendiği ülkeler)

(2015 itibariyle ülkelere göre Basın Özgürlüğü sıralaması)

Türkiye ile ilgili “olumsuz” sonuçları iştahla paylaşan Hackett diğer yandan Charlie Hebdo olaylarının ardından İslamofobik söylemi ve güvenilir bir kaynak olmaktan uzaklığıyla kendisi ile sosyal medyada alay edilen Fox’u en güvenilir haber kaynağı olarak 1.sırada verebiliyor.



Conrad Hackett için gazeteci Cüneyt Özdemir 18.04.2014 tarihli köşe yazısında (4) şöyle demiş:

“Sosyal medya sayesinde ancak olası bir makalesinde fikirlerini veya araştırmalarını öğrenebileceğimiz insanları da takip etme fırsatı yakalayabiliyorsunuz. Bunlardan biri de ABD’de yaşayan bir araştırmacı olan Conrad Hackett. Zaman zaman ilginç sonuçları olan araştırmaları anlaşılır grafikleri ile sosyal medya hesabında yayımlıyor.”

Özdemir yazısında bu bilgilendirmenin ardından Türkiye ile ilgili Hackett tarafından paylaşılan bilgilere yer veriyor.

“Dünyanın en çok tutuklu gazetecisi bulunan listede Türkiye bir numara.
“Basın özgürlüğünde dünyada 154. sıradayız.”
“Türkiye’nin %72’si dinin hayatlarında çok önemli bir yer tuttuğunu söylemiş.” 
“Facebook kullanımında dünyada 6. sıradaymışız.” 
“Twitter kullanımında dünyadaki 8. sırada Türkiye var.” 
“Eşcinselliği Türk toplumunun %9’u kabul edilebilir buluyormuş.” 
“İstanbul, dünyada en çok fotoğraflanan 5. şehirmiş.”

“Amerikalılardan hazzetmeyen ülkeleri yazıyorum.” 
1- Filistin %69 
2- Türkiye %68 
3- Ürdün %65 
4- Mısır%65 
5- Pakistan %60 

Ve bir soru daha: “ABD’yi dost mu, düşman mı görüyorsunuz?” 
Cevap: %14 dost , %49 düşman

Cüneyt Özdemir Pew Research Center’a ait  “pewglobal.org “sitesini bu verilere kaynak olarak gösterdikten sonra konu ile ilgili sözlerini şöyle tamamlıyor: 

“Bu araştırmayı yayımlamamın nedeni bu sonuçların bazı klişe söylemleri yıkıyor olması. Lafa gelince Türkiye’nin en büyük müttefiki ABD değil mi? Sokağa çıktığınız zaman ne yazık ki ‘değil’.”

Şüphesiz burada Türkiye’deki Facebook veya Twitter kullanımı çok da hayati önem taşıyan bilgiler değil. Ancak ülkenin cumhurbaşkanlığı seçimlerine doğru gittiği bir dönemde Türkiye’nin yarısının ABD’ye düşman olduğunun vurgulanması önem arz ediyor. Cüneyt Özdemir’in yazıyı yazdığı tarihte henüz Ak Parti cumhurbaşkanı adayını belirlememiş, muhalefet de öyle. Ülkeyi 12 seneden beri yöneten kadrolar belli olduğuna göre bu düşmanlığın en önemli nedenlerinden birisi de bu yönetici kadrolar olsa gerek.

Özdemir bu noktada ilginç bir ayrıntıya dikkat çekiyor:

“MİT Müsteşarı dahil bazı önemli yetkililerin yargılanması için son sözü söyleyecek makam yeniden tanımlanıyor. Peki kim oluyor bu son sözü söyleyecek makam, Başbakanlık mı? Hayır. Cumhurbaşkanlığı. Ucu kendisine dokunacak bir muhtemel yargılamanın yetkisini Başbakan Erdoğan, aday olmayacağı bir cumhurbaşkanına verir mi?”

Buradan şöyle bir sonuç çıkıyor; Başbakan Erdoğan’ın yargılanabilmesi için onun veya desteklediği birinin cumhurbaşkanı olmaması gerekiyor. Ülkeyi Amerika’ya düşman etmiş bir kişinin de cumhurbaşkanlığına yakışır bir tarafı yok zaten.

Allah'tan bu ve bunun gibi “küçük” algı çalışmaları işe yaramadı ve halk kendisine ve ülkeye yakışacak cumhurbaşkanını hür iradesiyle seçti.

Pew tarafından açıklanan veriler daha önce belirttiğimiz gibi yerli ve yabancı çeşitli haber kaynakları tarafından kullanılıyor. Türkiye’den birkaç örnek verelim:

Şalom Gazetesi PEW’i kaynak göstererek şöyle diyor:“Pew araştırma şirketinin Türkiye’deki yabancı algısını ölçtüğü araştırmada en olumsuz algıya sahip ülkenin İsrail olduğu ortaya çıktı. Araştırma ayrıca Türklerin yakın oranlarda Hamas, Hizbullah, El Kaide gibi radikal grupları da sevmediğini gösterdi.” (5)

Amerika’nın Sesi yine PEW verilerine dayanarak yaptığı ve “PEW: 'Türkler Amerika’yı Sevmiyor' “ başlığını taşıyan haberinde: “2002 yılından buyana Türkiye’de halkın nabzını ölçen Washington’daki PEW Araştırma Merkezi’ne göre, Türkler, Amerika’yı da başka ülkeleri de sevmiyor. Araştırmaya katılanların % 73'ü Amerika'ya karşı olumsuz düşüncelere sahip” diyor. (6)

17-25 Aralık operasyonlarından sonra Türkiye siyasetinin şekillendirilmesinde temel algı faktörü olarak “yolsuzluk” kavramının kullanıldığını hepimiz biliyoruz. PEW bu noktada da yine veri kaynağı olarak önemli bir işlev görüyor. Radikal, internet sitesinde 06.12.2014 tarihli haberinde şöyle diyor:

“Araştırma şirketi PEW'e göre 7 yılda yolsuzluk endişesi 20 ülke içinde yüzde 20 arttı. Siyasilerin yolsuzluğa bulaşmış olmasının büyük problem olduğunu düşünenlerin sayısı Türkiye'de 2007'de yüzde 37 iken 2014'te yüzde 62'ye yükseldi.” (7)

Adem Yavuz Arslan imzasını taşıyan ve Bugün internet sitesinde yer alan 01.08.2014 tarihli bir yazıda kullanılan verilerin kaynağı yine Pew Research Center. Yazıda yer alan bazı ifadeler şöyle: 

“Washington merkezli uluslararası kamuoyu araştırma şirketi Pew Research’ün yeni anketi Türkiye hakkında çok çarpıcı sonuçlar içeriyor. Anket sonuçlarına göre Türk toplumu bir çok başlıkta tam anlamıyla ikiye bölünmüş durumda.”… “Düzenli saha araştırmaları ile tanınan Pew Research’ün analizlerine göre Türk toplumu tam anlamıyla iki kutuplu hale geldi. Toplumun yüzde 51’i ülkenin gidişatından şikayetçi. Yüzde 44’ü ise memnun.”… “Araştırmaya katılan Türk vatandaşlarının yüzde 55’i ise Başbakan Erdoğan’ın Gezi olaylarını ele alış biçimini onaylamadıklarını söyledi. Erdoğan’ın, Gezi olaylarıyla ilgili tavrını onaylayan Türkler’in oranı ise yüzde 37’de kaldı.” (8)

PEW’in verilerinin kaynak olarak gösterildiği köşe yazılarına daha birçok örnek vermek mümkün ve bunun için internette bir tarama yapmak yeterlidir. Bu yazıların içinde bir istisna olarak Sonsuz Ark sitesinde bu yazıdan beş ay önce yazılmış olan ve “Operasyonel Bir Anket: “Türk Halkı ABD'ye Olumlu Bakmıyor” başlığını taşıyan bir yazıda Pew Research Center verilerinin manipülatif amaçlara hizmet ettiğine dikkat çekilerek şöyle denilmişti:

“Anket'in neocon yapımcıları ve yayıncıları, Türkiye’de yaşayan insanlar hakkında haksız bir imaj oluşmasını sağlamak ve neredeyse bütün halkıyla Filistin’deki tüm insanlık dışı saldırılara, işkencelere ve soykırıma karşı duran Filistin’in demokratik tek temsilcisi Hamas’ı destekleyen Türkiye ile Hamas arasındaki sıcak ve güçlü ilişkileri tiksinti verici bir müdahale ile bozmak istemektedir. Belki de bu anketin tek amacı da Hamas-Türkiye ilişkilerini bozmaktır, diğer sonuçlar anketin güvenilirlik sorunlarını aşmak için üretilmiştir.  [Seçkin Deniz, 05.11.2014, Sonsuz Ark] ” (9)

Yine Pew Research Center verileri kullanılarak yapılan bir algı çalışmasına dikkatlerin çekildiği ve “TGB'nin Çuvalı'ndan Çıkan Neocon Sonuç: "Türk’ün Türk'ten Başka Dostu Yoktur" başlığını taşıyan bir başka Sonsuz Ark yazısı Seçkin Deniz tarafından yapılan aşağıdaki giriş analizi ile verilmişti: 

“Önce Sonsuz Ark'ın çevirip yayınladığı “Türk Halkı ABD'ye Olumlu Bakmıyor” başlıklı  neocon PEW anketini, sonra İşçi Partisi ile organik bağı bulunan TGB'nın 12 Kasım'da NATO Tatbikatı dönüşü İstanbul'a uğrayan ABD'li askerlerin kameralar eşliğinde başına çuval geçirme girişimini (SHaber,'Etrafta hiç sivil polis yok' diyen fon sesi ile bu girişimin görüntülerini dakikalarca yayınladı) ve Foreign Policy adlı neocon kuruluşta yayınlanan aşağıda çevirisini verdiğimiz, Türkiye'yi yalnızlaştırmayı amaçlayan, Perinçek'in TGBlilerini 'Milliyetçi' diye tanımlayan, Türkiye'yi 'oldukça kutuplaşmış bir ülke' olarak tasvir edip, tüm kutuplaşmaların ABD karşıtlığında eridiğini, her kesimin bir araya geldiğini 'iddia' eden, iddiasını da PEW'in yayınladığımız üretilmiş anketi ile destekleyen Türk isimli bir analistin 14 Kasım tarihli analizini ve bu analizin içeriği ile tıpatıp aynı içeriğe sahip 17 Kasım 2014 tarihli (90'lı yıllarda PKK lideri Öcalan'ı Bekaa Vadisi'nde ziyaret edip onunla keyifli yemekler yiyen, şimdinin PKK karşıtı, 68 kuşağının solcu liderlerinden, 28 Şubat destekçisi, Erdoğan'a darbe planlayan Ergenekon Terör Örgütü hükümlüsü) Doğu Perinçek'in açıklamalarını okuyacaksınız. En sonda da Doğu Perinçek'in Wikipedia'dan aldığımız öz geçmişini inceleyecek ve işbirliğinin fotoğrafını net bir şekilde göreceksiniz.  [Seçkin Deniz, 17.11.2014] ” (10)

Başta da belirtmiş olduğumuz gibi düşünce kuruluşları ve bu kuruluşlar aracılığıyla sağlanan veriler, üst düzey tartışma ortamı oluşturmaları ve güvenilir bilgi sunmaları anlamında oldukça büyük bir öneme sahiptir. Ancak bu verilerin sağlıklı tartışma ortamları oluşturmaları ve tutarlı analizlerin yapılabilmesine olanak sağlamaları için önyargıdan uzak, çıkar ilişkilerinden bağımsız kuruluşlar tarafından bilimsel yöntemler referans alınarak elde edilmesi gerekir.

Özellikle bilgi akışının çok hızlı olduğu sanal ortamda istatiksel tablolar aracılığıyla insanlara aktarılan bu bilgiler maalesef sorgulanmaksızın bilimsel gerçeklik olarak algılanmaktadır. Yazıda özel olarak incelediğimiz Pew Research Center bu anlamda sağlıklı veriler sunmaktan oldukça uzak görünmektedir. Rakamlar yalan söylemez, ancak bunun için rakamların da doğru bir şekilde elde edilmiş olması gerekir.



Tamer Güner, 20.03.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Özel Dosyalar


Alıntılar:
(1) http://repository.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1008&context=think_tanks
(2) http://www.pewinternet.org/2015/03/16/Americans-Privacy-Strategies-Post-Snowden/
(3) http://thefifthcolumnnews.com/2015/03/pew-data-on-public-perception-of-intelligence-agencies-is-bias-and-false/
(4) http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cuneyt_ozdemir/ati_alan_koske_cikmis_bile-1187298
(5)  http://www.salom.com.tr/haber-92857-pew_turkIyede_arastirdi_olumsuz_algida__Israil_liste_basi.html
(6) http://www.amerikaninsesi.com/content/turkler-amerikayi-sevmiyor/2508506.html
(7) http://www.amerikaninsesi.com/content/turkler-amerikayi-sevmiyor/2508506.html
(8) http://www.bugun.com.tr/gundem/erdogana-anket-surprizi-haberi/1207920
(9) http://www.sonsuzark.com/2014/11/sa973tg69-operasyonel-bir-anket-turk.html
(10) http://www.sonsuzark.com/2014/11/sa993tg73-tgbnin-cuvalndan-ckan-neocon.html


Seçkin Deniz Twitter Akışı