16 Kasım 2014 Pazar

SA990/ÇY5-DÇ11: Washington Katedrali'nde Namaz; Türkiye Dinlerarası Diyalog Projesi'nde Yer Almalı mı?

"Tüm Dünyadaki Müslüman Halkların çektiği zulüm ve şiddeti de düşünerek olayı gözden geçirdiğimizde anlıyoruz ki, akıllı ve stratejik davranmalıyız"

Washington DC, National Catedral

"Ne dersiniz?! Müslüman Kardeşler yakında DC'deki Ulusal Katedrali Allah'a kulluk etmek için kullanacaklar?"

ABD’deki İslam Kongresi ilanlarını yakın zamandır göz ucuyla takip ediyorum Bu sabah Washington Post Gazetesinde bir haber gözüme çarptı.(1) Destekleyenleri ve karşı çıkanları ile fotoğraf şöyle:

Washington Katedrali'nin İlk Müslüman Namaz Hizmeti

Olay Washington Ulusal Katedralinde gerçekleşir. 14 Kasım Cuma günü  itibariyle Katedralin köşesinde, birkaç yüz Müslüman toplanıp ezan okuyup namaz kılarlar., ateşli bir vaaz verip,  Güney Afrika'nın müslüman ABD Büyükelçisi Ebrahim Rasool (İbrahim Resul) vaaz verir. (Polis yoğun güvenlik önlemleri ile kiliseyi kapatarak arama yapar.) Fakat bir iyi giyimli, orta yaşlı bir kadın aniden sesini yükseltir:


“Amerika Hıristiyan ilkeleri üzerine kurulmuştur. Kilise yalnız bizim, bırakın!”

Katedral yetkilileri, küçük ve seçili grupla olayı sınırlamak istediğini söylerler.

Musarat Bozai Washington Ulusal Katedralinde düzenlenen 'ilk Müslüman namazı' hizmetine katılır. 


Musarat Bozai. Foto: Astrid Riecken / Washington Post 

Katedral Başkanı Rev. Gary Hall ise, “Aziz Benedict dua ve misafirperverliğin öneminin eşit olduğuna inanır.” diyerek konuşur. Arapça dua sesleri hayret vericidir: "Güzel bir kutsal alanda  güzel bir kutsal dil."

Hall, bunun iyi hizmet ve birlikte çalışmak için daha fazla çabanın başlangıcı olarak hizmet edeceğini umduğunu söyler.

Katedral yetkilileri ve yerel Müslüman liderler de dâhil olmak üzere çok sayıda insan ve bu yayını yapanlar, bunun dini anlayış ve işbirliği için acil ihtiyaç olduğu hakkında Ebrahim Rasool’un mesajını yinelerler.

“Selam, Şalom, Barış. Hepiniz gerçekten hoş geldiniz.”

Rev. Canon Gina Gilland Campbell ayin dolayısı ile Katedral direktörünü tebrik eder.
Birkaç Arapça televizyon kanalı tarafından canlı yayınlanarak verilen törende yerel cami misafirlerince, kilise ve sinagogu temsil etmek için seçilmiş insanlara ve misafirlere alkolsüz içecekler ve tatlılarla bir karışım ikram edilir. Savaşın parçaladığı Ortadoğu'da Müslümanlara ve diğerlerine mesajlarının ulaşmayı umduklarını söylerler.

12 yaşındaki oğlu Zeyd'le birlikte gelen Avukat Arif Ali:

"Gerçekten bu Hıristiyanlık ve İslam ortak miras ve değerleri hakkında düşündürüyor."

Rashid Mahdum, Potomac'ta oturan bir emekli mühendis:

“Olayın mesajına ve sembolizmine inanıyorum, bu olay Dünya'da yankılanacak.”

İmam Ahmed Hamad Chebli. Foto: Astrid Riecken / Washington Post 

Jersey Merkez İslam Toplumu lideri İmam Ahmed Hamad Chebli,  Washington Ulusal Katedralindeki namaza katılır:

"Bizim ve Hıristiyanların her yerde eşit olduğu, Müslümanlar için bir ders olmalı," diye ekler.

Nelson Mandela’yı anma hizmetinde birlikte çalıştığı için Canon Gina Gilland Campbell ve İbrahim Resul arasında bir ilişki gelişmiştir. Niyetlerinin Dünya'da yankılanacak olan dini hoşgörü konusunda bir açıklama yapmak olduğunu söylerler.

Evangelist Derneği başkanı Rev. Franklin Graham'ın Facebook’ta Perşembe günü  yazdığı "Yarın, Washington DC Ulusal Katedrali, en önemli piskoposluk kilisesi Müslümanların Allah'a namaz kılmalarına hizmet edecek; Tanrı'nın bizi günahlarımızdan kurtarmak için yeryüzüne Oğlu, Rab İsa Mesih'i gönderdiği bir kilisenin Tek Gerçek Tanrı dışındaki bir şeye ibadet için kapılarını açmasını görmek üzücü. İsa İncil'de açıkça ifade etmişti: "O yol, gerçek ve yaşam Ben'im. Hiç kimse benim aracılığım olmadan Baba'ya ulaşamaz" (Yuhanna 14: 6). cümlesi Cuma günü itibariyle 64.000 kişi tarafından beğenilmiştir…

***
Washington Post Gazetesi’nde sabah verilen bu haber öncesi; gece ülkemiz sosyal medyasında Hükümetin Papa’ya yazılan davet mektubuna eleştiri bombaları medyaya teker teker düşerken “Hani bu projeye karşıydınız.” diyen sesler yükseliyor.

Dinlerarası Diyalog Projesi çerçevesinde Washington’da bu senaryoya bağlı oynanan tiyatroların ve tepkilerin kasıtlı olarak fırına sürüldüğünü düşünüyorum.

Dinlerarası Diyalog uzun zamandır uygulanan bir süreç, bütün dinlerin tek bir yaratıcıya inandığından ötürü tek bir ibadet yeri ve şeklinin yeterli olacağını içeren ciddi konsültasyonlar ve argümanlar ve dini yıpratma faaliyetleri içeriyor. Dünyada tüm Müslümanlara duyurulan bu tiyatrolar yaşanırken, şu soru haliyle kafaları karıştırıyor.

Bu projenin içinde Türkiye olmalı mı, olmamalı mı? Yoksa önceden olduğu gibi malum çevrelerin kontrolünde mi yer almalı?

İslam Dinini bozmak adına yapılan tüm çalışmalarda aktif olarak yer almak, koruyucu kalkan görevi görmek Türkiye'nin tam anlamıyla içerisinde yer alması gereken bir durum benim kanımca. Çünkü Kuran düşmana karşı hazırlıklı olmakla ilgili ayetlerinde, bizlere şöyle der.(2)

4. Sure (Nisâ Suresi), 104. Ayet:

"Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri umuyorsunuz. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

8. Sure (Enfâl Suresi), 60. Ayet:

"Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez."

Senelerdir Batının, İslam Dini'ne ve Kuran’a uyguladıkları sindirme, yıpratma, değiştirme politikalarının amacının Dinlerarası Diyalog Projesi'ni nihayete erdirmek ve vaat edilen topraklara sahip olmak üzere kurgulandığını biliyoruz. Petrol kuyularına sahip çıkan uyduruk Halifelerin Ortadoğu’da Müslümanlar adına görev almadığını düşündüğümüze göre, Müslümanlar olarak uyanık olmalı ve tehlikelere karşı da her zaman tedbirli davranmalıyız.

Çünkü; sergiledikleri tiyatrolar tam bir satranç oyunu özelliklerini taşıyor. Onlara karşı hangi taşı, ne zaman, nerede hamle olarak ileri sürebileceğinizi tahmin etmek, oyuna girmek yorucu ve yıpratıcı olacaktır. Ancak onlar neredeyse hiç uyumadan hamlelerini düşünüp, taşlarını oynatmaya  devam ediyorlar.

İlerleyen yıllarda bu ve benzeri  haberlerden daha fazla duyacak, sürekli yenilenerek yazılmış tiyatro oyunlarını hep beraber izleyeceğiz. Tüm Dünyadaki Müslüman Halkların çektiği zulüm ve şiddeti de düşünerek olayı gözden geçirdiğimizde anlıyoruz ki, akıllı ve stratejik davranmalıyız. Acı duysak da onları izlemekte gevşeklik göstermeden, gücümüzün yettiği kadar, satranç oyunlarındaki her türlü hamlelerine karşı kendi atlarımızı hazır bulundurmalıyız.

İyi manevra gücüne sahip bir ülke olmalıyız ki, “Kuran’a göre doğru şekilde, oynadıkları tiyatronun son perdesini biz kapatalım.”

Çünkü Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.


Duru Çağlayan, 16.11.2014, Sonsuz Ark, Çırak Yazar




Referanslar: 

  







Seçkin Deniz Twitter Akışı