25 Ağustos 2012 Cumartesi

SA42/ÂA4: Suriye; Türkiye İçin İnşirâh Vakti

"Türkiye Sıfır Sorun Stratejisi, Somali ve Arakan  hamleleriyle bütün dünyanın iyi insanları için umut olmaya devam ediyor; SSS'nin önündeki tek engel Suriye'deki belirsizlik. Belirsizlik kalktığında, neo-conların ve siyonistlerin elindeki son taş, şah kaybedilecek ve Suriye, Türkiye için inşirâh vakti olacaktır."


Sıfır Sorun Stretejisi küresel ve yerel çirkin ağızlarda salyalarla eritilir, peristaltik hareketlerle boğdurulmaya çalışılırken, erimeyecek ve boğulmayacak özellikleriyle, kasılmış düşman zihinlerde bir korku dalgası yayıyor. Güçleri tükenmiş, tarih karşısında da açıkça yenilmiş olan 223 yıllık küresel vahşetin mimarları, siyonistler artık dehşet içindeler ve korkuyorlar. Onları korkutan tek güç Türkiye değil, aynı zamanda  şiddeti gittikçe artan dip sarsıntılarla geleceğinden  kuşku duyulmayan Birleşik Devletler'in, İngiltere'nin, İspanya'nın, İtalya'nın, Yunanistan'ın işsiz ve aç insanlarının büyük öfkesi.

 1789'la başlayan kısırdöngünün ürettiği, sömürgeciliğe dayalı refah, Avrupa ve Amerika kıtalarına büyük bir askerî güç kazandırdı. İnsanların, güçsüzlerin kanını dökmelerine karşılık elde ettikleri refahın sonunu getiren en büyük hamle 11 Eylül 2001'de ikiz kuleleri yıkmakla başladı. Bu büyük hamle, mimarlarının sonunu hazırlayan bir hamleydi; ancak farkına vardıklarında iş işten geçmişti ve şimdi büyük oyuncular, neo-conlar ve siyonistler  telaşla kendilerini aklamaya çalışıyorlar. 2008 Ekonomik Krizi'ni halkın tüketim çılgınlığına monte ederek, Cumhuriyetçilere ve Demokratlara eş oranlı sorumluluk yükleyerek sıyrılmanın peşindeler.

ABD'nin bilerek ve isteyerek Avrupa'ya taşıdığı ekonomik krizin tetikleyicisi sanal para uzmanı siyonist ellerdi. İsrail'e  kaçırılan 400 milyar dolarlık Lehman Brothers, 65 milyarlık Mudoff soygunları biriken öfkenin finansal yüzüydü, ancak daha büyük öfke  nedenleri vardı; ölüler ve paranoyak eski askerler. 2001'den beri savaşa harcanan 7 trilyon dolar , karşılığında iki katı bir gelir getirememişti. Birleşik Devletlerde yaşayan siyonist ve neo-con olmayan herkes,  2001'de başlatılan küresel vahşetin sorumlularını artık çok iyi biliyor ve en kısa zamanda onlara büyük bedel ödetmeyi hayâl ediyorlar.

Wall Street İşgali'ne katılanların sorumlulara yaşattığı dehşet gerçekten korku vericiydi; insanlar hesap soruyorlar ve suçluların bulunduğu merkezi işgal ediyorlardı. Ve bu asla sembolik bir işgal değildi.

Amerikalılar, internet siteleri, sivil toplum kuruluşları ve gazeteler aracılığı ile Irak'ta, Afganistan'da ve Pakistan'da ölen askerlerin her birinin nerede doğduklarını ve nerede öldüklerini şehir şehir, kasaba kasaba tesbit edip paylaşıyorlar... 1990'dan beri hızla artan işsiz sayısını, gençlerini Küre'nin mahrum ülkelerine savaşmaya göndererek çözümlemeye çalışan kirli denklemlerin basit birer değişkeni olduklarını anlıyorlar. Üniversite masrafları için savaşa gidenlerin ailelerine teslim edilen cesetleri artık Wall Street'e sığmıyor; Beyaz Saray'ı zorluyor.

Obama yönetiminin kısa tereddütlerle de olsa Libya'ya müdahale etmesinin üzerinden sadece bir yıldan fazla zaman geçti; ama aynı Obama, Suriye'de yaşanan katliama Kasım 2012'deki seçimler yüzünden müdahale etme cesaretine sahip değil. İnsansız Hava Araçlarının her gün Pakistan ve Afganistan'da onlarca kişi öldürüyor olmasını kanıksayan dünya, bu vahşete karşılık pusuya düşürülerek öldürülen NATO askerlerine de ölü sayısı az olduğu için duyarsız. Her şey kilitlenmiş durumda. ABD, Çin'e karşı konumlanan Filipin, Güney Kore Deniz tatbikatlarına da yeterince destek bulamıyor.

Amerika-İsrail-İran Ekseni'nde üretilen gerilim politikası Türkiye'nin Sıfır Sorun Stratejisi ile sarsılmaya başladığı anda da Suriye'de kanla bastırılan protestolar başladı. 24 yıl boyunca üretilen sûni gerilimin hedef ülkesi İran değil, ABD işbirlikçisi Saddam'ın ülkesi Irak işgal edildiğinde, işgalin çapı ortaya çıktı; Arabistan yarımadasındaki petrol rezervlerine hâkim olmak ve sûni düşman İran'a karşı kabile devletlerinden oluşan Arap yarımadasını silah deposuna dönüştürmek.

ABD'nin ve onunla birlikte sürüklenen Avrupa'nın, Rusya'nın ve Çin'in petrol fiyatlarına odaklanan karşılıklı savaş stratejileri, silah satışını canlandıracak ve küresel kur savaşlarında mola vermelerini sağlayacak olan bir düzlemde analitik hesaplarla revize edildi. Ne yazık ki; Sarkozy'nın Fransız seçmenlerin sağduyusu ile devre dışı kalması silah ticaretinde çok fazla yenilik getirmedi. Fransız çıkarlarını ulusalcı reflekslerle  ve içe dönük politikalarla korumaya çalışan yeni Cumhurbaşkanı Hollande, sıkışan ekonomisine çıkış yolu aramak için Sarkozy'nin fikir babalığını yaptığı Suriye Stratejisi'ni yeniden işleme soktu.

Türkiye dâhil bütün Ortadoğu'da yaşanacak olan mezhepler savaşı bir tek ABD, İngiliz, Fransız, Alman, Rus, Çin askerinin burnu kanamadan elde edilecek hasılatı paylaşmalarını sağlayacaktı. Türkiye'nin düşürülen keşif uçağı, Gaziantep'te patlatılan bomba yüklü araç ve Suriyeli Kürtlerden oluşturulan muhalif grup, en sonunda da  Özgür Suriye Ordusu'nda ' El- Kaide var' masalını dillendirerek ABD-İsrail ikilisi ile aynı koroya katılan İran'ın kışkırttığı Şemdinli saldırıları.

Türkiye, Washington'daki neo-con enstitülerde oluşturulan ve her türlü spekülasyon ve manipülasyonla savaşa girmesini sağlamaya çalışan oyun planlarını tek tek çözümleyerek, Suriye'ye müdahale edecek olan ülkenin Türkiye değil ABD olması gerektiğini ısrarla vurguladı. İçeriden ve dışarıdan Sıfır Sorun Stratejisi'ne dökülen kusmukların, tiksindirici uzantıların yazılarıyla, Türkiye'nin Suriye Dış Politikası'nı başarısızlığının işlendiği düzeneklerle, terörle yıpratılan hükümetin istifasını isteme ile sonuçlanacak bir sürece kadar akması oyun planının işlediğine işaret etmeye yetiyordu.

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun zor duruma düşen ve sıkıştırılan Türkiye'yi, bu sarmaldan çıkarması gerçek bir başarı hikayesi. Suriye'de Esad sonrasının planlanmasının konuşulduğu bugünlerde, Türk Dış Politikası'na karşı çıkan tarafta Amerikalı Neo-conlar, Esad, İsrail, İran, Ulusalcı geçinen gruplar ve PKK ile kucaklaşan BDP var. Sıfır Sorun Stratejisi Türkiye'nin güvenlikle ilgili sorunlarını tarihe gömecek olan bir politikalar bileşiği ve doğal olarak bu stratejinin sahipleri olarak görünen Erdoğan ve Davutoğlu'nun etkisindeki hükümet, karşıtların tek düşmanı.

Suriye'de oluşturulacak demokratik bir yönetim denge noktasını bulduğunda, askıya alınan Sıfır Sorun Stratejisi büyük bir hızla güçlenmeye devam edecek. Çünkü Türkiye, ABD Başkan adaylarına, Sıfır Sorun Stratejisi'ne sahip bir ülke olarak savaştan ve kandan bıkan Amerikalı oy verenlere mükemmel bir partner olma fırsatı sunuyor. Başkan adayları bu fırsatı kaçırabilecek kadar aptal değil.

Türkiye Sıfır Sorun Stratejisi, Somali ve Arakan  hamleleriyle bütün dünyanın iyi insanları için umut olmaya devam ediyor; SSS'nin önündeki tek engel Suriye'deki belirsizlik. Belirsizlik kalktığında, neo-conların ve siyonistlerin elindeki son taş, şah kaybedilecek ve Suriye, Türkiye için inşirâh vakti olacaktır.


Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 25.08.2012

Seçkin Deniz Twitter Akışı