26 Nisan 2021 Pazartesi

SA9168/SD2039: Sıkıntı (Roman); 2. Bölüm-Yer 22

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"‘Yer Yazarı’nın notlarından biri bu anlamda çok ilginçti ve karmaşık bir hâle gelmeden önceki ‘antik Yahudi motivasyonu’nun dokusuna ışık tutuyordu."


İnsan zihninin karmaşık bir etkilenme performansı vardı. ‘Yer Yazarı’ tarihi kazılarına odaklanmasının temel sebeplerini anlamamızı istiyordu. Dünya, geçmiştekilerin toplamını da içeren tasarlanmış bir zihinsel istilanın kurbanı olan insanlarla doluydu. 

Bilgi’nin, Hakikat’in kaynağındaki büyük tahrifat bir tek insanın elinden çıkmamıştı; aksine inisiyatik bir yapının, özellikle sırlarla dolu bir yapının, bozulması hâlinde kesin ölümle sonlanacak olan yeminle bağlanmış ‘tekil kurbanlar’ın bütün enerjileri sömürülerek oluşturulan bir külliyâtın sonucuydu. 

Aslında başka türlü somutlaştırmak ve tarihi akışla ilişkilendirmek zor olduğu için, öncekileri ve sonrakileri temsil etmesi açısından Sâmirîler dediğim, Şeytanî bir zincirin her bir halkasını oluşturan ve tarih içerisinde çeşitli maskelerin, adların, sıfatların arkasına saklanmış sadakatle çalışan bu yapının karşısında öncelikle bilgili olmak gerekiyordu. Baskı altındaki basın-yayın dünyasının bu zinciri deşifre etmesi mümkün değildi. 

İnternet yine onların farklı amaçlarla ürettiği bir yapı olmasına rağmen, insanın özgürlük arayışında bilgiye duyduğu ihtiyacı gidermesinde de büyük rol oynuyordu. Ancak ayıklamak gerekiyordu; odaklanmış bir zihinle baştan sona taranmış, denetlenmiş ve doğruluğu hakkındaki şüphelerin azaldığı karşıt bir külliyât oluşturmak atılacak ilk adımlardan biri olmalıydı. Bunun için de insanın ihtiyaç duyduğu/duyacağı ‘kesin bilgi’yi bulacağı bir ‘İlahî Kitap’ olarak sadece Kur’an vardı. Bana duyulan ihtiyacın da bu süreçteki rolümü belirlediğini fark ediyordum. 

İnsanlık, Kur’an’a yeniden bakmalı ve iğdiş edilmiş, paranoid bir döngüye sokulmuş insan zihnini tahrif edilmiş olan ‘İlahî Bilgi’nin yönlendirdiği Yahudi bakış açısından arındırmak zorundaydı.

‘Yer Yazarı’nın notlarından biri bu anlamda çok ilginçti ve karmaşık bir hâle gelmeden önceki ‘antik Yahudi motivasyonu’nun dokusuna ışık tutuyordu.

Paul Johnson’un A History of the Jews (HarperCollins, New York, © 1987, s. 2) adlı kitabından yapılmış alıntı, Yahudiler’in Musa’dan kalan sorumluluk duygularından birini vurguluyordu, ancak bu duygu bile Sâmirîler tarafından tersyüz edilmiş ve amacı dışında kullanılarak insanlığa ‘Şeytan’ın Krallığı’nı dayatmıştı:

“Tarihin bir amacı ve insanlığın bir kaderi olduğu konusunda Yahudilerden daha katı bir şekilde hiç kimse ısrar etmemiştir... Bu nedenle Yahudiler, insan hayatına bir amacın onurunu vermek için uzun süredir devam eden girişimin tam merkezinde durmaktadır.”

Kuşkusuz insan hayatının bir amacı vardı. Allah Zâriyât Suresi 56-58. ayetlerde bütün ilahî dinlerde açıkça ifade edilen gerçek amacı bildirmişti:

‘Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. Ben, onlardan bir rızık istemiyorum. Bana yedirmelerini de istemiyorum. Şüphesiz Allah rızık verendir, güçlüdür, çok kuvvetlidir.’

Fâtır Suresi 10. ayet daha net bir tanım yapıyordu, insan hayatına verilecek şan ve şerefli bir amaç için:

‘Her kim şan ve şeref istiyorsa bilsin ki, şan ve şeref bütünüyle Allah’a aittir. Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir. Kötülükleri tuzak yapanlar var ya, onlar için çetin bir azap vardır. İşte onların tuzağı boşa çıkar.’

‘Bekçi’nin Yahudilerin tarihi köklerine bakışı ve kişileri ilişkilendirme biçimine yönelik tecrübesine saygı duyuyordum. Yaptığı alıntılar nokta atışıydı. Yahudi Tanahı’nın Ester Kitabı'ndaki ana kişiliklerden biri olan ve kendisine secde etmeyen Yahudilerin öldürülmesini emreden Babilli Vezir Haman’ın, kendisi için kurulan darağacında idam edilmesinden sonra vezirliğe terfi eden Benjamin kabilesinden Jair'in oğlu Mordecai ile Machiavelli’yi kıyaslayan ‘Siyaset ve Entrika’ temelli metin çok öğreticiydi.

Mordecai, kuzeni Ester’i kızı gibi yetiştirmiş ve Kralla evlenmesini sağlamış, böylece Yahudileri ölümden kurtarmıştı.

Yoram Hazony tarafından The Dawn: Political Teachings of the Book of Esther'den yayıncının izniyle uyarlanmıştır (Shalem Press, Jerusalem, © 1995, ss. 255-262; http://www.shalem.org.il).

“Yaklaşık yirmi asır birbirlerinden uzak olsalar da, Mordechai, Machiavelli'ye çok benzer bir dünyada yaşıyor. Tanrı yüzünü gizlemiştir ve görünen o ki, insan olaylarının akışı, cennetten veya yerden, amansız bir şekilde amaçsız ve rehberlik umudu olmadan ilerliyor. Böyle bir dünyada, herhangi bir insanın herhangi bir iyiliği elde edebileceğine dair çok az umut vardır ve hem Mordechai hem de Machiavelli'nin yatırım ve cesaret ilkelerini ortaya koymaları nihilist görüşe aykırıdır. Bunlarla, sonsuz, tanrısız bir anarşide tamamen yalnız bir adam bile, zaman zaman galip gelen tarihin gelgitlerine kendi yönünü yansıtmayı umabilir. Ancak Machiavelli'de ortaya çıkmayan, bu nedenle siyasetini sakat bırakan ve hayallerinin gerçekleşmesini engelleyen üçüncü bir siyaset ilkesi var: Mordechai’nin yetiştirdiği Esther'in Yahudileri kurtarmak için müdahalesi olmasaydı, "Yahudilere yardım ve kurtuluş başka yerlerden gelecek"ti. 


<< Önceki                      Sonraki>>


[(25.04.2021, (2/44 (162))]


Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 26.04.2021, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

 

Seçkin Deniz Twitter Akışı