18 Ocak 2021 Pazartesi

SA9033/SD1934: Sıkıntı (Roman); 2. Bölüm-Yer 8

   Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Şeyhini veya İmamını kendisinin varlık sebebi sayan cenderedeki kul, sürekli gergindir. Sürekli gözetim altında tutuluyor olmanın getirdiği şizofrenik tepkiler, bireyin kendisiyle, ailesiyle, toplumla ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir. Her an hesap verebilir bir konumda olmak onaylanabilecek bir davranış kalıbını gerektirmektedir."


‘Bekçi’, tarih boyunca insan aklını ve duygularını yöneten akıntıdaki ‘psikolojik giz’e çok yakından dokunuyordu ve şüphe eden her inanan aklın elde edeceği sonuçlara ulaşıyordu:

“Özel hayatının her bir ayrıntısının dahi liderinin bilgisi dâhilinde cereyan ettiğine inanan grup üyesi, kendisi için yeni korkular üretildiğini fark etmeyecektir. Allah’tan korkmayı hedef edinen kul, herhangi bir yanlış düşünce ve davranışı dolayısıyla, önce bu davranışını bilen ve gözleyen liderinin öfkesinden korkmaktadır. O artık ‘liderinin kulu’dur. O’nun seçebileceği bir ferd olabilmesi için gerekli olan özellikleri taşıyor olması gerekmektedir. Zihinsel devinimlerinin tamamına yakını bu hedefe konsantre olmuş durumdadır. 

Ne yazık ki; o bunu fark etmemekte, samimi düşünce ve davranışları dolayısıyla kendisini Allah’a kul oluyor zannetmektedir. 

"İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi" (Bakara Suresi, 165. ayet)

İtiraz noktalarına karşı şu mantıksal zinciri kullanalım. Allah’ın emirleri Kur’an’dadır. Allah’ın emirlerine uymak için Kur’an okunmalı ve Kur’an’ın açık beyânına itibar edilmelidir. Allah’ın emir ve nehiylerinin anlaşılması, aracılar gerektirmeyecek kadar kolaydır. Allah, Kur’an’da batınî anlamlar ile insanı sorumlu tutacağına dair herhangi bir kısıtlayıcı hüküm bildirmemiştir. Buna karşılık, Lider’in emirleri, liderin algı ve yeteneklerine göre tertip edilen emirlerdir ve bilhassa batinî anlamlar üzerine bina edilmişlerdir. 

Lider her ne kadar Kur’an’ın emirlerini temel kıstas kabul ettiğini iddia etse de, dayattığı hemen her şey kendi öğretilerini dikkate almaktadır. 

“Elleriyle Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için "Bu Allah katındandır" diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların!” (Bakara Suresi, 79.ayet) 

Bundan dolayı kişi, Lider’e- şeyhe, imama- katıksız itaatle Allah’a kul olmamakta, tam tersine lidere kul olmaktadır.

Lider’in kullandığı bir diğer sacayak, Kur’an’da sıklıkla akıl ve ilim sahiplerine yapılan vurgudur. Yine bu sacayak yanlış ve aldatıcı bir örtüyle korunmaktadır. Akıl ve İlim sahipleri ayetlerin batınî anlamlarını araştırmakla görevli değillerdir; bilakis onlar, ayetlerin diğer ayetlerle ve ayetlerin kainât ve insanla ilişkilerini anlamak babında öne çıkarılmaktadırlar. Biz buna bu çağda aklın ürettiği önermelerle elde ettiği külliyat olduğu için bilim diyoruz. 

Bu sirkülasyonda esas çarpıcı nokta, tarikat ve cemaatlerin ısrarla akla vurgu yapmaktan kaçınmaları ve bilime karşı düşmanlık geliştirmeleridir. Sahip oldukları bilgi örüntüsünün esas kaynağının akla dayalı olmayan ruhânî ve gaybî keşifler olduğunu iddia etmeleri de ayetlerde kastedilen kişilerin kendileri olmadığına dair açık kanıtlardır. 

"O, sana Kitab’ı indirendir. Onun bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. Ancak akıl sahipleri düşünüp anlar" (Âli İmran Suresi, 7. ayet) 

Bu sebeple tarikat veya cemaatte lidere tabi olan kişi, aslında lidere kul olmaktan başka bir şey yapmış değildir.

Şeyhini veya İmamını kendisinin varlık sebebi sayan cenderedeki kul, sürekli gergindir. Sürekli gözetim altında tutuluyor olmanın getirdiği şizofrenik tepkiler, bireyin kendisiyle, ailesiyle, toplumla ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir. Her an hesap verebilir bir konumda olmak onaylanabilecek bir davranış kalıbını gerektirmektedir. 

Lider, kişinin kendisinden bağımsız davranma özgürlüğünü elinden almış olmakla, ona kendi nefsinin elinde oyuncak olmaktan kurtulmak gibi bir yüksek değer bağışlamıştır. Kişi şeyhine borçludur. Borçlu her insan gibi tedirgin ve minnet dolu olması da olağandır. Doğal olarak kendisi ve şeyhi gibi düşünmeyen herkes yanlış yoldadır. Hatta tekfir edilebilecek bir cehennemliktir.

Bütün bunlara rağmen tarikat atmosferinde programlanmış bulunan sürecin tüm basamaklarında sadece ve sadece nefsin ilgi duyacağı kişiye özel payeler vaat edilmektedir. Başlangıçta nefsinin kışkırtmalarından korkan insan bu süreçte nefsinin yeni isteklerine doğru yönlendirilmektedir. 

Beklentiler zincirinin her bir halkası, her bir basamakta şeyhin onayı ile tatmine ulaşan insanı büyük bir kıskaca almaktadır. Kişinin benlik, bencillik merkezleri sofistik süslerle yeniden tanımlanmakta, kişi daha kutsal bir meşgale perdesi altında nefsinin derinliklerinde saklı duran ve her an büyümeye hazır halde bekleyen kibri hareketlendirmektedir. 

Kendi şeyhinin büyüklüğü, kendisinin müstakbel büyüklüğüne çizilmiş bir hedeftir. Fakat unutulmaktadır:  

“Kendilerine uyulanlar o gün azabı görünce, kendilerine uyanlardan uzaklaşacaklar, aralarındaki bütün bağlar kopacaktır. Uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir” (Bakara Suresi, 166-167. ayetler)

“Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, “Keşke Allah’a ve Resül’e itaat edeydik” diyecekler. Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.” “Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanete uğrat” (Ahzâb Suresi, 66-68.ayetler)

Şeyhin kerametleri ve gaybden verdiği haberleri ile Allah ile olan teklifsiz diyaloğu ve yaşadığı olağanüstü haller mürid için ulaşılması güç mertebelerin getirdiği nimetlerdir. Bir gün o da bu mertebeleri elde edebilme umuduyla kulluğunu sürdürür. Bu umut, onu iflah olmaz bir derde düçar eder. Ömrü nefsi için vaat edilen bu mertebe için çalışmak ve şeyhini memnun etmekle geçer. Bu gerçek bir efendi-köle ilişkisidir. 

Bu ilişkide Kur’an akla gelmez, Allah’ın gerçek emirleri ve nehiyleri görünür/anlaşılır anlamlarından uzaklaştırılmış, kişi tahrif edilmiş anlamlar üzerinde belirsiz bir zihinsel helezona yakalanmıştır. Uyarıların hiçbirini ciddiye almayacak ve adım adım sürüklendiği kaosun içinden çıkmayı idrâk edemeyecektir. 

“O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.” (Furkan Suresi, 27-29. ayetler)

Tarikatler ve cemaatler, 21. yüzyıl başlangıcı olan bugünlerde, geçmiş yüzyıllarda olduğundan daha fazla iç içe ve daha güçlüdürler. Her bir cemaat, ruhsal beslenmelerini bir tarikat ile yapmaya devam etmektedir. Cemaat’in korku psikolojisini aldığı maya ve ısrarla büyüttüğü tüm değerler, öğretiler, tarikatlerin karanlık odalarında pişirilmektedir. 

Bununla birlikte her bir tarikat cemaatler üstü mevkiini korumaya ve cemaatleri yönetmeye devam etmektedir. Bir tarikat bazen birden çok cemaatin ruhsal enerji kaynağıdır. Bundan çıkarılacak basit sonuç, tarikatlerin çeşitli cemaatler yoluyla daha da güçleneceği ve bireyleri daha kapsamlı bir şekilde kontrol edip yöneteceği gerçeğidir. “O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir” (En’am Suresi, 61. ayet)


<< Önceki                      Sonraki>>


 [(03.01.2021, (2/14 (132))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 18.01.2021, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı