16 Ağustos 2018 Perşembe

SA6671/KY13-AO197: Artık Hepimiz Çanakkale Ruhuyla Yaşamalıyız

"Bu vatan bir büyük imparatorluğun, bir şanlı tarihin evlatlarının sahiplendiği bir vatan; bu vatanın değil bugünleri yaşaması, en güçlü dönemlerinden daha güçlü olması gerek."


‪Ekonomi yönetimiyle ilgili eleştiriler yapabilirsiniz, zaten yapılıyordu. ‬Ancak bugün yaşananlar; içinde bulunduğumuz ekonomik durum üzerinden ABD’nin paydaşlarıyla birlikte TR’yi batırma, iç ve dış tehditlerle kaosa sürükleme operasyonu.‬

‪Buna göğüs germek hepimizin görevi.‬

Türkiye’ye bu tür operasyonlar ilk kez yapılmıyor. Geçmişte başka iktidarlar döneminde de benzerlerini hep yaşadık.

Türkiye, her bağımsız adım atmak istediğinde işbirlikçilerin desteği de alınarak bu tür operasyonlar yaşadık.

Menderes ve iki bakanının idamı, vekillerinin zindanda çürütülmesi, darbeler, darbe girişimleri hep bu tür çatışmalara dayalı olaylardı.

Bu operasyonlar öyle ustaca hazırlanıyordu ki , operasyonlara destek verenlerin bir kısmı hala işin yönetimle ilgili olduğunu sanıyor, yönetenlere düşman olanların safında yer alıyordu.

Ne dün yaşananlar, ne de bugün yaşananlar ekonominin gidişatıyla ilgili doğal sonuçlar olarak izah edilemez. Bu gibi operasyonlar ülkelerin bağımsızlıklarına kasteden ve sürece yayılan gelişmeler.

Bu süreci yaşayanlar sadece biz değiliz, Avrupa dahil bir çok ülke bunu yaşadı. Üretim kısıtlamaları, kotalar, para piyasalarını daraltma vb. şeylerin yanısıra ambargolar hep bu amaca hizmet etti.

Zaten ambargolar dize getirmenin en keskin metodu.

Biz bunun en açık örneğini Kıbrıs harekatımızda yaşadık. Orada soydaşlarımızı katledenlere engel olduk diye ABD bize çeşitli ambargolar uyguladı..

Aslında bütün olup bitenleri finans kapital yani para piyasalarına hakim olan siyonist finansörler organize eder. Siyaset sadece bunun bir tür şekillendirme aracıdır.

Para baronları yerküre üzerinde bulunan her durumdan kazanç elde etmenin yollarını arar, önce adım adım bunların altyapısını oluşturur, sonra siyasi kuşatmayla kan emmeyi sürekli hale getirir, kafa kaldıranın kafasını bir şekliyle ezer..

Peki bu hep böyle mi gidecek?

Elbet gitmeyecek, gitmemeli..

İşte bugün yaşanlar “bu böyle gitmez, gitmemeli”yönündeki itirazların sonuçları.

İyi de küresel sermayenin planlarına karşı bizlerin yapacağı bir şey yok mu diyebilirsiniz...

Elbette var; İşte asıl sorun bizlerin hep gafil avlanır durumda olmamız, bu tehlikeye karşılık ev ödevlerimizi yapmamış olmamız..

Bizler, birbirimizi anlamaya çalışmaz, her şeye siyasi pencerelerden bakar ve yaklaşan tehlikelere karşı yapılan uyarılara kulak tıkarsak, benzeri sorunları her zaman yaşarız..

1980 darbesi, birbirimizi anlama yerine siyasi düşmanlıkları derinleştirerek, silahlı çatışmalara dönüştürmemizin sonucu yaşandı ve ülke bu süreçte ekonomik, sosyal türlü acılarla karşılaştı. Bu süreç içimizde öyle bir yara açtı ki hala bu yaralar sarılabilmiş değil. Herkes kendi safından kaybettiklerine yanıyor ve hala insanlarımız birbiriyle barışmış değil. PKK sorunu, Post modern darbenin yarattığı krizlerin yanısıra, 15 Temmuz’da yaşananlar ise benzer sahnelerin tekrarı..

Yıllarca her tür hukuksuzluğuna, yanlışına göz yumulan bir yapının bir CIA üretimi olduğunu ancak darbeye kalkıştıklarında anlayabildik.

Eğer, her şey olup bittikten sonra bunlara tedbir almaya kalkarsak her geçen gün daha büyük zorluklarla karşı karşıya kalırız.

Peki bu olup bitenlere karşı ne yapmalı?

Öncelikle; iyi niyetle söylenen her eleştiriyi dikkate almalıyız.

Zira ortak akıl, en isabetli yol göstericidir.

Siyasi iktidarlar kendisine yöneltilen her eleştiriyi art niyetli, siyasal bir eleştiri olarak görmemeli. Bunları, geçmişte yaşananları da dikkate alarak süzgeçten geçirmeli ve bunların ışığında geleceği daha sağlam temeller üzerine inşa etmeli.

Konuya bu genel çerçeveden baktığımızda; iktidara en çok yöneltilen eleştirilerin başında gelen kamu harcamalarının denetimsizliği, lüks tüketim alışkanlıkları, israf ve savurganlık, büyümeyi inşaat sektörü üzerinden sağlamayı esas kabul etme, yerli üretim ve yerli malı tüketme yerine, ithal ürünlere ilginin artması ve benzeri bir çok konuda yapılan haklı eleştirilerin yeteri kadar dikkate alınmadığını görmekteyiz..

Bu ülke insanını en güzel şekilde yaşatmak için elinden gelen gayreti sarfeden iktidar keşke bu doğrultuda milli şuurun gelişmesi ve kalıcı hale gelmesi için gerekli olanı yapsaydı ve her eleştiriye aynı gözle bakmasaydı..

Bundan sonrasına bakmalıyız artık. Bu ülke her krizi atlatacak güçtedir. Bunu da atlatacağız ve eminim ki bu krizden de yeni dersler çıkararak çıkacağız.

Ancak; artık hepimiz Çanakkale ruhuyla yaşamalı, o ruhla hadiselere bakmalı, birlik içerisinde sabırla birbirimizi dinlemeli ve geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini güvence altına almalıyız.

Bu vatan bir büyük imparatorluğun, bir şanlı tarihin evlatlarının sahiplendiği bir vatan; bu vatanın değil bugünleri yaşaması, en güçlü dönemlerinden daha güçlü olması gerek.


Adnan ONAY, 16.08.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem'in Düşündürdükleri






Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı