18 Şubat 2017 Cumartesi

SA3991/KY13-AO110: Evet ve Hayır Konusu'na Devam

"Evet; bunlar ve daha birçok soru sağlıklı olarak cevaplanamıyorsa o zaman ezici, baskın bir 'Evet' çıkmasının ülke için ne derece önemli olduğu anlaşılamıyor mu?"


Önceki paylaşımımda referandumda 'Hayır' çıkması halinde yaşanabilecek muhtemel gelişmelere değindim, (Bazı kendini bilmezlerin eleştiri ötesi, kendilerine iade ettiğim çirkin sözleri hariç), yapılan tüm eleştirileri önemsiyorum. Paylaşımımda, uzun yıllar siyaseti yakından takip eden bir medya mensubu olarak, siyasi tarihimizde yaşanan olaylar üzerinden referandumda 'Hayır' çıkması halinde muhtemel gelişmelere dikkat çektim. 

Elbet sandıktan çıkan her sonuç baş tacı olmalı, sonuçlarına katlanmalıyız. Geçmişte onca sorun yaşamışsak ve buna rağmen siyaseten çıkış yolları bulmayıp başımıza gelen onca çileye katlanmışsak, elbet yine ortaya çıkan durumun sonuçlarına da katlanacağız. Öncelikle şunu tekraren belirtmekte yarar var; Bu siyasal sistemin çürüdüğünü, siyasal/yönetsel sistemin baştan aşağı değişmesi gerektiğini öteden beri savunanlardanım. 

Bugün 'Hayır' cephesinde yer alan kimi siyasilerin, bu tıkanmışlığı aşmak için cumhurbaşkanının seçimle gelmesini desteklemesi bunun sonucuydu. Ancak gördük ki bu sistemde Cumhurbaşkanının seçimle gelmesi sorunu azaltmak yerine daha da artırdı. İki başlılık parti içine kadar uzandı, siyaset yeni tartışmalara gebe kaldı. 

Artık şu kesin olarak ortaya çıktı ki; bu siyasal sistemin tümüyle değişmesi zorunlu.

Daha önce de yazdım; asıl yapılması gereken 100'e yakın bölümüne el atılan, yamalı bohçaya dönüşen anayasanın tümden değişmesiydi. Maalesef mecliste buna imkan çıkmadı. Partiler sadece 7 maddede uzlaşma sağladı ve komisyonlar dağıldı. O nedenle 15 Temmuz kabusunun ardından ülkenin geleceği düşünülerek sadece siyasal bölümde değişikliklerin ele alınması acil ele alınmalı kanaatine varıldı. MHP ve Ak Parti bu konuda uzlaştı ve siyasal değişimi öngören 18 madde referanduma kadar geldi. Şimdi önümüzde referandum var ve her iki cephede bulunanlar da kendi zaviyelerinden konuyu değerlendiriyorlar.

Referandumu önümüze koyan Ak Parti ve MHP bu değişikliklerin gerçekleşmesi halinde ülkenin siyasal kaoslardan kurtulacağına ve bunun için de değişikliğin zaruri olduğuna inanmaktalar. Eğer bu değişiklikler halktan kabul görürse sadece bunlarla yetinilmeyecek, bunların doğrudan etkilediği bir çok madde için yeni rötuşlar yapılacak. Bunun için 2019 seçimine kadar bir çok uyum yasası çıkarılacak. Bunların içerisinde de seçim sisteminin ele alınması yer almakta. 

Ayrıca her iki parti referandumdan sonra uzlaşmayla yeni değişiklikler yapılmasının mümkün olacağını, bugüne kadar olduğu gibi 2019'dan sonra da aksayan, geliştirilmesi gereken maddelerde de değişiklikler yapılabileceğini, bütün bunları sadece meclisin yapacağını, zira yeni anayasanın sadece meclise kanun yapma yetkisi verdiğini belirtmekteler.

Değişiklikleri önerenlerin konuyu değerlendirmeleri böyle.. Değişim mantığına gelince; MHP, 15 Temmuz hadisesinden sonra ülkenin siyasal tartışmalardan uzak, kaosa fırsat vermeyen bir yönetsel sisteme dönüşmesinin beka açısından zorunlu olduğunu vurgulamakta.

Seçime 2 yıldan fazla bir zaman olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti iktidarının neden rahatını bozarak, iktidarını tartışmaya açtıkları sorusuna cevapları da aşağı yukarı MHP ile aynı. Onlar da asıl olanın Devlet, Millet, Bayrak olduğunu, bu sistemin devamı halinde gelecekte kaoslar yaşanacağını, oysa kuşatılmak istenen ülkenin bu sorunları atlatması için sağlıklı bir siyasal yapıya kavuşması gerektiğini, kendileri için risk taşısa dahi ülke için bu değişikliğin önemli olduğunu, gelecek kuşakların sağlam bir düzlemde yol alması gerektiğini söylemekteler.

Yani bu değişikliği isteyen her iki parti de "ülkenin bekası, geleceğimizin güvence altına alınması" yani ülke yararı için bu değişiklikleri gündeme getirdiklerini belirtmekteler.

Peki, bu iki parti önerilerini ülke yararıyla açıklayıp, 'Evet'in ülke yararına olduğunu belirttiklerine ve ülkenin yararını istediklerini öne sürdüklerine göre aynı sorulara 'Hayır'cıların da cevap vermesi gerekmez mi? 

Referandumda 'Hayır' diyecek olan cephe bunu ülkenin yararını düşünerek verilmiş bir karar olarak değerlendiriyorsa şunları sormak gerekmez mi?

  1. 'Hayır' cephesinde bulunan PKK/KANDİL/HDP /DHKP-C vs silahlı sol grupların ülkeye iyi rüyalar gördüğüne inanıyorsanız, bunlar 'Hayır' demekle ülkeye nasıl bir yarar sağlamış olacaklar?
  2. MHP'yi ele geçirmek için çaba sarf eden, başaramayanlar 'Hayır' demekle siyaseten ne kazanmış olacaklar? Bundan sonra ülke yararına izleyecekleri siyasal yol nedir, ülkeye nasıl bir yarar sağlayacaklar?
  3. HDP'nin 'Hayır' demekle ülkeye yarar sağladığını mı düşünüyorsunuz? Eğer böyle düşünüyorsanız ülkeye nasıl bir yarar sağlamış olacaklar?
  4. 'Hayır' cephesinin en ateşli çalışanları 15 Temmuz çetesi, FETÖ'cülerin 'Hayır' diyerek ülkeye nasıl bir yarar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
  5. Ana muhalefet partisi CHP, iktidar zaafının ortaya çıkması halinde % 25'lik oy tabanıyla iktidar için nasıl bir formül düşünüyor ki, 'Hayır' için bunca ısrarcı? İktidar kaosuna karşı nasıl bir formülü var?
Evet; bunlar ve daha birçok soru sağlıklı olarak cevaplanamıyorsa o zaman ezici, baskın bir 'Evet' çıkmasının ülke için ne derece önemli olduğu anlaşılamıyor mu?



Adnan ONAY, 18.02.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Seçkin Deniz Twitter Akışı