Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
The Death of President Raisi Will Shake Up Iran’s Succession Plans
"Ölümcül helikopter kazasının ardından Ayetullah Hamaney'in İslam Cumhuriyeti'nin geleceğini yönetmek için zamanı azalıyor."
19 Mayıs Pazar günü İran'ın kuzeydoğusunda Azerbaycan sınırı yakınlarında meydana gelen helikopter kazasında Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi, Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, cumhurbaşkanlığı güvenlik ekibinin başı Tuğgeneral Mehdi Musavi, İran'ın Doğu Azerbaycan eyaletinin valisi Malek Rahmati, pilotlar ve bir başka koruma hayatını kaybetti. Bu olay İran'ın siyasi dramında çok önemli bir anı temsil etmekte ve cumhurbaşkanının beklenmedik ölümünün ardından ortaya çıkabilecek potansiyel sonuçlar ve değişimler hakkında düşünmeye sevk etmektedir.
Rolünün önemine rağmen, Reisi'nin ölümünün İran'ın idari ve yürütme aygıtında ciddi aksamalara yol açması beklenmiyor. Cumhurbaşkanlığı makamı İran'ın güç yapısının kritik bir bileşeni olsa da, özellikle bürokrasi ve önemli ulusal meseleler üzerindeki gerçek kontrol büyük ölçüde Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney'e aittir. Anayasal tasarım gereği İran'ın en yüksek makamı olan Dini Lider önemli bir nüfuza sahiptir. Sadece ulusal gündemi belirlemekle, yargıyı ve silahlı kuvvetleri denetlemekle kalmıyor, aynı zamanda özellikle İstihbarat, İçişleri, Savunma ve Dışişleri gibi temel bakanlıklarda yönetici pozisyonları için adayların önce kendi ofisi tarafından incelenmesini sağlıyor. Gücün Dini Lider'in elinde bu şekilde merkezileşmesi, İran'ın idari mekanizmasının cumhurbaşkanının yokluğunda bile istikrarlı ve işler durumda kalmasını sağlamaktadır.
Dahası, Cumhurbaşkanı Reisi'nin tecrübeli bir bürokrattan ziyade bir yargı figürü olarak geçmişi, yokluğunun idari sürekliliği ciddi şekilde etkilemeyebileceğini düşündürmektedir. Nitekim Raisi'nin kabinesinde baş bürokrat Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Mokhber'di. Yargı ve güvenlik rollerinde derinlemesine yerleşik olan Reisi'nin aksine Mokhber, kapsamlı idari uzmanlığa sahip mükemmel bir bürokratı temsil etmektedir.
Mokhber daha önce yaklaşık on beş yıl boyunca "Setad" olarak da anılan İmam Humeyni'nin Emrinin İcrası (EIKO) olarak bilinen devasa "hayırsever" vakfın başkanlığını yürütmüştür. Sonuç olarak, İran'ın iç ekonomisinin önemli bir bölümünün yönetiminde kilit rol oynadı. Net değeri yaklaşık 100 milyar dolar olan Setad, İran ekonomisinin en önemli sütunlarından biri olarak yürütme organı ve Devrim Muhafızları'nın yanında yer alıyor. Böyle bir geçmişe sahip olan Mokhber, Reisi'nin uzmanlığının daha çok yargı ve güvenlik odaklı olduğu yerlerde bürokratik zekâsını kullanarak geçici olarak cumhurbaşkanlığı görevlerini üstlenmeye ve hükümet istikrarını sağlamaya hazırdır.
Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Raisi'nin ölümünün yakın sonuçlarının kritik derecede istikrarsızlaştırıcı olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak İran'ın siyasi geleceği açısından uzun vadeli sonuçları oldukça önemli. Hamaney'in himayesinde bulunan ve eski öğrencilerinden biri olan Cumhurbaşkanı Reisi, Hamaney sonrası dönemde potansiyel bir kilit figür ve hatta muhtemelen bir sonraki dini lider olarak görülüyordu. Ani ölümü, İran'ın gelecekteki liderlik dinamiklerinin karmaşık dokusundan kritik bir ipliği çıkararak, İran'ın siyasi hiyerarşisi içindeki halefiyet ve güç dengesinin seyrini potansiyel olarak değiştirdi.
Raisi'nin ölümünün İran'ın siyasi manzarası üzerindeki etkisini tam olarak anlamak için, onun iktidara yükselişinin yörüngesini göz önünde bulundurmak şarttır. İran İslam Cumhuriyeti, 2014'ten bu yana İbrahim Raisi'yi stratejik olarak görece silik bir yargı pozisyonundan ülkedeki en yüksek makamlardan birine yükseltti. Bu dönüşüm, 2014 yılında görünürlüğünü arttıran bir rol olan başsavcı olarak atanmasıyla başladı. Daha sonra 2016'da Ayetullah Hamaney Reisi'yi İmam Rıza Türbesi ve Vakfı'nın yöneticisi olarak atadı ki bu kurum sadece İran'daki Şii İmamların tek kutsal türbesini yönetmekle kalmıyor, aynı zamanda bir şirketler ve vakıflar topluluğunu da denetliyor. Bu rol onun hem siyasi hem de dini çevrelerdeki itibarını daha da pekiştirdi. Yükselişi, Uygunluk Ayırt Etme Konseyi'ne girmesiyle devam etti ve 2019'da İran'ın başyargıcı konumuna yükseldi ve 2021'de cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlandı.
On yıl süren bu yetiştirme süreci, rejimin Reisi'yi Ayetullah Hamaney sonrası dönemde önemli bir role hazırlamak için hesaplı bir çaba gösterdiğinin altını çiziyor. Rejimin Raisi'yi titizlikle konumlandırması, onun ya Hamaney'in yerine geçecek önde gelen bir aday ya da iktidarın belirlenen halefe sorunsuz bir şekilde geçişini sağlamaya hazır güvenilir bir figür olduğunu gösteriyor. Halefiyet süreci Liderlik Uzmanlar Meclisi tarafından gizli bir şekilde yönetilmektedir.
İbrahim Reisi'nin siyaset sahnesinden uzaklaştırılmasıyla birlikte İslam Cumhuriyeti önemli bir krizle karşı karşıya kaldı ve bu kriz, iktidarın yumuşak bir şekilde geçişini sağlayabilecek diğer potansiyel muhafazakâr liderlerin saf dışı bırakılmasıyla daha da derinleşti. Reisi'yi yükselten süreçte, eski Meclis Başkanı Ali Laricani, eski Başyargıç olan kardeşi Ayetullah Amoli Laricani ve mevcut Meclis Başkanı Muhammed Bagher Ghalibaf gibi etkili isimler marjinalize edildi. Bu stratejik dışlama, Ali Laricani'nin 2021 başkanlık yarışından diskalifiye edilmesini, Amoli Laricani'nin Muhafız Konseyi'nden istifasını ve Ghalibaf'ın kendisini beceriksizlik ve yolsuzlukla suçlayan muhafazakar medyanın acımasız eleştirilerine maruz kalmasını içeriyordu.
Uygulanabilir muhafazakar liderlerin bu şekilde azaltılması, Reisi'nin beklenmedik ölümünün ardından bir boşluk yarattı. İslam Cumhuriyeti şimdi, istikrar ve sürekliliğin korunması için kritik bir rol olan liderlik geçişi için yeni bir garantör belirleme gibi ürkütücü bir görevle karşı karşıya. Bu durum, uzlaşmacı bir aday arayışı daha acil hale geldikçe siyasi hiyerarşi içinde belirsizliğin artmasına yol açabilir.
İslam Cumhuriyeti liderlik geçişi için yeni bir garantör arayışıyla boğuşurken, bu rolü potansiyel olarak doldurabilecek önemli isimler hala mevcut. Bu kişilerden biri, hem Uzmanlar Meclisi hem de Muhafız Konseyi üyesi ve uluslararası öğrenciler için önemli bir din kurumu olan Al-Mustafa Uluslararası Üniversitesi'nin eski başkanı Ali Rıza Arafi. Arafi bir zamanlar liderlik için muhtemel bir aday olarak görülüyordu ancak Reisi'nin yükselişiyle birlikte umutları azaldı. Reisi'nin beklenmedik ayrılışıyla birlikte dikkatler yeniden Arafi ya da benzer isimlere kayabilir ve gelişen siyasi ortamda şansları yeniden artabilir.
Ancak karşılaşılan zorluk hala çok büyük. Cumhuriyet'in Reisi'yi destekleyen kampanyaya benzer kapsamlı bir tanıtım kampanyası başlatması gerekiyor ki bu da seksen beş yaşındaki Ayetullah Hamaney'in ilerlemiş yaşı nedeniyle zorlaşan bir görev. Hamaney'in bir halef için daha kapsamlı bir yetiştirme süreci düzenlemek için zamanı olmayabilir ve bu da rejimin devamlılık planları için kritik bir stratejik ikilem oluşturuyor.
Arman Mahmoudian, 21 Mayıs 2024, National Interest
(Arman Mahmoudian Siyaset ve Uluslararası İlişkiler alanında doktora derecesine sahiptir. Uluslararası İlişkiler analisti ve Güney Florida Üniversitesi Judy Genshaft Honors College'da yardımcı öğretim üyesidir.)
Ahmet Faruk, 06.06.2024, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Sonsuz Ark Çevirileri
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.