16 Şubat 2024 Cuma

SA10585/SD3015: Dûrira | Post-Analitik Bakışlar 2: Haklı Savaşlar ve Türkiye

  Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Türkiye, Amerikan zorbalığının ulaştığı bütün ülkelerde uygulanan ayrık ya da bileşik bütün zorbalık türlerinin kurbanı bir ülke olarak dünyanın zorbalık mağduru ülkelerine liderlik edebilir."

Zorbalıkla savaş haklı bir savaştır; insan onuru için yapıldığı için haklıdır ve saygındır. Emperyal zorbalıklara karşı verilen Ulusal Kurtuluş Savaşları ve ırk-din ayrımcılığına karşı savaşlar da öyle. Peki ya insanlığa karşı savaşlara karşı savaşlar?

Kuşkusuz insan onurunu ve dokunulmazlığını hedef alan her türlü zorbalık insanlığa karşı bir savaştır; ancak hiçbir zorba, tek tek bütün insanları hedef alsa da bütün insanlığı hedef aldığını asla ilan etmez. Oysa herhangi bir insanın temel hak ve özgürlüklerine yönelik her türlü zorbalık, doğrudan insanlığa karşı savaştır.

Ne var ki emperyal zorbalığın bir parçası olarak hareket eden herhangi bir insanın kendi ülkesinde ya da başka bir ülkede eylemlerinden dolayı temel hak ve özgürlüklerine yönelik kısıtlamalara maruz kalması bir zorbalık olarak değerlendirilemez. Doğal olarak hangi tür zorbalığın insanlığa karşı savaş olarak tanımlanması gerektiği dikkatle tartışılmalıdır.

Emperyal zorbalığın iki yüz yıllık merkezi olarak Amerika Birleşik Devletleri dünyanın bütün ülkelerinde kendi zorbalıklarının bir aracı olarak birçok kişi, kurum, legal-illegal örgüt, şirket ya da dinî tarikat-cemaat kullanır. Amacı emperyal zorbalığını gizlemek ve hedef ülkelerde zorbalığa hizmet edecek olan ‘sahte haklı savaşlar’ı kışkırtmaktır.

Amerikan güdümündeki askerî ya da demokrasi maskeli sivil diktatörlükler Amerikan zorbalığının birer aracı olarak kendi ülkelerinde yaşayan insanların temel hak ve özgürlüklerine yönelik zorbalıkların sürdürülebilir olmasını sağlarlar.

1945 sonrası Amerikan liderliğinde kurulan ve bütün insanlığı dönüştürmek için ‘Tek Dünya Devleti’ni hedefleyen ‘Yeni Dünya Düzeni’nde çarklar bu şekilde işler ve bu düzenin ürettiği her türlü savaş insanlığa karşı savaş olarak tanımlanabilir. Analitik bir çıkarsama ile de ‘Yeni Dünya Düzeni’ne karşı bütün savaşları ‘haklı savaşlar’ olarak tanımlayabiliriz.

İnsanlığın emperyal zorbalıklara karşı haklı savaşlara ihtiyacı vardır, ancak emperyal zorbalıklar organize bir sistemin ürünüdür, düzenli ve üstün teknoloji ile donatılmış ordulara karşı gerilla savaşı olarak tanımlanabilecek bir şekilde herhangi bir ülkenin tek başına savaşarak başarılı olması mümkün değildir, karşı savaşların -haklı savaşların- organize bir sistem olarak kurgulanması da bu nedenle zorunludur.

Osmanlı İmparatorluğunun insanlığa karşı işlenen suçlar olarak tanımlanabilecek bir şekilde parçalanması sonrası kurulan ve kurulduktan sonra Amerikan emperyalizminin -ve küçük ortağı Sovyetlerin- baskıları sonucu NATO’ya üye olarak bağımsızlığını kaybeden, son 64 yılda askerî darbelerle, politik idamlarla, işkencelerle, terörle, ekonomik krizlerle, İslam düşmanlığıyla, etnik çatışmaların körüklenmesiyle boğulan ve 2002 sonrası Amerikan liderliğindeki emperyal zorbalığa başkaldıran Türkiye, haklı savaşların lider ülkesi olmaya hazır mıdır?

Erdoğan liderliğindeki Türkiye, geçmişinde yaşadığı insanlık dışı Amerikan zorbalıklarına karşı ayakta durmayı başarmış ve haklı direnişinin altyapısını bütün dünyaya kanıtlamıştır. Türkiye, Amerikan zorbalığının ulaştığı bütün ülkelerde uygulanan ayrık ya da bileşik bütün zorbalık türlerinin kurbanı bir ülke olarak dünyanın zorbalık mağduru ülkelerine liderlik edebilir.

Bunun için Türkiye’nin Libya’da, Azerbaycan’da, Balkanlar’da, Afrika’da, Orta Doğu’da haklı savaşlara verdiği destekle aldığı başarılı sonuçlar örnek gösterilebilir, ancak bunlar küresel bir organizasyon üretmek için yeterli değildir.

Hiçbir büyük savaş -emperyal zorbalığa karşı insan onurunu korumaya odaklı haklı savaş olarak- gerekçeleri büyük olsa da güçlü bir şekilde finanse edilmeden başarıya ulaşamaz, başarıya ulaşma olasılığı olmayan savaş, etrafında küresel bir direniş olarak tanımlanabilecek bütünlük oluşturamayacağı için ‘büyük’ niteliğini taşıyamaz.

Amerikan zorbalığı arkasındaki -karanlık ve gizli yapısıyla dünyanın bütün devletlerini bir kanser gibi ele geçiren- güçlü Masonik destekle bütün dünyaya yayıldığında, mevcut bütün imparatorlukları ‘ekonomik olarak’ kıskaca almış durumdaydı. Uzak Doğu’da Japon ve Çin imparatorlukları, Asya ve Avrupa’da, Osmanlı, Rus ve Avusturya-Macaristan ve Alman imparatorlukları önce küçük savaşlarla, sonra büyük savaşlarla krizlere sokularak çökertildi.

Amerika Birleşik Devletleri emperyal zorbalığını ilerletip genişletirken mevcut imparatorluklara bağlı olarak yaşayan etnik azınlıklara ulusal devlet kurma-kendi kendini yönetme hakkı tanınması gerektiğini söylüyor ve kendisini ‘haklı savaşlar’ın bir lideri olarak tanıtıyordu. Birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra İngiltere ve Fransa’dan yönettikleri bütün imparatorluk alanlarını zorla devraldığında da kendisini haklı olarak göstermişti.

Sonraki kesintisiz seksen yıl boyunca insanlığı aşağılayarak, öldürerek, birbirine düşürerek insanlığa karşı büyük savaş yürütse de küresel insan haklarına dair raporlar yayınlama yüzsüzlüğünü göstermeye devam edecekti.

Ekonomik olarak alması gereken destekten şimdilik yoksun olsa da Türkiye’nin ‘haklı savaşlar’ için liderliğinin zemini hızlandırılarak oluşturulabilir. Türkiye, Amerikan zorbalığının ürettiği insanlığa karşı savaşın kanıtlarını raporlaştırabilir, tanım yapma hakkını kullanmaya başlayabilir ve alternatif bir dünya tasarımını ‘haklı savaşlar’ın bütün taraflarına anlatabilir.

Türkiye, Avrupa Birliği ve İngiltere dahil yaşlı kıtanın ‘aşırı yoksulluktan dolayı’ muhtaç olduğu güçlü bir ülke olarak Doğu’nun ve Batı’nın tarihî merkezi olma özelliğini yeniden kazanmaktadır. Tarihinin en güçsüz ve hantallaşmış devlet yapısı, çatışan ve yoksullaşan sosyolojik dokusu, artan borçlarıyla Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’yi durduracak güce sahip değildir.

Sonuç olarak Türkiye, insanlığa karşı savaşlara karşı 'haklı savaşlar'a liderlik edebilecek ekonomik yeterliliklere tam olarak sahip olmasa da, 7 Ekim 2023'te başlayan İsrail'in Gazze Soykırımı'na verdiği destekle emperyal zorbalığın lideri Amerika Birleşik Devletleri'nin tamamen yitirdiği liderliğinin karşısında tek seçenek olarak durmaktadır.


<<<Önceki                           Sonraki>>>


Seçkin Deniz, 16.02.2024, Sonsuz Ark, Dûrira | Post-Analitik Bakışlar


Dûrira | Post-Analitik Bakışlar

Seçkin Deniz Yayınları




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

Seçkin Deniz Twitter Akışı