10 Ocak 2022 Pazartesi

SA9516/SD2294: Sıkıntı (Roman); 3. Bölüm-Cennet 9

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Cevval’in cenneti ile benim cennetim arasında büyük farklar vardı belki ama ikimizde de cennetten bir iz olarak algılayacağımız genetik formlarımızın zorlamasına ve irademizin seçimlerine uygun ortak şeyler vardı, her an tetikte yaşamak zorundaydık biz insanlar. Bu, yaşamak denen gerilimin ne kadar büyük olduğunu da gösteriyordu hepimize."


‘Cennet Yazarı’nın anlattıklarında odaklanarak seçtiği ve hatırlattığı ayetler ile hâfızamdaki ayetler birbirini tamamlıyor ve bazen onun dikkatini çekmeyen başka sonuçlar elde etmeme yardım ediyordu. Gözlerimi açmak istemiyordum. Uçağın bazen hafifçe sarsılarak uçması beni ân’a dönmeye zorlasa da ısrarla o muhteşem zeminde kalmaya çalışıyordum. 

Cennet ve Cehennem, sonunda varacağımız yerlerdi, ama şimdi, burada, yaşarken, henüz ölmemişken kendimize ve diğer insanlara her an yaşattığımız cenneti ya da cehennemi düşünüyordum. Doğduğumuz andan itibaren doğru ya da yanlış tanımlanmış bu iki algıyla donanmış insanların arasındaydık ve bu korkunç kuşatılmışlıkla büyüyorduk. Öğrendiklerimiz ne kadar Kur’an’a uzaksa o kadar çok cehennemi yaşıyor, ne kadar yakınsa cennetin tadını alıyorduk. Sonunda da her ikisini yaşarken asla algılayamayacağımız bir şekilde görecektik.

Cevval’in cenneti ile benim cennetim arasında büyük farklar vardı belki ama ikimizde de cennetten bir iz olarak algılayacağımız genetik formlarımızın zorlamasına ve irademizin seçimlerine uygun ortak şeyler vardı, her an tetikte yaşamak zorundaydık biz insanlar. Bu, yaşamak denen gerilimin ne kadar büyük olduğunu da gösteriyordu hepimize.

Cevval’e baktım gözkapaklarımın arasından; bilgisayarına dalmıştı, çalışıyordu. Yeniden düşüncelerime döndüm. ‘Cennet Yazarı’ binlerce yıl kuluçka dönemi yaşamış olan ve her seferinde yeniden doğan ve tekrar kuluçka dönemine tıkılan ve her seferinde her insan için yeniden sorulan soruların ve cevapların arasında gezinip duruyordu.

“Cehennem azabından korunmak için günahsız meleklerin dualarına muhtaç olan, günahsız olamayacak kadar insan yaratılan o canlı, kendi iradesinin sonuçlarını görmeye tahammül edemez. Ölümden kaçmak ister ya da ölümü bir son olarak görmeyi tercih eder. “De ki: “Şüphesiz öncekiler ve sonrakiler, mutlaka belli bir günün belli bir vaktinde toplanacaklardır.” (Vakıa 49-50). “Onlar, “Allah, ölen bir kimseyi diriltmez” diye var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, diriltecek! Bu, yerine getirilmesini Allah’ın üzerine aldığı bir vaaddir. Fakat insanların çoğu bilmezler. (Diriltecek ki) ayrılığa düştükleri şeyi onlara anlatsın ve kâfir olanlar da kendilerinin yalancı olduklarını bilsinler! Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece, ona, “ol” dememizdir. O da hemen oluverir.“ (Nahl Suresi, 38-40)

Ölümün son olamayacağını idrâk edince de cehennemi kendi istediği şekilde yeniden tanımlamak ve tarif etmek ister. Kabala’nın küreleriyle Tanrı’yla bütünleşmeyi, Tasavvuf’un fena fillahı ile Allah’ta yok olmayı ve Papa’nın Tanrılaşma modeliyle de acaip bir döngüde cehennemden kurtulmayı dener. Reenkarnasyon’un git-gelleriyle de arınıp en son tekrar Tanrı ile birleşmeyi başararak günahların cezalandırılacağı cehennem gibi bir sondan kurtulmayı hayâl eder. 

Olmadı, cennet ve cehennemi inkâr ile tekrar kendi suçlarının örtülmesini planlamaya çalışır. Yine olmazsa cehennemi tersinir tatların mekânı olarak tasvir eder ve onu överek câzip kılar. İnsanın bu dalavere kaygısı ile ürettiği tüm çözümler dikkat edilirse benzerdir. Ve bu benzerlikler hep aynı kaynaktan beslenirler. Karmaşa ve Kaos'tan. 

Anlaşılmazlık kuşatması altında insanları kendi karanlık kuyularına çeken bu çözümlerin ne kadar aldatıcı ve gerçekten uzak olduğu Allah’ın ayetleriyle apaçık bir şekilde anlatılmaktadır. Cezayı ve ödülü bedensiz bir ruh’un tadacağından dem vuranların da arkalarını dönüp kaçamayacakları temel iki hakikati Allah kusursuz bir şekilde anlatmaktadır.

“Şüphesiz, ahiret azabından korkanlar için bunda bir ibret vardır. Bu, insanların toplanacakları bir gündür. Bu, herkesin toplanıp bir araya geleceği bir gündür. Biz onu ancak belirli bir zamana kadar erteliyoruz. O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz olanlar da vardır, mutlu olanlar da.Mutsuz olanlara gelince; cehennemdedirler. Onların orada şiddetli bir soluyuşları vardır.. Onlar, gökler ve yer durdukça orada ebedî olarak kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Şüphesiz Rabbin istediğini yapandır. Mutlu olanlara gelince, gökler ve yer durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.” (Hûd Suresi, 103-108)

Cennet hayaliyle yaşayanlar ve bu hayalle hak etmediklerini bildikleri halde Allah’ın merhametine sığınanlar için Allah müjdelerini eksik bırakmaz: “Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân Suresi, 198)

Cennet değil, Cennetler vaat eder Allah. Biz önce Allah’ın Adn, Naîm, Firdevs, Me’vâ adını verdiği cennetleri anlatan ayetlerin ışığında cennet hakikatini görelim, sonra cehenneme övgü düzenlerle de cehennemi anlatan ayetleri okuyalım:

“Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler va’detti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır. (Tevbe Suresi, 72)

“Her kim de O’na salih ameller işlemiş bir mü’min olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu, günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır” (Tâ-Hâ Suresi, 75-76)

“Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık." (Maide Suresi,  65)

“İşte o gün mülk Allah’ındır. O, insanların arasında hükmünü verir. Artık iman edip salih ameller işlemiş olanlar Naîm Cennetleri’ndedirler.” (Hac Suresi, 56)

“Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için içlerinde ebedî kalacakları Firdevs cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler.” (Kehf Suresi, 107-108)

“İman edip salih amel işleyenlere gelince, onlar için, yapmakta olduklarına karşılık bir mükâfat olarak Me’vâ cennetleri vardır” (Secde Suresi, 19)

Muhakkak ki; her bir cennetin var ediliş nedenleri farklıdır. Allah’ın vadettiği cennetler için tarif ettiği inanan ve iyi işler yapanları ayırt edecek olan da Allah’tır. Daha önceki efendilerin anlattıklarıyla kafası karışan insan, üç boyutlu evreninde algılamaya çalıştığı, umut ettiği ve merak ettiği cennetleri, Allah’ın anlatımıyla daha çok somutlaştırmaya çalışır: “İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu daha önce bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara Suresi, 25)

“İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.” (Nisâ Suresi, 57)

Tertemiz eşler? Neden tertemiz? İnsanoğlunun en büyük derdi eş değil midir? Cennette bu vaadin gerçekleşmesi en büyük mutluluk değil midir? İşte bu yüzden tertemiz eş vaat eder Allah. Mutluluğu dünyada karşı cinste arayan insan için bu vaat yeterince büyük değil midir? “Allah, şöyle diyecek: “Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır.” (Mâide Suresi 119)



<< Önceki                      Sonraki>>


[(09.01.2022, (3/16 (240))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 10.01.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

   

Seçkin Deniz Twitter Akışı