3 Ekim 2020 Cumartesi

SA8886/SD1826: Dağlık Karabağ Anlaşmazlığında Türkiye'nin Katılımı Rusya'nın Kabusu Olabilir

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Sonsuz Ark'ın Notu:

Çevirisini yayınladığımız analiz, Radio Free Europe-Radio Liberty (RFE-RL) Moskova muhabiri Matthew Luxmoore'a aittir ve Ermenistan'ın işgali altındaki Dağlık Karabağ'daki Ermenistan-Azerbaycan Savaşı'nda Kremlin'in rolüne ve Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği desteğe odaklanmaktadır. Avrupalı kimliğiyle Matthew Luxmoore, bu analizinde nesnel olmaktan daha çok Türkiye ve Azerbaycan'ın işbirliğinden rahatsız olduğunu yansıtan bir perspektif ortaya koymaktadır. İşgal edilen topraklar Azerbaycan'a aittir ve Hocalı Soykırımı gibi bir özgeçmişe sahip Ermenistan'a ve ona destek veren Rusya'ya yönelik bir tek eleştirinin yer almadığı, BMGK'nın Ermenistan'ın işgal altındaki bölgeleri derhal boşaltmasını içeren dört karar kabul etmesine rağmen kararlara uymayan Ermenistan'ın Temmuz 2020'de yaptığı saldırılarla Azerbaycanlı sivilleri ve askerleri öldürdüğü kesin bir olay olduğu halde, yazarın ölenlerin ve öldürenlerin belirsiz olduğu bir dil kullanarak Türkiye'nin haklı davasında Azerbaycan'a verdiği desteğin öneminin farkına varmış bir telaşla, daha doğrusu 'Haçlı telaşıyla' Rusya'yı uyarması dikkat çekicidir. Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 29 Eylül 2020 tarihli açıklamasındaki, "27-30 Eylül tarihlerinde 2 bin 300 Ermenistan askerinin öldüğü ve yaralandığı, yaklaşık 130 tank ve zırhlı aracın, 200'den fazla top ve füze sisteminin, yaklaşık 25 hava savunma sisteminin, 6 komuta yönetim ve komuta gözlem mıntıkasının, 5 mühimmat deposunun, yaklaşık 50 tanksavar silahının ve 55 otomobilin imha edildiği" ve "gece boyu süren çatışmalarda Ermenistan'a ait bir S-300 sisteminin imha edildiği, Ermenistan'a ait iki Su-25 savaş uçağının düştüğü" şeklindeki bilgiler analiz yazarının 'kaybetme' korkusunu haklı çıkaracak kadar nettir. Bu analizin yayınladığı 30 Eylül 2020 akşamı Azerbaycan Savunma Bakanlığı yeni bir açıklama yaptı: "Bugün saat 17:30'a kadar cephenin farklı yönlerinde düşmanın 1 Uragan roketatar sistemi, 2 OSA hava savunma sistemi, 4 BM-21 Grad roketatarı, 1 piyade savaş aracı, 16 tankı, 4 D-20 obüs topu ve 2 kamyonu imha edildi."(*) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15 Eylül 2018' de ilan ettiği gibi, "Türkiye olarak bağımsızlığının ilk dönemlerinden başlayarak Azerbaycan'a elimizden gelen her türlü desteği verdik, vermeye devam edeceğiz." şeklindeki sözünü tutması ve Ermenistan'ın saldırılarının yoğunlaştığı 27 Eylül 2020'de kararlılığını net bir şekilde ifade etmiş olması haçlı ittifakını korkutmaktadır: "Azerbaycan'a yönelik saldırılarına bir yenisini ekleyen Ermenistan, bölgede barışın ve huzurun önündeki en büyük tehdit olduğunu bir kere daha göstermiştir. Türk Milleti her zaman olduğu gibi bugün de tüm imkanlarıyla Azerbaycanlı kardeşlerinin yanındadır. Bugün yaptığımız telefon görüşmesinde dirayetli ve kararlı duruşuna bir kez daha şahit olduğum Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim İlham Aliyev'e ifade ettiğim gibi, Türkiye "tek millet, iki devlet" anlayışıyla, Azerbaycanlı kardeşleriyle dayanışmasını güçlendirerek sürdürecektir"
Seçkin Deniz, 03.10.2020

 

In Nagorno-Karabakh Conflict, Turkey's Involvement Could Be Russia's Nightmare

Bu hafta tartışmalı yerleşim bölgesi Dağlık Karabağ'da Ermenistan ile Azerbaycan arasında şiddetli çatışmalar patlak verirken, 1990'ların başındaki savaştan bu yana kaynayan bölgeyi yeniden alevlendirdi. Moskova, geleneksel arabuluculuk rolüne uygun bir açıklama yaptı.

Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov, 28 Eylül'de, Azerbaycan'ın 1994 yılında Rusya'nın aracılık ettiği ateşkesten beri fiilen Ermeni kontrolü altında olan dağlık bölgeyi hedef alan bir saldırı başlatmasının ertesi günü gazetecilere verdiği demeçte ,"Rusya her zaman dengeli bir pozisyon sürdürdü," dedi.

Peskov, Moskova'nın "her iki tarafla - Azerbaycan ve Ermenistan ile - samimi ilişkilerini bu ihtilafı çözmek için kullanacağını" da sözlerine ekledi. Peskov, 1991'deki Sovyet dağılmasından çok sonra Moskova'yı her iki ülkede de önemli bir şekilde etkili bırakan, Güney Kafkasya'daki azılı rakipler üzerinde on yıllardır süren 20. yüzyıl hakimiyeti de dahil olmak üzere uzun bir tarihi ima ediyordu.

Ancak büyük bir yeni gelişme, Moskova'nın hesaplarını altüst edebilir: Müttefiki Azerbaycan'a uzun süredir destek veren ancak savaşta hiçbir zaman doğrudan yer almayan bölgesel bir güç olan Türkiye'nin müdahalesi. Analistler, şimdi, Ankara'nın son çatışmada Azerbaycan'a verdiği askeri destek sözlerinin, Moskova'yı on yıllardır kendisine hizmet eden her iki tarafla da oynama politikasını yeniden düşünmeye sevk edebileceğini söylüyorlar.

Bağımsız bir Rus askeri analisti olan Aleksandr Golts, "Rusya, 30 yıl boyunca Güney Kafkasya'daki ana oyuncu olduğuna inanıyordu" dedi. "Çatışmada her iki tarafı da silahlandırdı, güç dengesini koruduğunu söyleyerek yaptığını destekledi. Bunu yaparak her iki ülke üzerindeki etkisini artırmaya çalıştı."

Moskova, Azerbaycan'a piyasa fiyatlarıyla silah sattı, kâr elde etti, Ermenistan'a da sübvansiyonlu, sözde "iç" oranlardan silah sattı. Bakü'deki yönetici seçkinlerle yakın bağları var ve Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Azerbaycan'daki otoriter mevkidaşı İlham Aliyev ile yakın ilişki içerisinde. Ancak Rusya'nın, bir Rus askeri üssüne ev sahipliği yapan ve Kremlin'in bölgedeki nüfuzunu korumasına yardımcı olan Moskova önderliğindeki iki bloğun bir parçası olan Ermenistan ile daha güçlü ilişkileri var: Toplu Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) ve Avrasya Ekonomik Birliği.

Golts, Rusya'nın derin suçlamalarla bölgeyi askerileştirmedeki rolü bir silahlanma yarışını tetiklediğinden, bunun riskli bir politika olduğunu söylüyor. Ancak Rusya diplomatik olarak da önemli bir rol oynuyor. 1990'lardan beri tarafları çatışmayı sona erdirmek için ikna edemeyen Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'nın yanı sıra, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu'nun da bir üyesi. Üçlü, 2009 yılında, Dağlık Karabağ'da nihai barış için Temel İlkeler olarak bilinen bir plan yayınladılar; bu çerçeve ne uygulanmış ne de taraflarca tamamen reddedilmiştir.

Ancak şimdi, yerleşim bölgesinde tekrarlanan çatışmalara yol açmaya devam eden tutuşturucu şikayetler, Türkiye'nin katılımıyla körükleniyor. Türkiye'nin, 29 Eylül'de Azerbaycan'a doğrudan askeri destek verme sözü, Kremlin'i Türkiye'yi "ateşe benzin dökmekle" suçlamaya sevk etti ve Moskova ile Ankara'nın nüfuz için yarıştığı bir bölgede gerilimi yatıştırmak için çok az şey yaptı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 25 Şubat'ta Bakü'de yaptığı görüşmede Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan'ın hediye ettiği tespihi alırken. 

Erivan merkezli Bölgesel Çalışmalar Merkezi direktörü Richard Giragosian, "Rusya ile Türkiye arasında Suriye ve Libya'da olduğu gibi Güney Kafkasya'da da ortaya çıkan bir çatışma var" dedi. "Bu, tarihi bir rekabete dönüştür ve şimdi çatışmaların patlak vermesiyle Güney Kafkasya'yı Türkiye için daha öncelikli hale getiriyor."

Dağlık Karabağ'daki çatışma 30 Eylül'de dördüncü gününe girerken, Türkiye'nin potansiyel askeri müdahalesi, şu anda 32. yılında olan bir çatışmada sahadaki gerçekleri değiştirebilir. 1994 ateşkesinden önce yaklaşık 30.000 kişiyi öldüren ve yüz binleri yerinden eden savaşta Ermeniler galip gelirken, sonuç çözümsüzlük oldu. O zamandan beri ara sıra yaşanan çatışmalar bir yıpratma savaşına dönüştü ve Temmuz ayında günlerce süren bir çatışma sonucu bir sivil de dahil olmak üzere en az 17 kişi öldü.

İki taraf, Temmuz ayındaki tırmanıştan dolayı birbirlerini suçlayarak her iki ülkede de savaş söyleminde bir artışa neden oldu. İki hükümet arasındaki görüşmeler tamamen durdu.

Ardından, Bakü'yü Moskova ile müzakerelerde daha sert bir duruş sergilemeye teşvik eden Türkiye'nin katılımı geldi. Temmuz çatışmaları sonrasında Rusya'nın Ermenistan'a büyük miktarda silah sevkiyatı yaptığına dair tartışmalı haberleri kamuoyuna duyurdu ve Aliyev13 Ağustos'ta Putin ile yaptığı telefon görüşmesinde endişelerini dile getirdi.

Rusya'ya karşı ihtiyatlı

Analistler, ABD'nin yaklaşan başkanlık seçimleriyle dikkati dağılmışken ve Avrupa koronavirüs salgınının ikinci dalgasıyla boğuşurken çatışmanın yeniden alevlenmesini, küresel liderlik eksikliği olarak değerlendiriyorlar. Carnegie Europe düşünce kuruluşunun kıdemli üyesi ve Kafkasya konusunda uzman olan Thomas de Waal'in, Politico'da yazdığı üzere, son açmaz, "ABD'nin artık bölgesel çatışmaları yatıştırmak için hareket etmediği bir dünyanın belirtisi" olarak görülebilir.

Rusya Suriye'de, Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetine çok önemli destek verdi ve ABD'nin askerlerini geri çekmesi sonucu oluşan boşluğu doldurdu ve Türkiye aynı şeyi yapmaya çalışırken Rusya'nın Orta Doğu'daki bir nüfuz bölgesini ortasından yardı.

Ancak Dağlık Karabağ'da Moskova'nın askeri bir müdahalesi, uzun süredir devam eden bu zorlu çatışmada tehlikeyi önemli ölçüde artıracaktır, analistler, Rusya'nın bir uzlaşmacı olarak itibar kazanarak çatışmayı çözmeyi tercih edeceğini ya da Kremlin'in kendisine aşırı nüfuz kazandıran bölgesel bir statükoyu sürdürmesine izin vererek, büyük tırmanışlar olmadan kaynamaya bırakacağını söylüyorlar.

Buna ek olarak, bu sadece dağlık ve büyük ölçüde erişilemez bir bölgede ciddi lojistik zorluklar değil, aynı zamanda herhangi bir Rus askeri varlığını ihtiyatlı bir şekilde görmek için tarihin hazırladığı yerel nüfusu kazanma şansını da beraberinde getirecektir.

Giragosyan, "Bakü, Erivan ve Karabağ arasında tek bir anlaşma noktası var. Hepsi Rus barış güçlerine karşıydı." Diyor. "Bu ihtiyatlı bir duruştur, çünkü Rus barışı koruma görevlileri diye bir şey yok: Onlar bir kez konuşlandırıldıktan sonra asla eve dönmezler."

Matthew Luxmoore, Moskova, 30 Eylül 2020, Radio Free Europe-Radio Liberty (RFE-RL)

(Matthew Luxmoore, RFE / RL  Moskova muhabiridir.)


Seçkin Deniz, 03.10.2020, Sonsuz Ark, Çeviri, Çeviri ve Yansımalar

(*) 01.10.2020, Azerbaycan Savunma Bakanlığı 4 günlük çatışmalarda, "Yaklaşık 200 tank ve zırhlı aracın, 228 top ve füze sisteminin, 30 hava savunma sisteminin, 6 komuta yönetim ve komuta gözlem mıntıkasının, 5 mühimmat deposunun, 110 otomobilin ve 1 S-300 sisteminin imha edildiği"ni açıkladı. 

02.10.2020, Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Bugün Azerbaycan ordusu yeni üsler kurarak bölgeyi düşman güçlerinden temizleyerek belirli yönlere doğru hareket etti” denildi, 27 Eylül'den 2 Ekim yerel saatle 20.00'e kadar Ermenistan birliklerinin ağır kayıplara uğradığı belirtilerek, tüm cephe boyunca mevzilerinden ve bölgenin önemli bölgelerinden çekilmek zorunda kaldığı duyuruldu. Bakanlık, 27 Eylül-2 Eylül tarihleri arasında Ermenistan'a ait, toplam 230'a yakın tank ve diğer zırhlı araç, 250 topçu, roketatar, havan, 38 hava savunma sistemi, 10 komuta kontrol ve komuta gözlem noktası, 7 mühimmat deposu, 130'dan fazla araç ve 1 Rus yapımı S-300 hava savunma sisteminin imha edildiğini bildirdi.

Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı